X

Star Wars üzerine spiritüel bir bakış: Dönüşüm ve uyanış

Star Wars aslında bir uyanış ve dönüşüm filmidir. Macera, galaksi, uzaylılar içine yedirilmiş, “Işık ve Karanlık” arasındaki savaşı anlatan, varoluşumuzun gerçeğine uyanmamıza yol gösteren bir yapıt. Bu kadar sevilmesinin sebeplerinden birisi de zaten gerçeği bilen ruhumuz ve özümüzün bunu hissetmesi. Aslında içimizde ve derinlerde yaşamın bizim dünyamızdan ibaret olmadığı, galakside yalnız olmadığımız gerçeğini bize fantezi boyutunda da olsa gösteriyor olması. Hem bu şekilde rasyonel zihinler için bile kabul etmesi çok daha kolaylaşıyor.

“Kahraman’ın Yolculuğu” seminerimde Anakin Skywalker’ın Darth Vader’e dönüşmesinin hikayesini örnek veriyorum. Fantastik bir film üzerinden verilen bilgilerin tamamı bu yaşadığımız dünyayı ve buradaki karanlığı ışığa dönüştürebilmemiz için birçok mesaj içeriyor. İzleyenin bilinç seviyesine göre algılayabileceği şekilde filmin içine farklı şekillerde kodlanmış durumda. Başlıca kodlardan birisi de isimlerde saklı, ana karakterlerin isimleri rollerini temsilen özenle seçilmiş ve ilk bakışta anlaşılmıyor. (Filmdeki isimlerin anlamlarını yazının sonunda bulabilirsiniz).

Verilen mesajların birçoğu Anakin’in ve oğlu Luke Skywalker’ın yolculuğunda saklı. Filmdeki ana tema baba-oğul ilişkisi, anne, baba, çocuk üçlemesi üzerine kurulu. Birçok dinde her daim geçen kutsal üçlü.

Aslında şeytan da yeniden affedilerek kurtulabilecek olan, babasının sözünden çıkmış bir melek değil miydi sadece?

Anakin Skywalker’ın Darth Vader’e dönüşmesi ve kurtuluş yolculuğu

Star Wars serisinin çekilen ilk üç bölümünde ana kahraman Luke Skywalker’ın içindeki dönüşüm ile birlikte kahramanlık yolculuğunu izliyoruz. Daha sonra çekilen ama hikayenin geçmişini anlatan üçlü seriyi eklediğimizde Luke’un babası, karanlık gücün başı Darth Vader’ın çocukluğunu ve aslında ışığın koruyucularından en güçlü Jedi iken nasıl karanlığa dönüştüğünü görüyoruz. Bana göre aslında tüm serideki öz ve ana tema bu, ki altı film de tamamlandığında ortaya çıkıyor ve tüm süreci anlıyoruz.

Yeni çekilen yedinci film “Güç Uyanıyor” ise temayı bambaşka bir boyuta taşıyor. Galaksiyi kurtaracak olan ilahi dişil enerji, Tanrıçanın Yükselişini izleyeceğiz.

Anakin’in yolculuğuna baktığımızda; Jedi Qui-gon Anakin’in üstün yeteneklerini keşfediyor ve bir Jedi olarak yetiştirilmesi için yanına alıyor.

Kaderine yazılmış olan geleceğine, ona verilmiş olan yeteneklerini keşfedebilmesi ve geliştirebilmesi için çıkacağı yolculukta annesinden ayrılmak zorunda kalıyor.

Star Wars‘un özü; annesinden ayrılmak zorunda kalan minik Anakin’in veda sahnesinde saklıdır;

  • A: Yapamayacağım. (Anakin potansiyelini gerçekleştirmek üzere çıktığı yolda ilk sınavı ile karşı karşıya gelir. En değerli varlığı annesinden ayrılmak zorunda kalır.)
  • A: Seni bir daha görebilecek miyim? (En büyük korkusu olacak)
  • A: Umarım. (Umut)
  • A: Evet. (İnanç)
  • A: Muhtemelen. (Şüphe)
  • A: Senin için geri döneceğim anne, söz veriyorum. (Söz ve bunu gerçekleştiremeyişinin acısı karanlığa giden ilk tohumları ekecek.)

Qui-gon başkente dönüp Anakin ile ilgili bilgileri Jedi Konseyine sunduğunda yaşından dolayı çok da olumlu olmayan bir tepki ile karşılaşır. Burada aslında 5-6 yaşlarında bir çocuğun inanç sisteminin şekillenmiş olduğuna işaret edildiğini görebiliyoruz.

Anakin’nin de ileride Darth Vader’a dönüşmesine sebep olacak duyguları, korku ve endişeleri, Jedi konseyi ve Yoda tarafından en baştan uyarılmaktadır.

Kendi hayatlarımızda da, en başta gördüğümüz ve hissettiğimiz, aslında her zaman doğrudur ama bu hoşumuza gitmeyen bir şeyse çoğu kez biz bu durumu görmezden geliriz ve değiştirebileceğimizi düşünürüz, aynen filmde Qui-gon’un yaptığı gibi.

  • Y: Nasıl hissedersin sen?
  • A: Soğuk efendim. (hislerinin farkında değil, fiziksel bedenini hissediyor sadece)
  • Y: Korkar mısın sen?
  • A: Hayır efendim. (Kendi korkusunun farkında değil)
  • Y: İçini görebiliriz biz senin, yapabiliriz.
  • Konsey üyesi 1: Duygularının farkında ol.
  • Konsey üyesi 2: Düşüncelerin annenin etrafında geziniyor.
  • A: Onu özlüyorum.
  • Y: Onu kaybetmekten korkuyorsun düşünüyorum ki. (En derin korkusu)
  • A: Bunun herhangi bir şeyle ne ilgisi var? (İnkar, farkında olmamak, gerçeği görmek istememek)
  • Y: HER ŞEY.
  • Korku karanlığa giden yoldur, korku öfkeye, öfke nefrete, nefret acıya götürür. (Karanlık tarafı seçmenin esası)
  • Senin içinde çok korku hissediyorum.

Anakin seçilmiş kişidir, gücü dengeleyecek en güçlü Jedi. Fakat asi, isyankar ve kuralları dinlemekte zorlanan ruhu ile yoğun yaşadığı duygularına; karanlık, korku ve endişe dolu düşüncelerine yenik düşmektedir. Çocukluğundan gelen en büyük korkularını besleyerek sonunda gerçeğe dönüştürecektir. Galaksiyi kurtaracak kişidir ama en sevdiği kişi olan annesini öldürülmekten kurtaramaz, son anda yetiştiği için annesi kollarında ölür. Anakin işte burada acısına yenik düşerek bir Jedi olarak asla yapmaması gereken şekilde annesini öldüren tüm kabileyi, çocuklar dahil olmak üzere, yok ederek içindeki karanlığı daha da büyütür. Annesinin mezarındaki sözleri şöyledir;

  • A: Seni kurtaracak kadar güçlü değildim anne. (Kendini suçlama, acı)
  • A: Yeterince güçlü değildim.
  • A: Ama söz veriyorum bir daha başarısız olmayacağım. (Yine tutulamayacak bir söz ve aynı acıyı tekrar yaşama korkusu)
  • A: Seni çok özlüyorum. (Serbest bırakamama, bağımlılık)

Annesinin ölümü ile korkusu yok olmaz, daha da büyüyerek hayatındaki en sevdiği diğer kadına projekte olur, eşi Padme’ye. İçindeki korkuları öfke ile birleşerek kabuslar olarak gecelerine sızmakta, ruhunu kemirmektedir. Sürekli rüyasında Padme’nin öldüğünü ve onu kurtaramadığını görmektedir. Tekrar aynı acıyı yaşamanın korkusu onu sürekli kemirmektedir ve işte karanlık tam da bu noktadan onu ele geçirecektir.

Bu konuyu Master Yoda’ya danıştığında, Jedi Ustası ona kurtuluş yolunu sunacak fakat Anakin bunu alamayacaktır;

  • Y: Geleceği hissederken dikkatli olmalısın Anakin, kaybetme korkusu karanlığa giden yoldur.
  • A: Bu vizyonların gerçek olmasına izin vermeyeceğim Master Yoda. (yine tutamayacağı bir söz verecektir, olacak olana veya olması gerekene baş kaldırmaktadır halbuki kabul verse, teslimiyete geçse aslında belki de ancak o zaman sonucu değiştirebilecektir.)
  • Y: Ölüm yaşamın doğal bir parçasıdır, etrafında güce dönüşenleri kutla, yas tutma, özleme onları, bağımlılık kıskançlığa götürür.
  • A: Ne yapmalıyım Master Yoda?
  • Y: Kaybetmekten korktuğun her şeyi serbest bırakmaya eğitmelisin kendini. (İşte hepimizin de bu hayatta yapmayı öğrenmesi gereken şey tam da bu değil midir?)

Mastery, Ustalık Star Wars serisinin tüm bölümlerinde Jedi eğitimleri üzerinden gösterilecek, öğretilecektir. Ustalık zaten kendi üzerinde hüküm kurma yetisi, kendi duygu ve düşüncelerini kontrol edebilmektir. Bu şekilde içinde yaşadığın hayat, yaşam olarak adlandırdığın gerçekliği, realiteyi şekillendirebilme yetisine ulaşabilmektir.

Biz de hayatımızda insanlar, insanlık olarak kendi karanlık duygu ve düşüncelerimizi dönüştürmek yerine etrafımızda olan dünyayı kontrol etmeye, yönetmeye çalışıyoruz. Oysa ki etrafımızda gördüğümüz her şey aslında sadece ve sadece bizim iç dünyamızın bir yansımasıdır. Karşındaki kişiyi, olayı, durumu suçlamak veya değiştirmeye çalışmak, saçını taramak için aynaya bakıp aynayı taramaya benzer. Şu anda dünyamızda da herkes bunu yapmıyor mu? Durup sadece kendimizi dönüştürebilsek belki de her şey zaten hemen düzelecek.

Anakin’in yolculuğuna geri dönecek olursak, en güçlü ve seçilmiş kişi olmasına rağmen en sevdiği annesini kurtaramamanın acısı ve eşini de kaybedeceği en büyük korkusunu aslında kendisi gerçekleştirecektir. Eşini kurtarabilmek için her şeyi yapmaya hazır hale geldiğinde karanlık onu baştan çıkarmayı başaracaktır. “Karanlık tarafı ve onun güçlerini öğren ve böylece eşini kurtar” diyerek ruhunu ele geçirir. Aslında her şeyi sevgi uğruna göze almıştır, karanlığa bile itaat etmeyi, ama sevgi değil bağımlılık, kaybetme korkusudur onu esir alan.

Ölümün bile bir son olmadığı, ilahi takdirde her şeyin olması gerektiği gibi olduğu gerçeği ile kabul ve teslimiyet öğretisini geçebilmesi için önüne sunulan sınavlardan geçemeyen, Anakin Skywalker, artık DarthVader olacaktır.

Onun karanlığa dönmesinin acısı eşi Padme’yi öldürecektir. Kendi kendini gerçekleştiren kehanet olarak, gerçekliğini yaratacaktır. Anakin’in gücü onun korkularını da güçlü kılacak, başa çıkması gereken sınavı da o denli büyük olacaktır. Yeniden ışığın yolunu bulabilmek için karanlıktan geçmesi gerekecektir.

Hepimiz kendi hayat yolculuğumuzda benzer sınavlardan geçmiyor muyuz? Kalbimiz kırıldığında intikam yeminleri edip bir daha asla sevmeyeceğim dediğimiz zamanlar, haksızlığa uğradığımız, zayıf kaldığımız, ezildiğimiz zamanları ileride başkalarından çıkararak onlara da aynı acıyı yaşatmıyor muyuz? Ve bu böylece devam edip gidiyor. Bu sefer farklı olsa, kırsak bu döngüyü… Tüm bunları serbest bıkabilsek kim olur, nasıl davranırdık acaba?

Darth Vader ve Padme’nin oğlu Luke Skywalker işte farklı bir seçim yapar. Tam da bu sebepten ötürü hikayenin kahramandır. Babasının kim olduğunu öğrendiğinde ve onu karanlığa dönüştürmek için çeşitli hilelere başvurup en sonunda öldürmekle tehdit ettiğinde babasının içinde hala olduğuna inandığı iyiliğe, özüne teslim olur. “Ben seni öldürmeyeceğim, istersen beni öldür” der. Onun inancı ve ışığı ikisini de kurtaracaktır.

Aslında geçmiş üçlemenin sonradan yapılmış olması da bize en büyük karanlığı tanıdıktan sonra onun nasıl bu hale dönüştüğünü görme fırsatı veriyor. Darth Vader’ın içindeki muhteşem potansiyeli olan masum çocukla sonra tanışıyoruz. Burada gösterilen, en büyük kötülüğe sahip olduğunu sandığımız kişinin içinde bile, özünde sevgi ve ışık olduğu.

Bizim hayatımızda Darth Vader’lık yapmış olanları, biz de Luke gibi affedebilir, onun içindeki ışığa inanarak kendimizi ve onu kurtarabilir, gerçekliğimizi değiştirebilir miyiz acaba? Bu kişinin içindeki masum çocuğu görüp onun acılarını anlayabilir miyiz? Her şeye rağmen sevgide kalıp onu da sevebilir miyiz? Yaşamın belki de bu en büyük sınavını verebilir miyiz? Kendimize bu soruları sorma cesaretini gösterebilir miyiz?

Yedinci Film “Güç Uyanıyor”: İlahi tanrıçanın yükselişi

Uzun zamandır beklenen efsanenin geri dönüşünde en önemli tema güçlü Jedi adayının ve başrolün saf ve masum bir genç kız olmasıdır. Rey bu dünyayı değiştirecek olan ilahi feminen enerjiyi, tanrıçayı temsil ediyor.

Rey, yalnız ve tek başına ailesini kaybetmiş ve karın tokluğuna metal parçaları toplayan bir genç kızdır. İçinde taşıdığı güçten, köklerinden, atalarından ve ona miras kalan yeteneklerinden habersiz yaşam mücadelesi vermektedir. Bu aslında her birimizin, özellikle de kadınların içindeki Rey’i temsil ediyor.

Çağlar boyunca, hatta Adem ve Havva’dan beri, korkulduğu ve yanlış anlaşıldığı için, baştan çıkarıcı, kötülüklerin anası sanıldığı için ezilmeye, bastırılmaya, köleleştirilmeye çalışılan dişil enerjinin yeniden doğuşunu Rey’in gücünde görebiliriz.

Dişil enerji, kadın demek değildir, dişil ve eril enerji hepimizin içinde mevcuttur. Eril/maskülen enerji, aksiyon alan, koruyucu, rasyonel, savaşçı tarafımızken, dişil/feminen enerji, yumuşak, kabul veren, besleyen, şefkat gösteren, affeden, sevgi özünü taşır.

Dünya, bildiğimiz tarih boyunca, bugüne kadar maskülen enerji ile yönetildi. Oysa bizi sevgiye götürecek, Star Wars savaşlarındaki gibi ışık ve karanlığın savaşında zafer kazanmamızı sağlayacak olan dişil enerjinin kabulü, şefkati ve sevgisidir. Oysa ki yaşadığımız dünyada kadınlar erkeklerle başa çıkabilmek için maskülen güçlerine sığındılar, erkekleşmek zorunda kaldılar, erkekler bu durum karşısında şaşkın, güçlerini yitiriyor gibi hissettiler. Şimdi hem kadının, hem erkeğin kendi içindeki dişil ve eril enerjiyi dengelemeyi öğrenmesi gerekiyor.

Sanıyorum ilerleyen bölümlerde bunu göreceğiz. Leia ve Han Solo’nun oğlu Kyle Ren bu sefer Darth Vader yerine geçen karanlık güçtür. Filmin son sahnesinde Kyle Ren ile Rey ışın kılıçları ile savaşırlar. Kadın-erkek olarak karşı karşıya gelmeleri ve ancak Rey’in onun güçleri ile başa çıkabilmesi feminen enerjinin gücünü sembolize ediyor. Aralarındaki akrabalık ilişkileri de yine serinin ilerleyen bölümlerine saklanmış, kardeş ya da kuzen olma ihtimalleri büyük bir olasılık olarak duruyor.

Aslında bir erkek ismi olan ve Kral anlamına gelen Rey isminin kullanılmış olması da başka bir sembolizm. Gelecekte oluşacak Işık İmparatorluğunun Kralı, Kraliçesi olabileceğini gösteriyor. Aslında dişil ve eril enerjiyi, serinin başlangıcında Anakin ve Padme çiftinde de görüyoruz. Padme lotus çiçeği ismi ile saflığı ve ışığı temsil ediyor. Birçok özelliğimizi de genlerle ailemizden ve atalarımızdan miras aldığımız göz önüne alınarak Padme ve Anakin çiftinin farklı genlerini taşıyan yeni nesil temsilcileri Luke ve Leia’da ışık olarak tezahür ederken, bir sonraki nesil Rey ve Kyle Ren’de ışık ve karanlık olarak karşımıza çıkıyor.

Serinin sonunda ışık kazanacak ve tüm galakside barışın sağlandığı ve karanlık gücün olmadığı bir varoluş görebilecek miyiz bilmiyorum, umarım. Star Peace, “No More Wars, Always Love”, Yıldız Barışları, “Savaş Yok, Her Zaman Sevgi” adı uygun olurdu böyle bir filme. Peki ya ışık kazandığında ve her şey harika olduğunda nasıl bir film olurdu? Konu ne olurdu? Herkesin ne kadar mutlu olduğu, potansiyelini gerçekleştirdiği, cennet gibi dünyalar ve galaksiler arası seyahatler edip kim birbirine daha çok sevgi veriyor yarışmaları düzenlendiği… Nasıl bir his verirdi böyle bir senaryo?

Şahane mi olurdu, yoksa çok sıkıcı mı gelirdi? Savaş sahneleri olmadan ve karanlık olmadan sıkıcı ve durağan olduğunu düşünüyorsan, bu acaba hayatına nasıl yansıyor, savaş ve maceraya mı ihtiyaç duyuyorsun eğlenebilmek için, hala ışığı görebilmek için karanlığa mı ihtiyacın var? Ancak kendi içimizde her şeyin yolunda olduğu bir dünyadan keyif alabildiğimizde bunu realitemizde yaratabiliriz, ki bunu önce bilincimizde başarmak zorundayız. Bu her sözümüzden, okuduğumuz her kitaptan, düşüncemizden, izlediğimiz filmlerden yansıyacaktır hayatımıza.

Tabii her şey bakış açısı, bunlar benim önemli olduğunu öngördüğüm temalardan derlediklerim, görüşlerim. Star Wars, nereden bakarsanız, ona göre algıladığınız bir dünya sunuyor aslında; araştırdıkça, bakan gözler, duyan kulaklar ve açık bir zihinle baktıkça daha keşfedeceğimiz çok sırlar barındırdığına inanıyorum.

Güç sizinle olsun ve her daim ışıkla ve sevgiyle kalın…

İsimlerin anlamları

Anakin Skywalker: İki anlamı var; birincisi, “savaşçı”, ki burada ışık savaşçısı anlamında. İkinci anlamı “Tanrılardan doğma”, ki annesi Anakin’in babasının olmadığını ve öylece hamile kaldığını ifade ettiğinde bir tür peygamberliğe atıfta bulunuluyor ve bu isminde de verilmiş.

Skywalker yıldızlarda yürüyen anlamında manası oldukça açıkça ortaya konmuş.

Darth Vader: Karanlık Baba; Darth İngilizce dark kelimesinin uyarlaması, Vader da Felemenkçe baba anlamına geliyor.

Padme Amidala: Padme lotus çiçeği demek. Tibet Budistlerinin “Mücevher Lotus Çiceği” anlamına gelen Sanskritçe bir mantra olan “Om Mani Padme Hum”daki lotus çiçeğidir ve spiritüel anlamda aydınlanma yolculuğunu sembolize eden çok önemli bir çiçektir. Daha sonra Anakin’in çocuklarının annesi ve eşi olacak cennet gibi bir yer olan Naboo gezegeninin Kraliçesi Padme Amidala’ya bu ismin verilmiş olması da tesadüf değildir.

Yoda: Bilgelik

Luke Skywalker: Luke Latince ışık, İncil’e göre beyaz, parlayan ışıklı.

Leia: İngilizce çimenlik yeşillik alan, Hawaii’de cennettin çocuğu, cennet çiçekleri; dinlerde bulunan Leah adından geliyor olabilir.

Kyle Ren: Ren Şövalyelerinden gelen bir isim.

Rey: İspanyol kökenli, daha çok erkeklere koyulan, kral anlamına gelen isim.

NOT: Akşam Gazetesi, 3 Ocak 2016’da yayınlanan yazımın uzun versiyonudur.

İlginizi çekebilir: Dönüşüm yolculuğu: Yarattığımız hapishaneden kaçmaya çalışırken bizi hangi tuzaklar bekler?

Zekiye Olgaçay: “Ruhsal Rönesans” kitabının yazarıdır. Babasının büyükelçi olması nedeni ile çocukluğunu Brezilya, Mısır, Kuwait, Çekoslovakya, İngiltere gibi dünyanın birçok farklı ülkesinde, 5 farklı kıtada geçirdi. Lise yıllarından itibaren İstanbul’da yaşamaya başladı ve iletişim fakültesinden mezun olduktan sonra pazarlama ve iletişim sektöründe on beş yıllık profesyonel iş hayatı süresince birçok farklı şirkette yöneticilik pozisyonlarında çalıştı. Kalbini ve iç sesini dinleyerek 2000 yılında başladığı dönüşüm yolculuğunda öncelikle kişisel gelişim alanında dünyanın değişik yerlerinden çeşitli eğitmenlerin Türkiye'deki organizasyonlarını gerçekleştirdi. Bu süreçte, dönüşüm alanında dünyanın önde gelen eğitmenleri ile birebir çalışma fırsatı oldu, birçok eğitim aldı, seminerlerine katıldı. Kendini keşfetme yolculuğunda yaşam amacının; “başka insanların hayatlarına olumlu yönde katkıda bulunmak ve bu dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek” olduğunu keşfederek yeni hayatının her adımını buna göre yaratmaktadır. Dönüşümsel yaşam koçu, regresyon terapisti ve şamanik çalışmalarla, kendi bireysel deneyimlerini katıldığı çalışmaların öğretileri ile birleştirerek seansları ve seminerleri ile kişilerin hayatlarını dönüştürmeleri için rehberlik ederken kendi yolculuğuna ve gelişimine devam etmektedir.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale