“Işığın Savaşçısının El Kitabı”ndan yaşam dersleri

Yazın son dönemine girdik. Her yıl bu zamanlarda hüzün ve keyfi bir arada yaşıyorum. Yaz beraberinde neşe ve coşku getirirken, sonbahar biraz hüzün ama biraz da tazelenme demek benim için. Deniz, güneş aktiviteleri yerini orman yürüyüşü, piknik gibi faaliyetlere çevirmeye başlıyor. Doğaya daha fazla dönüyoruz sanki sonbaharla. Yeşilin, doğanın kıymetini maalesef acı dolu tecrübelerle daha da çok fark ettiğimiz bu dönemde içinde nefes alabildiğimiz alanların bize nasıl ev sahipliği yaptığını görüyoruz.

Sonbaharın inançları tazelediği, yeni deneyimler getirdiği, yaza göre biraz daha kendimize dönüp gelecek planlarına adım attığımız bir döneme evrilmesiyle birlikte kimimiz kendimize dair inançlarımızı da sorgulamaya başlıyoruz. Tam da bu döneme özel kendimden çok şey bulduğum bir başucu kitabı Paulo Coelho’nun “Işığın Savaşçısının El Kitabı” üzerinden birkaç noktayı sizlerle paylaşmak istedim.

Işığın Savaşçısının özellikleri bizlere çok güzel mesajlar veriyor. Örneğin sevgiye ve şefkate duyduğumuz ihtiyacı tekrar hatırlatıyor. Gün batımını izlerken veya yağmurlu bir sonbahar sabahında toprağın kokusunu içimize çekerken mutluluk duymuyorsak kendimize dönmemiz ve “Yolunda gitmeyen bir şey mi var?” dememiz gerekebilir. Kendimize ve ana olan sevgimizi hissedebilmek çok önemli bir erdemidir Işığın Savaşçısı’nın.

Herkes gibi acı çektiği, kusur işlediği, yalan söylediği zamanlar olabilir. Bunların sonrasında hala daha iyi biri olacağına dair umudu varsa insanın, yoluna devam etmesinin önünde bir engel yoktur aslında. Kusurlarımız vardır, evet, ama erdemler de kusurlarla bir aradır. Çok sık duyduğum “Şanslı olduğun için bunu yaşıyorsun” sözünün aslında bu zamana gelene kadar verilen emeğin görülmeden söylendiğini kendim ve çevrem adına deneyimledim. Işığın Savaşçısı da tam da bu noktada şansı yaver gitse de erdemlerinden doğru yararlanarak başarıya gidebildiğini savunur. İnanç, umut ve sevgi yanındaysa başaramayacağı bir şey olmadığını düşünür.

Bazen herkes gibi hayatının anlamsız olduğunu düşünebilir. Bu dünyada var olma sebebini sorgular. Daha iyisi, yenisi için arayışa girer ve bazen aradığını da bulamaz. Başarısızlığa uğradığı çok fazla an vardır. Aradığı anlamı bulması çok uzun sürse de sonunda mutlaka anlamı bulacaktır, çünkü en çok bildiği iş soru sormaktır. Bizler de sorguladığımızda, merak ettiğimizde ve konuları tam anladığımızda başarıya daha yakın oluyoruz.

Bazen en yakın çevremizle paylaştığımız hayaller, kısa sürede hayal olmaktan çıkıp gündemimiz dışında kalabiliyor. Hayal kurmak her yetişkinin çocukluk döneminde bıraktığı çok önemli bir erdem bana göre. Daha çok hayal kurmak hem bizi geliştiriyor hem de zenginleştiriyor. Işığın Savaşçısı’nın kurduğu hayallere verdiği önem ortada ama bir yandan da sözcüklere dökerek hayallerinin tükenmesini istemiyor. Sözcükler çok güçlü ve anlamlı, onları hızla değil, sindirerek kullanmak bizi hızlandırırken tükenmişliğin de önüne geçecek bir şey belki.

Daha fazla sözcüğü kendimize saklayacağımız, tazeleneceğimiz, yeni hayaller kurabileceğimiz, sorgulayacağımız, inanç, umut ve sevginin yanı başımızda olacağı bir sonbahar yaklaşıyor. Buna inanıyorum ve inanarak aslında bu şekilde geçeceğini birçok açıdan garantiliyorum. Önümüzdeki günlerde bu bilgileri bana tekrar anımsatan Işığın Savaşçısının El Kitabı’ndan da bana eşlik edecek sayfalar karıştırmaya devam edeceğim. Sizler de okursanız kendinize dair birçok düşünce ve keşif içine gireceksiniz…

İlginizi çekebilir: Sebat etmek neden önemlidir: Pes etmeden ilerlememizi sağlayan güç

Didem Sümer Tiryaki
Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji lisans eğitimi ardından Galatasaray Üniversitesi'nde işletme yüksek lisansını tamamladı. Yaklaşık 10 senedir özel sektörde İnsan Kaynakları alanında çalışıyor. Kadın Girişimciler Derneği'nin ... Devam