Tesadüf diyerek geçtiklerinize yeniden bakmak ister misiniz?

Hayatımıza giren insanlara bir bakalım… Sadece olduğu gibi basit bir şekilde çok da düşünmeye, analiz etmeye gerek olmadan, bir soru soralım: Neden o anda, o zamanda karşımıza çıktıklarını, neden bir anda, bir zamanda hayatımızdan çıkıverdiklerini biliyor muyuz? Veya sadece anne ve babamızı ele alalım… Neden dünyada bunca “olası” aile söz konusuyken biz bu ailenin bir çocuğu olarak dünyaya geldik? Peki, cinsiyetimiz neden kadın, neden erkek değiliz veya tam tersi neden erkeğiz neden kadın değiliz? Biliyoruz ki, birine verilmiş özellikler diğerinde yok. Örneğin; bir kadının anne olabilmek yeteneği bir erkeğe bahşedilmemiştir ve bir erkeğin ise gücü, dayanıklılığı belki erkek olmak kudreti ise bir kadına bahşedilmemiştir.

Sadece bu kadarla bitmiyor sorularımız (madem sorgulamaya başladık gelin devam edelim); sanki hiç ilgimiz yokmuş gibi gelir, fakat birden çok istediğimiz bir kitap gibi karşımıza çıkıverir. Veya daha da basit bir oluş (muhtemelen çoğumuzun başına gelmiştir), dertleşmeye ihtiyaç duyarız o an bir arkadaşımız arar, bize dert anlatmaya başlar… Peki, ya bunların hepsi birer tesadüf müdür?

Hayatımız bizler hiç farkında değilken böyle muhteşem oluşlar zinciri ile örülmüştür.

Hayatta bugün olduğumuz kişi olabilmemiz için düşünün bir kere, ne çok olasılık planlanmıştır. Hemen kendimden bir örnekle açıklamaya çalışabilirim. Bu yazıları yazabilmek üzere, bir evliliği bitirmem gerekti… Sonrasında yaklaşık üç yıl çokça okumam gerekti. Sonrasında bu süre içerisinde, Uplifers’ın bugünkü muhteşem sahibi Eda ile tanışmam gerekti… Eda ile tanışmamızdan sonra kabul edilebilir ve siteye uygun olabilecek şekilde yazar hale gelebilmem gerekti… Eda’nın bu girişimi kurması ve devam ettirmesi gerekti. Sadece haftada bir yazı yazıyorken haftanın her günü için yazar hale gelmem gerekti. Hayatı çokça okumam, çokça yaşamam ve buna istinaden “yazabilmek” haline erişmem gerekti. Bu kadar çok yazabilmem için bu kadar çok spor yapmam gerekti (spor aktiviteleri, özellikle koşu sonrasında yaratıcılığın sınırlarını zorladığımı hissediyorum). Bunu yaptıktan sonra öncelikle kalbimin sonra beynimin sonra ilham (veya ismi her ne ise!) sürecinin bana cömertçe ancak bu anlarda bahşedildiğini fark etmem gerekti…

İşte hayatımız bizler hiç farkında değilken böyle muhteşem oluşlar zinciri ile örülmüştür. Sadece tek bir basit sürecin gerçekleşebilmesi için bile belki bugün aklımızın alamayacağı kadar çok sayıda düzenleme gerekir… Ve tüm bu düzenlemelerin “düzenlenebilmesi” için binlerce başka neden sonuç ilişkisiyle örülmüş diğer tüm düzenlemeler… Bizler ise sadece dışarıdan bakar ve o gün yolda karşılaştığımız bir arkadaşımızdan duyduğumuz bir mesajı kenara atıveririz mesela. Örneğin; bahsettiği kendi için ayırdığı özel zamanıdır, belki çok yorulduğumuz bir dönem ve bize ulaşan bir mesaj; “kendine iyi bak, dinlenmeye ihtiyacın var ise dinlen”, daha fazla kendine yüklenme”. Ama öyle “duyarlıyızdır ki” çoğu zaman, yanından yürür de geçiveririz…

Tüm bu düzenlemelerin “düzenlenebilmesi” için binlerce başka neden sonuç ilişkisiyle örülmüş diğer tüm düzenlemeler gerekli…

Bakın sevgili Bedri Ruhselman, Kader ve Zorunluluk isimli güzel eserinde “tesadüf” kavramını nasıl yorumluyor;

“…Hayatta karşılaşılan olaylar, birer zorunluluğun ürünüdür. Her işte mutlaka bir sebep aramak gerekir. Bunun aranması esasta tesir etmemekle birlikte, sizler buna gerekli önemi vermek zorunda olduğunuzu hissedip, emek harcayarak faaliyetlerinizi yürütmeniz gerekir.

İnsanlar başıboş, yalnız başına bir yerde bulundukları zaman, çevrelerine bakarak hiçbir şey düşünmeden herhangi bir yönü takip ederek yürümeye başlarlar. Saatlerce yürüdükten sonra karşılarına yıllardan beri görmedikleri bir arkadaşları çıkar. İşte düşünülmeden yapılan bu yürüyüş, o arkadaşla karşılaşmayı hazırlayan bir ön harekettir. Bu sebebi görüp düşünebilen bir insan, karşılaşacağı diğer olayları daha dikkatli izleyebilir.

Büyük ormanların karanlık gecelerinde yolunu şaşırmış olan kimseler, vahşi hayvanlar tarafından parçalanarak ölme tehlikesiyle karşılaşırlar. Ama hiçbir ümidin kalmadığı zamanlarda anlamsızmış gibi yapılan bir yürüyüşle, hayatının kurtuluş yolunu bulanlar için bu, ne bir talihtir ne de tesadüftür.

…Ormanda yolunu kaybedenin erişmeye mecbur kaldığı birçok hedefin mevcudiyeti ve kendini kurtarmaya çalışması asıl konudur. Arzuyla azim birleşerek doğru yol bulunduğu takdirde, başarısız olmak için hiçbir sebep kalmaz.”

Bu yazımı okuyorsanız, hayatınızda sadece “tesadüf” diyerek geçtiklerinize yeniden dönüp bakmanızı dilerim. Karşınıza dizilen her detay ve hayatınızda tezahür etmekte olan her an, çok özel bağlantıların ve oluşların bir araya gelmesi ile oluşur. Bizler, neden ve sonuçlara, “hangi dersi almalıyım”, “hangi mesajı alabilirim”, “neden şu an bunu yaşıyorum” gibi sorularla yaklaştığımızda, her oluşun kıymeti katlanır… Hayatımızın anlam süreci değişir ve tesadüften “sonraki” evreye geçeriz. Burada sadece “öylesine” olan yoktur, var oluş adeta bize yine bize özel hazırlanmış olan mesajlarıyla eşlik eder.

Bizler, hayatımızın ve her anımızın değerine derinden baktığımızda, alacağımız cevaplar da derinleşir… Bugün, tesadüften sonraya geçmeye hazır mısınız?

 

İlginizi çekebilir: Tanrıyla yüz yüze gelseniz ona ne söylemek isterdiniz?

Pınar Özeken (Ulus)
2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini ... Devam