İstediğiniz kişi olamamanızın sebebi: Varoluş seçimi

Danışanlarımla çalışırken çoğunlukla hayatlarındaki bir şeyler veya birileri değişirse istedikleri gibi olacaklarını söylerler. Hem mesleki hem de kişisel deneyimlerim ise bunun tam tersini söylüyor. Kişi önce içeriden kendini değiştirmedikçe dışarıda yaşadığı sorunlar da varlığını koruyor. İçeriden değişmekle kastettiğim şeyi gelişim psikolojisi çok güzel özetliyor aslında: Büyüme ve gelişme merkezden dışarı, yani içeriden dışarıya doğrudur. Değişim de aslında bir büyüme yolculuğudur. Bu nedenle hayatınızın daha iyi olmasını istiyorsanız öncelikle hayatınızın sorumluluğunu almanız gerekiyor.

Şu andaki sorunlarınız ne kadar büyük olursa olsun, bir benzerini geçmişte çözmüş olduğunuz gerçeğini muhtemelen unuttunuz. Aslında geçmişte de problemleri çözmüş, başarılı olmuş bir varoluş şekliniz vardı. İster inanın ister inanmayın, varoluş biçiminizi kendiniz seçiyorsunuz. İşte varoluş seçimi kim olacağınızı seçme gücüdür. Şu anda kim olduğunuz da bir varoluş seçimi. Bir kez seçim yaptıysanız, varoluş seçiminizin gerçekliğine hangi kişiler ve deneyimler aitse otomatik olarak hayatınıza geldiğini görürsünüz.

Varoluş seçimi sizi bir gerçeklikten diğerine götürür. İnanç sisteminizde yaptığınız her değişim yeni bir varoluş seçimidir. Aslında kim olduğunuz ve inandığınız şey ile ilgili düşünce kalıplarını değiştirebildiğiniz her hangi bir anda varoluş seçimi yapıyorsunuz. Kim olduğunuza dair düşüncelerinizi basitçe değiştirerek, göz açıp kapatıncaya kadar kendinizi bir gerçeklikten diğerine sokuyorsunuz. Ve benlik kavramınızdaki bu değişim aslında bilinç düzeyinde de gerçekleşiyor.

Hayatınız boyunca aslında anlık bir dürtü ile kim olduğunuza dair düşüncelerinizi değiştirmeye karar vererek pek çok aşama kaydettiniz. Yürümeyi ve bisiklete binmeyi öğrendiğiniz zamanları hatırlayın. Bu anlardaki gibi yeni varoluş şeklinize bağlılığınız bir gerçeklikten diğerine geçmenizde güçlü bir etki oluşturmuştu. Yaşamakta olduğunuz her bir an bu seçme gücüne sahip olduğunuzu düşünün. Bunu daha önce defalarca yaptınız. Yani tekrar tekrar yapabilirsiniz.

Şimdi asıl soruya geldik: Yaşadığınız koşulları değiştirmeyi gerçekten istiyor musunuz? Şu anda muhtemelen inanç sisteminizin sonucu olan mevcut koşullarınızın gerçekliğine kısılıp kalmış durumdasınız. Maalesef bu gerçeklik de inanmakta olduğunuz düşünceleri değiştirene kadar değişmeyecek. Her zaman doğru olduğuna inandığınızın tam tersi bir gerçekliğe açık olabilir misiniz? Peki, ya şu anda inanmakta olduklarınızın doğru olmaması ihtimaline açık mısınız?

Aklınızdan geçen her düşünce ve ağzınızdan çıkan her ifade zihniniz için bir emir gibidir. Bu bilgiye sahip olmanız hayatınızı değiştirmez. Sonuç alabilmeniz için bunu içselleştirmeniz ve fiziksel olarak deneyimlemeniz gerekiyor. Düşünsel olarak inandığınız şey ile deneyimleyerek öğrenmek aynı şey değildir. Pilotlukla ilgili bir kitap okumakla uçağı fiziksel olarak uçurmak arasında dağlar kadar fark var. Şu anda belki bir kitap okuyarak uçağı uçuramıyor olabilirsiniz ama geçmişte kendi hayatınızda bir çok defa başarılı oldunuz. Çünkü bunu deneyime döktünüz. Aslında sandığınızdan çok daha güçlü ve iyi durumdasınız.
Sandığınızdan daha güçlü ve iyi olduğunuzu duymak sizi sinirlendirdi mi? Öyleyse doğru noktadayız.

Bunun adı dirençtir ve tam olarak bunun üzerinde çalışmanız gerekiyor. Bu gerçeği duyduğunuz her an sizdeki analitik düşünen zihin (yargılayan, sorgulayan, katı zihin) bu fikri hemen yok sayar. Çünkü güçlü olduğunuz bilgisi kaçınılmaz olarak mevcut gerçekliğinizi değiştirme sorumluluğunuzu almayı gerektirir. Bu bilgi zihninizde konuşup duran bir iç sesi de harekete geçirir. Bu ses sizin bu kadar güçlü olmadığınızı kanıtlayacak bir yığın kanıt bulur. Bu iç ses egonuzun sesidir. Hepimizde bu iç ses var ve bu bizi şu andaki gerçeklik kavramımızda (kendi isteğimizle koyduğumuz sınırlar) tutmaya çalışır.

Egonuzun sesi siz bu cümleleri okurken bile işbaşındadır. Okumakta olduğunuz ile inanmakta olduğunuz şey çelişiyorsa egonuz bu bilgiyi reddetme düğmesine basmak üzere ayaklanır. İşte bu yüzden hazır değilseniz, bu yeni gerçekliği ve değişimi hayatınıza almakta zorlanırsınız. Veya yıllardır kişisel gelişim kitapları okuyarak bu bilgileri duymuş olabilirsiniz. Bu durumda egonun “Ben bunu zaten biliyorum” filtresi devreye girer. Ne yazık ki her şeyi bildiğini düşünen birinin yeni bir şey öğrenmesi imkansızdır.

Yaptığınız basit seçimler aslında birer varoluş seçimidir. Hoşlandığınız veya hoşlanmadığınız bir şeyi seçerek aslında bir varoluş seçimi yapmış olursunuz. Düşündüğünüz ve konuştuğunuz her an aslında kim olacağınızı seçiyorsunuz. Ünlü düşünür Noam Chomsky’nin psiko-linguistik dil kuramına göre, kullandığımız söylem (kelimeler, ifadeler) nasıl düşündüğümüzü ve düşüneceğimizi yani kim olacağımızı belirliyor. Öyleyse yeni bir varoluş seçimi yapmak istiyorsanız kullandığınız ifadelere dikkat etmeniz gerekiyor. Belki de kullandığınız ifadeler mevcut gerçekliğinizi korumaya devam ediyordur. Değişim için güç noktası şimdide olduğuna göre, eğer hayatınızda bazı şeyleri değiştirmeyi gerçekten istiyorsanız neden bekleyesiniz? Kullandığınız ifadelere çok dikkat edin. Bakalım gerçekte neler diyorsunuz? (veya hayatınızı nasıl defalarca seçiyorsunuz). Bir psikolojik danışmandan online profesyonel destek almak isterseniz, [email protected] adresine eposta göndererek bilgi alabilirsiniz. Sevgiyle kalın.

İlginizi çekebilir: Yüzleşmekten kaçtığın şey seni iyileştirir: Mutlu ve iyi olmak için yüzleş ve kabul et

Aysel Keskin Psikolojik Danışman
Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir ... Devam