Tartışmalara son verip karşınızdakini anlamanın ipuçları

İnsanlar arasındaki çatışmaların, kavgaların, anlaşmazlıkların nedeni genellikle kullanılan iletişim yöntemiyle alakalıdır. Çoğunlukla tartışmaların alevlenmesinin sebebi, farklı fikirlerin ve düşüncelerin nasıl ifade edildikleriyle ilgilidir. Suçlama, agresif bir ses tonuyla ifade edilen eleştiriler, “en doğrusu benim bildiğim” şeklindeki yaklaşımlar iş birliği yerine daha çok çatışma doğurur.

Örneğin çocukluğunuzu hatırlayın… Her şeyin mümkün gibi göründüğü, oyun, yaratıcılık ve eğlenceyle dolu olan o dönemde insana her şey açık ve dolambaçsız görünür. Acıktığımızda, korktuğumuzda annemizin yanımızda olacağını biliriz. Bir şey istediğimizde çekinmeden dile getiririz. Bir şeyi anlamadığımızda sorarız. Çocukluk döneminde karşıdakinin aklından geçeni okuma, zihnindekileri tahmin etme, başkalarının ne hissettiğini düşünme gibi karmaşık şeyler yoktur. Hayat son derece basit ve sade bir şekilde ilerler.

Tartışmaların ve anlaşmazlıkların sebebi bazen karşımızdakinin düşüncelerini kendi değerlerimize göre yargılamamızdan kaynaklanıyor.

Elbette yetişkinlik döneminde çocukluktaki gibi bir dünya yaratmak mümkün değil. Ancak bu yıllarımız, karmaşayla ve kavgalarla dolu bir dönem olmak zorunda değil. İşte tartışmaları bırakıp karşımızdakini anlamak için birkaç ipucu:

1. Başkalarının düşüncelerine merakla yaklaşın

Tartışmaların ve anlaşmazlıkların sebebi bazen karşımızdakinin düşüncelerini kendi değerlerimize göre yargılamamızdan kaynaklanıyor. Örneğin söylediğimiz kelimelerin karşımızdakini incittiğini düşündüğümüzde, hemen kendimizi açıklamaya ve asıl niyetimizi ortaya koymaya çalışırız. Oysa bir başkası bizi incittiğinde ise karşımızdakinin ne demek istediğini anlamak yerine hemen korumacı ve agresif bir ruh haline bürünürüz.

Böyle durumlarda çocukluğunuzdaki o merak duygusunu hatırlayın ve hem kendinize hem karşınızdaki kişiye sorular sorun.

  • Bu durum nasıl gelişti?
  • Bana biraz daha açıklar mısın?
  • Bundan çıkmak için ne yapabiliriz?

Favori sorularınızı belirlerken, içinde “neden?” sorusu olmamasına özen gösterin. Neden sorusu, içinde suçlama barındırabilir. Düşünün ki karşınızdaki kişi size “Söylediğin sözlerden rahatsız oldum” diyor. Bu cümle karşısında “Neden böyle söylüyorsun?” derseniz mi daha yapıcı olur, “Sana böyle hissettiren şey ne?” diye sorarsanız mı daha yapıcı olur? İnsanlar neden sorusu karşısında suçlandıklarını düşünebilir ve tartışma bir anda hiç istemediğiniz bir noktaya gidebilir.

2. Karşınızdakini dinleyin

Bazen tartışmalarda yapmanız gereken en önemli şey, başkalarının ne söylediğini özenle, merakla, şefkatle ve dikkatle dinlemek olabilir. Karşınızdakini aktif bir şekilde dinlemeyi öğrenmelisiniz. Düşünün ki dudaklarınızın arasında bir fermuar var ve karşınızdaki konuşmaya başladığında bu fermuarı kapatın. Karşınızdaki kişi sözlerini tamamladığında fermuarı açın. Sadece bunu düşünerek bile karşınızdakini dinlemeyi kendinize öğretebilirsiniz.

3. İsteklerinizi ve ihtiyaçlarınızı açıkça ifade edin

İletişim kurarken açık ve kararlı olmaya özen gösterin. Bu aynı zamanda bir özgüven ve saygı ifadesidir. Karşınızdakiyle konuşurken kullandığınız kelimeler, ses tonunuz ve beden dilinizle açık ve anlaşılır olmaya özen gösterin. Böylelikle tartışmalı konuları görüşmek ve her tarafın kazançlı çıkacağı bir çözüm üretmek sizin için daha kolay hale gelebilir. Ancak açık ve kararlı bir iletişim kurarken karşınızdakinin kendisini ifade etmesine engel olmadığınızdan emin olun.

Önceden farklı fikirde olduğumuz insanlarla, bir gün aynı fikirde olabiliriz.
4. Farklı bakış açılarına açık olun

Dünyaya geldiğimizde, hiçbirimiz hiçbir şey bilmiyorduk. Hepimiz yaşadığımız toplumlar ve kültürler tarafından evrildik, büyütüldük. Nasıl toplumlar ve kültürler farklıysa, insanların değerleri ve inanışları da farklı olabilir. Descartes’ın dediği gibi “İnsan, sosyal bir hayvan” ve hepimiz bir topluluğa bağlı olma ihtiyacı taşıyoruz. Etrafımızda bizim gibi düşünen insanlar olduğu zaman kendimizi daha iyi hissediyoruz. Farklı görüşten birileriyle karşılaştığımızda ise zorlanıyoruz. Oysa karşımızdaki kişinin farklı bakış açısını kişisel bir mesele olarak algılamamalı ve aynı fikirde olma/olmamanın normal bir durum olduğunun farkına varmalıyız. Öte yandan insanların fikirlerini değiştirebileceğini de unutmamalıyız. Önceden farklı fikirde olduğumuz insanlarla, bir gün aynı fikirde olabiliriz.

İçinde yaşadığımız dünyanın iyi olmak için daha fazla sevgiye ve hoşgörüye ihtiyacı var. Büyümek ve gelişmek için ihtiyacımız olan tek şey ise farklılıklar.

Kaynaklar:
Tinybuddha
Lifehacker

 

İlginizi çekebilir: Beyin fırtınası: Tartışma becerilerini kullanarak problem çözme ve fikir oluşturma tekniği

Uplifers
Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!