X

Türkiye’nin ilk kadın “kar leoparı”: Esin Handal’ın hikayesi belgesel oluyor

Pek çok konuda olduğu gibi dağcılıkta da cinsiyet eşitliğinden söz etmek pek mümkün değil. Çoğumuzun bildiği erkek dağcılar varken kadınların ismini saymak pek de kolay değil. O halde bugün kadın bir kar leoparıyla tanışabilirsiniz: Esin Handal. Üstelik onun hayatı şimdi belgesel oluyor.

Ödüllü yönetmenler Serdar Kökçeoğlu ve Levent Çetin, Türkiye’nin ilk ve tek kadın kar leoparı Esin Handal’ın hikayesini ekrana taşıyacak. Prodüksiyon koordinatörlüğünü Elif Dizdaroğlu’nun yaptığı, Pınar Aygün’ün yapımcılığında çekilecek belgesel filmin çekimleri yeni başladı. Bir kadının başarmak için geçtiği engebeli yolları, aşmak zorunda olduğu “Kadın dağcı güçsüzdür” algısını ve bu algının önüne çıkardığı zorlukları işleyecek olan film, bir kadınının yadsınamaz başarısını gözler önüne serecek.

Film aynı zamanda, bir kadınının, azmiyle, ekstrem doğa sporlarında bile, dünyanın sayılı unvanlarından biri olan “kar leoparı” unvanını zorluklara meydan okuyarak, nasıl sahip olduğunun izlerini sürecek!

Türkiye’nin önde gelen holdinglerinden birinde geleceği parlak olan bir işte çalışırken tanıştığı dağcılık sporu, tutkusu haline gelen Handal, bu sporu yaparken arıcılık, rafting hakemliği ve postacılık gibi pek çok işi de beraberinde götürerek, kendi tırmanışlarını finanse etti. En büyük destekçisinin annesi ve eşi olduğunu söyleyen başarılı dağcı, kadınların bu sporu yapan erkekler tarafından zayıf görüldüğünü, ekiplerinde istenmediğini de belirtiyor.

Handal “Tüm doğa sporları aslında dayanıklılık sporu, mental bir spor. Fiziki güç geliştirebilirsiniz ama sizi asıl zirveye çıkartan mental gücünüzdür. Doğa, cinsiyet ayrımı yapmıyor. Bu ayrımı yapan toplumun kendisi. Ben bir çok tırmanışımı partner bulamadığım için ertelemek zorunda kaldım. Benimle dağa çıkmak istemediler. Gerçek anlamda çelme takıp sakatlamaya çalışan ve ekipten ayrılmamı isteyenler bile oldu. Bir şekilde, tabii ki bunların hepsinin üstünden yine kendi çabalarımla çıktım. Çoğu zaman başarmanız istenmese de, güçlüyseniz, bir yerlere gelebiliyorsunuz.” diyor.

Kar Leoparı unvanı nedir?

Rusya Dağcılık Federasyonu’nun, Eski Sovyetler Birliği döneminde başlayan ve Orta Asya’daki 7000 metre üzeri 5 zirveye çıkan dağcılara verdiği bir unvandır. Bu unvan, tüm dünyada geçerlidir ve dağcılık sporu için oldukça önemli olarak kabul edilir. Kar leoparı unvanı Türkiye’de 3, dünya genelinde ise 200’ün üzerinde kişide bulunmaktadır. Unvanı almak için çıkılması gereken dağlar; Lenin Dağı (7134 m), Korjenevskaya Dağı (7105 m), Somoni Dağı (Komünizm Dağı) (7495 m), Khan Tengri Dağı (7010 m), Pobeda Dağı (7439 m)’dır.

 

Serdar Kökçeoğlu Hakkında:

Yönetmenlik eğitimi aldı. Yönettiği ilk uzun metraj belgesel Mimaroğlu: The Robinson of Manhattan Island dünyaca ünlü belgesel film festivali Visions du Reel’in ‘Burning Lights’ bölümünde dünya prömiyerini gerçekleştirdirdikten sonra, 2020 ve 2021 yıllarında Avrupa’nın önemli film festivallerini gezdi. Yeni projeleri üzerinde çalışıyor.

Filmleri: İstanbul’u Dinlemek (kısa metraj-2018), Mimaroğlu (uzun metraj-2020), Berlinist (mini dizi-2021) Atonal (uzun metraj 2022/ proje aşamasında), Zor (2022 proje aşamasında)

Ödülleri: Mimaroğlu ile, Altın Portakal Ulusal Belgesel Yarışması’nda Jüri Özel Ödülü, İstanbul Film Festivali Ulusal Belgesel Yarışması’nda Mansiyon Ödülü, Documentarist 2020 ‘Johan van der Keuken Yeni Yetenek Ödülü’, İzmir Film ve Müzik Festivali’nde Jüri Özel Ödülü + En İyi Ses Tasarımı Ödülü, SİYAD (Sinema Yazarları Derneği) En İyi Belgesel Ödülü, Altyazı Dergisi tarafından ‘2020’nin Yerli Filmi’

Berlinist ile 2020 Antalya Film Forum, Blu TV Dizi / Kısa Dizi Pitching Platformu ödülü

Levent Çetin Hakkında:

Marmara Üniversitesi GSF Sinema-TV bölümünde lisans, İstanbul Bilgi Üniversitesi Sinema-TV bölümünde yüksek lisans eğitimi gördü. 2002-2011 yılları arasında televizyon kanallarında prodüktör, reklam filmlerinde editör ve post prodüksiyon sorumlusu olarak çalıştı. Kültür Bakanlığı desteği ile gerçekleşen Ali’nin Tabiatı; Durban, Hague, Ficah, Hecare gibi festivallere seçildi.

Filmleri: Sivil (uzun metraj-2013), Ali’nin Tabiatı (uzun metraj-2020), Berlinist (mini dizi-2021 / platforma sunuldu), Zor (2022 proje aşamasında)

Ödülleri: Berlinist ile 2020 Antalya Film Forum, Blu TV Dizi / Kısa Dizi Pitching Platformu ödülü

Pınar Aygün Hakkında:

Marmara Üniversitesi’nde Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü Lisansını, ardından Global Pazarlama Yüksek Lisansını tamamladı. Farklı şirketlerde halkla ilişkiler, kurumsal iletişim ve pazarlama iletişimi yöneticisi olarak çalıştı. Çizgi film ve animasyon projelerinde görev alarak proje yöneticiliği,  senaryo yazarlığı yaptı. Kurucusu olduğu Two Dots İletişim Ajansı’nda tanıtım ve reklam çalışmalarına, PAW Yapım’da yapım ve prodüksiyon çalışmalarına devam etmektedir.

Elif Dizdaroğlu Hakkında:

LaSalle International Fashion School’da moda üzerine eğitim aldı. Madame Figaro dergisi moda bölümünde stil danışmanlığı ve yazarlık yaptı. Freelance moda çekimlerine moda editörü olarak katılıyor, belgesel ve dizi projelerinde araştırmacılık yapıyor. Mimaroğlu: The Robinson of Manhattan Island belgeselinde stylist ve araştırmacı olarak görev aldı. 

Filmleri: Mimaroğlu (uzun metraj-2020), Berlinist (mini dizi-2021) Atonal (uzun metraj 2022/ proje aşamasında), Zor (2022 proje aşamasında)

Ödülleri: Mimaroğlu ile, Altın Portakal Ulusal Belgesel Yarışması’nda Jüri Özel Ödülü, İstanbul Film Festivali Ulusal Belgesel Yarışması’nda Mansiyon Ödülü, Documentarist 2020 ‘Johan van der Keuken Yeni Yetenek Ödülü’, İzmir Film ve Müzik Festivali’nde Jüri Özel Ödülü + En İyi Ses Tasarımı Ödülü, SİYAD (Sinema Yazarları Derneği) En İyi Belgesel Ödülü, Altyazı Dergisi tarafından ‘2020’nin Yerli Filmi’

Berlinist ile 2020 Antalya Film Forum, Blu TV Dizi / Kısa Dizi Pitching Platformu ödülü

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



İlgili Makale