Günümüz dünyası üzerimizde sürekli mükemmel olma ve her şeyi kusursuz yapma baskısı yaratırken, Japonya’nın kadim felsefesi wabi-sabi tüm bunlara karşı çıkıyor. Sosyal medya filtreleri, tek tipleşmiş estetik uygulamaları ve trendler arasında kendi kimliğini bulmak isteyen herkes için kurtarıcı bir güce dönüşüyor. Modern dünyanın parlak, çekici ve bakımlı görünen standartları arasında kendinize özgü bir yol çizmek istiyorsanız, kusurları benimsemeye odaklanan bu yaşam biçimi size fazlasıyla yardımcı olabilir. Sürekli satın alma ve bir şeylere yetişme duygusundan çıkarak yüzeye değil derindeki duygulara yönelmek, zamanın hızlı ritmine rağmen kendi yavaşlığınızı benimsemek, hayatınızdaki altın kurallardan birine dönüşebilir. Bir yaşam biçimi olmanın dışına taşarak moda, ev dekorasyon ve güzellik alanlarına sıçrayan wabi-sabi, ruhunuzu her alanda zenginleştirerek dünyaya bakış açınızı kökten değiştirecek!
Wabi-sabi felsefesi neyi öğütler?
Wabi-sabi, Zen Budizmi’nden beslenen ve yüzyıllardır Japon kültüründen beslenen bir felsefedir. Maddenin doğasını ve zamanın geçiciliğini kucaklayan bu anlayış, kusurları gizlemektense kabullenmeye odaklanır. Parlak, simetrik ve popüler olandan ziyade doğal, sade ve alçakgönüllü olana yönelir. Bu da özellikle kusursuzluğu ve kesintisiz üretkenliği savunan günümüz dünyasında etkili bir başkaldırıya dönüşmesini sağlar. Wabi-sabi’nin temelinde üç ana prensip yatar:
Kusurluluk (Wabi): Bu kavram, hayattaki ve nesnelerdeki kusurları kabullenmekle ilgilidir. Yaşamdaki tüm unsurların doğal olarak kusurlu olduğunu, bunun ise esas güzellik olduğunu savunur. Seramik kasedeki çatlaklar, kumaş üzerindeki yırtıklar ve insan yüzündeki kırışıklıklar arka plandaki yaşanmışlığa işaret eder. Her şeyin olduğu gibi ilerlemesini varoluşçu bir şekilde ele alan bu felsefede, kusurlar saklanacak şeyler değil, aksine kişiye karakter ve özgünlük katan benzersizlik izleridir.
Geçicilik (Sabi): Bu kavram, yaşamdaki her şeyin zamanla değiştiğini ve asla sabit kalmadığını, bu değişimin ise başlı başına güzel göründüğünü savunur. Doğanın en etkileyici manzaralarının değişiklikten geldiği fikrine odaklanır. Bu nedenle eşyaların, gençliğin ve insan güzelliğinin de yıllanarak arttığını hatırlatır. Yaşlanmayı korkulacak bir şey olarak değil, kişiyi nihai haline ulaştıran bilge bir sürecin parçası olarak tanımlar.
Eksiklik (Yugen): Bu kavram, tamamlanmış olandan ziyade eksik bırakılan şeye odaklanma fikrini savunur. Fazlalık ve abartıdan uzaklaşarak sade ve işlevsel olanı değerli görür. Bu nedenle hayatta da aşırı süslü ve parıltılı şeyler yerine sadeliği tercih etmek gerektiğini söyler. Dikkat çekme çabasından uzak durmayı ve zarafete yönelmeyi, kişinin kendi iç dünyasını zenginleştiren güçlü bir duruş olarak kabul eder.
Özetle; wabi-sabi bize, tüm prensipleriyle kusursuz olmak zorunda olmadığımızı hatırlatır. Aksine hayattaki tamamlanmışlıkların ve parıltılı görünümlerin, aslında içimizi boşaltan ve bizi kendimizden uzaklaştıran araçlar olduğunu savunur.
Moda ve güzellik dünyasında wabi-sabi etkisi
Wabi-sabi, günümüz dünyasında özellikle moda ve güzellik endüstrilerinin dayattığı hızlı tüketim kültürü karşısında güçlü bir duruş sergiler. Sürekli yenilenen trendleri kovalamaktan yorulduysanız, edineceğiniz basit wabi-sabi prensipleri ile günlük hayatta çok daha bilinçli tercihler yapabilirsiniz.
1. Yavaş moda
Wabi-sabi felsefesi, parçaların eskidikçe kimlik ve güzellik kazandığı fikrinden yola çıkar. Bu felsefe moda dünyasında bizi vintage ve ikinci el ürünlere yöneltir. Keten, yün, pamuk gibi doğal kumaşlar çevreye daha az zarar verir ve eskidikçe güzelleşir. Bu anlayışı gardırobunuza taşımak için trend moda hareketleri yerine ikinci el kıyafet pazarlarına yönelebilir, elinizdeki eski kıyafetleri yenileyerek tekrar kullanabilir veya takas sisteminden faydalanabilirsiniz. Bu sistem sayesinde kıyafetleri sürekli yenileme ve indirim dönemlerini takip etme baskısından da kurtulmuş olursunuz.
2. Kintsugi estetiği
Kintsugi uygulaması, wabi-sabi’nin modadaki en belirgin prensibidir. Aslında Japon seramik yenileme sanatı olan bu uygulama, yıpranmış eski kıyafetleri yeniden değerlendirme fikrine odaklanır. Eski bir cekete veya pantolona yama yapmak, düğmeleri değiştirmek veya dikişleri yenilemek, kıyafete yeni bir ruh kazandırır. Üzerinde yıpranma izleri gördüğünüz kıyafetleri bu yaklaşımla yenileyerek onlara yeni bir hikaye katabilir ve dolabınızı size özgü hale getirebilirsiniz.
3. Yaşlanmanın onuru
Wabi-sabi kendini güzellik alanında da gösterir. Özellikle son dönemde kadınları hedef alan ve sürekli genç, güzel olma baskısı kuran sektöre karşı çıkararak kusursuz cilt ve yaşlanma karşıtı bakım takıntısını ortadan kaldırır. Yaşamdaki kusurları kabul eden bu yaklaşım yaşlanmayı onurlandırarak, kişinin olduğu hali ile özdeşleşmesini sağlar. Böylece hem sonu gelmeyen bakım ritüellerini takip etme zorunluluğunu giderir hem de bireyin kendinden memnun hissetmesine yardımcı olur.
4. Abartısız zarafet
Gösterişten uzak ve abartısız bir zarafeti savunan wabi-sabi, bireyin öncelikle iç sesine odaklanması gerektiğini söyler. Dış dünyanın getirdiği sürekli onay alma ihtiyacını gidererek içsel dünyayı öne çıkarır. Bu prensibi uygularken işe ilk önce kendi içinize yönelerek ve kişisel isteklerinizi kabul ederek başlayabilirsiniz. Ardından makyajsız sokağa çıkmaktan, insanlara “hayır” demeye kadar oldukça geniş bir alanda wabi-sabi’nin olumlu etkilerini yakından test edebilirsiniz.
Genel olarak doğal ritmi bulmakla ilgili olan wabi-sabi, dönemsel trendlerin ötesine geçerek kendinizle daha barışık bir dünya kurmanıza yardımcı olabilir. Üzerinizdeki mükemmeliyetçilik prangalarını sökerek kişisel değerlerinize ve sizi siz yapan özelliklerinize odaklanarak, çok daha mutlu ve huzurlu bir yaşam kurabilirsiniz.
Kaynak: thespruce, medium
İlginizi çekebilir: Mükemmel olmak için çabalamanıza gerek yok