X

İlişkilerin ortak beklentisi: Huzurlu ilişkinin sırrı nedir?

“Uçmak için kuş olmak gerekmiyor, küçük sevinçler olsun yeter.” Cemal Süreya

Hatırlayabileceğiniz üzere Şubat ayı boyunca aşk ve ilişkiler üzerine çok farklı konularda yazılarımı sizlerle paylaşmıştım. Tam bir ay boyunca konumuz aşk olmuştu. Aşık olmak, sevmek ve sonuç olarak yine dönüp dolaşıp geldiğimiz konumuz; ilişkiler. Bugün bu yazımda sizlerle birlikte sizlerden oldukça fazla soru aldığım ilişkiler hakkında biraz dertleşelim istiyorum… Bu hafta yine bana ulaşan mesajların içerisinden benim için oldukça değerli ve önemli bir soru vardı.

Sevgili okurum soruyordu ki “Bizler nasıl huzurlu ilişkiler yaşayabileceğiz, bir ilişkide huzur nasıl sağlanır, nasıl bir arabada rahatça koltuğa yaslanır ve arabayı tam olarak güvenlik içerisinde kullanırken olduğu üzere güven ve huzuru ilişkilerimizde inşa edebileceğiz?

Huzur aslında hepimizin ilişkileri başta olmak üzere tüm hayatımızda özel ve olmazsa olmazlarımız arasında yer alan bir kavram. İlk olarak sizlerle birlikte bu soruya yanıt vermek üzere “Huzur nedir?” diye sormak istiyorum. Şimdi bir bakalım, bazılarımız huzuru bir sıcacık bir çay sohbetinin sıcaklığı olarak tanımlayacaktır… Bazılarımız huzur nedir sorusuna sevdiğinin kollarında uyanmak olarak cevap verecektir. Diğerlerimiz için huzur belki de bankada yeterince paramız olması, ikinci bir yeni ev satın almak veya yaz tatilinde canımızın istediği kadar farklı ülkeye gidebilecek zenginliğe sahip olmaktır… Bir diğer grup bu soruya sadece bugünü yaşayabilmek olarak cevap verecek… Belki sizler bu yazıyı okumak, gününüze bu yazının size kazandırdığı veya bu yazı için harcadığınız zamanda içinize yerleşen güzel duygular olarak yorumlayacaksınız huzur nedir sorusunu…

Fakat işte hepimizin “huzur” anlayışımızın farklı olduğunu kabullenmemiz gerekir öncelikle, herhangi bir ilişkide (özel ve genel) huzuru bulabilmek için… Şöyle düşünelim siz huzuru sakin bir ormanda yürümek olarak yorumlarken ilişkide olduğunuz kişi aynı huzur görüşüne sahip değilse, örneğin kalabalık mekanlarda dolaşmak, sürekli en popüler barlarda zaman geçirmek istiyorsa bu ilişkide huzurlu olabilmek veya huzur bulabilmek sizce mümkün müdür?

İlk basamaktan sonra gelin takip eden basamaklarımızı çıkalım hep birlikte… İlişkide huzuru yakalayabilmek ancak ve ancak her iki kişinin de huzuru istemesiyle ve tek başlarına kendi hayatlarında yeterince huzurlu olabilmeleri ile mümkün olacaktır. Şöyle bir örnek verelim, taraflardan birinin sürekli yalan söylediği, başka bir kadın veya adam ile birlikte olduğu, aklının ve kalbinin ilişkiye odaklanamadığı bir durumda nasıl huzur olabilir? O kişi yaşadığı “yalan” akışın içerisinde ilişkiye nasıl “tam olarak” huzur ve huzurlu olmanın olmazsa olmazı kendi gibi olmayı getirebilir? Bu kişi her an öncelikle diğer kişilerden diğer kadın veya adamdan önce kendi kendine “yalan” söylemektedir. Bu gerçekler çerçevesinde ilişkideki diğer taraf son derece huzurlu, güvenli ve iyimser yaklaşıyor olsa da ilişkide huzuru bulabilmek de sağlayabilmek de mümkün olmayacaktır…

Hemen bir başka örneğe geçelim… İlişkimizde gördüğümüz şeyleri açıkça ifade etmediğimizi, içimize attığımızı, kişisel olarak vardığımız yargıları karşı tarafa yeterince açıklayıp sebeplerini tartışmadığımızı düşünelim… Sizce bu ilişkiye huzurla yaklaşabilmemiz mümkün olabilir mi? Ne yazık ki kendimizi öyle bir noktada buluyoruz ki artık karşımızdaki kişinin her hareketi, her yaptığı, her istediği bizlere külfet haline gelmeye başlıyor. İçimizde biriktirdiğimiz onca huzursuzluğu bastırıyoruz. Evet, saklamaya ve “idare” etmeye çalışıyoruz fakat işte bir yerde o ilişkimiz hem de hiç beklemediğimiz bir anda kocaman bir huzursuzluk bulutuyla kaplanıveriyor…

Bu yüzden “ortak” bir huzur beklentisinde, öncelikle kişilerin kendi hayatlarına kendi hayat seçimlerine ve kendi hayat yollarına olan odaklarını kaybetmemeleri gerekmektedir. Bu kişiler aynı zamanda hayattan bekledikleri ve “Benim için huzur evet budur” diyebildiklerini gerçekten net olarak ifade edebilmelidirler. Öncelikle birey olarak ilişkiden beklentilerimizi açıkça ortaya koymadan, bir ilişkide mutlu olabilmemiz de huzur bulabilmemiz de mümkün değildir.

İşte bu aşamadan sonra ortaya güçlerin birleştiği safha çıkar… Bizler kişiliklerimizi ve huzur tanımımızı yaptıktan sonra başlayacağımız bir ilişkide, gerçekten “olmazsa olmaz” olanı belirlemişizdir. Eğer her iki taraf da aynı paydada buluşabilirse, her iki tarafın da istekleri, hayata bakış açıları ve huzur olarak tanımladıkları birbiriyle örtüşebiliyorsa bu durumda bizler huzurlu ilişkilere yelken açıyoruz. Çünkü öncelikle bireysel “huzur” anlayışımız incinmiyor, yadsınmıyor ve saklamak zorunda kalmıyoruz… Öyle ki her iki taraf da kişisel önceliklerini bir ilişkinin muhteşem akışı içerisinde yaşayabiliyor. Kısıtlılıklar, kişisel huzursuzlukların yarattığı endişe, şüphe, karşılıklı çekişmeler ve kaçınılmaz olan ayrılıklar yaşanmıyor…

Bu yüzden bugün bu yazımı okuyorsanız, ilişkilerinizi “huzur” tanımınız açısından yeniden değerlendirmenizi dilerim… Sizce kişisel olarak huzur nedir? Huzurun sizin için önemi nedir? Tek başınıza kaldığınızda yeterince huzurlu musunuz? Peki ya ilişkinizde huzur bulmak istediğinizi yeterince dile getiriyor musunuz? Gerçekten ilişkinizde istediğiniz huzur seviyesine ulaşabiliyor musunuz? Sizce kişisel önceliklerinizi özgürce ilişkinize yansıtabiliyor musunuz? Huzurunuzu yine bu ilişki üzerinden, istekleriniz açısından yeterince iyi bir şekilde yaşayabiliyor musunuz?

İlişkilerimizde huzur mümkün… İlişkilerimizde çok huzurlu olmak da mümkün… Yeter ki öncelikle birey olarak bizler huzur nedir, ne istemekteyiz, huzuru nerede aramaktayız sorularının cevabını net olarak verebilelim. Ve sonrasında ilişkilerimizde sevgilerimizi huzur ile büyütebilelim…

 

İlginizi çekebilir: Zengin olabilmenin yegane anahtarı: Vermek ve paylaşmak

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale