Nasıl ilişki kuruyorsunuz: Kişilerarası ilişkilerinizin yapıcı veya yıkıcı olmasının ardındaki nedenler

Doğumla başlayan, ebeveyne verilen tepkilerle ortaya çıkan sosyalleşme süreci ve bu süreçte kurulan kişilerarası ilişkilerin biçimi diğer ilişkilerin, hatta evlilik hayatının nasıl yaşanacağının bir göstergesidir. Evlenmeden önce bireylerin kişilik özellikleri ve ilişki kurma biçimleri yaşadıkları ilişki içinde gün yüzüne çıkmaktadır. Başkalarıyla ilişki kurmanın temelinde aslında bireyin varoluşunu doğrulama amacı bulunmaktadır.

Dolayısıyla ilişkide iyi ben, kötü ben ve ben değil gibi geçişler yaşanmakta ve ilişkide bulunulan diğer birey de bu algıya göre değerlendirilmektedir. Bu sebeple yetersiz ve yanlış bakış açıları oluşabilmektedir. Ve bir şekilde birey onaylanma ihtiyacı içinde de olduğundan, ilişkilerinde davranışlarını uyumlu hale getirmediği takdirde problemler yaşamaktadır.

İlişkilerde ihtiyaçların doyurulması esastır, bununla birlikte bu durum iki taraflılık ilkesi temelindedir. Taraflar benzer ihtiyaçlar doğrultusunda memnun edilmek istemekte, ihtiyaçlara uygun cevaplar beklemektedir. Bu cevaplar kimi zaman uyumlu, kimi zaman başarılı ve güçlü hissetmek zorunda olduklarından baskın, kimi zaman düşük özgüven sebebiyle kaçınan, kimi zaman bir diğer kişiden üstün hissetmek sebebiyle küçümseyici, kimi zaman öfke kontrolünün zayıf olması sebebiyle öfkeli, kimi zaman da müdahale etme isteği ile manipülatif biçimde olmaktadır. En çok görülen baskın ve öfkeli tavırdır. Uyumlu tavır ise daha çok empati gücü yüksek ve ilişkide büyüme/gelişme anlayışına sahip bireylerde görülmektedir.

Aslında bir de niyet önemlidir; yapıcı mı olunacak, yıkıcı mı? Ancak bu niyeti de bireyin kişilik yapısı ve kişilerarası ilişkilerinin nasıl olduğu belirlemektedir. Kişilerarası ilişkiler her zaman geliştirilebilir ve iyileştirilebilir bir süreçtir… Erken dönemde tepkileriniz ne oldu, nasıl gelişti ve diğer ilişkilerinize nasıl yansıdı, genetik geçişlerinizin farkında olmakla birlikte epigenetiği önemsediniz mi, yaşamdaki rolleriniz nasıldı ve ne gibi değişim süreçleri geçirdi, nasıl uyum sağladınız, sağlayabildiniz mi, başınıza neler geldi ve bu gelenlerin sizde bıraktığı etkiler ne oldu? Bunlar gibi süreçlerin analiz edilmesi ile kişilerarası ilişkilerimizi iyileştirebilir, ilişkilerimizi daha yaşanır kılabiliriz.

İlginizi çekebilir: İlişkilerde başarının sırrı: Duygusal zekanın 5 boyutu

İdil Arasan Doğan Uzman Psikolog
İstanbul doğumlu olan Öğr. Gör. İdil Arasan Doğan, Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Yüksek Lisans programı ile başladığı akademik yaşamını Psikoloji Doktora Programı ile sürdürmektedir. Yüksek ... Devam