X
    Kategoriler: EXPLORE UP

Roma Günlükleri: Rom(a)ntik hareket

Eski Roma

“Bi çanta ve bacılar koyulduk yola” diye diye sabahın köründe çıktık yollara. Bir şarkıyı modifiye etmeden, seyahatime özgü bir şarkı oluşturmadan şuradan şuraya gitmem, gidemem. Uzun zaman sonra ilk defa kız kıza tatile gidecek olmak beni acayip heyecanlandırdığından, Emrah’tan “Kız çıtır çıtır, içi kıpır kıpır” şarkısını söylemeden edemediğim için kendimi kınaya kınaya havaalanına doğru koyulduk yola. Woody Allen’ın filmi To Rome with Love’ ı izledikten sonra, bir saniye bile düşünmeden gitmeye karar verdik Roma’ya. Hani film çok bombastik olduğundan değil de, o kadar romantik, nostaljik, turistik ve artistik görüntüler vermiş ki Woody Baba, amacına ulaşmış diyeyim. Son zamanlarda yüzüme pek gülmeyen şans, o zaman gülmüş ki Türk Hava Yolları’ndan efsane bir fırsat bulduk ve söylemesi ayıp, gidiş- dönüş 220TL’ye bilet bulduk. “Varım diyor” diyerekten bileti almak için kırmızı düğmeye bastık.

Biletler

Fiumicino Havaalanı’na indiğimiz andan itibaren güler yüzlü, tatlı, sempatik ve flörtöz İtalyanlarla karşılaşmamız, bir de üzerine havanın soğuk ama bol güneşli olması içimizi açtı. Bana güneşli hava verin, ciğerimi alın! Otel yolunda taksici kardeşimle iki lafın belini kırayım diye düşünerekten “Buralarda çok trafik oluyor mu” gibi klişe ama şoför canlısı bir konuşma yapmaya çalışırken adam; “Neden soruyorsun, benimle daha çok mu vakit geçirmek istiyorsun?” dedi. Hay Allah’ım ne fingirik memleket! “Ne alakası var baba?” Diyecektim ki, kibarlığımdan ödün vermeden “İstanbul’da çok trafik olur da…” tadında devam ettim sohbetimize. Dakika bir, gol bir. Bu adamlar hakikaten acayip fingirik, ama hakları da var biraz, çünkü hepsi çok yakışıklı be kardeşim! Bir memleket ki; çöpçüsünden, taksicisine, resepsiyonistinden, öğrencisine, dişçisinden, yelkencisine, bodyguard’ına kadar hepsi yakışıklılıkta son noktada! Ben daha ne diyeyim.

Gladyatörler
Foro Romano

Bu kadar ufacık, tefecik, içi dolu turşucuk bir memleket olamaz. Turistik bir gezi için üç- dört gün yeterli olsa da, gezilecek, görülecek o kadar çok yer var ki; aylarınızı bile geçirebilirsiniz Roma’da.  Çünkü meydanlar meydanları açıyor, kafeler, restoranlar, barlar bitmek tükenmek bilmiyor. Her gördüğünüz kafeye girmek, her dondurmacıdan ayrı bir çeşit denemek, günün her saatinde başka bir şarabı tatma isteğine hakim olamayacağınız, tarihten seslenen, başka boyutta hissettiren, kendine özgü ruhu olan şehirler arasında ilk sıralarda yerini alan bir şehir Roma bence.

Castel Sant Angelo

Roma; İtalya’nın en kalabalık şehri olup, hem İtalya’nın hem de 1948’de kısmi bölgesel özerklik verilen Lazio bölgesinin başkenti. Aynı İstanbul gibi 7 tepe üzerine kurulan Roma’nın tarihi de dillere destan. Aşağı yukarı 2800 yıllık şehir; eski dönemlerden bu yana Roma Krallığı’nın, Roma Cumhuriyeti’nin, Roma İmparatorluğu’nun, Papalık Yönetimi’nin, İtalyan Krallığı’nın ve son olarak İtalya Cumhuriyeti’nin başkenti ve merkezi olmuştur. Bu kadar görmüş, geçirmiş bir şehre hayran kalmamak elde değil. Şehrin her köşesinde eski çağlardan seslenen kalıntılar, en iyi şekilde korunmuş halde size göz kırparken, modern oluşumları da pas geçmemişler. Ama modern yapıları tarihin içine öyle bir sindirmişler ki, yeni yapıların hiçbiri göz yormuyor ve rahatsızlık vermiyor. Biz şuncacık İstiklal Caddesi’ne bile alışveriş merkezlerini, son moda mağazaları, her bulduğumuz boş alana koca koca plazaları basarken, adamlar tarihi dokularını hiç bozmadan, tatlı tatlı serpiştirmişler yeni yapılarını tarihe uyumlu bir şekilde.

Şaraba basa basa buraları dolaşırken, tarihi ve ruhani eserleri, mimari harikaları, hanları, hamamları, kalıntıları, mirasları ve sabah kahvaltısında, kahve molasında, öğlen yemeğinde, arada dinlenme şarabında, aperativosunda, akşam yemeğinde, gece içkisinde, gece sapıtmasında gidilecek birbirinden tatlı, bir o kadar farklı atraksiyonlarıyla haftaya Roma’yı birlikte keşfetmelere doyamayacağız…

Seni gizlice çalsam, benim olsan, ne olur ki?

 

Yazarın tüm yazıları için tıklayın.

Irmak Yazım: Irmak Yazım // 1987’de İstanbul’da doğdum ama kendimi Rio’da veya Havana’da doğmuş gibi hisseden değişik bir canlıyım. Rio’nun Irmak demek olduğunu hesaba katarsak çok da garip gelmemeye başlıyor bir yerden sonra. Kapı gıcırtısına oynarım, gülmeyi, spor yapmayı, yemek yemeyi, insanları, hayvanları, kitapları, filmleri ve daha bir sürü şeyleri çok severim. Bir daha mı geleceğiz dünyaya bakış açısından yola çıkarak dünyayı gezmeyi kendime bir borç bildim. Hayatta kendimi en mutlu hissettiğim anların gezilerimi anlatırken olduğunu anlamamla birlikte bu mutluluğu sizlerle de paylaşmak istedim…

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale