X

Teknoloji ve mahremiyet: Teknoloji çağında bireysel bağımsızlığımızı ve mahremiyetimizi nasıl koruyabiliriz?

Akıllı ev aletlerinden insansı robotlara, yapay zeka destekli kişisel asistanlardan sürücüsüz araçlara… Dünya hızlanıp teknoloji hayatımıza pek çok fayda getirirken, “mahremiyet” kavramı üzerine düşünmeye değer…  Dijital teknoloji sınırını ne kadar aştı? Teknoloji çağında bireysel bağımsızlığımızı ve mahremiyetimizi nasıl koruyabiliriz? Teknoloji ve mahremiyet arasında nasıl bir ilişki var? “Nesnelerin interneti” çağında kişisel alanlarımız ne durumda, gelin beraber bakalım: 

Nesnelerin interneti

Sanal asistanınız evinizi çekip çevirebilir, hava durumunu size erkenden bildirebilir ya da kuaförden randevunuzu alabilir. Ayrıca kameralarla ve akıllı anahtarlarla evinizin güvenliğini sağlayabilirsiniz. Yapay zeka ve GPS teknolojisinden yararlanan otonom arabalarla, insan hatasından kaynaklanan kazalar ortadan kalkabilir. Yapay böbrek üreten 3D yazıcılar bir yana; gözümüz kulağımız olan, bütçemize göre, her birimizin cebine bir biçimde girmiş teknolojik sırdaşlar…

Teknolojinin toplum için faydasını anlatırken, WhatsApp’ın gündeme getirdiği gizlilik sözleşmesiyle bir kez daha “ayıldık”: Bize dair kimsenin bilmediği, en mahrem tüm bilgiler cebimizdeki telefonda saklıydı! Popular Mechanics ne diyor? “Dijital ajanlar her an peşimizde”. Dünya kocaman bir BBG evi artık.

İlginizi çekebilir: WhatsApp Sözleşmesi aslında ne anlatıyor?

Yeni bir dünya, yeni bir yaşam

Teknolojinin tüm faydalarının yanı sıra, birbirine bağlı bu cihazları kullandığımızda sosyal hayatımız kayıt altına alınıyor aslında. Bu noktada, verilerimizin mahremiyeti ve güvenliği hayati… Kullanıcı olarak olaya “farkındalık”la yaklaşmak elzem.  Teknoloji her ne kadar hayatımızı çekip çevirse de, bireyler olarak çevrimiçi gizliliğimizin kontrolü bizde, bunu hatırlamalıyız. Kişi ve kuruluşlar, verilerimizi kötüye kullandıklarında ve güvenliğimizi  ihlal ettiklerinde gizlilik ayarlarını ve araçlarını hayata geçirebiliriz.

Güvenliğiniz adına hangi adımları izleyebilirsiniz?  

  • Sosyal medya hesaplarınızı silmek istemiyorsanız, güvenlik ayarlarından paylaştığınız bilgileri en aza indirin. Unutmayın ki, bu tam bir koruma sağlamayacak.
  • İnternette yaptığınız işlemler sonucunda, geride bir dijital ayak izi bırakıyorsunuz. E-posta ya da dosya alışverişini güvenle şifreleyebileceğiniz araçları kullanın.
  • Geride bıraktığınız izleri kaydetmeyen ve verilerinize ulaşmaya çalışan siteleri engelleyen ücretsiz ve açık kaynaklı yazılımlardan yararlanın.
  • Gönderdiğiniz mesajların cihazınızdan çıkarken ekstra güvenlik önlemleriyle şifrelendiği, karşı tarafa ulaştığında deşifre edildiği  ve her iki tarafta da depolanmadığı uygulamalara yönelin.
  • Herhangi bir sosyal medya ya da e-posta hesabınızla giriş yapmadığınız ve arama geçmişinizi kaydetmeyen motorlara yönelin.

Umuyoruz ki gizlilik yasaları, WhatsApp sözleşmesiyle alevlenen bu tartışmayı bir yere vardırır ve bireylerin gizliliklerini daha iyi korumalarına yardımcı olmak için yeni teknolojiler geliştirilir.

 

Yazarın diğer yazılarını okumak için tıklayınız. tıklayınız. 

Neşe Kazozcu: Neşe Kazozcu, Boğaziçi Üniversitesi Çeviribilim Bölümü’nden mezun oldu. Çocukluğundan itibaren yabancı dillere ve kültürlere ilgi duyan Neşe, Almanya’daki Mainz Johannes Gutenberg Üniversitesi ve Berlin Humboldt Üniversitesi’nde dil ve kültür üzerine eğitim aldı. Öğrencilik hayatı boyunca Almanca, İngilizce ve Türkçe kitap çevirileri üzerine çalışan Neşe, start-up’larda dinamik görevler aldı. Kişisel gelişim alanına meraklı; bu konularda bolca okuyor, yazıp çiziyor. Neşe, kariyerine Bundle’da Almanca Editörü olarak devam ediyor.

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale