X

Her gün kullandığımız “şebeke suyu”nda karşılaşabileceğimiz sorunlar ve çözümleri

Evlerimizde uzak kaynaklardan uzun borular ile ulaşan şebeke suyunu kullanırız. Bazen şebeke suyunun olmadığı, yetersiz geldiği zamanlarda veya isteğe bağlı olarak kuyu suyu da kullanabiliriz.

Aynı şehri besleyen birçok su kaynağı olabileceği gibi, tek bir kaynaktan da beslenilebilir. Temiz su kaynaklarından bir hat ile su arıtma tesisine alınan ham su burada arıtıldıktan sonra dağıtım için hazır hale gelmektedir.

Her aşamasında kontrol edilen suyun, şebeke hattına verilmeden önce son kontrolleri yapılmaktadır. Arıtılmış ve içilebilir kalitedeki su evlerimize ulaşmak için yola çıkmaya hazırdır.

Şebeke suyunu kullanırken nelere dikkat edilmeli?

Evlerde suyu sadece içmediğimizi, onunla sebze – meyvelerimizi yıkadığımızı, yemek yaptığımızı, duş aldığımızı, dişlerimizi fırçaladığımızı, temizlik yaptığımızı, çiçek suladığımızı ve evcil hayvanlarımıza kullandığımızı unutmayalım.

Cildin ve dişin klor ile temasında olumsuz etkileri gözlemlemek mümkündür.

Su, hayatımızın kaynağı ve temel besinimiz olarak içerisinde farklı biyolojik, kimyasal ve fiziksel olarak maddeler bulundurur. Biyolojik olarak suda birçok farklı organizma yaşayabilir. Su, canlıların üremesi için müthiş bir ortamdır. Tek bir mikroorganizma bile, birkaç saat içerisinde katlanarak çoğalacaktır. Su kaynaklı hastalıklardan dolayı hayatını kaybeden pek çok kişi vardır. Bu sayı maalesef günümüz şartlarında dahi son derece yüksektir. Özellikle de gelişmemiş ülkelerde.

Su içerisindeki biyolojik kirliliğin neden olabileceği hastalıklara karşı ne gibi önlemler alınır?

Su içerisindeki biyolojik kirliliğin neden olabileceği hastalıklara karşı önlem almak adına su dezenfekte edilir. Ülkemizde bu süreçte en çok klorlama yöntemi tercih edilir. Aynı zamanda klor, günümüzde en fazla tercih edilen dezenfeksiyon yöntemidir. Mikroorganizmalara karşı etkili, maliyeti düşük ve uygulaması kolaydır. Su biyolojik olarak temizlenir. Ancak, klorlama sürecinde, suda kansere neden olabilecek klor ve klor bileşenleri suya katılmış olur.

Kısa süre havalandırdıktan sonra klor ve bileşenleri önemli ölçüde uçacaktır. Su, içmek için uygun hale gelecektir. Sudaki klordan kurtulmak adına son kullanma noktasında basit bir filtreleme yöntemi ile kloru gidermek mümkündür. Bu sayede musluktan aktığı gibi kullanmak mümkün olacaktır.

İçmek dışında, suda mevcut klor ve bileşenleri varken duş alacağınızı ve dişlerinizi fırçalayacağınızı unutmayınız. Cildin ve dişin klor ile temasında olumsuz etkileri gözlemlemek mümkündür. Saçlarda dökülme, renginde solma (özellikle boyaların çabuk akması), uçlarında çatallaşmalar; dişlerde diş eti çekilmesi gibi etkileri görülebilmektedir.

Özellikle kaynara yakın sıcak suda yıkanmayı sevenlerin, kloru buhar yoluyla akciğerlerine taşıma olasılıkları daha yüksektir.

Duş sürecinde ısı ile birlikte klor akciğerleri de tahriş edebilir. Özellikle kaynara yakın sıcak suda yıkanmayı sevenlerin, kloru buhar yoluyla akciğerlerine taşıma olasılıkları daha yüksektir.

Biyolojik kirlilikten kurtulmak adına bazen kimyasal kirlilikler ortaya çıkabilmektedir. Bunun için son kullanıcı noktasında klor giderimi yapmak en pratik ve etkili yöntemdir; hindistan cevizi kabuğu veya karbon bazlı aktif karbon filtresi son derece etkili olacaktır. Bu yöntem, lavabo altına veya musluk ucuna monte edilebilen pratik filtreler şeklinde kullanılabilir. Özelikle klorun yoğun kullanıldığı bölgelerde, bu uygulamanın yapılması önerilmektedir.   

Duş için ise, klorlu sudan kurtulmanın en pratik ve ekonomik yöntemi karbon içerikli bir duş filtresi kullanmaktır. Bu sayede hızlı, kullanım anında ve etkili bir şekilde klor giderimi gerçekleşir. Klorlu su, özellikle yeni doğmuş bebeklerin cildinde tahriş yaratmaktadır. Ciğerlerinin de aynı derecede tehdit etmektedir.  

Tüm bunların yanı sıra suda ağır metallerin de bulunma olasılığı vardır. Yenilenmemiş, eski boru hatları veya arıtılmış şebeke suyuna karışan bir ağır metal kaynağı olabilir. Birçok yolla suyumuza ağır metal karışabilir.

Arsenik, civa, kurşun gibi birçok zararlı element suya bir şekilde karışabilir ve canlı sağlığı üzerinde önemli hasarlara neden olabilir. Bir kerede yüksek doz veya uzun sürede az dozlarda alınmaları ölüme dahi yola açabileceği için son derece ciddi bir konudur.

Şebeke suyunuza ağır metal karıştığını düşünüyorsanız, öncelikle suyunuzu tahlil ettirebilirsiniz.

Şebeke suyunuza ağır metal karıştığını düşünüyorsanız, öncelikle suyunuzu tahlil ettirebilirsiniz. Mevcut su kaynağında ağır metal kirliliği varsa, girmek için ileri teknoloji gerekmektedir. Son yıllarda yaygın olarak kullanılan ters osmoz sistemi sudaki tüm ağır metali %99,6 oranına yakın tutabilmektedir. Bu sayede ağır metal riski ortadan kalkmaktadır.

Suyun neredeyse saflaşmasına neden olan ters osmoz sisteminin iyi tarafı suyun güvenilir olmasını sağlamasıdır. Ancak suda mineral bırakmaması, kafalarda bir soru işareti olmaktadır.

Tabi ki, ağır metale karşı hassasiyet veya su kaynağınızda buna benzer bir şüpheniz varsa, mineralsiz su içmek tercih edilebilinir bir seçeneğe dönüşmektedir. Bununla birlikte, teknoloji artık bu tür durumlar için de mineral filtreleri sayesinde çözüm üretmiş durumdadır.

Tüm bunlara ek olarak suda fiziksel kirlilikler de bulunabilir. Biyolojik ve kimyasal kirlilik gibi, fiziksel kirlilik de gözle görülmeyecek oranda küçük olabilir. Bu durum zamanla sıkıntılara neden olabilir.

İnce kağıt veya ip filtreler ile bu tür fiziksel kirlilikleri gidermek kolaydır. Bu sayede 1 mikrondan daha küçük fiziksel kirlilikten etkili bir şekilde kurtulmanız mümkündür. Bu sistemi ister lavabo altına isterseniz su saatinden sonra taktırabilirsiniz. Unutulmaması gereken nokta, suyun son kullanımdaki özelliklerinin takip edilmesidir. Su her türlü kirliliğe sürekli olarak açıktır. Bu nedenle güvenilirliğini koruyabilmemiz için takibini yapmamız gerekmektedir.

İlginizi çekebilir: Su kirliliği nedir, su kirliliğinin etkileri nelerdir?

Oya Milli Sülün: Sulak bir ülke olan Hollanda'da doğup, büyümeme rağmen, kendimi bildim bileli bir bardak su içmez, üniversite yıllarında okurken de içme suyu ile ilgili hiçbir çalışma yapmak istemezken, yaşam beni "canlı su" uzmanı yaparak hayatın ne kadar ironik olduğunu kanıtladı. Ben de hayatın bana verdiği cevaba karşılık, suyun bilinmeyenlerinde önce bir güzel kayboldum sonra da kendimi de bulup çıktım… Siz de su deyip geçmeyin, çünkü SU: aşktır, sanattır, sevgidir, barıştır, bununla birlikte aynı zamanda şifadır, enerjidir, yakıttır, güçtür, bazen de afettir, seldir, çığdır...

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale