X

Sudan gelen bir yudum nefes

İnsanların temel ihtiyaçları vardır. Bu temel ihtiyaçlardan en önemlisi nefestir. Hiç nefes almadığımızda yaklaşık 3 dakika sonra vücudumuz oksijensiz kalarak yaşamını yitirir. Hayatımızda bu denli kritik bir rolü olan nefesi, hayatımız boyunca defalarca kendiliğinden alp veririz. Öğrenilmiş veya sonradan kazanılmış bir alışkanlık değildir.

Temiz hava olarak kabul ettiğimiz bol oksijenli ve hava kirliliği az olan ortamlarda kendimizi daha dinç ve dinamik hissederiz.

Nefes alıp verme sürecini en kolay şu şekilde tarif edebiliriz; oksijen alıp karbondioksit vermek. En önemli oksijen kaynağı ise atmosferdeki oksijendir. Temiz hava olarak kabul ettiğimiz bol oksijenli ve hava kirliliği az olan ortamlarda kendimizi daha dinç ve dinamik hissederiz. Derin derin nefes alır, temiz havayı ciğerlerimize göndermek isteriz.

Her geçen gün nefes almak ile ilgili bilgilendirici yazılar okuyoruz, videolar seyrediyoruz veya haberler izliyoruz. Özellikle büyük şehirlerde, gün geçtikçe daha sığ nefes aldığımız, vücudumuza yetersiz oksijen gittiği ve bu durumunda yaşam kalitemizi düşürdüğü yönünde açıklamalar dikkat çekmektedir.

Ortaya çıkan tablo, maalesef, son yüzyılda birçok nedene bağlı olarak vücudumuza yetersiz oksijen aldığımız gerçeği çıkmaktadır. Zincirleme olarak da yetersiz birçok sağlık sorunu ile karşılaşmaktayız.

Yetersiz nefes veya sığ nefes almamızda etken olan nedenler arasında atmosferdeki kirli havayı ve yetersiz oksijeni sayabiliriz. Oksijen kaynaklarımız olarak bilinen ormanların, ağaçların azalması aynı zamanda atmosferdeki oksijenin de azalmasına neden olarak görülmektedir. Ancak asıl oksijen kaynağımız ağaçlar değildir.

Denizler ve okyanuslar her gün atmosferdeki oksijenin %70’ini sağlamaktadır.

Su kaynakları oksijen üretiminde önemli rol oynar. Dünya yüzeyinin %80’i su ile kaplıdır. Bunların %97’si ise okyanus ve denizlerden oluşmaktadır. Denizler ve okyanuslar her gün atmosferdeki oksijenin %70’ini sağlamaktadır. Yani sanılanın aksine aslında ormanlar değil okyanuslar akciğerlerimizi besler ve birincil oksijen kaynağımızdır.

Planktonlar

Planktonlar mikroskobik büyüklükte oldukları için onları göremeyiz. Tek hücreli olarak kabul edilirler. Tıpkı hücreler gibi, bu mikroskobik canlılar da hayati öneme sahiptir. Tek bir damlada dahi birçok plankton bulunur ve atmosfere bolca oksijen salar.

Denizler ve okyanuslar

Dünyamızın su ile kaplı olması yaşam açısından birçok öneme sahiptir. Bu nedenle su kirliliği her zaman gündem konusu olmuştur. Suda yaşayan canlılar açısından suyun temiz olması gerekmektedir. Ancak, çok fazla gündeme gelmeyen ve aslında aldığımız her nefeste rol oynayan su canlılarının, su kirliliğinden nasıl etkilendiği az bilinmektedir.

Denizlerimiz ve okyanuslarımız ne kadar temiz olursa, o kadar çok plankton sularda yaşayabilir.

Sadece su kirliliği değil, birçok etken planktonların azalmasına neden olmaktadır. Mesela son yıllarda etki hızını arttıran küresel ısınma ve buna bağlı iklim değişikliği de planktonların azalmasında rol oynamaktadır. Zira buzulların erimesi, suların ısınması, tuzluluk oranındaki denge değişimi ve buna bağlı değişimler gibi sebeplerle planktonlar hızla azalmaya başlamıştır. Planktonlar doğal ortamdaki çok ufak değişikliklerden bile aşırı derece etkilenebilmektedir. Deniz suyundaki 1 derecelik oynama dahi çok büyük plankton kayıplarına sebep olabilmektedir. Tüm bu nedenlere bağlı olarak önümüzdeki yıllarda dünyamızın oksijen ihtiyacı büyük bir sorun olarak karşımıza çıkabilecektir.

Denizlerimiz ve okyanuslarımız ne kadar temiz olursa, o kadar çok plankton sularda yaşayabilir ve bizlere de o kadar çok temiz hava verebilirler.

İlginizi çekebilir: Havalar ısınırken: Su kaybına neden olan etkenler ve önlemek için yöntemler Havalar ısınırken: Su kaybına neden olan etkenler ve önlemek için yöntemler 

Oya Milli Sülün: Sulak bir ülke olan Hollanda'da doğup, büyümeme rağmen, kendimi bildim bileli bir bardak su içmez, üniversite yıllarında okurken de içme suyu ile ilgili hiçbir çalışma yapmak istemezken, yaşam beni "canlı su" uzmanı yaparak hayatın ne kadar ironik olduğunu kanıtladı. Ben de hayatın bana verdiği cevaba karşılık, suyun bilinmeyenlerinde önce bir güzel kayboldum sonra da kendimi de bulup çıktım… Siz de su deyip geçmeyin, çünkü SU: aşktır, sanattır, sevgidir, barıştır, bununla birlikte aynı zamanda şifadır, enerjidir, yakıttır, güçtür, bazen de afettir, seldir, çığdır...

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale