Silahlandırılmış beceriksizlik (weaponized incompetence) nedir?

Eşiniz, çocuk bakımında sizin kadar iyi olmadığını ve çocukları parka sizin götürmenizin daha iyi bir fikir olduğunu mu söylüyor? Veya iş arkadaşınız, sizin kadar iyi bir sunum hazırlayamadığını belirterek, her fırsatta sizin onun yerine sunum hazırlama işini üstlenmenizi mi rica ediyor? Belki de ergen çocuğunuz iyisini seçmeyi bilmediğini söyleyerek kahvaltı için iki domates almaya markete gitmeyi kabul etmiyor… Evet örnekler çok; konumuz, ‘sözde’ yeteneksizlik yani weaponized incompetence ya da Türkçe karşılığı ile silahlandırılmış beceriksizlik.

Partneriniz ev işlerinden ‘ben senin kadar iyi yapamıyorum’ diyerek kendini sıyırıyor, eşiniz çocukların bakımını ‘sizin daha iyi olduğunuzu’ söyleyerek size paslıyor, iş arkadaşlarınız ‘beceremediklerini’ belirterek birtakım görevleri sizin üstünüze yıkıyorsa, silah haline getirilmiş beceriksizlik ile karşı karşıya olabilirsiniz. Bu durumlar, yaşamımızın çeşitli alanlarında karşılaştığımız ve çoğu zaman farkında olmadan kabullendiğimiz bir olgu olan “silahlandırılmış beceriksizlik” örnekleri… Gelin, bu terimi daha yakından ele alalım.

Beceriksizlik mi yoksa bahane mi?

Silahlandırılmış beceriksizlik, bireylerin belirli görevleri yerine getirme konusunda kasıtlı olarak yetersiz kalmaları, böylece o görevlerden kaçınmaları ya da onları başkalarına yüklemeleri anlamına geliyor. Bir nevi beceriksiz-miş gibi yapma durumu da denilebilir. Bu davranış, ilişkilerde, aile içinde veya iş yerinde yaygın olarak gözlemlenebiliyor. Ama çoğumuzun tahmin edebileceği üzere en çok ev yaşantısında ve erkeklerde örnekleri görülüyor.

Sosyal medya hesaplarında erkeklerin market alışverişi gibi çok olağan bir işi bile doğru yap’a’madığını gösteren videolara denk gelmiş olabilirsiniz, hani eşlerinin alınacaklar listesini görselleriyle birlikte ellerine tutuşturdukları… Veya bulaşık makinesini en olmaması gereken şekilde yerleştiren erkeklerin partnerlerinin yaptığı TikTok paylaşımlarına…

Örnekler sayısız olsa da hepsinin tek bir ortak noktası var; o da yap’a’mamak değil yapmak istememek. Çoğu erkek, ev işlerinden, çocuk bakımından veya bilimum sorumluluktan kaçmak için sözde beceriksizliklerini bir savunma sanatına dönüştürerek sorumluluklardan kaçıyor.

Bu tür davranışlar zamanla ilişkide ciddi gerilimlere yol açabilir. Sorumlulukların adil olmayan bir şekilde dağılımı, mağdur partnerde stres, öfke ve hayal kırıklığına neden olurken, uzun vadede bu durum ilişkinin temelini zayıflatabilir ve çiftler arasında güvensizlik oluşturabilir.

Üstelik yalnızca ev yaşantısında, romantik ilişkilerde değil, iş dünyasında da silahlandırılmış beceriksizlik örneklerine rastlamak mümkün. İş yerinde, bir çalışanın belirli görevleri yerine getirmede sürekli olarak yetersiz kaldığını iddia etmesi, bu görevlerin başkalarına aktarılmasına yol açabilir.

Bu, ‘Ben o raporu senin kadar iyi hazırlayamam, sen yaparsan çok daha iyi olur’ veya ‘O müşteri ile senin görüşmen daha etkili olabilir’ gibi örneklerde kendini gösterebilir. İş yapılan sektörün türünden bağımsız olarak benzer örneklerle karşılaşmak mümkün. Bu davranış şekli, çalışanlar arasında haksız yük dağılımına neden olacağı gibi moral ve motivasyon seviyelerinde düşüşlere de yol açabilir. Dahası, genel verimlilik azabilir, kurum içerisinde çatışmalar artabilir. Uzun vadede hem çalışanlar arasındaki ilişkiler zedenelir hem de çalışanların iş yeri memnuniyeti düşebilir.

Silah haline getirilmiş beceriksizlik ile mücadelenin yolları

Peki, bu durumlarla baş etmenin bir yolu yok mu? Bir taraf her zaman ‘her şeyin daha fazlasını’ yapmaya mecbur mu? Elbette ki değil.

Ev ve aile içerisinde:

  • İlk olarak aile ve ev içindeki sorumluluk ve görevlerin adil bir şekilde paylaştırılması çok önemli.
  • Partnerlerden biri herhangi bir konuda tüm yükün omuzlarına kaldığını hissediyorsa, bunun konuşulması, sorunların büyümesini önleyebilir.
  • Açık ve dürüst bir iletişim, anlayış ve çözüm yolları bulmak için en önemli adım; bunu unutmamak ve herkesin açıkça kendisini ifade etmesi oldukça kritik.
  • Ev içinde, partnerler arasında beklentilerin dile getirilmesi, çocuk bakımı, market, temizlik ve benzeri ortak sorumlulukların ne şekilde planlanacağı mutlaka konuşulmalı ve herkesin eşit pay alması sağlanmalı.
  • Aile içinde düzenli olarak toplantılar yapmak, herkesin sorunları dile getirmesine ve görev dağılımı konusunda adil kararlar alınmasına olanak tanıyabilir.

İş ortamında:

  • Düzenli performans değerlendirmeleri ve geri bildirim oturumları, çalışanların gelişim alanlarını belirlemelerine ve becerilerini geliştirmelerine yardımcı olabilir.
  • Takım içinde açık iletişimin teşvik edilmesi ve herkesin katkıda bulunmasının önemi sık sık vurgulanmalı.
  • Görevlerin ve sorumlulukların daha adil bir şekilde dağıtılmasını sağlamak için yöneticiler aktif rol almalı.
  • Çalışanların yeteneklerini geliştirmeleri için eğitim ve profesyonel gelişim fırsatları sunulmalı, bu sayede gerçekten kendisini yetersiz hisseden çalışanların da desteklenmesi sağlanabilir.

Hem ev hem iş ortamında silahlandırılmış beceriksizlik davranışları ile mücadele edebilmek için açık iletişim kurmak çok önemli. Siz de benzer örneklere maruz kaldığınızı düşünüyorsanız, eşit görev ve sorumluluk dağılımı için partnerinizle, aile üyelerinizle veya çalışma arkadaşlarınıza iletişime geçmeli, durumun ciddiyetini mutlaka ifade etmelisiniz.

İlginizi çekebilir: Kadınların omuzlarındaki görünmez ağırlık: Zihinsel yük nedir?

Uplifers
Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!