X

Popüler wellness trendleri gerçekten iyileşme vadediyor mu?

Yakınlarda Netlix’in “(Un)Well” belgesel serisini izledim. Ayahuasca, aralıklı oruç, aromaterapi, Arı Zehri Terapisi gibi batı tıbbına alternatif, popüler wellness trendlerinin iyileştirici özellikleriyle birlikte olası karanlık yönlerinden bahsediyor. Netflix ekibi, ‘wellness’ın gitgide büyüyen, karlı bir endüstri olduğunu belirterek sorguluyor; “Bu ürünler/yöntemler gerçekten iyileşme vadediyor mu?”

Birçoğumuz kendimizi iyileştirmek ya da hayat kalitemizi artırmak için alternatif yöntemler arıyoruz, çünkü batı tıbbi maalesef birçok konuda yetersiz kalıyor. Zihin ve beden ayrı iki disiplin olarak ele alındığı için, özellikle kronik hastalıklara yönelik kalıcı çözümler sunulamıyor. İlaçlarla birlikte semptomlar hafifletilmeye çalışıyor ama sorunların asıl kökenine inilmiyor. Kişinin geçmiş deneyimleri, travmaları ve psikolojik durumu göz ardı ediliyor.

Fakat belgeselde de gösterildiği gibi, wellness yöntemleri bazı insanlar için hayat değiştirici olurken, bazıları için hiç işe yaramıyor. Hatta ekstrem durumlarda hayati tehlikeye dahi sebep olabiliyor. Bu sebeple dikkatli yaklaşmamız gerekiyor.

Bu konuyla ilgili ilk belirtmek istediğim şey; hangi aracı kullandığımız kadar, onu “nasıl” kullandığımızın da önemli olduğu. Çalışmalarını beğeniyle takip ettiğim Dr. Gabor Mate konuşmalarında, dışarıdan bakıldığında “her şeyi çok doğru yapan” ama erken yaşta ölümcül hastalıklara yakalanan kişilerden bahsediyor. Bu insanlar düzenli olarak spor yapıyor, detoks programlarına katılıyor, doğal kişisel bakım ritüelleri (kuru fırçalama vb.) uyguluyor, yogaya gidiyor. Öyleyse sorun nerede?

Kendimden iki örnekle anlatmak istiyorum.

Ben bir dönem aralıklı oruç yapmak için akşam 17:00’den itibaren bir şey yemiyordum. Sindirim sisteminin dinlenmesi ve vücudun kendini yenilemesi için olumlu bir etkisi olduğunu okumuştum. Kilo vermek için de iyi bir yöntemdi. Fakat bu rutin bende bir süre sonra bir takıntıya dönüştü. Yemek saatim gecikince paniğe kapılıp, hızlıca eve yetişmeye çalışıyordum. Kendim için iyi bir şey yapmaya çalışsam da, bu rutin bende anksiyeteye sebep olmuştu. Oysa yemeğimi biraz daha geç bir saatte ama huzur ve sakinlik içinde yesem, bedenim muhtemelen daha iyi sindirebilecekti. Dolayısıyla, kendime iyilik yapmaktan çok zarar veriyordum. 

Benzer bir şekilde vegan beslendiğim iki yıllık dönemde, baklagiller de dokunduğu için yiyebildiğim şeyler oldukça kısıtlıydı. Bitki bazlı beslenmek her ne kadar iyi hissettirse de devamlı yaşadığım “Ne yiyeceğim?”, “Aç kalır mıyım?” kaygıları beni strese sokuyordu. Bu sebeple bir süre sonra zihinsel sağlığımı da gözeterek yine bitki ağırlıklı ama daha esnek bir beslenme rutinine geçtim.

Gabor Mate’nin de belirtmek istediği şey şu; hayatımızı stres içinde yaşıyorsak, tüm bu yöntemler maalesef ki anlık rahatlama dışında kalıcı bir etki sağlayamıyor. Benim örneklerimde de sorun, aralıklı oruçta ya da vegan beslenmede değildi. Nitekim bunlardan verim alan birçok insan tanıyorum. Sorun, iyi beslenme isteğimi dahi bir stres unsuruna dönüştürmemdi. 

Bazen de bu hayat tarzı dışarıya yansıtmak istediğimiz bir “kimlik” haline geliyor. İradeli, güçlü, özenilen biri olmak gibi… Bazen ise tüm bunları, tamamlanması gereken bir to-do olarak görüp, adeta bir görev niyetiyle yapıyoruz. Bu iki şekilde de aslında gerçek ihtiyaçlarımızdan kopuk bir şekilde, otomatik pilotta yaşıyoruz. Bu sebeple kendime artık sık sık soruyorum:

Bu öz sevgi mi? Gerçek ihtiyacım mı? Bana gerçekten iyi geliyor mu?

Bunlara ek olarak, workshop/grup çalışmaları/enerji seansları gibi kişisel gelişim çatısı altında katıldığımız aktivitelerdeki tutumumuzu fark etmek de önemli. Kimi insanlar, devamlı olarak bu tarz eğitim ve aktivitelere katılıyorlar. Her hafta sonu farklı bir kampta, farklı bir yöntemi deniyorlar. Hiçbirinde tam olarak derinleşemedikleri için öğretiler yüzeysel kalıyor. Üstelik bu yaklaşım bir süre sonra bir bağımlılığa dönüşebiliyor. Kendileriyle gerçek anlamda yüzleşmemek adına, kendilerini devamlı meşgul tutuyorlar. İyileşmek için başladıkları şey, bir kaçış mekanizmasına dönüşüyor.

Ben de kendimi ara ara bu tarz çalışmalarla çok doldurduğumda fark edip, programımı sadeleştirmeye çalışıyorum. Evet, psikolojik ve spiritüel konularda öğrenmek ve deneyimlemek istediğim çok şey var. Fakat hayatın keyif ve neşe boyutunu da kaçırmamak lazım! Üstelik iyileşmek zaman alan bir süreç. Kendimize karşı sabırlı olmayı gerektiriyor. Kendimizi devamlı bir yöne doğru çekiştirmek ya da süreci hızlandırmaya çalışmak yerine, o anki şartlarımız doğrultusunda elimizden geleni yapmamız yeterli.

Son olarak belirtmek isterim ki, tüm bu yöntemler/öğretiler yalnızca birer “araç”. Jiddu Krishnamurti şöyle der: “Sen hem öğretmen hem de öğrencisin; Sen Usta’sın; Sen guru’sun; Sen lider’sin; Sen her şeysin. Asıl dönüşüm, bunu anladığında başlayacak.”

Evet bedenimizi, zihnimizi ve ruhumuzu iyileştirmek için çeşitli kaynaklardan yararlanıp destek alabiliriz. Ama yöntemlerden bağımsız kendimizi iyileştirecek ve daha doyumlu bir hayat yaşamamızı sağlayacak güç içimizde. Kullandığımız araçlar, o gücü açığa çıkarmak üzere çalışıyor. Takip ettiğimiz gurular/öğretmenler, bizim kendi içimizdeki guruyu keşfetmemize aracılık ediyor. Sandığımızdan çok daha fazla güçlüyüz!

  • Siz de wellness/şifa çatısı altında kullandığınız kaynaklara bir de bu gözle bakın. Onları nasıl bir motivasyon ile yaptığınızı fark edin.
  • Çoğu wellness trendinin gelip geçici olduğunu ve her şeyin herkese uygun olmadığını hatırlayın. Yeni bir şey denemeden önce, onu tüm boyutlarıyla araştırın. Kendinizi bir rutine otomatik olarak kaptırmak yerine, andaki ihtiyaçlarınıza göre hareket edin.
  • Sağlık koşullarınızdan dolayı zorunda olmadıkça, Paleo, Keto, Dukan, Çiğ Beslenme gibi kısıtlayıcı diyetlere mesafeli yaklaşın. Kısa dönemde olumlu etkileri olabilir ama uzun dönemde yeme bozukluğuna dönüşme ya da anksiyete/kaygı gibi psikolojik semptomlar oluşturma ihtimalini göz ardı etmeyin.
  • Boş zamanlarınız sürekli kişisel gelişim aktiviteleri ile dolu ise bazılarını eleyip, kendinize dinlenmek ve eğlenmek için zaman yaratın.
  • Hiçbir yönteme ya da rehbere bağımlı olmayın. Bu araçlardan faydalanarak, kendi içinizdeki guruyu keşfedin.

İlginizi çekebilir:

Kübra Keleş: 2018 yılında “kendi gerçeğimi” yaşamak üzere bir yolculuğa çıktım. Gerçi hayat boyu bu yolculuktaymışım da, bunu fark etmem 27 yılımı almış ve artık hızlanmanın zamanı gelmiş. En büyük destekçilerim Kundalini Yoga ve Gestalt öğretileriyle, kendimi değiştirmek için değil, tam tersi daha fazla “ben” olabilmek için yürümeye devam ediyorum. Hem kendimin hem de bu yoldaki diğer kahramanların yoluna ışık tutabilmek, yaralarımızı birlikte dönüştürebilmek için yazıyorum.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale