Sessiz yaraları iyileştirmek ve yetişkin zorbalığı
Yetişkin zorbalığı diye bir şey var. Kelime biraz ağır. Sanki içinde fiziksel şiddeti barındırıyor gibi duruyor. Oysa değil. Derinden ve sessizden yaralayıcı olabilecek türden bir davranış şeklinden bahsediyorum.
Yok saymak, görmezden gelmek, küçümsemek, görünüşte iyi şeyler söyleyip, tam tersi şekilde davranmak veya başkalarıyla dedikodusunu yapmak, sahicilikten uzak olabilecek davranış biçimleri olarak kendini gösterir. Ve maruz kalan taraf bilir ki, yıpratıcıdır. Fiziksel şiddet kadar yaralayıcı olabilir. Hele maruz kalan kişinin hayatta önem verdiği şeyler; samimi iletişim, değer görmek, sevgi, saygı ve paylaşmak gibi şeylerse.
Özellikle ikili ilişkilerde yaşanan bu duruma “ghosting” deniliyor. Kısaca bir tarafın nedensizce diğer tarafla iletişimini kesmesi durumu diyebiliriz. Yıllardır işyerindeki mobbing yaklaşımlarını konuşuyoruz. Bir bakıma bu da onlardan bir tanesi. Tabii ki değersizlik hissi uyandıran çok rahatsız edici bir durum. İşyerinde, ailede, arkadaşlar arasında, üniversitede, hatta niyeti çok temiz olan sosyal sorumluluk projelerinde bile böyle hikayelere denk geldim. İki taraf var. Bu durumu yaşatan insanlar, bu durumu yaşayan insanlar.
Aslında iki tarafın da psikolojik destek alması çok sağlıklı bir tutum olmakla birlikte, yaşayan insan; etkilenen ve yaralanan olduğu için genelde terapi seanslarına zaman ayıran taraf oluyor. Uzmanlar diğer taraf için epeyce farklı yaklaşımlar ve tanılar koyabiliyorlar. Bu aslında diğer tarafın sorunlu biri olduğunu gösteriyor. Korkularından, dile gelmemiş, üzerine çalışılmamış gölge taraflarından, yanlış işleyen alışkanlıklarından, belki de kendi öz varlığını korumak için geliştirdiği stratejiden böyle davranıyor. Hiç bilmiyoruz. Sağlıksız bir ego durumu. Ve evet insanlara zarar veriyor. Biz gelelim, bu durumu yaşayan insanlara bakalım. Onlar ne yapmalı, biraz konuşalım.
Bugün BBC’de bir haber okudum. İngiltere’de bir hemşire, kötü yönetim sonucu istifa ediyor. Ve zalim zorbalık davranışlarına atıfta bulunarak bu işletmeye dava açıyor. Çalışma arkadaşlarından birinin “ondan gelen sabah selamlarını görmezden geldiğini, toplantılarda sunum yaparken diğer tarafa baktığını, çay saatinde diğerlerine verirken ona çay vermediğini” de örnekleyerek kötü yönetimi ve zorbalığı kanıtlıyor ve mahkemeyi kazanıyor. 41 bin sterlin tazminat alıyor.
Görmezden gelinmenin bir bedeli olmuş bu hikayede. Bilmem bu gibi durumları yaşayanların yüzde kaçı insanca iletişim hakkını adaletle aramayı tercih ediyor. Bu psikolojik yıpranmışlığın ciddi bedelleri olabiliyor. İşten ayrılma, eşten ayrılma, bozuk sağlıksız aile ve arkadaş ilişkilerine harcanan zaman ile enerji israfı. Depresyon veya anksiyete bozukluklularına kadar giden tablolar. Sağlıksız ilişkilerin maddi manevi birçok bedeli olabiliyor.
Bu konuyu kaleme almamın nedeni; yaşamımın bazı evrelerinde böyle maruziyetler yaşamış olmam. Ve açıkçası yaşandığına da çok şahitlik etmem. Sessizce yaralar oluşturur insanda. O yaraları fark etmek ve iyileştirmek için bir şeyler yapmalı.
Kendinizi üzmeyin, kafanıza takmayın ya da siz de onları görmezden gelin gibi işe yaramaz önerilerde bulunmayacağım.
Tabii ki size bu durumu yaşatanların zihin yapısını, nedenlerini, baktıkları pencereyi bilmeniz mümkün değil. Tahminleriniz içinizi de hafifletmeye yetmez. Odaklanacağınız sadece kendiniz, içinizdeki sesler, duygularınız ve hisleriniz olmalı.
Siz hangi pencereden algılıyorsunuz ve bunun sizdeki iz düşümü nedir? Sizde yarattığı düşünceler neler? Hangi duygular açığa çıkıyor? Bedende oluşan hisler ne tam olarak? Hangi değerlerinizin ihlal edildiğini düşünüyorsunuz? Tam olarak neye ihtiyacınız var? İhtiyaçlarınızı kendi kontrolünüz çerçevesinden nasıl temin edebilirsiniz? Tam olarak nasıl bir iletişim tarzı size iyi gelir? Bu iletişim tarzını kimlerle tesis edebilirsiniz? Bu süreçten daha güçlenerek, kendinizi koruyarak çıkmanız için nelere ihtiyacınız var? Hangi seçimler sizi rahatlatır? Bu seçimlerinizin ne gibi sonuçları olabilir? Lütfen bu soruları derinlemesine düşünün, yazın, çizin, resmedin.
Kendi değerinizi öz saygınızı yeniden güçlendirecek tamamlayıcı sorular da sorabilirsiniz. Öz değer ne demek benim için? Öz saygı ne demek benim için? Öz değerimi kendim kendime nasıl yansıtabilirim? Kendime nasıl saygı duyabilirim? Öz saygım için benden yansıyan neler olmalı?
Öte yandan edebiyat terapi, yazı terapi, resim terapi gibi kendi kendime beslediğim ve bana iyi gelen alanlar var. Benim mesleğim profesyonel koçluk. Bu sorularla kendime koçluk yapabiliyor kendime derin düşünme alanı yaratabiliyorum. Kendim kendime yetemediğim zaman zaten başka bir koç arkadaşımdan destek alıyorum. Gerekirse de terapistle çalışmak tabii ki çok destekleyici olabilir.
Bu durumu yaşayan biri olarak aslında durumu nötr kabul edebilecek bir zihin yapısına gelebilmemiz için kendimize zaman ayırmamız gerekiyor. Bunu hangi yolla yaparsanız yapın. Kendinize zaman ayırın. Kendinize öz şefkat sunarak.
Size birkaç kitap önereceğim. Müthiş Psikoloji – Seni Yoran Her şeyi Bırak kitabını okumanızı öneririm. Hayatımızdaki manipülatif insanların hikayeleri ve nasıl mücadele edildiğine dair örnekler var. Sevgili Evrim Kuran’ın “Başarılı Bir Kadın Olduğum için Özür Dilerim” kitabı da size hem teorik hem de pratik birçok öneri sunacaktır.
Bu arada özsaygınızı besleyecek, nezaketli, sevgi ve saygının hissedildiği, insani ve samimi iletişimin olduğu ortamlar var buna emin olabilirsiniz. O ortamları arayın ve bulun. Zaten iyileşirsiniz.
İlginizi çekebilir: Yorgunluğa bakış açını değiştir: “Öldüm bugün”den “İyi ki yoğun yaşadım”a