X

Uruguay Günlükleri: “Punta del Este” Avuç içi kadar mutluluk yeter!

Işık gözümde!!

Güney Amerika’nın Ibiza’sı, Uruguay’ın St. Tropez’si derler ona. Potanın Perileri, Filenin Sultanları, Uruguay’ın hayranları, Irmak’ın manyaklığı… diye de devam edebiliriz. Az bilindik yerler için böyle antin kuntin yakıştırmalar yapmak adet haline gelmiş desem yeridir. Ama Punta del Este; ne oranın Ibiza’sı, ne buranın Kuşadası! “Başka türlü bir şey” diyebilirim bu cennet şehir için.

Punta
Buenos Aires’ten Colonia’ya

Öncelikle Punta del Este’nin tatlı bir Güney Amerika seyahatinin bel kemiği rotaları arasında olduğunu yazımızın serim bölümünde söylemiştim. Hatta yolu Arjantin’e düşenler hiç düşünmeden Uruguay’a feribotla geçsinler rica ediyorum! Zira Buenos Aires’ten tercihe göre 1 saat ya da 3 saat süren buquebus’le bir ülkeden diğerine geçmek çok keyif verici.

Buquebus’te…

Fakat Buenos Aires’ten kalkan Buquebus; Uruguay’ın sahil kasabası Colonia’ya yanaşıyor. Oradan otobüse binerek başkent Montevideo’ya geçebilir, ardından da ya uçakla ya da tekrar otobüsle Punta del Este’ye ulaşabilirsiniz.

Off ne şişmanlamışız!

Avuç içi kadar mutluluk yeter!

Avuç içi kadar mutluluk yeter

Her seyahate dilimize pelesenk olan bir şarkıyla çıktığımı artık bilen biliyor. Bu seyahatin şarkısı da “Avuç içi kadar mutluluk yeter”di ki, daha da uygun bir şarkı seçemezmişiz farkında olmadan da olsa! Zira Punta del Este’nin en bilindik sembolüLa Mano” ismini verdikleri, kumlara gömülmüş dev el heykeli. Bütün Arjantin yolcuğu boyunca “avuç içi kadar mutluluk yeter” diye diye gezerken, buquebus bilet satıcısı ablanın da “Aa siz Türk müsünüz, benim çok sevdiğim bir şarkıcı vardı” demesi üzerine biz hemen “Tarkan” diye atıldığımızda “Hayır Fatih Erkoç!” demesi de seyahatimize adını altın harflerle yazdıran bir anı oldu…

Barnak

La Mano demişken biraz açmak gerekirse; Şilili Mario Irarrazabal ağabeyimizin yaptığı bu heykel 1982’den beri Uruguay’ın en kral sembolü diyebilirim. Brava Beach’te bulunan, denizin dalgalı olmasından dolayı sadece sörf yapmak için uygun olup, yüzmek için hiç de uygun olmadığını dile getirmek adına yapılmış bu heykel. Anlayana! “Ee geldik buraya kadar, ne yapacağız?” derseniz de o tatlı parmaklar arasında bir parmaktan, diğer parmağa koşa koşa resim çektirip, bizim yaptığımız gibi yarım gününüzü geçirebilirsiniz.  Denize girmek için de Solanas Beach’i tercih edebilirsiniz. Hem orada el-kol çeken, kaş-göz eden de yok!

La Mano

Benim de canım var, ben de insanım!

Ben Güney Amerika seyahatine bir bohem kafayla çıkmıştım ki sormayın. O nedenle demiştim ki sadece hostellerde kalacağım. Ama tabii gelin görün ki 35 günü devirdikten sonra insan bir insanlığını hatırlamak, güzel tuvaletlere girmek, uzun uzun banyo yapmak, kuş tüyü yastıkta uyumak, insan gibi muamele görmek istiyor! Bu nedenle de benim kadim dostlarım Ömer ve Benzinho ile birlikte Punta del Este’de kendimize bir kıyak yapmak istedik ve muhteşem butik otel Awa’da kaldık.

Awa’da şampanya

Çok afedersiniz kendimizi artık sığır gibi hissetmeye başladığımız için Awa’ya girdiğimiz ilk andan itibaren şampanyayla karşılanmamız yüreğimize su serpmişti. Birdenbire insan olduğumuzu hatırlayıp şampanyamızın keyfine vararak, bembeyaz, pufidik yataklı odamıza çıktık. Vallahi 35 günün ardından ranza tepelerinden, akupunktur yatağı kılıklı kazık yataklardan sonra Awa bize bir cennet gibi gelmişti. Fırsat bu fırsat bir saat duş alıp, jakuzi, sauna, havuz… ne varsa hepsini tek tek yaparak rahat bir uyku çekebildik. Otelde o kadar iyi ağırlandık, o kadar ilgi, saygı ve daha bir sürü şey gördük ki dönüşte otobüsle Porto Alegre’ye döneceğimize rağmen utancımızdan  uçakla döneceğiz dedik. O nedense!

 

Gezelim, görelim ve daha bir sürü şey…

Şehrin bel kemiği La Mano’yu gördükten sonra bir atlanmaması gereken yer de Punta del Este’nin bir diğer sembolü olan Casa Pueblo. Uruguaylı ressam, heykeltraş Carlos Paez Vilaro tarafından inşa edilen bu egzantrik evin bünyesinde müze, sanat galerisi ve bir de mini otel bulunuyor…

Conrad Resort and Casino, Soly Luna Home & Spa şık otel seçeneklerinden sadece iki tanesi olurken Punta del Este’yi en jet set yaşamak isteyenler buradan buyurabilirler. Yok efendim ben sosyeteyi sevmem, seveni de sevmem derseniz, güzel bir hostel & bar olan 1949’da kalabilir, bir içki alabilir ya da sitesine girip diğer Punta del Este atraksiyon ve matraksiyonlarından haberdar olabilirsiniz… Yat Limanı, Bikini Beach, marka dükkanlar ve casinoları da görmeden dönmeyin. Hadi bakalım…

Falan filan

Önemli Detaylar:

  • Aman diyeyim Güney Amerika’ya sezonunda gidin arkadaş. Brezilya falan yine hep sıcak olduğu için idare ediyor da Uruguay’ın kışında giderseniz bir haftası, bir haftasına uymuyor. Yani ya donabilir ya da pişebilirsiniz. O nedenle sezonda gidin, ne siz üzülün, ne ben sizi üzeyim!
  • Sezon dışı gidildiğinde etraf o kadar boş, o kadar boş, o kadar boş (bir daha söyleyeyim mi?) oluyor ki yalnızlıktan bunalıma girebilirsiniz.
  • İnsanlar İngilizce biliyor, ediyor ama yine de çok iyi bilmiyor. Dolayısıyla iki kelam İspanyolca öğrenin ki sahilden geçen tek araba bana sorduğu gibi size de yol sorduğunda benim gibi bön bön bakmayasınız…
  • Önemli detaylarım pek bir zayıf kaldı bu sefer, o nedenle size içinde Uruguay geçen, benim de çok çok çok sevdiğim Manu Chao’nun bir parçasını armağan ederek bitireyim de gönlünüzü alayım…

Uruguayo Clandestino!

 

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

Irmak Yazım: Irmak Yazım // 1987’de İstanbul’da doğdum ama kendimi Rio’da veya Havana’da doğmuş gibi hisseden değişik bir canlıyım. Rio’nun Irmak demek olduğunu hesaba katarsak çok da garip gelmemeye başlıyor bir yerden sonra. Kapı gıcırtısına oynarım, gülmeyi, spor yapmayı, yemek yemeyi, insanları, hayvanları, kitapları, filmleri ve daha bir sürü şeyleri çok severim. Bir daha mı geleceğiz dünyaya bakış açısından yola çıkarak dünyayı gezmeyi kendime bir borç bildim. Hayatta kendimi en mutlu hissettiğim anların gezilerimi anlatırken olduğunu anlamamla birlikte bu mutluluğu sizlerle de paylaşmak istedim…

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale