Kadınların omuzlarındaki görünmez ağırlık: Zihinsel yük nedir?

Ev işlerinin çiftler arasında eşit bir şekilde paylaşıldığı en modern evlerde bile, genellikle “düşünme” işinin çoğunu üstlenen tek bir kişi vardır… Bu aynı zamanda “zihinsel yük” olarak bilinir. Zihinsel yük (mental load) nedir, kadınları nasıl etkiler; daha fazlasını keşfetmek için yazımızı okumaya devam edin.

Zihinsel yük nedir?

Zihinsel yük (mental load), bir ev ve aile yönetiminde yer alan, tipik olarak kadınların omuzlarına düşen görünmez emeği ifade etmek için kullanılan bir terimdir.

Bilişsel yük olarak da adlandırılan zihinsel yük, fiziksel görevlerle değil daha çok bu görevlerin denetlenmesiyle ilgilidir. Kafanızda sürekli olarak bitmeyen yapılacaklar listesine sahip olmanız, neyin ne zaman yapılması gerektiğini hatırlamanız, tüm görevleri ilgili aile üyelerine anlatmanız ve onların gerçekten yapıldığından emin olmanız… İşte tüm bu sorumluluklar, zihinsel yük kavramının içine girer.

Zihinsel yük kadınları nasıl etkiler?

Uzmanlara göre zihinsel yük, yemek pişirmek ve temizlik yapmak gibi fiziksel işlerden farklı ve zaman zaman daha yorucu bir emek türüdür. Bu tür bir ev işçiliği, zaman ve enerji tüketmesinin yanı sıra, genelde hafife alınır. Başka bir ifadeyle, kadınlar bu işi üstlendikleri için çoğu zaman onaylanmazlar bile.

Oklahoma Eyalet Üniversitesi’nde, zihinsel yükün anneler üzerindeki etkilerini araştıran bir psikolog olan Lucia Ciciolla, konuyla ilgili şunları söylüyor:

“Bence bu, son yıllarda bir tartışma konusu haline geldi çünkü erkekler çocukların ve evin bakımına daha fazla katkıda bulunuyorlar. Kadınlar fiziksel olarak daha az çamaşır yıkıyor olsalar da hala deterjanın bitmemesini, tüm kirli giysilerin yıkanmasını, her zaman temiz havluların bulunmasını ve çocukların temiz çorapları olmasını sağlama sorumluluğuna sahipler. Sonuçta, fiziksel işleri aile üyeleriyle paylaşsalar bile, evin zihinsel yükünü taşıdıklarını ve bu zihinsel yükün çok ağır olduğunu fark ediyorlar…”

Ciciolla ve meslektaşları tarafından yürütülen araştırma, zihinsel yükün annelerin refahı üzerindeki baskı ve düşük ilişki doyumu ile bağlantılı olduğunu göstermekte. Bağlı ortaklıklardaki 10 anneden yaklaşık 9’u, örneğin, ailenin programlarını düzenlemekten yalnızca kendilerini sorumlu hissettiklerini; bu yükün kendilerini bunalmış, bitkin hissettirdiğini ve kendi kişisel bakımları için zaman ayıramadıklarını söylüyor.

“Yardıma ihtiyacın olursa söyle!”

Bu cümle, size de çok tanıdık geldi mi?

Zihinsel yükün en açık göstergelerinden biri, bir kadının partnerinin akşam yemeğini hazırlama, çocukların temizliği veya ev işlerinin herhangi bir yönüyle ilgili olarak ona sık sık “Yardıma ihtiyacın olursa söyle” demesidir.

Ya da genelde, kadın ne kadar yorgun olduğunu ya da yaptığı tüm ev işlerinin ağırlığı altında ezildiğini ifade ettikten sonra partneri ona şöyle bir şey söyler: “Eğer söyleseydin sana yardım ederdim”.

Bir erkek, partnerinden bir şeyler yapmasını bekliyorsa, onu ev işlerinin yöneticisi olarak görüyor demektir. Dolayısıyla eğer ona ne yapılması gerektiğini söylememizi istiyorsa, aslında yaptığı şey, zihinsel yükten payına düşeni almayı reddetmektir.

Kadınların sadece evdeki işleri yapmak için yardıma ihtiyacı yok. Ayrıca, yapılması gerekenleri bilmekten sorumlu kişi olmaktan ve üzerinize düşeni yaptığınızdan emin olma sorumluluğundan kurtulmaya ihtiyaçları var.

Organizasyon ve planlama, insanlara yapmaları için para ödenen tam zamanlı işlerdir. Kadınların fiziksel işlerin yarısına ek olarak bu rolü üstlenmelerini beklemek, gerçekte ev işlerinin yarısından daha fazlasını üstlendikleri anlamına gelir. Görünmeyen emek, yine de emektir.

Zihinsel yük nasıl paylaşılır?

Zihinsel yük ne anlama geliyor, artık detaylı şekilde biliyorsunuz. Peki bu yükü partnerinizle nasıl paylaşabilirsiniz? Öncelikle bunun hakkında konuşarak!

1. Açıkça konuşun

Onunla zihinsel yükün ne olduğu, sizi nasıl etkilediği ve bunu neden değiştirmek istediğiniz hakkında açık ve doğrudan bir konuşma yapın.

Ayrıca bunu, sadece gergin olduğunuzda bir yardım çığlığı olarak konuşmak yerine gerçek bir konuşma yaptığınızdan emin olun. Partnerinizin gerçekten değişime karar verebilmesi için zihinsel yükün ne olduğunu ve bunun sizi nasıl etkilediğini anlaması gerekiyor.

2. Ev işlerini bölüşürken planlama ve yönetim görevlerini de dahil edin

Ev işlerini ikiye bölmek bazı çiftler için işe yarar, ancak çoğu zaman yetersiz kalır ve sonuçta bir kişi daha bitkin hisseder. Bunun nedeni, kağıt üzerinde işler “eşit olarak” bölünmüş olsa bile, zihinsel yükün genellikle bir kişiye yüklenmesidir.

Sadece yemek pişirmek, temizlik yapmak ve çocukları uyutmak gibi fiziksel görevleri bölüşmemelisiniz. Planlama, yetki verme, programlama, hatırlama, hesap tutma gibi zihinsel görevleri de paylaşmalı ve hesaba katmalısınız.

Zihinsel emeğin bu yönlerinin çoğunu düzgün bir şekilde paylaşmak zordur, ancak buradaki kilit nokta, bu süreçlere de her iki kişinin eşit şekilde dahil olduğundan emin olmaktır. Eğer zihinsel yükün çoğunu partneriniz taşıma eğilimindeyse, her iki kişi de daha dengeli hissedene kadar bu zihinsel görevlerde inisiyatif almak sizin sorumluluğunuzdur. Yani birbirinizle bunu konuşmaya devam etmeniz gerek. Böylece zamanla, yükün aranızda gerçekten eşit olarak paylaşıldığını hissedebilirsiniz.

3. Kontrolü bırakın

Garip bir şekilde, kadınlar bir partnerle yaşadıklarında, yalnız yaşadıkları zamana göre daha fazla ev işi yapma eğilimindedirler. Araştırmacılara göre, bunun nedeni, kadınların bir partnerle birlikte yaşadıklarında “cinsiyet rolleri” gereği kendilerini baskı altında hissetmeleri.

Dolayısıyla zihinsel yükün paylaşılması, kadınlar açısından da bir değişim gerektiriyor. Örneğin söz konusu ev işleri olduğunda, kadınlar genelde bekçilik yapma alışkanlığına düşebilirler. Yani otomatik bir şekilde, partnerleri ev işleri yaparken onu izleyebilir, eleştirebilir veya düzeltebilirler.

Oysa işleri halletmek için partnerinize güvenebilmeniz gerekir. Bir şeyin belirli bir şekilde yapılmasını önemsiyorsanız, bunun sizin için neden önemli olduğunu ona açıklamayı deneyin. Bu tür istekleri eleştiri olarak değil, önemsediğiniz küçük ayrıntılar olarak çerçevelendirin.

4. Konuşmaya devam edin

Maalesef, zihinsel yükün eşit paylaşımını tek bir konuşma ile çözemeyeceksiniz. Bunu öğrenmek muhtemelen zaman alacak, çokça konuşma gerektirecek. Ama kesinlikle çok değerli. Birbirinize karşı sabırlı olmaya çalışın. İşlerin nasıl gittiğini, neyin işe yarayıp yaramadığını ve her ikinizin de nasıl hissettiğini görmek için düzenli olarak iletişim kurmaya özen gösterin.

İlginizi çekebilir: Kadınlar her yıl daha da mutsuzlaşıyor: Peki, ne yapmalı?

Uplifers
Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!