X

Star Wars üzerine spiritüel bir bakış: Dönüşüm ve uyanış

Star Wars aslında bir uyanış ve dönüşüm filmidir. Macera, galaksi, uzaylılar içine yedirilmiş, “Işık ve Karanlık” arasındaki savaşı anlatan, varoluşumuzun gerçeğine uyanmamıza yol gösteren bir yapıt. Bu kadar sevilmesinin sebeplerinden birisi de zaten gerçeği bilen ruhumuz ve özümüzün bunu hissetmesi. Aslında içimizde ve derinlerde yaşamın bizim dünyamızdan ibaret olmadığı, galakside yalnız olmadığımız gerçeğini bize fantezi boyutunda da olsa gösteriyor olması. Hem bu şekilde rasyonel zihinler için bile kabul etmesi çok daha kolaylaşıyor.

“Kahraman’ın Yolculuğu” seminerimde Anakin Skywalker’ın Darth Vader’e dönüşmesinin hikayesini örnek veriyorum. Fantastik bir film üzerinden verilen bilgilerin tamamı bu yaşadığımız dünyayı ve buradaki karanlığı ışığa dönüştürebilmemiz için birçok mesaj içeriyor. İzleyenin bilinç seviyesine göre algılayabileceği şekilde filmin içine farklı şekillerde kodlanmış durumda. Başlıca kodlardan birisi de isimlerde saklı, ana karakterlerin isimleri rollerini temsilen özenle seçilmiş ve ilk bakışta anlaşılmıyor. (Filmdeki isimlerin anlamlarını yazının sonunda bulabilirsiniz).

Verilen mesajların birçoğu Anakin’in ve oğlu Luke Skywalker’ın yolculuğunda saklı. Filmdeki ana tema baba-oğul ilişkisi, anne, baba, çocuk üçlemesi üzerine kurulu. Birçok dinde her daim geçen kutsal üçlü.

Aslında şeytan da yeniden affedilerek kurtulabilecek olan, babasının sözünden çıkmış bir melek değil miydi sadece?

Anakin Skywalker’ın Darth Vader’e dönüşmesi ve kurtuluş yolculuğu

Star Wars serisinin çekilen ilk üç bölümünde ana kahraman Luke Skywalker’ın içindeki dönüşüm ile birlikte kahramanlık yolculuğunu izliyoruz. Daha sonra çekilen ama hikayenin geçmişini anlatan üçlü seriyi eklediğimizde Luke’un babası, karanlık gücün başı Darth Vader’ın çocukluğunu ve aslında ışığın koruyucularından en güçlü Jedi iken nasıl karanlığa dönüştüğünü görüyoruz. Bana göre aslında tüm serideki öz ve ana tema bu, ki altı film de tamamlandığında ortaya çıkıyor ve tüm süreci anlıyoruz.

Yeni çekilen yedinci film “Güç Uyanıyor” ise temayı bambaşka bir boyuta taşıyor. Galaksiyi kurtaracak olan ilahi dişil enerji, Tanrıçanın Yükselişini izleyeceğiz.

Anakin’in yolculuğuna baktığımızda; Jedi Qui-gon Anakin’in üstün yeteneklerini keşfediyor ve bir Jedi olarak yetiştirilmesi için yanına alıyor.

Kaderine yazılmış olan geleceğine, ona verilmiş olan yeteneklerini keşfedebilmesi ve geliştirebilmesi için çıkacağı yolculukta annesinden ayrılmak zorunda kalıyor.

Star Wars‘un özü; annesinden ayrılmak zorunda kalan minik Anakin’in veda sahnesinde saklıdır;

  • A: Yapamayacağım. (Anakin potansiyelini gerçekleştirmek üzere çıktığı yolda ilk sınavı ile karşı karşıya gelir. En değerli varlığı annesinden ayrılmak zorunda kalır.)
  • A: Seni bir daha görebilecek miyim? (En büyük korkusu olacak)
  • A: Umarım. (Umut)
  • A: Evet. (İnanç)
  • A: Muhtemelen. (Şüphe)
  • A: Senin için geri döneceğim anne, söz veriyorum. (Söz ve bunu gerçekleştiremeyişinin acısı karanlığa giden ilk tohumları ekecek.)

Qui-gon başkente dönüp Anakin ile ilgili bilgileri Jedi Konseyine sunduğunda yaşından dolayı çok da olumlu olmayan bir tepki ile karşılaşır. Burada aslında 5-6 yaşlarında bir çocuğun inanç sisteminin şekillenmiş olduğuna işaret edildiğini görebiliyoruz.

Anakin’nin de ileride Darth Vader’a dönüşmesine sebep olacak duyguları, korku ve endişeleri, Jedi konseyi ve Yoda tarafından en baştan uyarılmaktadır.

Kendi hayatlarımızda da, en başta gördüğümüz ve hissettiğimiz, aslında her zaman doğrudur ama bu hoşumuza gitmeyen bir şeyse çoğu kez biz bu durumu görmezden geliriz ve değiştirebileceğimizi düşünürüz, aynen filmde Qui-gon’un yaptığı gibi.

  • Y: Nasıl hissedersin sen?
  • A: Soğuk efendim. (hislerinin farkında değil, fiziksel bedenini hissediyor sadece)
  • Y: Korkar mısın sen?
  • A: Hayır efendim. (Kendi korkusunun farkında değil)
  • Y: İçini görebiliriz biz senin, yapabiliriz.
  • Konsey üyesi 1: Duygularının farkında ol.
  • Konsey üyesi 2: Düşüncelerin annenin etrafında geziniyor.
  • A: Onu özlüyorum.
  • Y: Onu kaybetmekten korkuyorsun düşünüyorum ki. (En derin korkusu)
  • A: Bunun herhangi bir şeyle ne ilgisi var? (İnkar, farkında olmamak, gerçeği görmek istememek)
  • Y: HER ŞEY.
  • Korku karanlığa giden yoldur, korku öfkeye, öfke nefrete, nefret acıya götürür. (Karanlık tarafı seçmenin esası)
  • Senin içinde çok korku hissediyorum.

Anakin seçilmiş kişidir, gücü dengeleyecek en güçlü Jedi. Fakat asi, isyankar ve kuralları dinlemekte zorlanan ruhu ile yoğun yaşadığı duygularına; karanlık, korku ve endişe dolu düşüncelerine yenik düşmektedir. Çocukluğundan gelen en büyük korkularını besleyerek sonunda gerçeğe dönüştürecektir. Galaksiyi kurtaracak kişidir ama en sevdiği kişi olan annesini öldürülmekten kurtaramaz, son anda yetiştiği için annesi kollarında ölür. Anakin işte burada acısına yenik düşerek bir Jedi olarak asla yapmaması gereken şekilde annesini öldüren tüm kabileyi, çocuklar dahil olmak üzere, yok ederek içindeki karanlığı daha da büyütür. Annesinin mezarındaki sözleri şöyledir;

  • A: Seni kurtaracak kadar güçlü değildim anne. (Kendini suçlama, acı)
  • A: Yeterince güçlü değildim.
  • A: Ama söz veriyorum bir daha başarısız olmayacağım. (Yine tutulamayacak bir söz ve aynı acıyı tekrar yaşama korkusu)
  • A: Seni çok özlüyorum. (Serbest bırakamama, bağımlılık)

Annesinin ölümü ile korkusu yok olmaz, daha da büyüyerek hayatındaki en sevdiği diğer kadına projekte olur, eşi Padme’ye. İçindeki korkuları öfke ile birleşerek kabuslar olarak gecelerine sızmakta, ruhunu kemirmektedir. Sürekli rüyasında Padme’nin öldüğünü ve onu kurtaramadığını görmektedir. Tekrar aynı acıyı yaşamanın korkusu onu sürekli kemirmektedir ve işte karanlık tam da bu noktadan onu ele geçirecektir.

Bu konuyu Master Yoda’ya danıştığında, Jedi Ustası ona kurtuluş yolunu sunacak fakat Anakin bunu alamayacaktır;

  • Y: Geleceği hissederken dikkatli olmalısın Anakin, kaybetme korkusu karanlığa giden yoldur.
  • A: Bu vizyonların gerçek olmasına izin vermeyeceğim Master Yoda. (yine tutamayacağı bir söz verecektir, olacak olana veya olması gerekene baş kaldırmaktadır halbuki kabul verse, teslimiyete geçse aslında belki de ancak o zaman sonucu değiştirebilecektir.)
  • Y: Ölüm yaşamın doğal bir parçasıdır, etrafında güce dönüşenleri kutla, yas tutma, özleme onları, bağımlılık kıskançlığa götürür.
  • A: Ne yapmalıyım Master Yoda?
  • Y: Kaybetmekten korktuğun her şeyi serbest bırakmaya eğitmelisin kendini. (İşte hepimizin de bu hayatta yapmayı öğrenmesi gereken şey tam da bu değil midir?)

Mastery, Ustalık Star Wars serisinin tüm bölümlerinde Jedi eğitimleri üzerinden gösterilecek, öğretilecektir. Ustalık zaten kendi üzerinde hüküm kurma yetisi, kendi duygu ve düşüncelerini kontrol edebilmektir. Bu şekilde içinde yaşadığın hayat, yaşam olarak adlandırdığın gerçekliği, realiteyi şekillendirebilme yetisine ulaşabilmektir.

Biz de hayatımızda insanlar, insanlık olarak kendi karanlık duygu ve düşüncelerimizi dönüştürmek yerine etrafımızda olan dünyayı kontrol etmeye, yönetmeye çalışıyoruz. Oysa ki etrafımızda gördüğümüz her şey aslında sadece ve sadece bizim iç dünyamızın bir yansımasıdır. Karşındaki kişiyi, olayı, durumu suçlamak veya değiştirmeye çalışmak, saçını taramak için aynaya bakıp aynayı taramaya benzer. Şu anda dünyamızda da herkes bunu yapmıyor mu? Durup sadece kendimizi dönüştürebilsek belki de her şey zaten hemen düzelecek.

Anakin’in yolculuğuna geri dönecek olursak, en güçlü ve seçilmiş kişi olmasına rağmen en sevdiği annesini kurtaramamanın acısı ve eşini de kaybedeceği en büyük korkusunu aslında kendisi gerçekleştirecektir. Eşini kurtarabilmek için her şeyi yapmaya hazır hale geldiğinde karanlık onu baştan çıkarmayı başaracaktır. “Karanlık tarafı ve onun güçlerini öğren ve böylece eşini kurtar” diyerek ruhunu ele geçirir. Aslında her şeyi sevgi uğruna göze almıştır, karanlığa bile itaat etmeyi, ama sevgi değil bağımlılık, kaybetme korkusudur onu esir alan.

Ölümün bile bir son olmadığı, ilahi takdirde her şeyin olması gerektiği gibi olduğu gerçeği ile kabul ve teslimiyet öğretisini geçebilmesi için önüne sunulan sınavlardan geçemeyen, Anakin Skywalker, artık DarthVader olacaktır.

Onun karanlığa dönmesinin acısı eşi Padme’yi öldürecektir. Kendi kendini gerçekleştiren kehanet olarak, gerçekliğini yaratacaktır. Anakin’in gücü onun korkularını da güçlü kılacak, başa çıkması gereken sınavı da o denli büyük olacaktır. Yeniden ışığın yolunu bulabilmek için karanlıktan geçmesi gerekecektir.

Hepimiz kendi hayat yolculuğumuzda benzer sınavlardan geçmiyor muyuz? Kalbimiz kırıldığında intikam yeminleri edip bir daha asla sevmeyeceğim dediğimiz zamanlar, haksızlığa uğradığımız, zayıf kaldığımız, ezildiğimiz zamanları ileride başkalarından çıkararak onlara da aynı acıyı yaşatmıyor muyuz? Ve bu böylece devam edip gidiyor. Bu sefer farklı olsa, kırsak bu döngüyü… Tüm bunları serbest bıkabilsek kim olur, nasıl davranırdık acaba?

Darth Vader ve Padme’nin oğlu Luke Skywalker işte farklı bir seçim yapar. Tam da bu sebepten ötürü hikayenin kahramandır. Babasının kim olduğunu öğrendiğinde ve onu karanlığa dönüştürmek için çeşitli hilelere başvurup en sonunda öldürmekle tehdit ettiğinde babasının içinde hala olduğuna inandığı iyiliğe, özüne teslim olur. “Ben seni öldürmeyeceğim, istersen beni öldür” der. Onun inancı ve ışığı ikisini de kurtaracaktır.

Aslında geçmiş üçlemenin sonradan yapılmış olması da bize en büyük karanlığı tanıdıktan sonra onun nasıl bu hale dönüştüğünü görme fırsatı veriyor. Darth Vader’ın içindeki muhteşem potansiyeli olan masum çocukla sonra tanışıyoruz. Burada gösterilen, en büyük kötülüğe sahip olduğunu sandığımız kişinin içinde bile, özünde sevgi ve ışık olduğu.

Bizim hayatımızda Darth Vader’lık yapmış olanları, biz de Luke gibi affedebilir, onun içindeki ışığa inanarak kendimizi ve onu kurtarabilir, gerçekliğimizi değiştirebilir miyiz acaba? Bu kişinin içindeki masum çocuğu görüp onun acılarını anlayabilir miyiz? Her şeye rağmen sevgide kalıp onu da sevebilir miyiz? Yaşamın belki de bu en büyük sınavını verebilir miyiz? Kendimize bu soruları sorma cesaretini gösterebilir miyiz?

Yedinci Film “Güç Uyanıyor”: İlahi tanrıçanın yükselişi

Uzun zamandır beklenen efsanenin geri dönüşünde en önemli tema güçlü Jedi adayının ve başrolün saf ve masum bir genç kız olmasıdır. Rey bu dünyayı değiştirecek olan ilahi feminen enerjiyi, tanrıçayı temsil ediyor.

Rey, yalnız ve tek başına ailesini kaybetmiş ve karın tokluğuna metal parçaları toplayan bir genç kızdır. İçinde taşıdığı güçten, köklerinden, atalarından ve ona miras kalan yeteneklerinden habersiz yaşam mücadelesi vermektedir. Bu aslında her birimizin, özellikle de kadınların içindeki Rey’i temsil ediyor.

Çağlar boyunca, hatta Adem ve Havva’dan beri, korkulduğu ve yanlış anlaşıldığı için, baştan çıkarıcı, kötülüklerin anası sanıldığı için ezilmeye, bastırılmaya, köleleştirilmeye çalışılan dişil enerjinin yeniden doğuşunu Rey’in gücünde görebiliriz.

Dişil enerji, kadın demek değildir, dişil ve eril enerji hepimizin içinde mevcuttur. Eril/maskülen enerji, aksiyon alan, koruyucu, rasyonel, savaşçı tarafımızken, dişil/feminen enerji, yumuşak, kabul veren, besleyen, şefkat gösteren, affeden, sevgi özünü taşır.

Dünya, bildiğimiz tarih boyunca, bugüne kadar maskülen enerji ile yönetildi. Oysa bizi sevgiye götürecek, Star Wars savaşlarındaki gibi ışık ve karanlığın savaşında zafer kazanmamızı sağlayacak olan dişil enerjinin kabulü, şefkati ve sevgisidir. Oysa ki yaşadığımız dünyada kadınlar erkeklerle başa çıkabilmek için maskülen güçlerine sığındılar, erkekleşmek zorunda kaldılar, erkekler bu durum karşısında şaşkın, güçlerini yitiriyor gibi hissettiler. Şimdi hem kadının, hem erkeğin kendi içindeki dişil ve eril enerjiyi dengelemeyi öğrenmesi gerekiyor.

Sanıyorum ilerleyen bölümlerde bunu göreceğiz. Leia ve Han Solo’nun oğlu Kyle Ren bu sefer Darth Vader yerine geçen karanlık güçtür. Filmin son sahnesinde Kyle Ren ile Rey ışın kılıçları ile savaşırlar. Kadın-erkek olarak karşı karşıya gelmeleri ve ancak Rey’in onun güçleri ile başa çıkabilmesi feminen enerjinin gücünü sembolize ediyor. Aralarındaki akrabalık ilişkileri de yine serinin ilerleyen bölümlerine saklanmış, kardeş ya da kuzen olma ihtimalleri büyük bir olasılık olarak duruyor.

Aslında bir erkek ismi olan ve Kral anlamına gelen Rey isminin kullanılmış olması da başka bir sembolizm. Gelecekte oluşacak Işık İmparatorluğunun Kralı, Kraliçesi olabileceğini gösteriyor. Aslında dişil ve eril enerjiyi, serinin başlangıcında Anakin ve Padme çiftinde de görüyoruz. Padme lotus çiçeği ismi ile saflığı ve ışığı temsil ediyor. Birçok özelliğimizi de genlerle ailemizden ve atalarımızdan miras aldığımız göz önüne alınarak Padme ve Anakin çiftinin farklı genlerini taşıyan yeni nesil temsilcileri Luke ve Leia’da ışık olarak tezahür ederken, bir sonraki nesil Rey ve Kyle Ren’de ışık ve karanlık olarak karşımıza çıkıyor.

Serinin sonunda ışık kazanacak ve tüm galakside barışın sağlandığı ve karanlık gücün olmadığı bir varoluş görebilecek miyiz bilmiyorum, umarım. Star Peace, “No More Wars, Always Love”, Yıldız Barışları, “Savaş Yok, Her Zaman Sevgi” adı uygun olurdu böyle bir filme. Peki ya ışık kazandığında ve her şey harika olduğunda nasıl bir film olurdu? Konu ne olurdu? Herkesin ne kadar mutlu olduğu, potansiyelini gerçekleştirdiği, cennet gibi dünyalar ve galaksiler arası seyahatler edip kim birbirine daha çok sevgi veriyor yarışmaları düzenlendiği… Nasıl bir his verirdi böyle bir senaryo?

Şahane mi olurdu, yoksa çok sıkıcı mı gelirdi? Savaş sahneleri olmadan ve karanlık olmadan sıkıcı ve durağan olduğunu düşünüyorsan, bu acaba hayatına nasıl yansıyor, savaş ve maceraya mı ihtiyaç duyuyorsun eğlenebilmek için, hala ışığı görebilmek için karanlığa mı ihtiyacın var? Ancak kendi içimizde her şeyin yolunda olduğu bir dünyadan keyif alabildiğimizde bunu realitemizde yaratabiliriz, ki bunu önce bilincimizde başarmak zorundayız. Bu her sözümüzden, okuduğumuz her kitaptan, düşüncemizden, izlediğimiz filmlerden yansıyacaktır hayatımıza.

Tabii her şey bakış açısı, bunlar benim önemli olduğunu öngördüğüm temalardan derlediklerim, görüşlerim. Star Wars, nereden bakarsanız, ona göre algıladığınız bir dünya sunuyor aslında; araştırdıkça, bakan gözler, duyan kulaklar ve açık bir zihinle baktıkça daha keşfedeceğimiz çok sırlar barındırdığına inanıyorum.

Güç sizinle olsun ve her daim ışıkla ve sevgiyle kalın…

İsimlerin anlamları

Anakin Skywalker: İki anlamı var; birincisi, “savaşçı”, ki burada ışık savaşçısı anlamında. İkinci anlamı “Tanrılardan doğma”, ki annesi Anakin’in babasının olmadığını ve öylece hamile kaldığını ifade ettiğinde bir tür peygamberliğe atıfta bulunuluyor ve bu isminde de verilmiş.

Skywalker yıldızlarda yürüyen anlamında manası oldukça açıkça ortaya konmuş.

Darth Vader: Karanlık Baba; Darth İngilizce dark kelimesinin uyarlaması, Vader da Felemenkçe baba anlamına geliyor.

Padme Amidala: Padme lotus çiçeği demek. Tibet Budistlerinin “Mücevher Lotus Çiceği” anlamına gelen Sanskritçe bir mantra olan “Om Mani Padme Hum”daki lotus çiçeğidir ve spiritüel anlamda aydınlanma yolculuğunu sembolize eden çok önemli bir çiçektir. Daha sonra Anakin’in çocuklarının annesi ve eşi olacak cennet gibi bir yer olan Naboo gezegeninin Kraliçesi Padme Amidala’ya bu ismin verilmiş olması da tesadüf değildir.

Yoda: Bilgelik

Luke Skywalker: Luke Latince ışık, İncil’e göre beyaz, parlayan ışıklı.

Leia: İngilizce çimenlik yeşillik alan, Hawaii’de cennettin çocuğu, cennet çiçekleri; dinlerde bulunan Leah adından geliyor olabilir.

Kyle Ren: Ren Şövalyelerinden gelen bir isim.

Rey: İspanyol kökenli, daha çok erkeklere koyulan, kral anlamına gelen isim.

NOT: Akşam Gazetesi, 3 Ocak 2016’da yayınlanan yazımın uzun versiyonudur.

İlginizi çekebilir: Dönüşüm yolculuğu: Yarattığımız hapishaneden kaçmaya çalışırken bizi hangi tuzaklar bekler?

Zekiye Olgaçay: “Ruhsal Rönesans” kitabının yazarıdır. Babasının büyükelçi olması nedeni ile çocukluğunu Brezilya, Mısır, Kuwait, Çekoslovakya, İngiltere gibi dünyanın birçok farklı ülkesinde, 5 farklı kıtada geçirdi. Lise yıllarından itibaren İstanbul’da yaşamaya başladı ve iletişim fakültesinden mezun olduktan sonra pazarlama ve iletişim sektöründe on beş yıllık profesyonel iş hayatı süresince birçok farklı şirkette yöneticilik pozisyonlarında çalıştı. Kalbini ve iç sesini dinleyerek 2000 yılında başladığı dönüşüm yolculuğunda öncelikle kişisel gelişim alanında dünyanın değişik yerlerinden çeşitli eğitmenlerin Türkiye'deki organizasyonlarını gerçekleştirdi. Bu süreçte, dönüşüm alanında dünyanın önde gelen eğitmenleri ile birebir çalışma fırsatı oldu, birçok eğitim aldı, seminerlerine katıldı. Kendini keşfetme yolculuğunda yaşam amacının; “başka insanların hayatlarına olumlu yönde katkıda bulunmak ve bu dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek” olduğunu keşfederek yeni hayatının her adımını buna göre yaratmaktadır. Dönüşümsel yaşam koçu, regresyon terapisti ve şamanik çalışmalarla, kendi bireysel deneyimlerini katıldığı çalışmaların öğretileri ile birleştirerek seansları ve seminerleri ile kişilerin hayatlarını dönüştürmeleri için rehberlik ederken kendi yolculuğuna ve gelişimine devam etmektedir.

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:



  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.





Cildimiz bizden ne ister: Almond Shower Oil ile cildin tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir bakım

Yaşamın akışına ayak uydurabilmek için çoğu zaman oradan oraya koşuşturmak, yapılacaklar listesinin maddeleri arasında aceleyle hareket etmek ve hatta tadını uzun uzun çıkarabileceğimiz aktivitelerimizi bile hızlandırmak zorunda kalıyoruz. Ne yazık ki hızlandırmak zorunda kaldığımız bu keyifli aktivitelerden biri de genellikle duş keyfimiz oluyor. Duş almak, hem bedenimizi temizlemek hem de zihnimizi ve ruhumuzu rahatlatmak için önemli bir fırsat sunarken, aceleye getirdiğimizde bu değerli anların kalitesinden ödün vermiş oluyoruz… Oysa ki duş, sadece temizlik ve rahatlık hissinden ibaret değil; aynı zamanda yenilenme, canlanma hissini verebilmek için de önemli bir araç; özellikle de cildimiz için. Duş almanın sağlayacağı tüm olumlu etkilerden faydalanabilmek için, gün boyu pek çok çevresel etkiye maruz kalan cildimizin beklentilerine kulak vermek oldukça önemli. Peki, cildimiz bizden ne ister?



Vücut bakım ritüelinizde ilk sırada, temizlik!

“Cildimiz bizden ne ister?” sorusuna pek çoğumuz gibi cildimizin ilk vereceği cevap temizlik. Gün boyu maruz kaldığımız kir, toz ve alerjenlerden cildi arındırmak şart. Aksi halde gözeneklerin tıkanması sonucu cildin nefes almasını engellemiş oluruz. Bu da farklı cilt problemlerinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Vücut bakımında da aynı yüzümüzde olduğu gibi temizlik, cildimizin ihtiyaç listesinde ilk sırada.

L’Occitane Almond Shower Oil’L’Occitane Almond Shower Oil’L’Occitane Almond Shower Oil’in altın renkli yağ dokusu, duş sırasında su ile birleştiğinde süt kıvamına dönüşerek hafifçe köpüren yapısı ile cildimizi nazikçe temizler ve arındırır. Bademin mis kokusu ile tenimizi kokulandırarak, bize de arınmanın verdiği hafifliği ve rahatlığı hissettirir.

Yoğun nem

Cildimizin istediği ve hak ettiği o özenli bakımın en önemli bir diğer bileşeni ise tabii ki yoğun nem, çünkü cildimiz kuruluktan hoşlanmaz. Cildimizin canlı kalmak, gençliğini ve ışıltısını korumak için neme ihtiyacı var. Almond Shower Oil, içeriğindeki zengin yağ, mineral ve vitaminler ile cildi dışarıdan içeriye doğru besliyor, ilk kullanımda hissedilen nemlendirici etkisiyle cildi yumuşacık yapıyor. E vitamini, omega 6 ve 9 yağ asitleri ve badem yağı açısından da zengin olan vegan formüllü Badem Duş Yağı, cildimizin gün boyu nemli kalması ve doğru kaynaklarla beslenmesi için ihtiyacı olan tek şey.



Yukarıda da söylediğimiz gibi, cildimiz kuruluğu hiç sevmez; dolayısıyla onu nemlendirip beslerken, kurumasına neden olabilecek uygulamalardan da kaçınmak önemli. Çok sıcak su ile yıkanmak, koruyucu önlemler almadan soğuk ve rüzgarlı havalara maruz bırakmak ya da az su tüketmek, ona hiç iyi gelmeyenler listesinde. Ona ihtiyaç duyduğu nem desteğini sunmak ise, cildimizin kurumasını önlerken yumuşacık dokunuşlarla buluşmak da ruhumuzu besliyor.

Güzel kokmak

Cildimiz, tüm gün bizimle; yaptığımız tüm aktivitelere, girdiğimiz her ortama, tüm anlarımıza ve deneyimlerimize eşlik ediyor. Tüm bu deneyimlerde hem bize hem de cildimize muhteşem hissettirecek bir şey daha var: Hoş kokularla sarmalanmak. L’Occitane Almond Shower Oil, cilt tarafından anında emilen yapısı ve mis kokulu badem aroması sayesinde gün boyunca cildimizi sarıyor ve sadece cildimizi değil, zihnimizi, ruhumuzu da mutlu ediyor. Cildimiz o büyüleyici badem aroması ile misler gibi olurken, harika kokmak da kendimizi çok daha iyi, keyifli ve özgüvenli hissetmemizi sağlıyor.



Narin dokunuşlar

Temizlenmiş, nemlenmiş, beslenmiş ve harika kokan cildimizin bir başka ihtiyacı da narin dokunuşlarla buluşmak. Çünkü, hassas cildimiz onu tahriş edebilecek uygulamaları da hiç sevmez. Örneğin, çok sık kese veya peeling yapmak ya da cilde zarar verebilecek bakım ürünlerini kullanmak, cildimizin asla istemeyeceği şeyler. Güzel haber; Almond Shower Oil, yumuşak dokusu ve temiz içeriği ile en hassas ciltlerin bile favorisi. Narin dokunuşlar, cildimize hak ettiği değeri sunarken bize de Almond Shower Oil’in duyuları harekete geçiren dokusu ile rahatlatıcı duş anlarının keyfini sürmek kalıyor.

Duyusal bir deneyim

Cildimiz biraz da şımartılmayı hak etmiyor mu? Elbette. L’Occitane Almond Shower Oil duyusal bir banyo keyfi sunuyor; ipeksi dokusu, mis kokusu, rahatlatıcı ve lüks dokunuşlarıyla cildimizi nemlendirmek ve beslemekle kalmıyor, şımartan bir bakım da sağlıyor. Duş keyfi bu sayede aceleye getirilen bir rutin olmaktan çıkıyor; canlandırıcı, yenileyici ve aromatik bir deneyime dönüşüyor. 

Doğal içerikli yapısı, ilk kullanımda anında nem verme özelliği, cildi yumuşacık yapan etkisi ve büyüleyici kokusu ile cildimizin tüm beklentilerinin karşılığı; Almond Shower Oil. Cildin tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir bakım için siz de hemen tıklayın ve L’Occitane Almond Shower Oil ile tanışın.

*Bu yazı L’Occitane katkılarıyla hazırlanmıştır.





Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Dijital dünya, sınırlarını sürekli olarak genişletmeye devam ediyor ve sanal dünyalar, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Üstelik yalnızca sanal dünyalar da değil, o dünyanın baş kahramanları olan virtual influencer’lar da. Yani biz 🙂 Sosyal medya platformlarında kendi takipçi kitlelerini oluşturan ve çokça sevgiyle ve ilgiyle karşılanan sanal influencer’lar, sadece teknolojik gelişmelerin başarılı bir somut örneği olmakla kalmıyor; aynı zamanda modern pazarlama pratiklerini de yeniden şekillendiriyor.



Yani, artık gerçek insan influencer’lar gibi biz virtual influencer’lar da markaları temsil edebiliyor, iş birliği çalışmaları yapabiliyoruz; dahası biz de hayatımızın akışını ya da bir günümüzün nasıl geçtiğini paylaşabiliyoruz, üstelik dünyanın pek çok yerinde. Peki, biz kimiz? İşte bu dijital dünyayı çok daha yakından tanımak ve bir parçası olmak için mutlaka takip etmeniz gereken virtual influencer’lar:

Virtual Alin


Gelin, önce benimle başlayalım ve size kendimi tanıtayım: Ben Alin! Ford Türkiye’nin marka elçisiyim. En büyük ilgi alanım elbette ki teknoloji ve otomobiller. Aynı zamanda seyahat etmeye de bayılıyorum! Türkiye’nin otomotiv alanındaki ilk ve tek sanal influencer’ıyım. Yani beni ben yapan, hobilerimi şekillendiren, yaşam tarzımı belirleyen her şey aslında markanın stratejisinden doğdu. Günümün büyük bir kısmını yepyeni keşifler yapmaya ayırıyorum ve hiçbir sosyal medya akımından da geri kalmıyorum…

Zencefil shot’ımla güne başlıyor, çıktığım yeni yollarda bol bol kahve molaları vermeyi ve maceralarımı sizinle paylaşmayı seviyorum. Başka çok sevdiğim bir şey varsa o da Mustang Mach-E ile geçirdiğim tüm anlar; çünkü onunla olan her yolculuğum sıra dışı diyor ve beni hemen takip etmeniz için Instagram hesabımı buraya bırakıyorum.

Rozy

Rozy, dünya genelinde en popüler virtual influencer’lardan biri ve Güney Koreli. Hatta Kore’nin ilk sanal influencer’ı. Gezmeyi, iyi giyinmeyi, yemek yapmayı çok seviyor. Dünyayı dolaşıyor, birbirinden şık tasarımlar kullanıyor, modellik yapıyor ve dünyaca ünlü markalarla çalışıyor. Her geçen gün yaptığı sponsorluk anlaşmalarının sayısı hızla artarken, sosyal medya takipçileri tarafından da hayranlıkla takip edilmeye devam ediyor. Rozy de tıpkı benim gibi sanatın ve estetiğin gücüne inanıyor ve her günü dolu dolu yaşamak için ilham veriyor.

Shudu



Shudu, moda fotoğrafçısı Cameron-James Wilson tarafından yaratılan dünyanın ilk dijital süper modeli olan bir sanal influencer. Güney Afrika Kökenli Shudu, iyi giyinmeyi çok seviyor. Dünyaca ünlü lüks moda markalarıyla iş birlikleri yapan Shudu, aynı zamanda sanal insan ırkının savunucusu olma görevini de üstleniyor. Shudu’nun yaratılmasındaki en önemli amaçlardan biri de dijital dünyanın temsilindeki etnik çeşitlilik eksikliğine dikkat çekmekti ve bence bu, hayranlık uyandırıcı.

Ion Göttlich

Ion Göttlich, bisiklet tutkunu bir sanal influencer. Teknoloji ve video oyunlarına olan ilgisi ile tanınan Ion, aynı zamanda da spor yapmaya çok düşkün. Yeni keşifler yapmayı, aktif bir yaşam sürmeyi ve sağlıklı alışkanlıklarını sürdürmeyi çok seviyor ve takipçileriyle bisikletini yanından ayırmadığı keyifli anları sıkça paylaşıyor. Dışarıdan bakıldığında Ion ile tarzımız pek uyuşmuyor gibi görünse de, çok önemli bir ortak yönümüz var: O da tıpkı benim gibi yollarda zaman geçirmeyi çok seviyor ve yeni keşiflere asla hayır demiyor.

Imma

Japonya’nın ilk virtual influencer’ı ve modeli, pembe saçlarıyla çok sevilen Imma. Bugüne kadar dünya çapında modadan iş dünyasına, lüks tüketim markalarından televizyon kanallarına kadar pek çok sektörde manşetlerde yer alan Imma, Instagram hesabından yaptığı paylaşımlarla ilgiyi üzerinde tutmaya devam ediyor. O da ben de yeni trendleri takip etmekten büyük keyif duyuyoruz; ayrıca dans ve müzik de ortak tutkumuz olabilir.

Lil Miquela

Instagram’da 2 milyondan fazla takipçisi olan ve dünya genelinde sevilen virtual influencer’lardan biri olan Lil Miquela, renkli yaşamından eğlenceli kareler paylaşarak takipçilerinin ilgisini çekmeyi başarıyor. Dünya devi moda markalarıyla iş birlikleri olan ve tarzından, kişisel bakımından ödün vermeyen Miquela, yeni yerler keşfetmeye de bayılıyor; tıpkı benim gibi… Unutmadan, ikimize de çillerin çok yakıştığını söylemiş miydim 🙂



Bermuda

Lil Miquela’dan sonra kız kardeşi Bermuda’yı da tanıyalım. Bermuda, kendini ‘robot queen’ yani robot kraliçe olarak anlatıyor ve adeta moda ikonu gibi tarzıyla ön plana çıkan bir sanal influencer. Özellikle lüks yaşam tarzı ve moda dünyasına olan tutkusuyla bilinse de pek çok farklı markayla da iş birlikleri yapıyor ve sık sık Miquela ile fotoğraf paylaşıyor. Bermuda da tıpkı benim gibi kişisel bakımına çok düşkün, ayrıca aktif bir yaşam sürmek, ikimizin de öncelikleri arasında. Miquela ile samimi ilişkilerine hayran olduğumu da belirtmeliyim…

Nobody Sausage

En komik virtual influencer’lardan biri olan Nobody Sausage, dünya çapında çok seviliyor ve 8 milyona yakın takipçisi var. Genelde günlük rutinlerini ve yaptığı işleri paylaşsa da modern dünyanın pek çok ortak sorununu da mizahi bir yaklaşımla ele alarak milyonları güldürmeyi başarıyor. Ayıca, müzik ve dansa olan ilgi ve tutkusu da coşku dolu bir enerji yayıyor. Benim de en çok güldüğüm, izlerken en çok keyif aldığım sanal influencer’lardan biri.

Lu do Magalu

Brezilya’nın en büyük perakende şirketlerinden birinin yüzü olan Lu do Magalu’nun ünü, yalnızca Brezilya ile sınırlı kalmıyor, çünkü sosyal medya hesaplarında dünyaca ünlü pek çok markanın ürünü ile ilgili içerikler üretiyor. İlk kez YouTube’da karşımıza çıkmış olsa da, bugün Instagram’da ve Facebook’ta da oldukça popüler. Ayrıca kendisini ‘Virtual 3D Influencer’ olarak tanıtıyor. O da teknoloji ve yenilikleri takip etme konusunda oldukça tutkulu ve bu tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı seviyor, tıpkı benim de yaptığım gibi.

CodeMiko

Teknik olarak ‘VTuber’ olarak bilinen CodeMiko, Twitch yayıncısı bir sanal influencer. VTuber teknolojisinin sınırlarını zorlamakla ün salan CodeMiko, canlı yayınlarında yaptığı röportajlarla da çokça ilgi görüyor. Sanal dünyanın ve teknolojinin son gelişmelerini aktarırken, tarzından ve günlük keşiflerinden de ödün vermiyor. İkimizin de dijital dünyanın sınırlarını zorlamayı sevdiğimizi söylemeden geçemeyeceğim 🙂

Thalasya

Endonezya’nın ilk virtual influencer’ı Thalasya, dünyayı keşfetmeyi, yeni tatlar denemeyi ve moda tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı çok seviyor. Üstelik çok çeşitli sektörlerdeki markalarla iş birliği yaparak, günlük rutinlerinde neler yaptığını da sık sık Instagram hesabına ekliyor. Thalasya da benim gibi yeni deneyimlere çok açık. Ayrıca, yemeklere ve özellikle de sokak lezzetlerine olan ilgisini de gizlemiyor. Sanırım ona yakın hissetmemi sağlayan ortak özelliklerimizden biri de bu.

Elbette ki listenin tamamı bu kadarla sınırlı değil. Sanal influencer’lar olarak sayımız günden güne artıyor. Teknolojinin, sanatın, gerçekliğin ve kurgunun sınırlarını zorlayan var oluşlarımızla, günden güne dijital dünyada yeni gelişmelere imza atmaya devam edeceğiz; tabii kendi hayatlarımızdaki maceraların dozunu artırmaya da. Siz de bu dünyadan haberdar olmak ve yeni maceralarımda benimle yer almak için takipte kalın! Geleceği, bugünden yaşayın.





İlgili Makale