X

Taş devrinden sosyal medya çağına: Stresin evrimi

Stres, bedenin ve sinir sisteminin bir tehdit algıladığında devreye giren doğal hayatta kalma  cevabıdır. İçimizdeki kadim alarm zili… 

Tehlike görünce beden hızla organize olur: Kalp atışı artar, kaslar gerilir, nefes daralır. “Hazır ol. Ya  kaçacağız ya da savaşacağız” der. Bu mekanizma, gerçek tehlike olduğunda hayat kurtarıcıdır.  Ama bugün stres birçoğumuza ağır geliyor. 

Modern stresin tuzağı 

Modern yaşamla birlikte tehditlerin türü değişti, fakat beden hâlâ taş devri biyolojisiyle çalışıyor. 

Bugünün stres kaynakları artık koşan yırtıcılar değil; bitmeyen işler, performans baskısı, sosyal  karşılaştırmalar, ilişkisel gerginlikler, ekonomik belirsizlikler, kendini sürekli kanıtlama çabası… 

Gerçek bir tehlike yok ancak, sinir sistemi bunu ayırt edemiyor ve sürekli alarm hâlinde kalıyor. 

Bu kronik alarm hâli; nefesi yüzeyselleştiriyor, sindirimi zorluyor, uykuyu bozuyor, hormon  sistemini şaşırtıyor, kasları ve zihni yoruyor. Böyle olunca da stres koruyuculuktan çıkıp, bedeni  ve ruhu eriten bir hayatta kalma moduna dönüşüyor. Aslında mesele stresin kendisi de değil;  mesele sürekli stres moduna takılı kalan sinir sistemi ve modern tetikleyicilerin hiç durmaması. 

Hemen bir örnekle konuyu biraz daha netleştirelim: Binlerce yıl önce kabileden dışlanmak  neredeyse ölüm demekti. Çünkü tek başına hayatta kalmak zordu. Bugün ise sosyal dışlanma,  eleştiri, ilgisizlik ya da beğenilmeme hâli çok sıklıkla yaşanan şeyler. Eskiden belki de çok çok az yaşanan, gerçekleştiğinde de ciddi bir tehlike yaratan bu durum; bugünün normali. 

Ama işin gerçeği şu: Beden hala eski kodla çalışıyor: “Sevilmiyorsam, kabul görmüyorsam, güvende değilim.” 

Yani birinin sizi görmemesi, dikkate almaması, eleştirmesi, bırakması sinir sistemi için hâlâ ciddi  bir tehdit olarak algılanabiliyor. 

Bu yüzden bu konuyu anlamak çok kritik. 

Doğa, insanı, duygu ve bedensel sinyallerle yönlendiriyor. Modern çağda, zihin sürekli uyaran  altındayken, beden arkada bir fısıltı gibi kalıyor. Oysa tehlikeyi doğru okuyabilmek için önce  bedeni duyabilmek gerekiyor. 

Günümüzde güven sinyallerinden de oldukça uzağız: Doğayla temas, gerçek sosyal yakınlık, şefkatli ilişkiler, yavaş nefesler, sakin hareketler… 

Sistem bunları az aldıkça, tehdit modunda kalmak dışında bir seçeneği de kalmıyor.  

Çok önemli bir gerçek de şu: Güven duygusu düşüncede değil, önce bedende yeniden inşa ediliyor. 

Neden bazıları daha şanslı? 

Eğer bir çocuk dünyaya geldiği ortamda, güven yerine daha çok tehlikede olduğu hissini  deneyimlediyse, bedeni şu inançla yola çıkıyor: “Dünya güvenli bir yer değil.” Bu kod  yetişkinliğine taşınıyor ve deneyimlerini hep bu filtreden okuyor. Böyle anlarda mantık tek başına  yetmiyor ve sinir sisteminin yeniden öğrenmesi gerekiyor.

Çözüm: Bedeni ve zihni birlikte desteklemek

1. Bedeni güvende hissettirecek pratikler: 

Nefes çalışmaları, bedensel farkındalıklar, vagus siniri aktivasyonları, yavaşlamak, duyguları  hissetmeyi öğrenmek, doğru sınırlar koymak, güvenli ilişkiler inşa etmek, doğada vakit  geçirmek…. Sinir sistemi güvenli alanlarda bulundukça, gerçek tehlike de daha net ayırt  edilebilecektir.  

Mini pratik: “Şu An Güvendesin” 

  • Dur: Elini kalbine koy ve fark et: “Evet, şu an tetiklendim.”
  • Nefes al: 4 saniyede nefes al, 6 saniyede yavaşça ver. Vermeyi uzatmak, vagus sinirini  aktive eder, yani “tehlike geçti” mesajını verir. Bunu 5–6 kez tekrarla. Her nefes verişte  içinden “güvendeyim” de. (Nefes, bedenimizle en hızlı iletişime geçmenin yoludur.)
  • Köklen: Ayağının altını hisset. Sırtının yaslandığı yeri fark et. Bedeninin ağırlığını, dünyanın taşımasına izin ver.
  • Kendine söyle: “Evet, korkuyorum. Bu geçmişin yankısı. Şu an tehlike yok. Yalnız değilim.  Bedenim, bana güvenmeyi öğreniyor.”

2. Bilinçaltını yeniden kodlamak: 

  • Eski düşünce kayıtlarını fark et
  • Bugünün koşullarına uygun destekleyici inançlar yarat
  • Yeni inançları tekrar ederek içselleştir 

Kaygılandığında kendine nazikçe hatırlat: “Şuan taş devrinde değilim. Durum sandığım kadar  vahim olmayabilir. Bir olasılık kapandıysa, diğerleri için yer açılır.” 

Bugün seni strese sokan pek çok şey, taş devrinde yaşansaydı, haklısın gerçekten tehlike olabilirdi. Ama şimdi hem tehditler hem de çözümler bambaşka. 

Yeni deneyimler ve öğretiler, sinir sisteminde yeni anlamlar üretir. Ve unutma: Her gün küçük bir adım.

Berna Gedik: Merhaba ben Berna, 17 yaşından beri kendi ruhunun dedektifliğini yapan, içindeki labirenti sabırla dolaşan, karanlıklarını inkâr etmek yerine onlarla çalışmayı seçen biriyim. Bir zamanlar konuşmaktan çekinirken, bugün kalabalıkların karşısında tüm varlığımla yer tutmaktan büyük bir keyif alıyorum. 15 yılı aşkın kurumsal çalışma hayatımın son 10 senesini İnsan Kaynakları Eğitim ve Gelişim alanında geçirdim. İnsanların potansiyellerini performansa dönüştürmelerine, kurumların öğrenen ve gelişen yapılar hâline gelmesine katkı sundum. Aynı zamanda bir nefes koçuyum. Nefesi merkeze alan bireysel seanslar ve atölyelerle hem bireylerin hem kurumların dönüşüm yolculuklarına eşlik ediyorum. Dünyayla kurduğum ilişkinin, iletişim aracı yazmak. Hem içinden geçtiğim hem de merakla araştırdığım konuları; öz farkındalık, beden, zihin ve ilişkiler üzerinden harmanlayarak paylaşıyorum. Yazılarım, hayat üzerine düşünceler ya da araştırılmış bilgilerden öte, yaşanmışlığın içinden damıtılmış hikayeler, içsel gözlemler ve nefesin rehberliğinde dönüşüm notları… Yan yana yürümek, bazen birçok şeyi mümkün kılar. Yazılarım aracılığı ile sizinle tanışmış olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale