X

Psikolojik sorunlar 20’li yaşlara girerken ortaya çıkıyor

Muhtemelen hepimiz, ergenliğin oldukça zor bir dönem olduğunda hemfikirizdir. Vücutta meydana gelen değişimler bir yana; yerine oturmaya başlayan karakterler, kafa karışıklıkları, özgüvensizlik ya da kibirle örtülmüş daha büyük bir özgüvensizlik gibi ruhsal çalkantılar diğer yana…

Evet, ergenlik zor. Fakat en az onun kadar zor olan bir dönem daha var: 20’li yaşların başı. Üniversite, değişen ilişkiler, “büyüyünce ne olacağını” gerçekten dert etme zamanı, ilk iş, maddi olarak kendi ayakları üzerinde durma zorunluluğu derken, aslında gençlerin üzerinde epeyce baskı oluşturan bu dönemin nedense pek de üzerinde durulmuyor. En önemli ve atlatılması en güç ruhsal çöküntülerin çoğu insanda bu dönemde meydana geldiğinin bilinmesine rağmen…

ABD’deki National Institute of Mental Health bünyesinde, endişe merkezli psikolojik rahatsızlıklara sahip beyinlerde meydana gelen fizyolojik değişimler üzerinde çalışan Dr. Johanna Jarcho’nun görüşlerini siz Uplifers okurlarına aktarmak istedik.

Psikolojik sorunlar aileden mi geçiyor?

Dr. Jarcho, endişe odaklı psikolojik sorunları olan yetişkinlerin yaklaşık yüzde 90’ında bu sorunların 20’li yaşlarda görülmüş olduğunu belirtiyor. Bunun nedeni ise, ergenlik döneminde beynin işleyişinde meydana gelen değişiklikler. Eskiden inanılanın aksine, insan beyni çocukluk döneminin sonuna kadar değil, 20’li yaşların ortalarına dek değişmeye devam ediyor ve bu değişikliklerde, içinde bulunulan sosyal ortamın da büyük etkisi var.

Peki, sorunlu kişiliklerin ortaya çıkışında bu sosyal ortamlar mı, yoksa aileden gelen, kalıtımsal özellikler mi daha büyük etkiye sahip? Dr. Jarcho, genetik etmenlerin daha baskın olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Özellikle şizofreni ve bipolar bozukluk gibi hastalıklarda, aileden birinin bu hastalığa sahip olması çocuklara aktarılma olasılığını artırıyor. Ancak, depresyon ve kaygı bozukluğu, daha çok çevresel etmenlere dayalı.”

Görünen o ki, konu sadece genler ya da sadece yaşanan ortam değil; ikisinin birbiriyle etkileşimi. Aynı ortamda yetişen ve yaşayan insanlarda aynı rahatsızlıklar baş göstermeyebiliyor. Dr. Jarcho, insanların kendilerini etkileyebilecek risk faktörlerinin farkında olmasının faydalı olacağını belirtiyor. Ebeveynlerinin, kendilerine de geçmiş olabilecek ruhsal sorunları, zor ve yalnız geçen çocukluğun yaratmış olabileceği travmalar, iyi niyetli de olsa aşırı koruyucu bir aile tarafından yetiştirilmek gibi durumların farkında olan kişi, ne için risk altında olduğunun da bilincinde olup bunlara karşı bir savunma mekanizması geliştirebiliyor.

Psikolojik yardım, sorunların çözülme süresini kısaltabilir

Bilinçli kişi ayrıca, yalnız başına baş edemediği sorunları çözmek için yardım almayı düşünmeye başlıyor ve bunu olağan bir süreç olarak algılıyor. “Toplumda fiziksel rahatsızlıklar için oldukça normal karşılanan önleyici tedaviler, psikolojik sorunlar için yeterince yaygın değil” diyen Dr. Jarcho, ancak sorunlar büyüdüğünde müdahale etmenin hem zaman, hem de parasal açıdan götürüsünün daha çok olduğunun altını çiziyor. Bir diğer deyişle, kendini içinden çıkılmaz sorunlar içinde hissetmeye başlayan insanların hemen yardım almaya başlaması çok daha yararlı ve verimli oluyor.

Psikolojik sorunları kökünden çözecek tek bir hap olmayacağını belirten Dr. Jarcho, basının zaman zaman sebep olduğu dezenformasyonlara da kulak asmamak gerektiğini vurguluyor. Örneğin, “depresyona girmenin beynin işte şu bölgesindeki bir probleme müdahale edilerek çözülemeyeceğini”, dolayısıyla bunlardan çabucak kurtuluverme beklentisine girmemek gerektiğini belirtiyor. Kısacası, iyileşmek zaman alıyor. Kendi kendimize halledemediğimiz sorunları bir utanç ya da başarısızlık olarak hanemize yazmak yerine, dışarıdan yardım almak, profesyonel birileriyle konuşmak mutlaka gerekiyor.

Kaynak:

Vice

Şule Kulein: Lisede “yapabildiği için” sayısal bölümü seçti ve Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’ne girdi. Üniversitede katıldığı Mühendislik Kulübü’nün dergisi StepS’e aşık olduğunda, içine sözelci kaçmış bir sayısalcı olduğunu fark etti. Yazım kuralları konusunda etrafındakileri itinayla delirten Şule, 2 yıl boyunca StepS’in editörlüğünü yaptı, üniversitede ve sonrasında okul ve şirket dergileri ile çeşitli bloglara yazılar yazdı. Seyahat etmeyi, okumayı, öğrenmeyi seviyor. Basılı materyalin hastası, fakat çevrimiçi de fena durmuyor. Şule kendini bildi bileli yazıyordu; artık bir de Uplifers’ta yazıyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale