X

Sevgimize neşe katmak: Mizah ve neşe dolu bir ilişki için neler yapabiliriz?

Yaşımızdan, kişiliğimizden, kültürümüzden, statümüzden ve tercihlerimizden bağımsız ve istisnasız olarak hepimize iyi gelen bir şey var: GÜLMEK… Gülmenin sağlığımıza, ruhsal durumumuza, hormonlarımıza ve motivasyonumuza olumlu etkilerini her geçen gün daha fazla bilimsel kanıt gözler önüne seriyor. Yalnızca bireysel iyi olma halimiz değil, sosyal ilişkilerimiz de bu faydalardan nasibini alıyor. Mizah ve güldürme becerisi buzları kırmada, birbirimize olan yakınlığımızı artırmada daima işe yarıyor. İçten bir şaka, tatlı dil, güler yüz, şen bir kahkaha kime iyi gelmiyor ki? Romantik ilişkimizde birlikte gülebilmenin ve mizah duygusunun güzellemesini yapalım biraz. Gülmenin zorlaştığı bir ülkede yaşamaya da inat olsun bir nebze… (Dünya mutluluk sıralamasında 112. sıradayız. Bir üstümüzde Ghana, bir altımızda Burkina Faso bulunuyor.)

Birlikte gülmek, kendimize gülmek, birbirimize gülmek… Birbirimize olan yakınlığımızı, sıcaklığımızı ve güven duygumuzu artıran şeyler bunlar. İki insanın birbirini hoş görme ve uzun soluklu ilişkilerde tolerans gücünü de sağlayan bir dinamo gibi adeta.

Gülelim ki, bu zorlu dünyanın keskin köşeleri yumuşasın, gergin yayları gevşesin.
Gülelim ki, birbirimizin kusurları, zaafları eksik değil, hayatın baharatına dönüşsün.
Gülelim ki, bazen acı gerçekleri ifade etmek kolaylaşsın, yıkıcı olmaktan çıkıp kara mizahın avuntusunda kaybolsun.
Gülelim ki, birbirimize batan yanlarımıza dişlerimizi sıkmak yerine, onları şakayla, oyunla dile getirebilelim.
Gülelim ki, bir hatamız karşısında bile eleştirdiğimiz, eleştirildiğimiz değil de, kabul ettiğimizi, kabul gösterdiğimizi bilelim.
Gülelim ki, duyguları bastırmak yerine dönüştürelim, böylelikle daha esnek ve rahat bakabilelim.
Gülelim ki, meseleleri tabulaştırmak yerine komikleştirebilelim.
Gülelim ki, çatışmalar kaçınılmaz olarak bir tarafın kaybettiği savaşlar değil, yaşam zenginliğimiz olsun.

Mutlu olmak sadece kahkaha atmaktan, neşeden ibaret değil belki… Ama neşeli olmak, mutluluktan ibaret çoğu zaman. İçten kahkahalarla güldüğümüz bir anda tasalanmamıza imkân yoktur, yargılamamıza ve kızmamıza da… Bu anların sayısı arttığında birbirimizi bağışlamamız kolaylaşır, ilişkimiz ve hayat hakkında sızlanma ve kaygılanma sıklığımız da azalır.

Eğer kendiliğinden gerçekleşmiyorsa ilişkimizdeki bu tatlı anları artırmak için bazı yöntemler geliştirebilir miyiz? Elbette cevabım “evet”. Mutluluğun da tesadüflere bırakılacak değil, üzerinde çalışılacak bir konu olduğunu düşündüğümden başka bir yanıt vermem mümkün olamazdı zaten.

Peki, birlikte mizah duygumuzu artıracak ipuçları ve bu işin hassas noktaları neler olabilir?

Birlikte komedi izleyin.

Kahkahalarla gülebileceğiniz bir şeyleri birlikte izlemek, zamanla birbirinize hatırlatacağınız ortak bir mizah külliyatına dönüşür. Bir sitkomdan replik tekrarlamak, sevdiğiniz bir dizi karakterinin söylediği komik bir şeyi ilişki sözlüğünüze katmak işe hem eğlence katar hem de bir mesajı çok fazla dil dökerek anlatmak yerine bir komedyenin ağzından kolayca ve kırmadan anlatma konforu sağlar.

“Hayatım Cem Yılmaz diyor ya ‘Kadın ikna etmek için yaratılmış’, sen böyle söylersin de ben hiç ikna olmaz mıyım?” demekle, “Sürekli dırdır etmekten bıkmaz mı bu kadınlar?” demek arasında dağlar kadar fark vardır.

Gelotofobik değil, gelotofilik olun.

Bu garip sözcükler de ne? “Fobi” korku, “fili” ise sevgi ifade eden son ekler. Agorafobi, açık alan korkusu, hidrofil, suyu seven kelimelerinde olduğu gibi… Gülümsemenin insan fizyolojisi üzerindeki etkilerini inceleyen, yeni gelişmekte olan psikoloji dalına “Gelotoloji” deniyor. “Gelotofobi”, kendisine gülünmesinden korkmak, “gelotofili” ise kendisine gülünmesinden hoşlanmak anlamına geliyor. Yunanca “kahkaha” anlamına gelen “gelos” sözünden kökünü alıyorlar.

Sosyolojik araştırmalar gelotofobisi şiddetli olan kişilerde ilişki tatmininin, kendilerini seksi ve çekici hissetme oranlarının daha düşük olduğunu ortaya çıkarmış. Yakın ilişkide en savunmasız ve belki de en açık halimizi yaşadığımızdan bu tür bir korkunun partnerimize karşı gerginliğimizi ve savunmamızı artırması da pek sürpriz bir sonuç değil. Bunun karşıtı olarak da kendiyle dalga geçebilen veya geçilmesinden rahatsız olmayan çiftlerin birbiriyle uyumu ve doyumunun da daha yüksek olduğunu hem kişisel deneyimlerimizden hem de araştırmaların ışığıyla biliyoruz.

Mizah jargonu ve kuralları oluşturun.

Hepimizin kusurları, eksikleri, tuhaflıkları vardır. Kimimiz biraz dağınık, kimimiz aşırı titiz, kimimiz erkenden uyumayı seven, kimimiz obur olabiliriz. Bunlar ilişkinin krizine de dönüşebilir, eğlencesine de. Sakar bir eşin herhangi bir küçük ev kazasına birlikte gülebilmesi, buna komik isim vermesi işi neşeli hale getirebilir. Elbette mizahın sınırları eşimizin toleransıyla ve kabulüyle orantılı. Sakar bir sevgiliye “Tepeden gözlüm” demek, titiz birine “Yine mutfağı ameliyata hazır hale getirmişsin canım,” demek çok sevimli olabileceği gibi sinir bozucu da olabilir. Bunu belirleyen şey daha çok söylenen sözcük değil, onun söyleniş şekli ve üslubudur.

Üslup ve doz ayarını ince yapın.

Çok komik olmakla, “hiç de komik değil” arasında ince bir çizgi vardır. Bu da en çok şakanın dozuyla, zamanlamasıyla ve üslubuyla ilgili. Yerinde ve zamanında anlatılmış bir fıkra çok eğlenceli ve hatta ders verici olabileceği gibi, tam tersi bir durumda soğuk rüzgarlar estirebilir. Özellikle eleştiriyi yumuşatmak amacı taşıyan bir sarkazm girişiminin ince ayarlarının yapılmış olması, incitici veya saldırgan olmaması gerekir. Kaş yaparken göz çıkarmak istemiyorsanız tabii.

Bazen de eşlerden birinin yapılmasından hoşlanmadığı el şakaları, söz şakaları olabilir. Hoşa gitmeyen bir şeyi yapmakta ısrar etmek kusurlu hareketler listesinin ilk sıralarında yer alır.

Kendinizle dalga geçin.

Partnerinizi savunma durumuna getirmekten alıkoymanın en kolay yolu potaya kendinizi de koymaktır. Siz kendinizle dalga geçerseniz bu durum normalleşir ve bir hassasiyet noktası olmaktan çıkar. İşte gerçek eğlence orada başlar. Çünkü kişilik mücadelesi yoktur, sadece komik durumları yakalamak vardır.

Oyun oynayın.

Yetişkinlik çağımızda oyun kavramına bakışımız değişiyor, mesafemiz artıyor. Oysa aşkta oyunun yeri çok kıymetli. Özellikle ilişkimiz uzun soluklu olduğunda ortak bir eğlence ve oyun kültürü birçok şeyin tazelenmesini ve heyecanın, neşenin yeniden yer bulmasını sağlıyor. Annemle babam 50’li yaşlarının sonuna doğru, o dönemin modası olan Tetris’e sarmışlardı ve hiç durmadan en yüksek skoru almak için birbirleriyle yarışıyorlardı. Bir süre için evin en büyük eğlencesi bu olmuştu. Tavla, Scrabble, belki bilgisayar oyunları… Bulmacalar, belki yetişkinler için yapbozlar, lades benzeri meydan okumalar veya yaratıcılığınıza kalmış daha bir sürü şey…

Bütün bu öneri yaklaşımlardan ilham alabilirsiniz. Ancak unutmayın ki her ilişkinin kendine has dinamikleri, hassasiyetleri ve stili vardır. Komiklik ve mizah da kişiye özgü olduğu gibi ilişkiye özgüdür aynı zamanda. Genel itibarıyla hatırlamamız gereken şu ki, ilişkimizde güveni, sıcaklığı, keyifli zamanları artırmak ona yapabileceğimiz en kıymetli yatırımlar. İşleri kendi haline bıraktığımızda yaşamın telaşesi içinde yokuş aşağı gidişten korunmamız çok daha zor. Zoru kolay etmek de sonuç itibarıyla elbette bize kalıyor. Eğer eksikliğini hissediyorsanız ilişkinize neşe katmanın özgün bir yolunu bulmak, işinize yarayan formülü geliştirmek, bir ilişki koçundan destek almak gibi seçeneklerini gözden geçirin…

İlginizi çekebilir: İlişkilerimizi belirleyen yeni nesil otorite: Sosyal medya

Ela Uysal: Hacettepe Üniversitesi, Mütercim Tercümanlık Bölümü’nden mezun olduktan sonra global firmalarda çeşitli görevler aldı. Kurumsal kariyerine devam ederken bir yandan kişisel gelişimle ilgili çalışmalara başladı. 2000’li yılların başında, Türkiye’de eğitimler veren İngiliz Psikolog Stephen Bray’in eğitim tercümanlığını ve 2005 yılında Amerikan The Coaching Institute’un Türkiye’deki eğitimlerinin çevirilerini yaparken ilişkilerin insan mutluluğundaki temel fonksiyonunu derinden sorgulamaya başladı. 2007 yılında bilişsel-davranışçı ekol ve felsefi danışmanlık gibi etkili sonuçlarını gördüğü metotlarla tanıştı. Felsefenin Pratiği, Davranış ve Duygu Değiştirme Teknikleri, Alışkanlık Değiştirme, Davranış Teorileri, 16 PF Kişilik Envanteri, Stresle Başa Çıkma, Aşılama Teknikleri, İlişkilerde Davranışçılık gibi teorik ve uygulamalı dersler aldı. Bireysel terapi seanslarına co-terapist olarak katıldı. Stonebridge College – Advanced Life Skills Coaching / İleri Yaşam Becerileri Koçluğu ve Psikoterapi diplomalarını aldı, Princeton University "Modern Psikoloji ve Budizm" ve "Uygulamalı Etik" (online) sertifikasyonlarını tamamladı. Gelişim ve bilgelik yolunda çok değerli bulduğu nefes ve mindfulness öğretilerini derinleştirmek için Türkiye'de ve dünyadaki ünlü nefes okullarından (Buteyko, Breatheology, Nefes Okulu) nefes eğitimleri aldı, Mindfulness Academy uluslararası akredite mindfulness eğitmeni oldu. Eğitim, seminer ve atölyelerlerle pek çok kurumsal ve bireysel ortamda ilişkiler, mindfulness, duygu ve davranış değişimi hakkında bilgi ve deneyimini aktardı. 2016 yılında "Mutluluk Atlası" 2020'de "Bulut Olmak" kitapları ile okurlarıyla buluşturdu. Kurucusu olduğu Ela Uysal Pozitif İlişkiler Akademisi’nde (PİA) daha iyi ilişkiler için çalışıyor ve ilkeli, itibarlı ve yetkin ilişki koçlarını dünyaya kazandırmak için eğitim programlarını sürdürüyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale