X

Yapay zeka psikoterapi yapabilir mi: Zihin felsefesi ve psikoloji açısından bilinç

İnsan eliyle yapılan bir makine insan gibi düşünebilir mi? Peki, psikoterapi yapabilir mi? Aslına bakarsanız bu çoktan gerçekleşti bile. 1966 yılında MIT’nin Yapay Zeka Laboratuarında Joseph Weizenbaum adında bir bilgisayar bilimcisinin tasarladığı “Eliza” adlı program, yapay zekanın ilk örneklerinden biriydi ve bir psikoterapistti, hem de Rogerian bir psikoterapist. Rogerian ifadesini vurgulama sebebim ise, “Rogerian” ile Carl Rogers’ın insancıl psikoterapinin temsilcisi olduğunu kastetmem. Yani bir bilgisayar programı olan Eliza psikoterapiyi bile en “insancıl” şekilde yapmaya çalışmıştı. Eliza, doğal dili işlemeye çalışarak bilgisayar ile insan arasında etkileşim kurmaya çalışıyor ve psikoterapistmiş gibi davranıyordu. Bir danışan ile Eliza arasında geçen şu gerçek diyalog ile Eliza’nın nasıl psikoterapi yaptığına bir bakalım:

Danışan: Bütün erkekler aynı.
Eliza: Ne şekilde?
Danışan: Öyle ya da böyle hep canımızı sıkıyorlar.
Eliza: Özel bir örnek aklına geliyor mu?
Danışan: Peki, buraya gelmeme erkek arkadaşım neden oldu.
Eliza: Erkek arkadaşın buraya gelmene neden oldu.
Danışan: Çoğu zaman bunalımda olduğumu söylüyor.
Eliza: Bunalımda olduğunu duyduğuma üzüldüm.
Danışan: Bu doğru. Mutsuzum.
Eliza: Buraya gelmenin mutsuz olmanı engellemeye yardımcı olacağını düşünüyor musun?
Danışan: Biraz yardıma gereksinimim var, orası kesin.
Eliza: Biraz yardım alman sana ne sağlayacak?
Danışan: Belki annemle iyi geçinmeyi öğrenebilirim.

Konuşmadan anlaşıldığı gibi yapay zekalı psikoterapistimiz Eliza anlayış gösteriyormuş gibi bir izlenim veriyor. Ne var ki programın tek yaptığı, anahtar sözcüklerden yola çıkarak danışanın kendi cümlelerini döndürmek. Yani Eliza yaptığı şeyin çok da “bilincindeymiş” gibi görünmüyor, neye programlandıysa onu yapıyor. Bilinç konusu biz insanlar için bile hala tartışma konusuyken bir makinenin bilinçli olduğunu nasıl anlarız? Bu sorunun cevabını anlayabilmek için de Turing testine bir göz atalım.

Turing testi

1950 yılında Alan Turing isimli bir matematikçi “Bir makinenin düşünebildiğini ve bilinçli olduğunu nasıl anlarız” sorusunun cevabını bulmak için bir çalışma yapar. Çalışmanın amacı bir makinenin bilinçli olup olmadığını anlamaktır. Bilinç söz konusu olduğunda makinenin duygusal tepkiler verebilmesi, çevresinde olup bitenleri anlaması ve bunlara karşılık gelen tepkileri üretmesi beklenir. Tüm bu tutumların açığa çıktığı aracı ise dildir. Bu yüzden Turing söz konusu testi dil üzerinden gerçekleştirir. Turing testi şu şekilde işlemektedir: “Sorgulayıcı (denek) interaktif bir bilgisayar programı ile iki farklı ‘konuşma’ yapar. Sorgulayıcının amacı hangi konuşmada bilgisayarın kendisi ile ve hangi konuşmada bilgisayarı kullanarak konuşan bir insan ile sohbet ettiğini belirlemektir. Sorgulayıcı her iki gruba da istediği soruları sorabilir. Ne var ki bilgisayar kendisinin insan olduğunu sorgulayıcıya kanıtlamaya çalışırken, bilgisayar aracılığı ile sorgulayıcıyla konuşan insan da sadece kendisinin gerçek bir insan olduğunu kanıtlamaya çalışacaktır. Eğer sorgulayıcı bilgisayar ile insanı ayırt edemezse, bilgisayar Turing testini geçmiş demektir (Sternberg, 1996).”

Çin Odası Problemi (Chinese Room Problem)

Turing testinin varsayımları konusunda herkes aynı fikirde değildi. En etkili itirazlardan birisi, Çin Odası Problemi’ni (Chinese Room Problem) geliştiren filozof John Searle tarafından öne sürülmüş (Searle, 1980). Diyelim ki bir sandalyede oturuyorsunuz. Önünüzdeki duvarda iki boşluk var. Sol taraftaki delikten her defasında bir tane olmak üzere kağıt desteleri geliyor. Her kağıtta bir grup Çince karakter yazılı. Sizin yapmanız gereken iş, bir kitaptaki karakterlere bakarak sembol gruplarını şekillerine göre kitapla eşleştirmek. Eğer uyuşan bir grup bulursanız, kitaptaki bir başka sembol grubunu bir kağıda kopyalayıp bu kağıdı sağdaki deliğe yerleştiriyorsunuz. Peki, burada ne oluyor? Sol delikten girdiler alıyorsunuz ve size verilen yönergelere göre sağ delik için çıktılar yazıyorsunuz. Ve tüm bunları yaparken Çince bilmiyorsunuz. Tek yapmanız gereken mekanik olarak yönergeleri takip etmek.

Ancak ne var ki deliklerin uzağında duran Çinli bir psikolog sizin Çin diline aşina olup olmadığınızı anlayamayacaktır çünkü girdiğiniz iletişimde size gelen girdiler Çincedir ve siz de uygun cevapları kitaptan kopyalayarak Çince olarak vermektesiniz. Bunun yanında ne kadar mesaj alırsanız alın ve ne kadar yanıt verirseniz verin yine de hala Çince bilmemektesiniz. Bu işlemleri yaparken düşünmüyorsunuz, yalnızca yönergeleri takip ediyorsunuz. Bir zeka örneği göstermek yerine sadece verilen emirleri uyguluyorsunuz. Searle’e göre, çeşitli girdileri kavrayıp onlara zeki bir şekilde yanıt veriyormuş gibi görünen bilgisayarlar, aslında Çin Odası problemindeki denek gibi davranıyor. Bir bilgisayar aldığı mesajları, sizin Çinceyi anlamanızdan daha fazla anlamaz. Bu örneklerde, siz ve bilgisayar, önceden programlanmış kurallara sıkı sıkıya uyan denekler durumundasınız (Schultz & Schultz 2007).

Birçok bilişsel psikolog bilgisayarların gerçekten düşünmeden insan zekasını taklit ederek Turing testini geçebileceği konusunda hemfikir. Yani bilgisayarlar düşünemez ama düşünüyormuş gibi yapabilirler -en azından şimdilik böyle görünüyor. Yazı boyunca bahsetmiş olduğum düşünme, zeka, bilinç gibi kavramlar aslında zihin felsefesinin temel konuları. Ve bu kavramlar henüz insanlar için bile ölçülmüş ve tanımlanmış durumda değil. Ölçüp tanımını yapamadığımız bir şeyi modellemek mümkün olmadığı için bir makineye de simüle edemiyoruz. Doğal olarak elimizdeki verilerden yola çıkarak, yapay zekanın yaptığı şeyi farkında olarak ve anlayarak, üzerinde düşünerek yaptığını -Turing testinden geçmiş olsa bile- söyleyemiyoruz. Çünkü henüz “bilinç” dediğimiz şeyin ne olduğunu tam olarak bilmiyoruz.

İletişim: ayselkeskin2004@yahoo.com

Kaynaklar:

Çolak, P. D. “Dünden Bugüne Zihin Felsefesi” Atölye notları.
Eliza: a very basic Rogerian psychotherapist chatbot. web.njt.edu
Güven, Ö. Zihin Felsefesi Ders Notları. cdn-acıkogretim.istanbul.edu.tr
Schultz, D. & Schultz, S. E. (2007). Modern Psikoloji Tarihi. Kaknüs Yayınları.
Searle, J. R. (1980). Minds, brains, and programs. Behavioral and Brain Sciences, 3.
Sternberg, R. J. (1996). Cognitive psychology. Fort Worth, TX: Harcourt Brace.
Weizenbaum, J. Computer Power and Human Reason, esp. chapters 2 and 3. San Francisco: Free.
Weizenbaum, J. (1966). Eliza- a computer program for the study of natural language communication between man and machine.

İlginizi çekebilir: Yapay zeka, cyberpunk ve psikoloji: Psikoloji, yapay zekaya nasıl yaklaşıyor?

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale