X

Salon İKSV’nin ilkbahar sezonu programı açıklandı

Bahar geldi, baharın en çok yakıştığı şehirlerden biri olan İstanbul ise hareketlenmeye başladı… Kültür-sanat etkinlikleriyle dolu bir programla bahara hoş geldin diyen İKSV, ilkbahar sezonunda güncel müziğin sevilen ve heyecanla beklenen isimlerini ağırlamaya hazırlanıyor. Sezonun konukları arasında Glass Beams, CHERISE, Morpheus, Still Corners, Islandman, Palmiyeler, Kardelen ve İstanbul West Side Collective yer alıyor ve biletler satışta.

Alternatif müziğin sevilen ve yeni isimlerini konuk eden Salon İKSV, ilkbahar sezonunda heyecan verici isimlerle dolu bir programla müzik severleri ağırlamaya hazırlanıyor. Salon’un ilkbahar sezonunda, yeni bir saykedelik müzik dalgası yaratan Glass Beams, Garanti BBVA Konserleri kapsamında “desert noir” ikilisi Still Corners ve yeni nesil soul şarkıcısı CHERISE, Kolektif House Konserleri kapsamında etnik ritimlerle dansa davet eden Islandman, duygu yüklü performansıyla Morpheus, mutluluk kaynağı saykedelik pop-rock grubu Palmiyeler, Türkçe alternatif ve R&B müziğin yeni seslerinden Kardelen ve özgür müzik kolektifi İstanbul West Side Collective yer alıyor.

İKSV ilkbahar sezonu konser programı

Glass Beams

26 Mart Salı 21.30

27 Mart Çarşamba 21.30

Khruangbin severlerin yeni favorisi olacak, Avustralya, Melbournelu esrarengiz üçlü Glass Beams, 2021’deki çıkışlarından bu yana hipnotize edici sahneleriyle yeni bir saykedelik müzik dalgası yarattı. Grubun kurucu üyesi Rajan Silva, ilk kısaçalarları Mirage için babasının 17 yaşındayken Avustralya’ya göç etmek üzere geride bıraktığı Hint şehrini buldu, bölgenin iz bırakmış müzisyenlerini dinlemeye koyuldu. 70’lerde Hindistan popunda esen saykedelik, disko ve delidolu caz esintileriyle, sitarın Batılı yorumlarıyla böylece tanıştı. Özellikle kayda geçirmeyerek canlı dinleyicilerine sakladıkları 20 dakikalık “seanslar” öyle beğenildi ki hayranları tarafından kaydedilerek internete sızdı ve milyonlarca kez dinlendi. Glass Beams, hayranlarının bu jestini karşılıksız bırakmadı, en beğenilen doğaçlamalarını 22 Mart’ta çıkacak yeni kısaçalarları Mahal için nihayet kaydetti. Rolling Stone’a verdikleri röportajda Türkiye izleyicisinin eşlik kabiliyetine övgüler yağdıran Glass Beams, şimdi yeni albümlerinin verdiği şevkle, çok sevdikleri İstanbul’a, saykedelik bir vudu seansı için geliyor.

İstanbul West Side Collective

18 Nisan Perşembe 21.30

İstanbul’un batı yakasından genç ruhlu bir caz kalabalığı olan İstanbul West Side Collective, beş müzisyenin Rumelifeneri’nden çıkarıp İstanbul müzik sahnesine kazandırdığı bir müzik kolektifi. Keskin çizgileri bulanıklaştıran ekiple ilk kez 2022’de, 29. İstanbul Caz Festivali sahnesinde, ardından Genç Caz+22 albümünde, afro-beat melodilerin alto saksofonla birleştiği “-3” isimli şarkılarıyla tanıştık. 2023’te yayımladıkları “Karadayı” ve “Sevda Çiçeği” adlı teklileriyle tanıdık sularda alışılmadık şekillerde yüzmeye devam edeceklerinin sözünü verdiler. Yedi şarkılık ilk albümleri Collection I ile de sözlerinde durdular. Şimdi ise bebop, modern caz, funk, soul, afrobeat karışımlı, eklektik bir müzikal yelpaze ile Salon izleyicisiyle buluşmaya geliyorlar.

Kolektif House Konserleri: Islandman

20 Nisan Cumartesi 22.00

Tolga Böyük’ün solo projesi olarak kurulduktan sonra, bugün multienstrümantalist bir üçlü olarak hayatına devam eden Islandman, Anadolu saykedelik semalarından ses veriyor ve sesleri Avrupa’da da yankılanıyor.  2016’da Danimarkalı bağımsız plak şirketi Music for Dreams tarafından keşfedildi ve ardından Ağıt adlı EP’lerini yayımladı. 2017’de Rest in Space başlıklı ilk uzunçalarları yine aynı etiketle çıktı. İstanbul’dan Kuzey Afrika’ya, oradan Tibet ve Moğolistan’a kadar geniş bir coğrafyada yol alan üçüncü albümleri Godless Ceremony’den sonra 2022’yi çeşitli işbirlikleriyle arka arkaya çıkardıkları teklilerle yoğun geçirdiler. 2023’te Muhlis Berberoğlu ve Okay Temiz’le bozkırın sarısına bulandıkları Direct-to-Disc Sessions ve elektronik ses renklerinin karmaşa içinde dans ettiği Popsicle Obstacle EP’leriyle ortalığı ateşe verdiler. Islandman, Kolektif House katkılarıyla 20 Nisan akşamı Salon seyircisini elektronik yapılar ve etnik ritimler, dalgın gitarlar ve şamanik dokunuşlarla el ele verip dansa davet ediyor.

Kardelen

26 Nisan Cuma 22.00

İlk teklileri “Ceketin Bende Kaldı”, “Emanet” ve “Yaktın Beni”yi 2022 yılında, birkaç ay arayla çıkaran Kardelen, söz ve müziklerine imza attığı şarkılarına çektiği kliplerle de dikkat topladı. İlk kısaçaları Lütfen Kalbimi Sökün’ü 2023’te, Universal Music Türkiye etiketiyle yayımladı. Mabel Matiz’le Fatih albümündeki “Severim” şarkısında düet yaptı, ilk albümü Habibi’nin renkli lansmanını geçtiğimiz Şubat’ta düzenledi. Salon izleyicisiyle 2022 Kasım’ında tanışan Kardelen, +1 Sunar: Gezgin Salon Festivali’nde yüksek enerjisiyle ışık saçtı. Şimdi ilk albümü ile yeniden Salon sahnesine konuk oluyor.

Garanti BBVA Uluslararası Caz Günü Konserleri: CHERISE

30 Nisan Salı 21.30

İngiltere’nin en çok aranan yeni nesil soul şarkıcıları ve söz yazarlarından CHERISE, şarkı yazarlığının ve zengin, çok yönlü vokalinin ilk örneklerini 2021’de, Remedy adlı kısaçalarında sergiledi. İngiltere’nin yeni bir ivme yakalayan caz sahnesinden Steam Down, Rueban James, Omar ve Nubiyan Twist gibi meslektaşlarıyla işbirlikleri yaptı. 2021’de Gregory Porter’dan Disney Christmas turnesinde kendisine eşlik etmek üzere davet aldı. Michael Kiwanuka’nın ve Jamie Callum’un konser açılışlarını yaptı. 2023’te CHERISE, ilk albümü Calling’le yeteneğini bir kez daha kanıtladı, Cross the Tracks Festivali’nde ana sahneyi açtı ve Love Supreme (İngiltere) ve Elbjazz Festivali’nde (Hamburg) başarılı performanslara imza attı. Garanti BBVA Konserleri kapsamında gerçekleşecek CHERISE’in incelikli vokali 30 Nisan akşamı Salon izleyicisini büyüleyecek.

Palmiyeler

17 Mayıs Cuma 22.00

Kilink ile tanıdığımız Mertcan Mertbilek ve Tarık Töre, Kaliforniya sound’unu İzmir’in palmiyeleriyle bir araya getirdi, Barış Konyalı ve Rana Uludağ’ın da yüksek katkısıyla Palmiyeler doğdu. Grup, ilk kısaçalarlarını çıkardıkları 2015 yazından beri enerjileriyle müzikseverlerin antidepresanına dönüştü. 2017’de II (Venus)’le, 2018’de Akdeniz’le çalma listelerinin favorileri oldular. 2019-2020 arasındaki teklilerini topladıkları Ben-Hür ve son albümleri İkimiz ile yolculuklarına devam ediyor, “Sadece Sen” teklileriyle merakımızı iyice artıran Palmiyeler’le güneş bir kez daha Salon’da yükselecek.

Garanti BBVA Konserleri: Still Corners

24 Mayıs Cuma 22.00
25 Mayıs Cumartesi 22.00

Tessa Murray ve Greg Hughes ikilisinin tanışıp Wrecking Lights Records’u kurmasıyla doğan Still Corners’ın ilk albümü Strange Pleasures’tan “The Trip”i duymayan kalmadı. Üçleme olarak duyurdukları albüm serilerinin son halkası The Last Exit, 2021’de yayımlandı. Organik enstrümantasyon, klavyeli gitar, ferah davullar ve Tessa Murray’in dumanlı sesiyle hayat bulan, zarafet dolu The Last Exit, görünenin ötesinde bir dünyanın kapılarını araladı. 5 Nisan’da çıkacağını duyurdukları, Greg Hughes’un prodüktörlüğünde kaydedilen altıncı albümleri Dream Talk’un on şarkıdan pek çoğunu Murray, rüyalarından yola çıkarak yazdı. İstanbullu müzikseverlerin yeni Still Corners şarkılarıyla ilk buluşması Garanti BBVA Konserleri kapsamında 24 ve 25 Mayıs akşamlarında Salon İKSV’de gerçekleşecek. Konserlerin kapı açılış saati 21.00, konser başlangıcı ise 22.00.

Morpheus

1 Haziran Cumartesi 22.00

Yaşadığı büyük bir kaybın ardından müzikte yeniden hayat bulan Amsterdamlı şarkıcı-söz yazarı Martijn Verhagen, şanson etkili müzik projesi Morpheus ile kulak verenlere gerçek hikâyeler anlatmak istedi. Kendi evinde her birini tek seferde kaydettiği şarkılarını topladığı ilk kısaçaları Morphosis ile 2022’de iç dünyamıza sızdı. Charles Aznavour ve Kate Bush sadeliğini, sadece bir hikâye anlatmanın büyüsünü dinleyiciye yeniden hatırlattı. Thomas Azier’in yapımcılığında 2024’te çıkardığı iki şarkılık Ride or Die’da bu defa yüzünü elektronik altyapılara çevirse de duygu yoğunluğundan taviz vermedi. Morpheus, eski ve yeni dünyaları buluşturduğu performansıyla şimdi Salon sahnesinde.

Salon İKSV’nin sonbahar sezonu biletleri 22 Mart Cuma günü 10.30’da başlayacak Lale Kart üyeleri için indirimli ön satışların ardından, aynı gün 14.30’da genel satışa açılacak. Biletler passo.com.tr adresinden, Passo mobil uygulaması üzerinden, Passo perakende satış noktalarından ve İKSV gişesinden (pazar günleri hariç her gün 10.00-18.00 saatleri arasında) alınabilecek. Öğrenci bileti fiyatları Eczacıbaşı Genç Bilet projesi kapsamında 20 TL olacak. Mastercard® sahiplerine yıl boyunca Salon İKSV etkinlikleri %10 indirimli.

Garanti BBVA kredi kartlarıyla Garanti BBVA Konserleri kapsamında gerçekleşecek CHERISE ve Still Corners konserlerine tam bilet kategorisinden 2 bilet alan ilk 100 kişi, %50 indirimden faydalanacak.

Etkinlikler hakkında daha ayrıntılı bilgilere ulaşmak için www.saloniksv.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale