X

İşlenmiş yiyeceklerden kaçış: “Tam gıda” endüstrisi

İşlenmiş yiyeceklerden kaçış: “Tam gıda”

Yemek! Periyodik market alışverişinizi yapmak için süpermarkete gittiniz. Şimdi bütün büyük marketlerde gördüğünüz o reyonları gözünüzün önüne getirin… Ambalajlı ürünler, krakerler, hazır granül kahveler, kutulanmış sütler, peynirler, şişelenmiş çeşitli soslar, sıvı yağlar, konserveler, gazlı/gazsız soğuk içecekler, ısıl işlem görmüş etler, sucuklar, sosisler…

Günümüzde malesef soframıza koyduğumuz yiyeceklerin bir çoğu bir şekilde işlem görmüş ürünler oluyor. Günlük hayatımızda rengi koyulaştırılmış, kıvamı arttırılmış, kimi zaman da gıda boyası katılmış onlarca ürün kullanıyoruz.

Türkiye’de sözünü ettiğimiz processed food (işlem görmüş ürün) endüstrisi günden güne büyüyor; Amerika’daysa bu pazar çoktan doygunluk seviyesine ulaştı.

İşlenmiş yiyeceklerden kaçış: “Tam gıda”

Durum oldukça vahim. Herhangi bir Amerikan marketine girdiğinizde sadece kahvaltılık gevreğine ayrılmış koca bir reyon görmeniz olası. Üzerinde ‘all natural’, ‘whole grain’, ‘non-fat’ (‘tamamen doğal’, ‘tam tahıl’, ‘yağsız’) yazan kutularda, yanyana dizilmiş onlarca çeşit mısır gevreği bulunuyor.

Üstelik bunlar süte eklediğinizde sütünüzü pembe yapabilen türden gevrekler.

İşlenmiş yiyeceklerden kaçış: “Tam gıda”

Gördüğü işlemler sonucunda besin değerleri azalmış, enerji değeri yükselmiş yüzlerce gıda ve bunun bir sonucu olarak epidemikleşen obezite… Bu duruma ve işlenmiş gıda endüstrisine bir reaksiyon  olarak Amerika’da yeni bir akım gelişti: “Whole Food”. Tam Gıdalar olarak dilimize çevrilebilir.

Tanımlamak gerekirse, tam gıdalar herhangi bir işleme maruz kalmamış, doğal yapısı  bozulmamış, sentetik katkı maddeleri içermeyen gıdalardır. Organik ürünlerle sıklıkla karıştırılsa da organik ürünler her zaman tam gıda özelliği taşımayabilir. Aynı şekilde tam gıdalar da her zaman organik tarım ilkeleriyle üretilmiş olmak zorunda değil. Tam gıda daha basit bir kavram. Bir ürünün tam gıda olabilmesi için gerekli koşul işlem görmemiş olması; bununla birlikte sentetik kimyasal içermemesi ve bunların bir sonucu olarak bütün besin değerlerini koruması.

Uzmanlar, tam gıda tüketiminin sağlıklı ve doğal beslenmede önemli bir yere sahip olduğunu söylüyor çünkü araştırmalara göre tam gıdalar ile beslenen kişilerin diyabet, kanser, kalp hastalıkları, ülser gibi hastalıklarla daha az karşılaşıyor. Bu gıdaları tüketmek, daha doğrusu gıdaları doğal ve işlem görmemiş haliyle tüketmek ayrıca bağışıklık sistemini güçlendirip belirtilen hastalıklara karşı doğal bir koruma sağlıyor. Bununla birlikte gıdaların işlem görmemiş biçimiyle tüketilmesi bağırsaklarda yer alan bakteri florası açısından da oldukça önemli.

Peki, tam gıdalara nasıl ulaşırız ve bir gıdanın tam olup olmadığını nasıl anlarız? Ülkemizde tam gıda hareketi henüz Amerika’daki kadar yaygınlaşmadığı için tam gıda piyasası tam anlamıyla oluşmuş değil. Yurt dışındaki gibi Whole Food Store’larımız (Tam Gıda Marketleri) bildiğim ve araştırdığım kadarıyla yok. Ancak alışveriş yaptığınız yerlerde, marketlerde tam ekmek, tam buğday ve tam yulaf gibi ürün etiketleri takip edebilirsiniz. Sebze ve meyvelerinizde pestisit (tarım ilacı) kullanımının gerçekleşmediğinden emin olmak isterseniz manav alışverişinizi organik pazarlardan yapmayı tercih edebilirsiniz.

İngiltere’de 1930’da ve 1980’de üretilen sebze ve meyvelerin mineral değerlerinin karşılaştırıldığı bir araştırmanın sonuçlarına göre, “50 yılda sebzelerde kalsiyum, magnezyum, bakır ve sodyumda, meyvelerde ise magnezyum, demir, bakır ve potasyumda önemli düzeylerde gerilemeler olmuş.”  Bu açıdan mümkün olduğunca kaynağını ve nasıl üretildiğini bildiklerimizi ya da bahsettiğim gibi organik sertifikalı ürünleri tüketmek, bizi manav ürünlerinde tam gıdaya götüren en güvenli yollar gibi görünüyor.

Hayvansal ürünlerde ise durum kafa karıştırıcı. Sütlere baktığımızda uzun ömürlüsü var, pastorize edilmişi var, cam şişede günlük olanı var… Ayrıca büyüme hormonu denen bir tehlike var. Bununla birlikte üretim aşamasındaki yüksek ve uzun süreli ısıl işlemler protein kalitesini etkiliyor.  Et ve süt ürünlerinin kalitesi aslında çok sayıda faktörden etkileniyor; hayvanın beslenme şekli, refahı, sağlığı, sağım ve kesim hijyeni, yerel üretilip üretilmediği, naklindeki unsurlar ve endüstriyel işlem görüp görmediği vb. Güvendiğiniz kasaptan et almak, tavuk ve yumurtada emin olmak için belki organik olanlarını tercih etmek, balığı dondurulmuş veya konservede değil de sezonunda balıkçısından taze olarak almak mantıklı görünüyor.

Tüm bunlara rağmen, gıdalarda uygulanan işlemler gereği, hangi ürünün gerçek içeriğe sahip olduğunu anlamak oldukça zor. Örneğin; bazı ürünlerde rengin koyu olması (esmer şeker, esmer ekmek gibi) ürünün kimyasal ağartıcılarla işlem görmemiş olduğunu gösterirken, kimi zaman gıda boyası gibi maddelerden kaynaklanıyor olabilir. Yeri gelmişken; pirinç gibi ürünlerde rengin koyuluğu, tam gıda olduğu anlamına gelmektedir ve rafine pirinçlerden kolaylıkla ayrılabilir.

Her zaman için yiyeceklerimizi işlem görmemiş, paketlenmemiş, kimyasallarla ağartılmamış, raf ömrü uzatılmamış yani olabilecek en doğal haliyle satın almaya çalışabiliriz. Bu yiyecekleri sağlıklı pişirme teknikleriyle birleştirdiğimizde güzel ve besleyici yemekler hazırlayabilir, doğanın sunmuş olduğu sağlığı kompakt olarak soframıza taşıyabiliriz.

Hazır yemek satın almak yerine kendi yemeğimizi hazırlamak iyi bir ilk adım olabilir. Un, şeker, pekmez, yağ, vs. gibi temel malzemelerin mümkün olduğunca doğal ve sağlıklı olanlarını tercih edebilir, bunların doğalı önümüze hazır gelmese bile bunları aktif bir şekilde arayıp bulabiliriz. Dediğim gibi ülke çapında henüz yurtdışındaki gibi “Tam Gıdalar”ı önümüze getiren zincir marketler yok. Ancak zengin semt pazarlarımız ve köylü pazarlarımız var. (Ayrıca bölge bazında örgütlenmiş doğal/tam/gerçek besin erişim grupları mevcut durumdaymış: Bilinçli Eko-Tüketici Grupları)

Sonuç olarak tam gıdalar konusunda araştırıp bilinçlenerek besleyicilik ve şifa değeri daha yüksek, daha doğal gıdalarla dengeli beslenebilir, besinlerin üretimi ve kullanımı arasındaki aracılık aşamalarını azaltarak endüstriyel gıda sektörünün bize sunduğu ürünleri belirli bir ölçüde reddedebilir; doğanın ve biyoçeşitliliğin korunmasına ve sağlığımızın geliştirilmesine katkı sağlayabiliriz.

Yazarın diğer yazılarına buradan ulaşabilirsiniz.

 

Seda Çukurova: İflah olmaz bir iyi-yaşam tutkunu. Yenilikçi, kıpırtılı ve duygusal. Öğrendiklerinden etkilenen, tabiri caizse kendini kaybeden, kapılıp gidiveren bir wellness aşığı. Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesinden mezun oldu. Pazarlama ve inovasyon yönetimi ağırlıklı dersler aldı. Anadalını sürdürürken Psikoloji bölümünden Social Psychology, Cognitive Psychology, Brain and Behavior, Developmental Psychology gibi dersler alarak yandal programını tamamladı ve sertifika aldı. Florida’daki Walt Disney World’de çalıştı, Almanya’daki Goethe Universitat’te değişim öğrencisi oldu. Şimdilerde sağlık iletişimi ve davranışsal sağlık alanlarında kazandığı yükseklisans bursuyla Amerika’ya gitmek üzere hazırlıklarını sürdürüyor. Sağlıklı yemekler pişirdiği, tenis oynadığı, sağlık üzerine belgeseller izlediği anlar onun en mutlu anları..

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale