X

Hiçbir şeye mecbur değilsin: Hemen şimdi seçmeye başla

Mecbur değilsin! Şu anda her neredesin, nasıl bir yaşamın var bilmiyorum, ama eğer nefes alamıyorsan bil ki kendini bir şeylere fazlasıyla mecbur bırakmışsın. Evet, belki bu yazıyı okurken aklının bir köşesinde benim hayalperest bir çatlak olduğumu düşünüyorsun ya da belki hiçbir şeye mecbur olmadığını sen de kalbinin en derinlerinde hissediyorsun ama bugüne kadar herkes sana “Yaşam böyle yani canım, her zaman bir şeylere mecbur olacaksın” dediğinden sen bunun doğru olduğuna inandın. Ya da belki de mecburiyetten bunaldığın anlarda yapmayı seçmediklerin sebebiyle “sorumsuz” olmakla yargılandın. Bunların hepsi seni mecburiyetlerden örülü bir yaşam yaratmaya yönlendirdi.

Bugüne kadar ne oldu, nasıl oldu bilmiyorum ama sana söylemek istediğim; eğer istersen mecburiyetten özgürleşebilirsin.

Seçmeye başla!

Yaşam bir sonsuz olasılıklar bütünüdür. Bunu anlıyor musun? Yani kalbinde hissedebiliyor musun? Her şeyi bilişsel olarak anlayabilmek mümkün olmayabilir, ama her şeyi kalbinle hissedebilirsin. Gözlerini kapatıp bu cümleyi içinden birkaç kez tekrarlamak da sana yardımcı olacaktır.

Tüm yaşamın bir sonsuz olasılıklar bütünü olduğunu hissedebiliyorsan sonsuz sayıda seçime sahip olduğunu da anlayabilirsin. Peki, bunca sonsuz sayıda seçim içinde, şu anda yaşadığın hayat nasıl bir olasılık senin için? Bu hayatın ne kadarından keyif alıyorsun? %10? %50? %80? Tamamından keyif alabileceğin bir yaşam yaratman mümkün mü? Bu soruları kendine sormak ister misin? Ben bunun mümkün olduğunu kalbimin en ücra köşelerine kadar hissediyorum.

Eğer hissediyorsam çok hem de çok şanslıyım. Yeterince kararlıysam kalbimdekini gerçekleştirebilirim. Yaratmak için yapmam gereken hemen şimdi seçmeye başlamak!

Beyaz kağıtlar bunun için var!

Seçmenin, ilk aşaması ne istediğini bilmektir. Bunun için kalbinle yeniden bağlantı kurmalısın. Bu başlarda biraz zorlayıcı gelebilir. Tek sebebi 0’dan 2’ye çıkmanın zor olmasıdır. Yaratımın doğası böyle, her şey ilk birkaç adımda zordur. Ancak, bir kez 2’ye çıktın mı 3, 4, 5, sonra yüzler ve milyonlar su gibi gelir.

Yeniden bağlantı kurmak ve kendinle bağlantını korumanın en güçlü tekniklerinden biri “YAZMAK”tır. Evet, bütün beyaz kağıtlar bunun için var! Sen yeniden kendinle bağlantı kur diye.

Kendine kapağını, içini, dışını, enerjisini sevdiğin bir defter al. Her akşam yazmaya başla ve bunu her gün yaptığın bir pratiğe dönüştür. Akşam yatmaya yakın veya sabah erkenden… Ne zaman istersen, senin için aklının en temiz olduğu zamanı bul ve gün içinde o anlarda defterinin başına geçip yazmaya başla.

Ne yazdığının bir önemi yok, hatta yazdıklarının okunur olmasına bile gerek yok. İhtiyacın olan tek şey kendini serbest bırakmak ve ne geliyorsa olduğu gibi yazmak, yazmak, yazmak…

Bazen yazmaya oturduğunda aklında hiçbir şey olmayacak, bazen de öfkeden deliye döndüğün bir an en canlı duygularınla alacaksın kalemi eline… Yazmaktan utandığın şeyler ile başlayacak belki ilk satırlar ama sen yazdıkça tüm duygular, tüm düşünceler bedeninden kağıda boşalacak. Yazdıkça rahatlayacaksın, bir nokta gelecek artık kalemin hareket etmez olacak. O nokta bir şeylerin değişmeye başladığı nokta. Ondan sonra yazdığın her şeyde yeni bir bakış açını fark edecek, farkındalık ile dolacaksın. Yazmaya devam ettikçe belki yeni kararlar, heyecanlı fikirler taşacak kalbinden. “Vay bee” diyeceksin, “bunların burada olduğunu daha önce fark etmemiştim.” Kalbinde zaten var olan ancak saklı tüm o güzellikler sen musluğun başındaki pisliği atabildiğinde akmaya başlayacak. İşte yazmak böylesine güçlü. Yaşasın beyaz kağıtlar!

*Yazma pratiğinin bağlantıya dönüşmesi için 20-30 gün kadar bu alışkanlığı sürdürmeye devam etmeni öneririm.

Harekete geç!

Kendinle yeniden bağlantıya geçtin, yazdıklarınla keşfettiklerin aklını başından aldıysa bu harika! Çok önemli bir kısmı geçtin, bil. Şimdi, oyunun her şeyi değiştiren “cesaret mi doğruluk mu?” kısmı başlıyor. Seçtiklerin ve dolayısıyla seçmediklerini fark ettiğinde yaşam sana bu ikisi arasında kalacağın senaryolar yaratmaya başlayacak. Defterine “Kendimi önceliklendireceğim” yazdıysan mecburiyet anında kendini seçip seçmeyeceğini göreceğimiz bir senaryonun çok yakın olduğunu bil. Bu belki kendini iyi hissetmediğin bir gün mutlaka katılman gereken bir toplantı olması gibi bir durum olacak. Böyle bir anda hemen hareket etmeden önce seçimsizlik içinde olup olmadığına bak.

Seçimsizlik içinde olduğunu fark ettiysen kendine seçim gücün olduğunu hatırlat. Şimdi, gitmeyi mi seçiyorsun, kalmayı mı? Seni gitmeye iten kuvvet nedir, mecburiyet ve zorunluklara olan inancın mı? Kalbin korku içinde ve kurulu bir saat gibi çalarak sana “gitmen lazım” mı diyor? İşte bu bir şeyleri değiştirmenin tam ortasında olduğun an! Nefes al, sakinleş… Elini kalbine koy ve korkunun altındaki hassasiyetinle yeniden temas kur. Korkunu gör ve dağılana kadar orada kal. Şimdi nasıl hissediyorsun? Yorgun musun? Evet, bunca zorunluluk içinde çok ama çok yorulmuş olmalısın. Haydi biraz dinlen ve bu sefer gitmemeyi seç, bakalım neler olacak? Seçimler yapacağında, kafan her karıştığında şefkat rehberin olsun. O an için senin için en şefkatli olanı seç. Şefkatle yaptığın her seçimde eğer bir şeyler seni bırakıyorsa, bil ki o senin için değil.

Seçimler yapıp, davranışlarını -her ne olursa olsun- bu seçimler doğrultusunda şekillendirdiğinde, yaşamdan her gün daha çok keyif alacaksın. Kendini çok daha hafif, çok daha neşeli hissedeceksin. Evet bunun için her gün korkularınla yüzleşmen gerekecek, bunu göze alabilmelisin! Ve bil ki yalnız değilsin, herkes korkuyor. Hepimiz korkularımıza rağmen hareket edebildiğimizde yaratıyoruz. Korkular hep var, hareket etmek için onların bitmesini beklersen hep bekleyeceğin bir yaşam yaratırsın. Korkuların varlığını kabul et ve onlara rağmen büyü! Mecbur değilsin, seçmeye başla! Hayal ettiğin yaşam çok yakınında, onu seçmeni bekliyor!

Bugünlerde tüm bu yazdıklarım üzerine ve çok daha fazlasını konuşacağımız, hareket ederek canlanacağımız, oyunlar aracılığıyla neşe ile bağlantı kuracağımız, yaşam vizyonumuzu oluşturup hareket planımızı çizeceğimiz bir Yeniden Bağlantı ve Yaratım atölyesi üzerinde çalışıyorum. Detayları çok yakında paylaşacağım. Atölye hakkında detaylı bilgi almak istersen benimle giricidigdem@gmail.com adresimden iletişime geçebilirsin. Ayrıca, çok yakında Instagram hesabımda da açıklayacağım.

Sevgiyle kal…

İlginizi çekebilir: Mindfulness: Sadece yaşamını muhteşem bir serüvene dönüştürmek isteyenler için

Diğdem Girici: İnanıyorum ki doğru bilgiye ulaşabilen ve bu bilgiyi hayatında doğru şekilde kullanmayı öğrenen her insan hayal ettiği yaşamı yaratabilir. İşte bu yüzden yazıyorum, yaşamımı hafifleten bu muhteşem bilgiler daha çok insana ulaşabilsin ve daha çok insan yaşamdan keyif alabilsin diye. Sorularınız veya paylaşımlarınız için bana giricidigdem@gmail.com adresimden veya @digdemgiriciyoga Instagram hesabımdan ulaşabilirsiniz. Sevgiler.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale