X

Tarihin sıfır noktasına yolculuk: Göbeklitepe yılına Göbeklitepe ile veda

Okuyanlar artık alıştı  diye düşünüyorum, o yüzden buna uygun gideceğim bu yazımda da. Hadi işin içine farkındalık katalım. Nasıl mı? Sizden -hızla akan şu hayatta hala okumaya ve öğrenmeye zaman ayıran siz sevgili arkadaşlardan- bir ricam var. Lütfen hayattaki sıfır noktanızı düşünün. Sizi siz yapan taze başlangıçlarınızı… Hatırlayın o anları. Şimdi de durduğunuz yere bakın. O başlangıçtan ne kadar yol kat ettiğinize bir bakın. Hala yolda olanlar, yolculuk nasıl gidiyor? Peki ya yerleşikler, sizler ne alemdesiniz? Hepimizin ortak noktası bir başlangıç olması; bir sıfır noktası. Noktalar yerini virgüllere bıraktıkça, şehirler geçtik, sevdik ve ağladık. Yeni noktalara kadar yol aldık. Bazen o virgüller çok uzun sürer, bir hayat kadar…

Şimdi bir tarihin bir sıfır noktasına gidelim, ne dersiniz? Bilenlere alkış! Göbeklitepe’deyiz! Tarihin sıfır noktasına hoş geldiniz!

Biri binlerce yıl sonra üstü toprakla kapanan bu “insanın kendi elleriyle yaptığı, bilinen ilk tapınaklar”ı şans eseri ortaya çıkarıyor. Bilinen tarihin akışını tamamen ve geri dönülemez şekilde değiştiriyor. İnanılmaz degil mi sizce de? Daha yerleşik hayata geçmeyen bu insanların inanç olmadan, bir şeye tutunmadan yaşayamayacağının kanıtı…


Fotoğraf: National Geographic

Buradanın altını kırmızı kalemle çizmemiz lazım. Ben dini yönden kastetmiyorum; kendim de iddialı biri değilim bu konuda. Benim demek istediğim bir konu olsun, bir olay ya da bir enerji, ne ise buradaki kilit kelime şu: İnanmak. Kendini ona adamak. Düşünsenize bu insanlar hala avcı iken yerleşik hayatı bilmezken kendilerine tapınak kurmuşlar. T şeklindeki bu stelleri insanlar var etmişler. Elleriyle hem de. Matematik zekasını düşünebiliyor musunuz? O zamanları… Yazarken bir kez daha hayran kaldım.

Buraya gelmeyi 2019 yılının Göbeklitepe yılı ilan edilmesi ile kafama koymuştum. Ekim ayının ilk haftası 2 gün bu güzel şehre kaçtık. Amaç sadece Göbeklitepe değildi tabii, hem şehri gezmek hem de Halfeti’yi görmek de bu plana dahildi. Bu plan kusursuz bir şekilde işledi. Perşembeden gelip pazar döndük. 2 gün Şanlıurfa ve 1 gün Adıyaman olarak kayıtlara çoktan geçti.

Şimdi Urfa’daki uzun mu uzun 48 saati anlatacağım. Sıcak bir ekim ayinin perşembesi uçak Urfa’ya iner. Havaş ile merkezdeki otele varılır. Araştırmalar sonucunda karar verilen popüler bir kahvaltıcı seçilir. Keza güne aç başlanmaz durumu benim için de  geçerli. Serpme sözü burada enteresan bir durum. Kahvaltıda kızartma olması, közlenmiş sebzeler, acı soslar derken başladı film; alışık olmadığımız bir senaryo dedirtti.

Peki o diyetlerden diyet beğenmeyen midemizin bundan haberi var mıydı? O ekmek yerine gelen sıcak pideler için “gömmek” tabiri çok uygun bence şu an. Dedik “yakarız”, dedik “yürüyeceğiz”, dedik “tatilde kalori hesaplanmaz…” Ama midemizin kendi cumhuriyetini unuttuk. Neler mi oldu? Yavaş yavaş anlatacağım. Başta da uyardım bu yazı bayağı bir detay içeriyor diye. O yüzden ağırdan gidelim.

Kahvaltı merkezdeki o meşhur yerlerden birinde yapıldı… Artık istikamet belli. Göbeklitepe’ye otobüs ile gideceğiz. 45 dakikalık bir yol ve durak “0 noktası” olarak adlandırılmış. Yaratıcı bir isim, bayıldım. Otobüs çok konforlu, rahatsızlık veren tek şey sıcak hava. Alışık olmadığımız bir mevsimde… Bu yazıda cümlenin sonuna “sıcak” kelimesini ekleyin siz, ben sürekli koyarak kelime çöplüğü yapmayayım. Nasıl bir şehirdir bu, tam çözemedim aslında. Urfa’da bir enerji var, hani böyle bazı yerler öyledir ya o yerlerden. Bir daha gideceğimi de hissettim, öyle işte… Damardan etkileyenlerden…

Biz şimdi “sıfır noktası”ndan otobüse bindik. (Cümle iyi bir metafor, hayattaki duraklardan nereye gittiğimizi de düşündürmedi degil değil mi? Bence evet) 45 dakika yol yaptık ve sonunda beklenen o an geldi. Göbeklitepe’de olacağız ama öncelikle bilet alacağız. Örenyeri kendisi. Ben Müzekart çıkartmayı daha uygun buldum. İstanbul’da da gezeceğim yerler, müzeler olacak -yeni yazı kokusu alanlar haklı efenim- yani kazancım daha çok genele bakınca… İyi ki de öyle yapmışım. Aynı gün akşamüstü Arkeoloji Müzesi’ne de girdim. Dedim size, uzun bir 2 gün olacak!


Fotoğraf: Şerif Yenen

Göbeklitepe’ye turla gelmedik ama şansa bir iki turla karşılaştık. Rehberlerini dinlemek de keyifli oldu, izinleriyle tabii ki. Hakkında çok konuşulan ve kitaplara konu olan bu tarihi hazineye hayran kalmamak elde mi? Olamaz. Hala da kazı devam ediyor. Yani yine gelinesi, yine kendini bilgi anlamında yenilemen gereken bir yer. Bir zamanlar yapılanların hala zamana meydan okuması bu! Tüylerim diken diken oluyor hala. Anısı hep taze kalacak bu hissin.

Dünyanın ilk inanç merkezi olması buraya bitmeyen ziyaretçi akını demek. Yeni bulgular da gündemi hep taze tutuyor. Burada geçen yaklaşık 1 saatin ardından aynı yolla geri döndük ve kapanmadan Arkeoloji Müzesi’ne de yetiştik.

Urfa’nın bu yönü de çok renkli… Yeme içme anlatımında zayıf kalabilirim ama kültür kısmında biraz detay verebilirim naçizane. Arkeoloji Müzesi Göbeklitepe’nin bir gölgesi gibi; onun yansımasını görmemek mümkün değil.Aynı gün gezmek de bu yorumun doğruluğunun sağlaması oldu. Sıcak ve uzun ilk gün Urfa’da böyle bitti. Bu yazıyı Göbeklitepe’ye ayırmış olalım. 2019 yılı ona adanmıştı, bu yazı da şansa 2019’un son yazısı… Yine aşk tesadüfleri seviyor!

…devam edecek..

İlginizi çekebilir: Yazdan kalma bir günden: Ege’nin saklı cennetleri

Pınar Cengizoğlu: Uplifers yolculuğuna pandemiden önce gezdiklerimi aktarmak icin başlamıştım. Daha sonra malum bu gezme süreci aksayınca izlediğim, okuduğum ya da gördüğüm bir şeyden etkilenerek bir şeyler yazma serüveni başladı. Olay sadece gezmek değilmiş ki; kelimeler bir yerlere sürükledi diyorum şimdi... İlham mi deniyor buna bilmiyorum ama yazıya dökülecek bir konu, bir olay, çekiyor seni yazmaya diyelim. Uplifers ailesinde yazmaya devam ediyorum bu yüzden seve seve .. Hepimize bol okumalar!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale