Var olmayanlar için endişelenmeyi bırakın: Hayata ″tezahür″ penceresinden bakmak

Hemen her günün değişmeyen konu başlıkları vardır. Örneğin; bir arkadaşımız çok istediği iş kendisine teklif edilmediği için, yaptığı iş görüşmesinin üzerinden bir ay geçmesine rağmen halen onu kimsenin aramadığından yakınabilir ya da çok hoşlandığımız kişiyle sonunda bir yemek randevumuz olmuştur; ama sonrasında her iki taraf da birbirini henüz aramadığı için iç geçiririz. Yani tüm bu ‘’olmayan’’ ya da henüz olmamış olup yine de bir ‘’olasılık’’ olarak duran tüm durumlar, içten içe bizi endişeye yönlendirir.

Bu endişeli yaklaşım, aslında tüm ‘’olmamış’’ olanlar için aklımızdan geçirdiğimiz negatif enerjiler, ‘Neden olmadı?’, ‘Beni neden aramadı?’, ‘Bana neden yazmadı?’, ‘Beni bu işe yeterli görmüyorlar mı?’, ‘Benim eksiğim nedir?’, ‘Yine olmayacak’, ‘İstediklerim gerçekleşmiyor’ gibi söylemlerden, sonunda ‘Ben zaten bunu hak etmiyorum ki’ noktasına kadar uzanan bir yelpazeyi kapsar. Eğer bu yazıyı okuyorsanız, son cümlede geçen tüm negatif söylemlerin size ne kadar da ‘’tanıdık’’ geldiği kesinlikle aklınızdan geçmiştir.

Şimdi bir de hayatımızda henüz ortaya çıkmamış olan ‘’istediğimiz’’ veya ‘’hedeflediğimiz’’ tüm olasılıklara ‘’tezahür’’ penceresinden bakalım istiyorum hep birlikte.

Nedir tezahür?

Kelime anlamı olarak belirmek, ortaya çıkmak ve görünür olmak anlamlarını taşır. İşte tam bu belirmek ile belirmemek arasındaki noktada bizlerin nasıl bir boyutta yaşadığı, aslında farkında olmadan hayatımızı derinden etkileyen sonuçlar oluşturur.

Örneğin, bir işe kabul edilmek üzere içinizde çok fazla istek var ve elinizden gelen her şeyi yaptınız, tekrar tekrar aradınız; fakat halen size pozitif veya negatif bir dönüş olmadı. Bu noktada ‘’endişe’’ ile yaklaşım bizi o çok tanıdık olduğumuz ‘’Beni kabul etmeyecekler, yetersizim, yapamadım, yine başaramadım’’ deyişlerine götürür. Bu deyişler ise yüklendiğimiz negatif enerjileri katlayarak ‘’ortaya çıkan’’ sonuçların da aynen içimizden geçirdiğimiz üzere gerçekleşmesine katkıda bulunur, çünkü evren bizim sözlerimizi negatifler veya pozitifler olarak yorumlayamaz, sadece akışı okur ve akışta aslında ‘’bizim kendimize biçtiklerimiz’’ açıkça karşımıza çıkar. Aynı noktada ‘’tezahür’’ anlayışı ile yaklaşmak ise, ‘Halen ortaya çıkmamış pozitifin beni bulacağını biliyorum, bu kabul benim için gerçekten önemli, o yüzden olmasını ve gerçekleşmesini diliyorum, inanıyorum’ gibi pozitif bakış açısını benimsememizi ve sonuç ‘’her nasıl’’ olursa olsun, tezahüre güvenmemizi sağlar.

tezahür
Olaylara tezahür anlayışıyla yaklaşmak, pozitif bakış açısına sahip olmamıza yardımcı olur.

Kabala felsefesinde tezahür etmenin önemi

Burada Kabala felsefesi (ezoterik bir felsefe) çok önemli bir benzetme ile akışa ve ‘’tezahür etmek’’ üzerine bize yol gösterir;

Bir tencere düşünelim, içine su koyuyoruz ve suyu kaynatıyoruz. Suyun içerisine şeker ekliyoruz ve şeker tamamen çözünüyor, o noktada biz sadece ‘’su’’ görebiliyoruz, fakat biliyoruz ki şeker bu suyun içerisinde ‘’var’.

Daha sonra suyu soğutmaya başlıyoruz, işte tam fizik kurallarına uygun olduğu noktada yani şeker ve su ısı kaybettikten sonra, erittiğimiz şekerin yavaş yavaş belirmesini izliyoruz. Tek tek her tane, her parça zaman geçtikçe erittiğimiz şekeri sağlayacak şekilde ‘’tezahür ediyor’’, yani görünür oluyor.

İşte hayat akışımızda karşımıza çıkan her olay veya her dileğimiz de aynı şekilde bir tezahürün parçalarını oluşturuyor. Fakat suyun soğuyup o şeker tanelerinin belirmesi gibi zaman ve istek kavramlarını yönetmek yine bize kalıyor. Veya hangi tanenin ne zaman oluşacağı yine soğuma hızına ve şartlara bağlı olduğu gibi, tezahür edenin ‘’en doğru zamanda ve en doğru şekilde’’ olduğuna ve bu nasıl su için yalnızca soğuma ile oluşabiliyorsa, bizim de yürüdüğümüz yolda sadece ‘’doğru’’ zamanda tezahür ile karşılaşacağımıza güvenmemiz gerekiyor.

İlgili yazı: Siz yeter ki gönülden isteyin, her şeye zamanı gelince olur

Hepimiz hayatta farklı yol ayrımları ile karşılaşıyoruz, bu noktada arzu ettiğimize ulaşmak adına dilek diliyoruz. Sonucunda dileklerimiz olmadı diye üzülüyoruz veya hedeflerimiz bir iki yıl geç kaldı diye umutsuzluğa kapılabiliyoruz. Eğer bu yazı size ulaştıysa, hayatınıza ‘’tezahürün’’ muhteşem penceresinden bakmanızı diliyorum, hayatınıza ve hayatın size getireceklerine güvenin, evren en doğru zamanda en doğru şekilde ve olabileceği ‘’en doğru’’ tezahürlerle size eşlik ediyor.

Çünkü bu yol sadece bize özel, onu sadece yine biz yürüyebiliriz.

Pınar Özeken (Ulus)
2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini ... Devam