X

Umami nedir, bu tadı en çok hangi besinler verir?

Dilimiz, tatlı, ekşi, tuzlu ve acı olmak üzere dört temel tadı algılayabilen özel bölgelerden oluşuyor. Her ne kadar dilimizin algılayabildiği yalnızca dört tat varmış gibi düşünsek de bir de umami diye bir tat bulunuyor. Peki, bu tat nedir ve diğer alışılagelmiş tatlardan nasıl ayrılır? Bu yazımız aracılığıyla bu soruları cevaplandırıyoruz ve sizleri beslenme düzeninizdeki umamiyi fark etmeye davet ediyoruz.

Umami nedir?

Beşinci tat olarak değerlendirilen umami, Japonca’da ‘’lezzetli’’ ve ‘’damakta hoş tat’’ anlamlarına geliyor. Bu tat, diğer tatlara kıyasla daha az tanınıyor olsa da gastronomi dünyasında fazlasıyla ön plana çıkıyor.

Umaminin dil üzerinde kalıcı ve hafif bir tüyün dokunuşuna benzeyen bir tat bıraktığı vurgulanıyor. Bu tadın arkasında glutamat olarak bilinen bir amino asit bulunuyor. Et, peynir, domates ve mantar gibi birçok yiyecek, doğal olarak glutamat içeriyor. Umami, besinlerdeki glutamat moleküllerinin dildeki özel alıcılar tarafından algılanmasıyla ortaya çıkıyor.

Öğünleri daha derin, dolgun ve doyurucu hale getiren umami, diğer tatları tamamlayabiliyor. Bir başka deyişle, gastronomi dünyasında bu tat diğer tatları dengelemek ve yemeklerin genel lezzetini artırmak için tercih ediliyor.

Umami nasıl ortaya çıkmıştır?

Farklı aromalarla bir araya geldiği zaman hissedilebilirliği artan umami, Japon kimya profesörü Kikunae Ikeda tarafından 1908’de ortaya atıldı. Ikeda, dashi isimli geleneksel bir Japon çorbasının tadını araştırırken bu gıdanın içinde bilinen dört temel tattan farklı bir lezzet olduğunu fark etti.

Ikeda’nın farkındalığı, gastronomi dünyasına yeni bir tat kazandırdı. Günümüzde popülaritesi hızla artan umami, başta Uzak Doğu ülkeleri olmak üzere dünyanın pek çok farklı bölgesinde kullanılıyor.

Umami içeren yiyecek ve içecekler nelerdir?

Gün içinde tüketilen pek çok yiyecek ve içecek umami tadını içeriyor. Tabii, bu tat bilinçli tüketiciler haricinde birçok insan tarafından fark edilemiyor.

Patates, ıspanak, havuç, kereviz, hem taze hem kuru domates ve kuşkonmaz gibi sıklıkla tüketilen birçok sebzede umami bulunuyor. Bunlara ek olarak, et yemekleri de bu tadı taşıyor. Hatta, terbiye edilmiş etlerin ortaya çıkardığı hoş aromanın içinde diğer dört tatla birlikte umami de bulunuyor.

Deniz ürünleri de bu tada sahip; ton balığı, tuna balığı, uskumru, istiridye ve karides bu tadın hissedilmesini sağlıyor. Aynı zamanda, Japonya’da sık sık kullanılan balık soslarında da umamiye rastlanıyor. Uzak Doğu mutfağının önemli bir parçası olan soya sosu da bu tat açısından fazlasıyla zengin. Bağırsak hareketlerini düzenlemeye yardımcı olduğu düşünülen deniz yosununun da bu lezzet açısından öne çıktığını belirtmeliyiz.

Makarnaları farklı bir boyuta taşıyan parmesan peyniri de umami içermesiyle biliniyor. Bu noktada, bu peynirin kemik sağlığını koruduğunu, kas gelişimini desteklediğini ve diş çürüğü riskini azalttığını vurgulamak istiyoruz.

İçecekler incelendiği zaman ise umaminin yeşil çayda yoğun bir şekilde bulunduğu fark ediliyor. Yeşil çay, bağışıklığı güçlendirmesiyle, bilişsel fonksiyonları geliştirmesiyle ve göz sağlığını desteklemesiyle tanınıyor.

Umami hemen belirginleşen bir lezzet olmadığından ötürü bu tadı algılamak için biraz incelikli davranmak gerekiyor. Bu tadın ağızda hafif bir sulanmaya neden olduğunu fark ederek algılarınızı açabilirsiniz. Ayrıca, alışılagelmiş tatlar dilin belirli bölgelerinde yoğunlaşırken umaminin dilin tamamına yayıldığını ve hatta boğazda bile hafif bir etki bırakabildiğini aklınızda tutabilirsiniz. Son olarak, bu tadın diğer tatlara göre ağızda daha uzun süre kaldığını ve yemek bittikten sonra da devam edebildiğini düşünerek algınızı destekleyebilirsiniz.

Yukarıda bahsettiğimiz besinleri tüketirken umamiyi hissetmeye çalışabilirsiniz ve bu tadın acı, tatlı, ekşi ve tuzluyu dengeleyip yemeği daha lezzetli kıldığını anlayabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Yemek dünyasının yeni favorisi: Swicy nedir?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale