X

Yaratıcısı Mehmet Turgut’un yorumuyla “Zamanla Âlâ Olur!” fotoğraf projesi

Beni Ankara’ya bağlayan belli başlı yerlerden birisi olan CerModern, yine çok keyifli ve çok özel bir organizasyona ev sahipliği yapıyor.

Bir Mehmet Turgut çalışması olan ‘’Âlâ Portreler’’ sergisini merakla bekleyen bir Ankara insanı olarak açılışına katılma fırsatıyla, serginin ilk ziyaretçilerinden biri olmuş oldum.

Aslında niyetim fotoğrafları, barkovizyonda dönen kamera arkası görüntüleri ve -geç kaldığım için kaçırmış olduğum- belgesel videosunu kendi adıma yorumlamaktı. Zira, serginin içeriği ve fotoğraf kahramanları oldukça ilgi çekici.  Usta olabilmek için gereken üç kavram; zaman, sabır ve sadakati; usta olarak nitelendirdiği dokuz kişiyle (Aydın Boysan, Ara Güler, Şebnem Sönmez, Mustafa Alabora, Yetkin Dikinciler, Zeynep Oral, Rutkay Aziz, Erdal Beşikçioğlu ve Leman Sam) çalışmıştı. Sergiden elde edilecek olan gelirlerin Oyuncular Sendikası aracılığı ile sinema emekçilerine aktarılacak olması da bir başka önemli ayrıntı.

Ne var ki, sevgili Mehmet Turgut‘un ziyaretçiler arasında son derece şık ve samimi duruşuyla ilgimi çekmesinden sonra, burada benden ziyade kendisinin yorumuna yer vermek istediğime karar verdim. Nezaketi ile de isteğimi gerçekleştirme şansını yakalamış oldum.

Karşınızda Mehmet Turgut’un yorumuyla ‘Âlâ Portreler’ sergisi:

Mehmet Bey, öncelikle nasıl çıktı bu fikir?

Bu fikir, bundan yaklaşık bir sene önce, Yeşilçam için bir şey yapmak istememiz ve sonrasında gün geldiğinde “bu dokuz ismi bir araya getirelim, bir de belgesel yapalım, üstüne de bu sergiyi yapıpı gelirini de Yeşilçam Emekçileri’ne bağışlayalım. ” dememizle ortaya çıktı.

Nasıl bir süreç izlediniz fikrin ortaya çıkması itibariyle? İlk çalışmayı düşündüğünüz isimler şu an çalıştığınız kişiler miydi?

İlk karar verdiğim dokuz kişiydi. Dokuzu da ‘evet’ deyince hemen çalışmalara başladık. Ondan sonra, hepsi için ayrı dekorlar yaptım, her birine tek tek anahtar kelimeler verdim. Her anahtar kelime üzerinden bir tekrar, dört kamera ile onların belgesellerini çektim, sonra da fotoğraflarını çektim ve tamamladım çalışmayı.

Peki her sanatçı için ayrı bir kurgu mu belirlediniz? İlk başta bu dokuz isim nasıl belirdi kafanızda?

Bu dokuz isim; sanatsal duruşlarıyla ve hayattaki duruşlarıyla; hiçbir konuda hiçbir zaman taviz vermemiş, hiçbir zaman geri adım atmamış, sanatçı kimlikleri hiçbir zaman bozulmamış kişiler olması adına çok önemliydi benim için.  O yüzden bu dokuz isme karar verdim.

“Her birine ayrı anahtar kelimeler verdim” dediniz. Her karede farklı bir konu, onların kişiliğine gönderme, onlarla alakalı bir tema görüyor muyuz?

Evet, var. Dekorları özellikle onların yaptığı mesleklerden ve onlara dair objelerden seçtim.

Biz kendimiz mi çıkarım yapıyoruz peki? Bu belgeselde görüyor muyuz buna dair açıklamalar?

Zaten belgeseli izlediğiniz zaman bir şeyleri görüyorsunuz ve yakalıyorsunuz. Ondan sonrasında zaten birazcık düşünce gücü olan insan bu belgeselde ne yapmak istediğimizi anlayacaktır.

Son soru olarak, çalıştıktan sonra ‘en değişik’ veya ‘en ilginç’ şöyle bir an yakaladık/yaşadık’ dediğiniz bir durum oldu mu? Ara Güler fotoğrafı çekmeyi sever, çekilirken nasıl bir duygu yaşadı örneğin?

E tabi. Bunların içinde Ara Güler’in fotoğrafını çekmem benim için tarihi bir andı (“Ben de öyle düşünüyorum” diye tasdikliyorum dayanamayarak). Hatta Ara Güler’i çekerken şöyle bir kameranın arkasından baktım, ‘gerçekten o mu?’ diye. Hafif bir gülümsedim, sonrasında da fotoğrafı çektim. Daha sonra da, Ara Hoca’nın bir hafta sonra beni hastaneden araması ve “Fotoğrafım nerede? Çok beğendim!” demesi benim adıma çok sevindirici bir anekdot oldu. (“Ne kadar güzel, ne mutlu size.” diyerek röportajımızı noktalıyoruz.)

Sevgili Mehmet Turgut’a çok teşekkür ediyor, zamanla başka âlâ çalışmalar da görebilmeyi diliyorum.

Belgesellere ve dahasına #ZamanlaAlaOlur hashtagi üzerinden ve zamanlaalaolur.com sitesinden de ulaşabilirsiniz.

 

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.

Gökçen Gökyer: Gökçen Gökyer - Gündüzleri bir Yüksek Şehir Plancısı, geceleri ise bir blogger, bir köşe yazarı. İYTE'de lisans, ODTÜ'de master, HafenCity Universitat'da Erasmus yaptı. Birçok ülke, birden fazla kıta gördü. Hayatta tat alınması gereken her şeyi itinayla araştırır, bulur, bulduğunu da duyurur; yazar.. Network kurmak ise temel hayat duruşudur. Senin de gelmen o yüzden önemlidir, beklerim: gokcengokyer.blogspot.com ;)

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale