X

Kışın su içmenin önemi: Kış hastalıklarıyla savaşmada suyun faydaları nelerdir?

Battaniyelere sarılma, marshmallow’lu sıcak çikolatalar içme ve kardan adam yapma zamanı geldi. Aralık ayı ile birlikte aniden düşen sıcaklıklarla kış kendisini gösterdi. Kimisi için eğlence, kimisi içinse sadece üşümek, yağmur, çamur ve hastalıklarla boğuşmaktır kış. Nitekim, sevsek de sevmesek de kış tüm soğuğuyla kapımıza dayandı.

Kış denince akla gelen ilk şeylerden biri grip, nezle, soğuk algınlığı gibi kışa özgü hastalıklardır. Bu hastalıklar nedeni ile günlerce boğaz ağrısı, vücut kırgınlığı gibi problemler baş gösterebilir. İstirahat edemeyecek durumda olanların ise bu hastalıkları başkalarına yayma ihtimalleri yüksektir. Kısacası, insanların yaşam kalitesi düşer.

Kışın hastalıklardan korunmak ve bağışıklığı arttırmak adına özellikle C vitamini üzerinde durulur. C vitamini içeriği yüksek gıdalar listeleri yayınlanır. Ayrıca bitki çayları tarifleri de paylaşılır. Bolca tüketilmesi önerilir. Bunun dışında her gün 5-6 porsiyon sebze – meyve tüketilmesi hatırlatılır. Ellerin iyi yıkanması konusuna özellikle dikkat çekilir. Hastalıklara yakalandığımızda da bu önerilerin uygulanması gerekir.

Dikkat edileceği gibi, kışın hasta olmamak ve bağışıklığı güçlendirmek için önerilen besinlerin çoğunluğu yüksek su içermektedir. C vitamini içeriği yüksek gıdalar, bitki çayları, büyükanne tarifi çorbalar hep yüksek oranda su içermektedir.

Kışın soğuk havalarda ısınmak için ilk akla gelen, elbette bir bardak su içmek değildir. Bunun yerine aklımıza; sıcak bir şeyler içmek, sobanın başına geçmek, kalın battaniyelerin altına sığınmak ve kaloriferin derecesini artırmak gelir. Böylece ortam ve vücut ısısını arttırmış oluruz. Ancak ısınmak için yapılan tüm bu eylemler vücudumuzun ve cildimizin kurumasına yani dehidrasyona neden olabilmektedir.

Yazın ter yoluyla kaybettiğimiz suyun yerine getirilmesi için su tüketimini arttırmamız gerekmektedir. Kışın fazla terlemediğimiz için, ter yoluyla daha az su kaybederiz. Bu yüzden genel olarak kışın daha az su tüketiriz. Peki bu, kışın suya daha az ihtiyacımız olduğu anlamına mı gelir? Aslında gelmez. Çünkü su içildiğinde ve haricen kullanıldığında hastalıklardan koruma ve iyileştirme gücüne sahiptir.

Hastayken sıvı tüketmenin önemi

Yediğimiz yemekleri sindirmek için enerjiye gereksinim vardır. Bir öğünde yemeği fazla kaçırdığımızda ya da ağır yemekler yediğimizde, sindirim için gerekli olan enerji miktarı, vücut için harcanan enerjinin %40’ına karşılık gelir.

Hasta iken vücudun mikroplarla savaşmak ve iyileşmek için ekstradan enerjiye ihtiyacı vardır. Sindirilmesi daha kolay ve besin değeri yüksek gıdalar tüketmek, hastalığı kolay atlatmak ve çabuk iyileşmek açısından önemlidir. Hasta kişilerin iştahsız olmalarının nedenlerinden biri de budur.

Hastalık durumunda katı gıdaların azaltılması, daha çok sıvı gıdalar tüketilmesi sindirim organlarının işlevini azaltacaktır. Suyun besin taşıma ve toksin atmadaki rolünü artık hepimiz biliyoruz. Su, sulu gıdalar ve sıvı içeriği yüksek yiyecekler hastalık sürecinde enerjinizi arttırarak sizlere yardımcı olacaktır.

İlgili yazılar: Suyu yemek: Su içeriği yüksek sebze ve meyve tüketmenin faydaları

Hastalık sürecinde su, sulu gıdalar ve sıvı içeriği yüksek içerikler hastalık sürecinde enerjinizi artırmaktadır.

Hastalıklar sürecinde iştahsızlık çektiğimiz gibi daha fazla susadığımız da bir gerçektir. Su yerine farklı sıvılar (gazlı, şeker içeriği yüksek, enerji içecekleri gibi) içmek ise iyileşme sürecini hızlandırmaz, aksine yavaşlatır. Unutmayınız ki; işlenmiş her gıda vücudu ekstra yormakta ve toksin yükünü arttırmaktadır.

Kış hastalıklarının ortak özelliği, hemen hepsinin burun tıkanıklığına neden olmasıdır. Burun tıkanıklığında ağızdan nefes alıp vermek gerektiği için bir süre sonra boğazda kuruluk hissedilmeye başlanır. Düzenli olarak su içilmez, sıvı alımı yapılmazsa boğazlar kuruluktan ötürü tahriş olmaya başlayabilir. Ayrıca düzenli olarak sıvı tüketerek, yine sıklıkla kış hastalıklarında görülen geniz akıntısının vereceği rahatsızlıkları ve tahrişleri önlemek de mümkün olabilir.

Suyun harici kullanımı

Kışın hastalıklardan korunmak için kendinize güzel bir detoks banyosu hazırlayabilirsiniz. Bu sayede en büyük organımız olan derinin toksin yükünün azaltılmasını sağlayabilirsiniz. Üstelik detoks banyosunu hazırlamak son derece kolaydır:

Sıcak suya bentonit kili, epsom ve himalaya tuzu, doğal sirke ve birkaç damla aromatik yağlar ekleyin. (Suya eklenecek malzemelerin yaş, kilo ve su miktarı göz önünde bulundurularak miktarları ayarlamak gerekmektedir). Küveti olmayanlar bunu ayak banyosu olarak da uygulayabilir. Haftada 1 kere olmak üzere 20 dakika uygulayabilirsiniz.

Bentonit kili, epsom ve himalaya tuzunun yanı sıra doğal sirke ve aromatik yağlar yardımıyla detoks banyosu hazırlayabilirsiniz. 

Yine boğaz ağrılarında suya eklenecek tuz, karbonat gibi doğal dezenfektanlar ile yapılacak pratik gargaralar, iyileşme süreci hızlandıracak ve boğaz bölgesini rahatlatacaktır.

Kışın kaloriferin üzerine küçük bir kapta su koyarak, havanın nemini rahatlıkla ayarlayabilirsiniz. Böylelikle ciltte, solunum yollarında vs. kurumalar önlenmiş olunur.

Kışın kaplıca, spa, hamam ve saunanın önemi

Suyu tek başına şifa getirmez. Harici olarak da sudan faydalanmak gerekir. Mesela; sıcak termal suları, soğuk geçen kış için oldukça caziptir. Bu sayede yalnızca sıcak suyun verdiği rahatlama hissine sahip olmakla kalmayıp, aynı zamanda sıcak su ve su buharı yardımıyla toksinleri de atabilirsiniz.

Kış programınıza sıcak suyu eklemenizi hastalıklardan korunmak adına tavsiye edilmektedir. Unutmayalım ki, hastalanmamak adına koruyucu önemler almak, hastalandıktan sonra iyileşmeye çalışmaktan çok daha kolaydır.  

Belirtmeden geçmemekte fayda var, ister kaplıcaya gidin, ister hamam kullanın, ter ile birlikte atılan sıvı ve mineral kayıpları yerine takviye edilmezse ve yeterli dinlenme süresi vücuda tanınmazsa, bu durum faydadan çok zarara yol açabilir.

Oya Milli Sülün: Sulak bir ülke olan Hollanda'da doğup, büyümeme rağmen, kendimi bildim bileli bir bardak su içmez, üniversite yıllarında okurken de içme suyu ile ilgili hiçbir çalışma yapmak istemezken, yaşam beni "canlı su" uzmanı yaparak hayatın ne kadar ironik olduğunu kanıtladı. Ben de hayatın bana verdiği cevaba karşılık, suyun bilinmeyenlerinde önce bir güzel kayboldum sonra da kendimi de bulup çıktım… Siz de su deyip geçmeyin, çünkü SU: aşktır, sanattır, sevgidir, barıştır, bununla birlikte aynı zamanda şifadır, enerjidir, yakıttır, güçtür, bazen de afettir, seldir, çığdır...

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale