X

İyilik peşinde koşan koca yürekli bir çocuk: Tuna Soykan

Adı Tuna, henüz 12 yaşında. Tam 1 senedir koşuyor. İyilik peşinde koşanların arasında yapıyor antrenmanlarını, şimdiden pek çok STK’yı (Sivil Toplum Kuruluşu) tanıyor. Yaşı tutmadığı için kasım ayındaki İstanbul Maratonu’na katılamayacak ama ettiği lafların yaşından büyük olduğuna şüphe yok. Hepimizin çevremizdeki ‘umut’ları görmeye ihtiyacımız olduğu şu günlerde, Tuna gibi çocuklar/gençler bana en iyi gelenler. İstedim ki herkes tanısın onu. Ben sordum, Tuna cevapladı. Dokunmadım yazdıklarına. 1-2 ufak düzeltme, hepsi o kadar. O da meslek hastalığından 🙂

Sevgili Olcay ve Emre, size de kocaman bir teşekkür buradan, bu kadar koca yürekli bir çocuk yetiştirdiğiniz için. Dilerseniz artık cevaplara göz atalım:

Seni kısaca tanıyabilir miyiz?

Tuna Soykan

Benim adım Tuna Soykan. 12 yaşındayım. Yedinci sınıf öğrencisiyim. Tek çocuğum ama 2 tane kedim var. Ben de bir Adım Adım’lıyım. Bir yıldır annem ve babamla Adım Adım ile koşuyoruz. Çarşamba ve cumartesi günleri Maçka Parkı’nda ve Belgrad Ormanı’nda koşuyorum. Ayrıca 2 senedir Aikido yapıyorum. Kitap okumayı, sinemaya gitmeyi, voleybol oynamayı, resim yapmayı ve babamın yaptığı çorbaları seviyorum.

Spor yapmak ne ifade ediyor senin için?

Spor yapmak kendimi iyi hissettiriyor. Spor yapmadığım zaman kendimi eksik hissediyorum. Başkalarıyla bir arada olmayı, yeni şeyler başarmayı seviyorum. Bazen spor yaparken çok yorulabiliyoruz ve ‘Keşke gelmeseydim’ diyebiliyorum ama yapıp bitirdikten sonra kendimle hep gurur duyuyorum.

Koşmanın hayatındaki önemi nedir?

Koşmaya annemle başladım, sonra babam da bize katıldı, ama koşu annemin ya da babamın zoruyla yaptığım bir şey değil, severek yapıyorum; çünkü koşu konusunda ilerlemek ve spor yapmaya devam etmek istiyorum. Diğer arkadaşlarımın yapmadığı bir şeyi yapıyorum, yeni bir şeyler başarmak istiyorum.

Ne kadar zamandır Çaylaklar ile birliktesin?

Tuna Soykan’ın ilk Adım Adım Koşu’su

Maçka’daki ilk antrenmanım geçen sene 19 Ağustos’taydı. 1 yıldır Çaylaklar ile birlikteyim.

Antrenmana katıldığın ilk günü hatırlıyor musun? O gün eve döndüğünde neler düşünmüştün?

Antrenmanlara önce annem başlamıştı; çünkü ben katılabilir miyim bilmiyordu. Sonraki hafta ben de katıldım. Koşmanın hep hızlı hızlı yapıldığını düşünüyordum ama tam tersi çıktı. Başta hızlı koştuğum için çabuk yoruldum, o yüzden başaramayacağımı düşündüm, sonra annemle daha yavaş koştum. Eve döndüğümde çok yorulmuştum, ama her hafta gitmek istediğime karar verdim; çünkü eğlenceliydi ve koşuyu sevmiştim.

Çaylaklar ile birlikte olmak neleri değiştirdi hayatında?

Çaylaklarla birçok yeni kişi tanıdım, hepsi benden büyük ama onları arkadaşım gibi görüyorum hep.

Düzenli bir şekilde koştuğunu duyan arkadaşların ilk başta nasıl yaklaştılar sana?

Okulda arkadaşlarımdan hiçbiri koşmuyordu ve koşmanın önceden benim de düşündüğüm gibi hızlı koşmak olduğunu sanıyorlardı ve “Ben senden daha hızlı koşarım” diye laf atıyorlardı. Ama ondan sonra söyledikleri şeyin yanlış olduğunu anladılar ve koşmanın farklı bir şey olduğunu fark ettiler.

Koşmak ile yardımseverlik koşusu yapmak arasındaki fark nedir sence?

Koşmak; kendin için yaptığın bir şeydir, ama yardımseverlik koşusu tam tersidir. Yardımseverlik koşusu; ihtiyacı olan kişiler için yani başkaları için koşmaktır.

Ailece aynı ortamda bulunup, aynı etkinliklere katılmak nasıl bir duygu?

Tuna, ailesiyle koşmaktan büyük keyif aldığını ve ailesinin ona güç verdiğini söylüyor.

Annemle ve babamla koşmayı seviyorum. Aynı ortamda birlikte oluyoruz ve bazen yorulduğumda ikisi de bana güç veriyor. Ben de onlara yetişmek için tekrar koşmaya başlıyorum.

Annen ve baban yardımseverlik koşusu yapacakları STK’ları seçerken sen de sürece dahil oluyor musun?

STK seçimine ben karışmıyorum, annem ve babam birbirlerine sorup karar veriyorlar. Annemin ikinci bağış koşuşu olacak. Geçen sene TEGV için koşmuştu. Babam bu sene ilk kez koşacak, bu yüzden anneme danıştı ve birlikte karar verdiler. Babam Koruncuk, annem de İçerde Çocuk Var projesi için koşacak. Karar aşamasında STK’ların amaçları bizi etkiledi, bu şekilde de annem ve babam seçimlerini yapabildiler. Bu sene İzmir’deki Wings for Life’a giderken yolda Koruncuk Köyü’ne uğradık, babam oradan da etkilendi sanırım.

İlgili yazı: Adım Adım oluşumu ve koşunun iyileştirici gücü

Yaşıtlarına ve/veya bu satırları okuyan yaşıtlarının ebeveynlerine söylemek istediğin bir şey var mı?

Bu zamana kadar bayağı bir spor yaptım farklı farklı, ama beni en çok etkileyen koşuydu; çünkü bizim düşündüğümüzden daha zor bir spor ve yürümekle arasında çok fark var. Ben de bunu koşmaya başladıktan sonra öğrendim. Anne-babalara sesleniyorum; düşündüğünüzden çok farklı bir spor bu. O yüzden biz çocukların yorulacağını düşünmeyin; çünkü bir süre sonra alışıyorsun ve koşmak için can atmaya başlıyorsun.

Kıvanç’ın notu:

Eğer siz de İstanbul Maratonu’nda koşmak isterseniz acele edin; çünkü 31 Ağustos’ta kayıt ücretleri artacak. www.istanbulmarathon.org

Tuna’nın da içinde olduğu Çaylaklar ekibi ile antrenmanlara katılmak için: caylaklar@adimadim.org

Yardımseverlik koşusu hakkında bilgi almak ve STK’ları tanımak için: iyilikpesindekos@adimadim.org

İyi davranın kendinize ve sarılın sıkıca çevrenizdeki en yakın çocuğa…

Kıvanç Ergun: Kıvanç Ergun bugün bisikletin tepesinde, yarın ormanda çamurun içinde… Harekete, iyilik peşinde koşmaya doyamıyor, başkalarına çılgınca gelen şeyleri yapmaktan inanılmaz keyif alıyor. İflah olmaz bir spor tutkunu olan Kıvanç, ‘yükseklerde’ yaşamanın, hayattan keyif almanın yolunu sporda bulmuş ve her gün yeni alanlara kayıp, kendini bilinmezlerde kaybetmekten hiç ama hiç çekinmiyor. Yaşını başını almış ama adrenalin söz konusu olunca kendini alamıyor, aktiviteye dalıyor. 2013 İstanbul Maratonu’nda ilk maratonunu (42 km), 2014'te Frig Vadileri'nde ilk Ultra Maraton’unu (60 km) koştu. Ulaşım aracı olarak bisikleti kullanıyor ve bisiklet kullananların sayısını kültürel gelişmeyle eşdeğer tutuyor. Yazdığı yazılarda sınırları nasıl zorladığından, deneyimlerinden bahsederken, bir yandan da hareket etmemek için yaratılan bahaneleri çürütmekten büyük keyif alıyor. Yardımseverlik koşusunun Türkiye'de tanınmasını sağlayan Adım Adım Yardımseverlik Platformu'nda Marka ve İletişim Koçluğu görevini yürütürken, aynı zamanda TOG'un AA içindeki STK Sorumlusu ve gönüllü koşucusu olarak da devam ediyor yaşamına... Fotoğraf konusunda fena değildir, takip etmek isterseniz: instagram/kiverg

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale