X

Masalsı gün batımlarıyla büyüleyen Filipinler’in mistik adası: Siquijor

Bambulardan özenerek yapılmış ranzanda, odayı aydınlatan güneş ışıklarıyla gözlerini açıp uykunu almış ve dinlenmiş bir şekilde uyanıp geriniyorsun. Dışarıdan gelen dalga ve kuş seslerinin çekiciliğine kapılıp yatağından kalkıp dışarıya yöneliyorsun.

Hamağında yavaş yavaş sallanarak dalgaların ritmine uyduruyorsun kendini.

Terliğini giyme ihtiyacı duymadan gösterişsiz tahta kulübeden çıkıp ağaçların gölgeleri altında 5-10 adım atınca çıplak ayakların sahildeki ılık kumlara ulaşıyor. Sakin dalgaların ıslattığı kumların hemen dibindeki ağaçların arasına gerilmiş hamaklardan birine atıyorsun kendini. Etrafta doğanın seslerinden başka bir ses yok, ne bir yerlere yetişmeye çalışan insanların bağırış çağırışı ne de trafikte ilerlemeye çalışan araçların sabırsız kornaları…

Hamağında yavaş yavaş sallanarak dalgaların ritmine uyduruyorsun kendini. Kafandaki gerginlikler kaybolup gitmiş, evindeyken yaşadığın o gün yetişmesi gereken işlerin tedirginliği zaten artık çok uzakta. Bazı koşuşturmalı tatillerde içine dert olan “görülmesi gereken tüm yerleri nasıl yetiştireceğim, hangi sırayla gideceğim?” endişesini de yaşamıyorsun. Filipinler’in kendi halindeki adalarından birinde, Siquijor adasındasın! Buraya ayırdığın günler doğayı ve adayı keşfetmek, ılık sularında serinlemek üzerine. Dinleneceğin ve adanın ritmine uyup sakinleşeceğin bir tatil seni bekliyor.

Gördüğüm manzaranın güzelliği ve adanın insanı içine alan sakin havasıyla birlikte aklımdaki sorular uçup gidiyor ve hemen adanın akışına uyum sağlamaya başlıyorum.

Cebu ve Negros ana adalarının açığında yer alan bu göreceli küçük adaya Negros’taki Dumaguete şehrinden bineceğin vapurla birkaç saatlik bir yolculuk sonrası ulaşabilirsin. Yan tarafındaki Cebu adasına göre daha az turistik olan bu adada sakin yaşamı deneyimlemek için iki ya da üç gününü ayırman yeterli. Siquijor adası Filipinler’in mistik adası olarak tanınıyor. Ada vapurunda tanıştığım adalıların hepsi el fallarına bakan, özel karışımlarının dumanlarıyla geleceğini okuyan yaşlı teyzelerin hikayelerini anlatıyor. Dünyanın bir köşesinde yer alan, adı pek duyulmamış bu adaya kadar gelmişken tanımadığım yaşlı teyzelere uğrayıp geleceğimle ilgili şeyler hakkında yorum yapmalarını dinlesem mi diye derin düşünceler içinde kaybolmuşken adaya ayak basıyorum. Gördüğüm manzaranın güzelliği ve adanın insanı içine alan sakin havasıyla birlikte aklımdaki sorular uçup gidiyor ve hemen adanın akışına uyum sağlamaya başlıyorum.

Buraya ayırdığın günler doğayı ve adayı keşfetmek, ılık sularında serinlemek üzerine.

Vapurda tanıştığım iyiliksever adalılar adaya varınca da bırakmıyor, limandaki kafeye davet ediyorlar beni. Daha önce Türkiye’den gelen biriyle hiç tanışmamış olan kafe sahibi buz gibi bir ice tea ikram ediyor (Filipinler’de ice tea varken başka içeceğin lafı edilmez) ve Türkiye’nin nerede olduğunu tahmin etmeye çalışıyor, “uzak bir yer” diyor ama çıkaramıyor… Kalacak bir yer ayarlamadan gelmiş olduğum için tüm ahali toplanıp konuyu derince değerlendiriyor ve etraftaki hostelleri gezip yer aramam için bir tricycle ile anlaşmamda hemfikir kalıyor. Etrafı gezdiren tricycle şoförüm her Filipinli gibi oldukça konuşkan, hemen hayat hikayesini paylaşıyor benimle… Hristiyan bir ailede doğduğunu ama Müslüman bir kadına aşık olup onunla evlenebilmek adına Müslüman olduğunu anlatıyor. Filipinler’de Müslüman erkeklerin yeterli geliri olduğu sürece birden çok kadınla evlenmesinin önünde bir engel olmadığını söylüyor. Bu kuralı sonuna kadar kullanan şoförüm de tam 4 kişiyle birden evleniyor ve bu eşlerinden tam 5 tane çocuk yapıyor, evet hepsiyle aynı anda evli!

Dinleneceğin ve adanın ritmine uyup sakinleşeceğin bir tatil seni bekliyor.

Filipinler’de tanışıp muhabbet ettiğim her insandan akıl almaz bir hikaye dinliyorum ve bu ülkede sonsuza kadar gezip herkesin öyküsünü dinlemek istiyorum! Boş yeri olan sevimli bir hostel bulduğumda tam da güneş denize yaklaşmaya başlıyor. Gökyüzü harika renkler barındıran mükemmel bir tabloya dönüşüyor. Sahildeki kayalara oturup diğer gezginlerle birlikte bu mistik adanın ruhuna bırakıyoruz kendimizi.

Siquijor adasını keşfe çıkmak için hazır hissettiğinde adanın her tarafını rahatça görebilmek için öncelikle bir motor kiralamalısın. Görülmesi gereken yerler adanın farklı köşelerine dağılmış durumda ve ada yürüyerek gezilemeyecek kadar büyük. Motor kiralarken dikkatli olup motorun her şeyinin tam olduğundan emin olmanı öneririm. Mesela ben kiraladığım motora oturduğumda aynalarının olmadığını fark etmiştim. Geri dönüp aynaları sorduğumda ise aynaları gerekli bulmadıkları için çıkardıklarını söylediler. Ancak yoğun ısrarlar sonucunda başka bir motorcuya yönlendirilip tüm parçaları tam olan bir motora kavuşabildim. Motor faslını hallettikten sonra mayonu, havlunu ve birkaç şişe soğuk suyu yanına alıp yola çıkabilirsin.

Yola koyulup keşfe başladığında güneş çoktan tepeye gelmiş ve yakıcı sıcaklığını gösteriyorsa ilk durak olarak “Balete ağacı”na uğra. Bu bölgenin en yaşlısı olduğu söylenen bu ağacın yaklaşık 400 yaşında olduğu tahmin ediliyor. Geçen bu uzun yıllarda ağaç tüm çevresini hakimiyetine almış; doğal su kaynaklarına doğru uzanan kökler büyük bir alana yayılıp yerleri kaplamış; kafanı kaldırıp baktığında ise her yöne uzayan dallarının nerelere kadar gittiğini kestiremiyorsun.

Yola koyulup keşfe başladığında güneş çoktan tepeye gelmiş ve yakıcı sıcaklığını gösteriyorsa ilk durak olarak “Balete ağacı”na uğra.

Bu dalların oluşturduğu koyu gölgenin altı öğle güneşinin yakıcı ışınlarından korunmak için harika bir yer. Ağacın hemen altında ise buz gibi suyu olan minik bir havuz yer alıyor. Ağacın gölgesinde oturup ayaklarını suyun içine bırakarak serinlediğin an sanki bu ikili seni o sıcak günün telaşından çekip alarak sakin bir dünyaya çekiveriyor ve geçen kadim yılların sakinliğini hissettirmeye başlıyor. Ama gözlerinin kapatıp o sakinlikte kalmana razı olmayanlar da var; havuzun içinde dolanan meraklı balıklar. Havuzun bu serin sularında gezinen balıklar turistik beldelerde gördüğümüz “food spa”lardaki balıklarından. Suyun içinde bir hareket fark ettiklerinde akın akın gelip etrafını sarıyorlar. Ağacın altı bacaklarına dokunan balıkların gıdıklamasına dayanmaya çalışanların kahkahalarıyla doluyor. Herkes mutlu; koyu gölge, yaprakların hışırtısı, suyun buz gibi serinliği ve doğal spa bir arada.

Filipinliler sana gülümseyip el sallayacak…

Asırlık ağacın gölgesinde yeterince serinleyip enerjini topladıktan sonra motora atlayıp yolculuğa kaldığın yerden devam edebilirsin. Motorla geçtiğin yollarda gördüğün istinasız tüm Filipinliler sana gülümseyip el sallayacak. Hatta olur da bir okul çıkışına denk gelirsen bir turistin geldiğini gören mutlu çocuklarla etrafın çevrilebilir. Tek tük arabanın, motorun geçtiği yollarda sessiz mutlu bir yolculukla adayı keşfedebilirsin.

Sıcak yeniden etkisini gösterip seni yormaya başladığında güzel bir serinlik için rotanı “Cambugahay Şelalesi”ne çevir. Filipinler’de tepelerin, ormanların arasına gizlenmiş birçok şelale bulabilirsin, fakat bu kadar eğlencelisini bulmak kolay değil, bu şelale tam bir oyun alanı. Bambu ağaçlarıyla kaplı olan bu enfes yer farklı boyda 3 şelaleden ve bu suların aktığı mini göllerden oluşuyor. Şelalenin etrafını çevreleyen ağaçlardan birine bağlanmış kalın bir ipe tutunarak gölü çevreleyen yüksek kayaların üzerinden koşarak göle doğru Tarzan atlayışı yapabilir ve havada saltolar atarak kendini gölün serin sularına bırakabilirsin. Hızını alamazsan şelalelerden birinin kaynağına giderek bu yüksek kayalardan atlayarak şelaleye meydan okuyabilirsin.

Şelalenin etrafını çevreleyen ağaçlardan birine bağlanmış kalın bir ipe tutunarak gölü çevreleyen yüksek kayaların üzerinden koşarak göle doğru Tarzan atlayışı yapabilirsin.

Atlama, yüzme, tarzancılık, taklalar derken suyun içinde zaman geçip yorulduğunda ise tam ihtiyacın olan şey seni bekliyor olacak. Mis gibi bir Hindistan cevizi tabii ki! Şelalenin kenarındaki Filipinlilerden 1 dolar karşılığında asla bitirilemeyecek büyüklükte bir Hindistan cevizi alabilirsin. Elinde taze Hindistan cevizin ile serin suların içinde oturup lezzetli suyunu saatlerce hüpletebilir, tüm yorgunluğunu atabilirsin.

Yorulduğunda ise tam ihtiyacın olan şey seni bekliyor olacak. Mis gibi bir Hindistan cevizi tabii ki!

Dönüş yoluna çıktığında bu yoğun günün sonunda aklındaki tek şey muhtemelen nerede, ne yiyeceğin olacak. Yol kenarında önüne çıkacak uygun fiyatlı salaş restoranlardan birine uğrayabilirsin. Yoğun günün sonunda güzel havalı bir yemeği hak ettiğini düşünüyorsan, yolunu “Baha Bar”a çevirmeni öneririm. Harika yemekleri olan bu restoran aynı zamanda adadaki gezginlerin bir araya geldiği noktalardan biri. Adanın mistik havasına uygun bir mimarisi olan bu barın dış mekan düzenlemeleri de harika. Eğer şanslıysan canlı müzik performansına ya da güzel bahçesinde bir ateş şovuna denk gelebilirsin. Kokteylleri de çok lezzetli olan bu mekanda geceleri eğlence çok uzun sürüyor.

Adanın mistik havasına uygun bir mimarisi olan bu barın dış mekan düzenlemeleri de harika.

Adadaki diğer gününü daha sakin olacak şekilde planlayıp denize ve kumsala ayırabilirsin. Salagdoong plajı serin denizi ve kumsalıyla dinlenmek için harika bir ortam sunuyor. Motoruna atlayıp gideceğin uzaklıkta olan bu plajın ağaçlarla kaplı yolları da ayrı bir güzel. Hafta içi genelde sakin olan bu plaj kendini kumlara bırakıp keyif yapmak için çok uygun. Sahilde güneşin altında yanıp, kendini denize atabilirsin. Sahilde bir de soğuk kaynak suyunun denize karıştığı nokta var, orayı yakalayabilirsen mükemmel bir serinlik seni bekliyor. Bir şnorkel bulup denizin altındaki rengarenk balıkları keşfe de çıkabilirsin. Su o kadar berrak ki, bazı balıkları dışarıdan çıplak gözle bile seçebilirsin. Salagdoong plajında denizin içinden yükselen dev bir kayanın üzerine eklenmiş olan atlama platformu da heyecan arayanlara bir seçenek sunuyor. Olur da yatmaktan sıkılırsan tam 12 metrelik bir yükseklikten suya kendini bırakabilir, büyük bir adrenalin patlaması yaşayabilirsin.

Meşhur “mistik ada” lakabını Siquijor’a ben kendi kafamda güneş batarken adanın büründüğü masalsı ortam için takıyorum.

Yüz, güneşlen, dal, kayalardan atla; günü nasıl geçirirsen geçir, ama akşamüstü olduğunda motoruna atlayıp adanın batı kıyısına doğru yola çık. Kendini batıdaki sahillerden birine atıp kumsaldaki kayaların üzerinde bir yer kap ve yüzünü güneşin batımına çevir. Bu adada güneşin batışı o kadar güzel ki sanki herkes bütün işini gücünü bırakıp kendini sahile atıyor; büyülenmiş bir şekilde gökyüzü ve denizin renklerinin oynaşmasını, renklerin birbirine dönüşmesini izleyerek kendinden geçiyor. Ben de farkında olmadan adadaki planlarımın hepsini güneşin batışına göre yaptığımı ve her gün bu gösteriyle birlikte dalıp başka diyarlara gittiğimi fark ediyorum. Adadan ayrılmak için vapura bindiğimde adaya gelirken merak ettiğim “geleceğini okuyan mistik teyzeler”i tamamen unuttuğum geliyor aklıma. Vapurdan uzaklaşan adaya bakarken yaşlı teyzelerin falları bir yana, meşhur “mistik ada” lakabını Siquijor’a ben kendi kafamda güneş batarken adanın büründüğü masalsı ortam için takıyorum.

 

İlginizi çekebilir: Gili Adalarının en genç rotası: Trawangan Adası

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Gökçe Argun: Büyük küçük kaçamaklarla yeni yerler keşfetmekten daha güzel ne olabilir? Daha önce yürünmemiş sokakların, henüz tadılmamış yemeklerin heyecanı yaşanmalı diye çıktığım yollarda kuşlara özenip uçaktan atladığım, uzak bir köyde sessizce oturup iç sesini duymaya çalıştığım ya da okyanusa dalıp köpek balıklarını gözetlediğim anlar deneyimlerimin en vazgeçilmezleri. Bu hikayelerden etkilenip de yola düşenlerden biri neden sen olmayasın?

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale