Yaratıcılığınızı hayata döndürecek 7 etkili öneri

Yaratıcılık ve yaratım süreçleri insanoğlunun ilk zamanlarından beri yaşamında olan bir kavram. Yeti demek daha doğru olur çünkü bugüne ulaşmamızda geçmişteki pek çok insanın yaratıcılığı ve yaratım fikirleri etkili olmuştur.

Sanatta, edebiyatta, iş hayatında, problem ve kriz yönetiminde; yani hayatın her alanında kimsenin bakmadığı taraflardan bakabilmek, farklı fikirleri öne atmak, bunları gerçekleştirmeye çalışmak yaratıcılıkla ilgilidir. En önemlisi yaratıcılık zamanla öğrenilen, yaratıcı düşünme ise zamanla “alışkanlık” haline gelen bir güç. Yetenek bunun elbette ki bir parçasıdır, her insan yaratıcıdır; sadece bunun farkında değildir.

Şu var ki, yaratıcılığı her daim taze tutmak da kolay değil. Çoğu zaman, hangi alanda çalışıyorsak olalım (kurumsal alanlarda, sanatsal alanlarda…) yaratıcılığa ket vurulan an’lar yaşarız ve belli bir süre toparlanamayız. Peki bizleri bu yetimizi kullanmaktan alıkoyan ve inancımızı belli bir süre sarsan bu an’larla nasıl başa çıkarız? Birkaç yöntem var, çoğu aslında farkında olmadan düştüğümüz hatalar. Farkında olarak bunları aşabiliriz. 

Yaratıcılığınızı hayata döndürmek için kurtulmanız gereken 7 yanlış

Vaktinden önce yargı: Yaratıcı olmak için tüm yargılardan arınmış bir şekilde fikirlerimizi gerçekleştirmek durumundayız. Fikirlerinizi yolun çok başındayken yargılarsanız (değerlendirirseniz) ikinci aşamaya daha zor geçer ve yaratıcılığınızı bir bakıma engellemiş olursunuz. Bu iki süreci birbirinden ayırmak en iyisi. Bırakın ilk süreçte başlayan düşünce akışı sekteye uğramasın. Daha sonra, seçimlerinizi yapabilmeniz ve “en iyisini” bulabilmeniz için zaman olacaktır.

Cesaretin olmaması veya cesareti toplayamamak: Fırsatları kaçırma konusunda endişeleriniz; yeni yollara girmek, yeni girişimlere başlamak ve hiç girmediğiniz yollara girmek konusunda da korkularınız varsa ana yollara bile giremeyebilirsiniz. Yaratıcılığın sırrı, şansları değerlendirmek ve cesur olabilmektir. Korku, yaratıcılığı sekteye uğratan bir duygu.

Hata yapmaktan kaçınmak: Korkunun yaratıcılığı nasıl sekteye uğrattığı aşikar, korkudan başka, hata yapmaktan kaçınmak da bizleri sessizliğe hapseder ve daha çok içimize kapanırız. Ortaya attığınız fikirleriniz, sonradan yapacağınız hatalardan çok daha değerli. Bunu böyle düşünebiliriz.

Kendimizi başkasıyla kıyaslamak: Her alanda olduğu gibi başka insanların yetileri ile kendi yapabildiklerimizi karşılaştırmak ve kendimizi “onun kadar iyi” hissetmemek, yaratıcılığı yok ettiği gibi kendimize olan güvenimizin de git gide kaybolmasına neden olacaktır. Kendi standartlarımızı oluşturmak ve kendimize hem yaratmak hem de farklı olabilmek için zaman tanımamız gerekir.

Belirsizlikten korkmak: Evet, hepimiz belirsizlikten uzak durmaya çalışıyoruz ve belirsizlik kabul edelim ki bizi her açıdan düşündüren ve yoran bir şey. Çoğu insan her şeyin bir anlamı ve tanımı olmasını ister ama iş yaratıcılığa geldiğinde “kesinlik” beklentisi bizi fikirlerimizden ve amaçlarımızdan alıkoyabilir. Bırakalım, fikirlerimiz bizi korkutacak kadar farklı olsun.

Güven eksikliği: Belli bir belirsizlik seviyesi her türlü yaratıcı işe eşlik eden bir durum ve belli ölçüde “kendinden şüphe etme” durumu da olumlu görülen bir tutum. Ne var ki, uzun zamana yayılan bu kendinize olan güvensizlik sizi bir türlü başlangıç noktasına götüremeyecektir. Siz her ayağa kalkmaya çalıştıkça bu duygu sizi yeniden yere itecektir. Bunu bir mücadele olarak düşünün. Ne iş olursa olsun, bunun üzerinden gelebileceğinize olan inanç en büyük gücünüz olacaktır. Neden kendimize güvenmeyelim ki? Yaratıcılık bir bakıma hayata karşı başka bir gerçeklik yaratabilmektir ve bu ancak “yaratmaya cüret etme”yle başlar.

Gereğinden fazla düşünmek: Hepimizin çoğu zaman başına gelen ve insana belli bir süre sıkıntı veren bir durumdur fazla düşünmek. Yani bir bakıma çok fazla bilgiye aynı anda maruz kalmaktır. Gün içinde beynimizden geçen düşüncelerin fazlalığı bir zamandan sonra mental yorgunluk yaratır ve yorgun bir beyin, yaratıcılıktan git gide uzaklaşır. Bu nedenle fazla düşünmek yerine etkili düşünmek gerekir.

Natali Oral
2014 yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya, İletişim Sistemleri ve Sosyoloji bölümlerini bitirdim. Aynı üniversitenin sosyoloji bölümünde yüksek lisans eğitimine devam etmekteyim. Farklı kültür alanlarının ... Devam