Yas süreci: Karanlığı aydınlatmak değil, onunla yaşamak
Geçen Instagram’da bir video gördüm. O kapıdan çıkarsan annen istediği hayalini kurduğu hayatı yaşayacak ama sen olmayacaksın kabul eder misin diye soruyordu.
Annem 2020 yılında fiziksel bedenini terk ettiği ilk yıl bu pazarlığı nasıl da yapmıştım. Özde’nin var olmadığı bir dünyayı yaratmak istiyor ama tabi ki yaratamıyordum.
Bilen bilir yasın 5 aşamasından biri pazarlık.
Kocaman yaşam karşısında sadece insan olduğumuzu fark ettiğimiz o an da, kabülün sertliği ile karşı karşıya kalmayı kabul ediyoruz.
İnsanlar yasın bir kerelik olduğunu sanıyor ama yaşam boyu taşımanız gereken bir karanlık ve evet amacımız karanlığı aydınlatmak değil, buranın kara deliğe dönüşmemesi için etrafını yaşamla/renklerle kapsamak.
Neden mi kara deliğe dönüşmesi diyorum?
Çünkü her düştüğünüzde kanamaya burdan başlıyorsunuz.
Kanayan bu yaranız burası olmasa da (yasınız), aslında her düştüğünüzde kanayan illa burası kanamaya başlıyor.
Ve arkadaşlar, asla ölüme hazır olamıyorsunuz.
Asla yaşama hazır olamıyorsunuz.

Annemin durumunda ölüm, beş sene boyunca olasılık olarak hep bildiğimiz bir durumdu ve hazır olmak için elimden ne gelirse yapsam da sudan çıkmış balık gibi hissettiğimi hatırlıyorum.
Yaşam, benim için bir anda durmuş ama halen güneş doğuyordu.
Yataktan çıkmamak için nasıl savaş verdiğimi hatırlıyorum.
O yüzden kapsama niyeti bile çok değerli.
Ve evet bu da bir kerelik bir pratik değil. Hayat boyu sınanacağınız bir konunuz var.
O yüzden burasının aldığınız ve verdiğiniz nefesler gibi yaşamasına izin verirseniz, yok saymak yerine görmeye gönüllü olursanız,
Ağladıktan 10 dakika sonra gülebildiğinizi keşfedersiniz.
Tam olarak karanlığın etrafını renklerle çevrelemeye başladığınızda yaşamın kapsayıcılığı ile başbaşa kalıyoruz.
Yaşam, kapsıyor.
Siz istediğiniz için değil,
Yaşamın doğasının bu olduğunu idrak etmek için insanlığımızın en güçlü ve en zayıf yerinden takılıp takılıp düşecektik evet!
İlginizi çekebilir: Bırak dağınık kalsın: Hayatı olduğu gibi kabul et



