İşin geleceği, anneliğin geleceği: Evden çalışma düzeninde anneler

Üniversiteden mezun olduğumdan bu yana farklı işler deneyimledim, farklı kültürlerde, farklı profesyonellerle çalışma fırsatı yakaladım. Benzeşen ve birbirinden ayrışan pek çok noktayı deneyimleme fırsatı buldum. Bazen çok zorlandım, bazen de hayatımı kolaylaştıran insanlarla tanıştım. O günden bugüne en büyük fark eskiden öngörülebilen insan davranışları ve gelecek şu an ne öngörülebiliyor ne de tek başına inşa edilebiliyor. O kadar çok değişken var ki… Birçoğu da bizim kontrolümüzün dışında. Üzerine özel hayatta edindiğimiz farklı sorumluluklar da gelince kaosun tam içinden dış dünyaya bakarken buluyorum kendimi

Bu kaos ortamında kurumsal hayatın yaşanabileceği en güzel kültürlerin birinde olduğum için gerçekten çok şanslıyım. Bilinmezlik ve belirsizlik içinde en azından iç sesinizi dışa vurabilmek, sorgulayabilmek ve fikirlerini dile getirmek içteki çatışmaları azaltıyor. Diğer yandan yaklaşık 2 yıldır evden çalışıyorken gözlemim şu ki Hibrit calışma modeline geçişler planlanırken yaklaşık iki yıl sonra işe dönecek kişiler bununla ilgili kaygı içerisinde. Apple, Hibrit çalışma düzenini açıkladığında çalışanları CEO’ya ilettikleri mesajla ofise dönmek istemediklerini dile getirdi. Yeni düzeni evde kuran çalışan bunun ne kadar verimli olduğunu deneyimledi, evden pek çok işin yapılabildiğini gördü. Üstelik eskiden iletişimi ve iş birliğini geliştirmek için bir arada olmalıyız gibi bakılırken, gündeme gelen metaverse’ler, artık paylaşımların sanal dünya üzerinden yürüyeceği gerçeği, Facebook gibi firmaların gündeminde yer almaya başladı. Nike kendini metaverse’e hazırladığını, ürünlerin logosu da dahil olmak üzere marka kullanıcılarının markanın tasarımında da yer alabileceğini paylaştı. Artık tüketici ve çalışan olarak alınan kararlara uymak yerine kararları birlikte inşa edeceğimiz, tercihlerimizi yönetebileceğimiz bir geleceğin içindeyiz.

Bir çalışan için ne kadar güzel gözükse de bu kadar gelişme bizim için pek çok zorluğu da beraberinde getiriyor. 5 yıl sonraya planlı şekilde hazırlanacağımız bir gelecek varken, bir günde 5 yıl sonrasını yaşamaya başladık, hazırlanmadığımız bir geleceğin kucağına düştük tabiri caizse. Bütçeler, stratejik planlar, kişisel planlar beklemeden kendiliğinden değişti. Sonuna kadar esneğiz ve her birimizin adaptasyon yeteneği mükemmel gerçekten. Bütün bunlarla birlikte işin geleceği ve kendi geleceğimizi düşünürken anne kimliğimle de sorguladığım bazı alanlar var.

Hep bir şeylere yetişme telaşı içinde olmak bana kalırsa annelik. Gündemden geri kalmamak, işin geleceğinde ve her konuda söz sahibi olabilmek büyük bir fırsat ama diğer yandan böyle bir dönemde yaşı her ne olursa olsun çocuğun büyüme sürecine eşlik etmek büyük özveriler gerektiriyor. Sadece evde olmak, fiziksel bir aradalık yetmiyor. Böyle online bir çağda zaman ve mekansız çalışırken, bazı ebeveynlerin kendine limit koyması zor olabiliyor.

Evde olmak demek her anı çalışarak geçirmek anlamına gelmiyor. Portekiz’de mesai sonrasında çalışanlara mesaj veya e-mail atılmasının yasaklanma kararını bu anlamda çok kıymetli buluyorum. Ülke olarak yapabileceğimiz çok şey var ama bireysel olarak öz disiplinle bizim de yapabileceklerimiz mevcut.

Kendimizi kapana kısılmış gibi hissettiğimiz bazı anlarda, bir de “Evdeyim, çocuğun her an yanında olmalıyım” düşüncesiyle boğuşurken buluyoruz kendimizi. Zamanımızı kendimize ayırdığımız anlarda sadece kendimiz için bir şey yapmak aslında çocukla geçirdiğimiz vaktin verimini de artırıyor. Çok değil, kaliteli vakit yaratarak her konuya vakit ayırabiliriz. Daha bireysel toplumlarda, örneğin Amerika’da bir annenin 1 yaşındaki çocuğundan ayrı 3-4 gün tatile gittiği örnekler var. Çocuğa annenin yokluğunda destek olan başka bir ebeveynin olması ve güvenli bir ilişkinin inşa edilmiş olması bu annenin 4 günlük seyahat yapmasına ve geri döndüğünde kaldığı yerden devam etmesine olanak tanıyor.

Kendi düzeniniz içinde bu tür zamanlar açabilmek, nefes alabilmek için kendi sınırlarınızı, kurallarınızı belirleyebilirsiniz. Tam da yeni düzene geçmişken kendiniz için bu alanları yaratmanız çok kıymetli. Kendi değerinizi bilip bunun üzerine yeni alışkanlıklar belirleyerek iş ve özel hayat dengesini kurmak mümkün.

Denge kurmak hayatın her alanında zor ama asla imkansız değil. Her annenin bu düzende kendisine daha çok zaman yaratmasını önemli buluyorum. Umarım yeni gelecek, her anneye iyi gelecek…

İlginizi çekebilir: Doğru kararlar almak için hayata nasıl bir pencereden bakmak gerek?

Didem Sümer Tiryaki
Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji lisans eğitimi ardından Galatasaray Üniversitesi'nde işletme yüksek lisansını tamamladı. Yaklaşık 10 senedir özel sektörde İnsan Kaynakları alanında çalışıyor. Kadın Girişimciler Derneği'nin ... Devam