X

Kadın dövüşçülerin fıtratı

Asi ve cesur tarzını ana akımda kabul ettirmeyi başaran VICE dergisinin, MMA (mixed martial arts) dünyasını şekillendiren uluslarası etkenler hakkında görsel ve yazılı haberler aktaran online yayını Fightland düzenli olarak takip etmeye gayret ettiğim portallar arasında. Geçen gün çok ilgimi çeken ve meraklandıran bir başlığa denk geldim: “Simone de Beauvoir’ın feminizmi ve kadın mixed martial arts’ı”.

Simone de Beauvoir

Yüksek lisansım esnasında cinsiyet politikalarına değinen bitirme projemde önemli bir yere sahip olan “Ikinci Cins” (The Second Sex) kitabının yazarı, ünlü fransız varoluşçu düşünür, Simone de Beauvoir ile dövüş sporlarının tam olarak ne alakası vardı?

Özetleyeyim. Pedro Olavarria imzalı yazı öncelikle şu soruyu soruyor: “UFC Bantamweight (horoz siklet) şampiyonu kimdir?” Sonra cevabın şüphesiz (fakat az tanınan) T. J. Dillashaw olduğunu, aklımıza (kat ve kat daha medyatik ve ilgi çekici olan) Ronda Rousey’nin ancak “UFC Kadınlar Bantamweight şampiyonu kimdir” sorusu sorulduğunda geldiğinin altını çiziyor.

Ronda Rousey “The Expendables 3” filminin setinde

Bu bariz olduğu kadar önemli gözlemi ülkemize has örneklerle de çoğaltabiliriz. Medyada “Türkiye Basketbol Ligi” dendiği zaman erkekler liginden bahsedildiğini biliriz veya bir haberde bahsi geçen doktor, sürücü, öğretmen erkek değilse mutlaka cinsiyeti belirtilerek kullanıldığına hepimiz alışığızdır. Örneğin; “Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi”, “bayan sürücü”, “bayan doktor”, “kız öğrenci” (daha nazik olduğunu zannedilerek cinsiyet belirtmek için kadın yerine bayan kelimesinin kullanımına ayrıca değinmiyorum, o bambaşka bir konu.) Erkek cinsiyetini belirtme ihtiyacını ancak ve ancak, kadın cinsiyetiyle bağdaştırdığımız meslekleri yapan erkeklerden bahsederken hissederiz (örneğin “erkek hemşire”).

Yazıya geri dönersek, Olavarria ardından Simone de Beauvoir’ın “İkinci Cins”te savunduğu görüşü özetliyor: kısaca “erkek”, varsayılan tanımlama ve aktarma biçimimizdir ve bunu sorgulamadan varsayarız (bunu dil bilimi dahil birçok şekilde örneklendirebiliriz). Bir yandan Kadın MMA’i hem gittikçe yaygınlaşıp popülerleşiyor, hem de UFC gibi dünyanın en prestijli ve güçlü dövüş ligi kadın divizyonuna daha çok siklet ekliyor. Buna rağmen ismi nispeten az bilinen T.J. Dillashaw’ın “ UFC Bantamweight Şampiyonu” sıfatına layık görülüp, Hollywood starı olma yolunda ilerleyen Ronda Rousey ancak “Kadın Şampiyon”u olabiliyor.

UFC’nin horoz siklet şampiyonları

Ufak bir parantez açarsam, cinsiyet bilimleri (gender studies); antropoloji, sosyoloji, dil bilimi, tarih, dil bilimi ve biyoloji gibi birçok disiplinin iç içe geçtiği bir alan. Aynı zamanda gözlem, analiz ve çıkarım yapmak için son derece kaygan bir yüzey. Bu nedenle bu konudaki şahsi görüşümü bir paragrafta ifade etmem mümkün değil. Yalnızca, biraz klişeye kaçma pahasına, erkek ve dişinin biyolojinin ve sosyo-ekonomik ve kültürel etkenlerin karmaşık bir birlikteliği olduğu kadar, birbirini farklılıklarıyla destekleyen tek bir bütünün parçası olduğu görüşünün aklıma yattığını söylemeliyim (boş bir kağıdın ortasında bir daire kestiğinizi düşünün, bir elinizde kesilmiş bir daire, diğer elinizde ortasında boş bir daire kesilmiş bir kağıt var).

Sonuç itibariyle Fightland yazarı da, Simone de Beauvoir’ın görüşlerini veya UFC’nin Kadın MMA’ini (erkeklerinkinin aksine) dövüşçülerinin dış güzelliklerini ön plana çıkararak pazarlamasını doğru veya yanlış olarak değerlendirmektense, yaşadığımız bu cinsiyetçi dünyada 1940’larda yazılmış bir kitap ile 21. yüzyılın popüler sporunun aralarındaki bu bağlantıya dikkat çekmek istiyor.

Ne diyelim. Demek ki tüm dünyada kadın dövüşçülerin fıtratında bu var.

[quote_box_center]UFC’nin yeni kadın divizyonu tanıtım videosunun teması “Güzellik ve Güç”[/quote_box_center]

Not: Cinsiyet bilimlerine değinen çağdaş ve eğlenceli bir kitap okumak isteyecek kadar meraklıysanız Matt Ridley’nin Kızıl Kraliçe: Cinsellik ve insan doğasının evrimi kitabını tavsiye ediyorum.

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız. tıklayınız. 

Gözde Mimiko Türkkan: Gözde Mimiko Türkkan, fotoğraf, sanatçı kitabı, video gibi çeşitli medyumları kullanarak toplumsal olarak inşa edilmiş kimlikler ve cinsiyet rolleri üzerine çalışmalar üretir. Eserleri, 2010’da Londra’da Central Saint Martins’de güzel sanatlar bölümünde yüksek lisansını tamamladığından beri yurtiçi ve yurtdışında çalışmaları sergilenmektedir. Öte yandan 15 yıl kadar önce başladığı dövüş sporlarına olan ilgisini ve deneyimini paylaşmak için Muay Thai ve CrossFit temelli dersler verdi. Ayrıca İstanbul’un ilk amatör koşu gruplarından olan İstanbul Koşu Kuvvetleri’nin ve Sosyal Güçlendirme için Spor ve Beden Hareketi Derneği BoMoVu’nun kurucularından. Muay Thai haricinde partneriyle beraber hayatlarında düzenli yer edinmiş snowboard, dalga sörfü, CrossFit, koşu ve yoga gibi sporlar ve bedensel aktivitelerini @sync.riders hesabından paylaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale