X

Hayatınızın nasıl gideceğini belirleyen 3 yapı taşı ve onları kontrol etmenin yolları

Hiç düşündünüz mü; insan neden meydana geliyor? Bu aslında çok boyutlu bir soru ve birçok farklı perspektiften çeşitli cevapları var.

İşin kimyasal boyutundan bakarsak; eminim okulda öğrendiklerini hatırlayanlar çıkacaktır aranızdan. İnsan vücudunun kütlesinin % 98,5’ini 6 element oluşturuyor:

1. Oksijen (%65)
2. Karbon (%18)
3. Hidrojen (%10)
4. Azot (%3)
5. Kalsiyum (%1.5)
6. Fosfor (%1.0)

Bir başka boyut da anatomimiz: Kaslar, kemikler, mukoza, kıkırdak, çeşitli hormonları salgılayan bezler, en büyük organımız deri, tüyler…vs.

Bunlar bir genel kültür bilgisi olarak dursun bir kenarda, zira konumuz kimyasal ya da anatomik muhteviyatımız değil; çünkü dönüşümümüzü yaratan konu bu değil. Özenle üstünde çalışıldığında her anlamda dönüşümümüzü sağlayan en önemli yapı taşları elle tutulamayan şeyler.

Gelin duygu, düşünce ve davranış boyutunda her anımızı doğrudan etkileyen en önemli 3 yapı taşımıza bakalım. Bu 3 yapı taşının nasıl çalıştığını anlayıp, işimize yarar şekilde düzenlediğimizde hayatımızı dilediğimiz yönde dönüştürmemiz kolaylaşıyor. Hazırsanız başlayalım:

Hayatın değişmesini istiyorsanız, siz değişmelisiniz

Öncelikle bunu kabul edelim: Hayat değişmez, siz değişmediğiniz sürece.

Hayatınızın daha iyi olmasını istiyorsanız siz daha iyi olmalısınız. Daha çok bilmeli, yeniliğe daha açık olmalı, daha iyi beslenmeli, daha sık egzersiz yapmalı, daha olumlu bakmalı, daha sakin kalmalı, daha anlayışlı olmalısınız.

Hayatınızı değiştirmek için bu gerçeğin farkında olmanız önemli. Eğer kendinizi geliştirmekle ısrarla ilgileniyorsanız, hayatınızda ne olursa olsun daha iyisini arıyorsanız; BUM ! Bir anda her şey değişmeye başlar. Bu gelişim ısrarını sürdürmek için 3 yapı taşımızı bilmek ve onları doğru şekilde kullanmak işimizi kolaylaştırır.

1. yapı taşı: Merak

6 insan ihtiyacını anlattığım yazımda açıkladığım gibi ruhumuzun en önemli iki ihtiyacından biri büyümek/gelişmek. Bu ihtiyacımızı gidermek için bizi ateşleyen en önemli yapı taşımızsa merak. Aramızda meraklı olmadığını söyleyenler olabilir. Aslında bu inanç tamamen asılsızdır!

Doğduğumuz andan itibaren yaşamımızı sürdürebilmemiz için gerekli her şeyi merakımız sayesinde öğreniyoruz. Bir bebeğin eline geçen her şeyi ağzına götürmesinin birçok sebebi var. Bunların arasında en önemlisi 1-1,5 yaşına kadar süren oral keşif dönemi. Bebekler etraflarındaki nesnelerin yumuşak ya da sert olup olmadıklarını, yenip yenemeyeceğini, ses çıkarıp çıkarmadığını buldukları her şeyi ağızlarına götürerek keşfederler. Bunu yapmalarını sağlayan en önemli motivasyonları meraktır.

Büyüdükçe ve konuşmaya başladıkça merakımızı sorularımızla gidermeye başlarız. Aranızda anne ve baba olanlar ne demek istediğimi çok iyi biliyordur. Çünkü çocuklarının soruları çıldırtıcı olabilir:

  • Baba, ne oluyor?
  • Yağmur yağıyor canım.
  • O ne?
  • Gökyüzünden su akıyor.
  • Neden?
  • Bulutlarda su birikiyor, bulutlar taşıyamayacak kadar suyla dolunca onu tekrar yeryüzüne bırakıyor.
  • Bulutlarda su mu birikiyor? Neden?
  • Denizlerdeki sular buharlaşıyor.
  • Neden?
  • Çünkü hava ısınıyor.
  • Neden?
  • Mevsimler var. Yaz mevsiminde hava daha sıcak oluyor.
  • Neden?
  • Çünkü Dünya Güneş’e yaklaşıyor.
  • Neden?
  • Dünya’nın yörüngesinden kaynaklanıyor.
  • Dünya’nın yörüngesi mi o ne?
  • Her gezegenin Güneş’in etrafında takip ettiği belirli rotaya yörünge denir.
  • Gezegen ne?
  • Uzayda Güneş’in etrafında dönen gök cisimleri.
  • Neden Güneş’in etrafında dönüyorlar?
  • Yer çekimi nedeniyle. Güneş’in yerçekimi tüm gezegenlerden daha güçlü olduğu için onları etrafında tutabiliyor.
  • Kaç gezegen var?
  • Aslında 8 ama şimdi onu karıştırmayalım.
  • Hepsinde hava ısınınca su buharlaşıyor mu?
  • Hepsinde su yok tatlım.
  • Neden?
  • Bilmiyorum bitanem, hadi yemeğini soğutma.

Tüm ebeveynlerin buna benzer bitmek tükenmek bilmez sorularla karşılaştığına emin olabilirsiniz. Koçluk eğitimimi alırken değerli hocam Hatice Yıldıran çok güzel bir metaforu paylaşarak iyi bir koçun nasıl olması gerektiğini anlatmıştı: “Bir koç, 3 yaşındaki bir çocuk kadar meraklı ve bir madenci kadar sabırlı olmalıdır.”demişti.

Bir şeyleri öğrenmek sadece bilgiyi almak demek değildir; o bilgiyle uygulamaya geçene kadar öğrenmiş sayılmazsınız.

Sabır demişken, bir şeyleri öğrenmek sadece bilgiyi almak demek değildir; o bilgiyle uygulamaya geçene kadar öğrenmiş sayılmazsınız; sadece o bilgiyi bilirsiniz. Öğrenmek sabır ister ve sabır gösterebilmeniz için de ihtiyacınız olan şey ikinci yapı taşımızdır.

2. yapı taşı: Tutku

O meraklı olmadığını söyleyenler vardı ya; onlarda eksik olan şey merak değil, tutkudur. Tutku, hayatımızda neredeyse her şeyi besleyen yapı taşımız: Merakımızı, sevgimizi, isteklerimizi, gelişimimizi, her şeyi!

Taraftarlar tuttukları takıma tutkuyla bağlıdır. Başarılı her insan yaptığı işe karşı tutkuludur. Ömür boyu süren ilişkilerde bitmeyen şey ilişki değil tutkudur. Tutkusuz bir insanın büyüyüp gelişmesi mümkün değildir ve büyüyüp gelişmeyen şeylerse çok çabuk ölür.

Sizi mutlu eden şey “gelişimdir”

Hayatındaki gelişimi sürekli kılan her insan mutludur. Yeni şeyler öğreniyorsa, yeni yerler görüyorsa, yeni problemlere yeni çözümler üretiyorsa, daha önce hiç yapmadığı şeyleri yapıyorsa, işinde veya ilişkisinde sürekli daha iyisini nasıl yapacağını düşünüp uyguluyorsa, insan gelişmektedir ve küçük ya da büyük gelişim gösterdiği her anda insan mutludur.

Öte yandan ne kadar başarılı ve zengin olursa olsun; hayatında gelişim olmayanlar içeride bir yerlerde yavaş yavaş ölmeye başlar. Bu yüzden yaptığınız her şeyde sizi tatmin ve mutlu eden bir şeyler olduğundan emin olmalısınız. Bunu yapmak için 3 basit adım var:

1. Neye odaklandığınızı sürekli kontrol edin.

2. Yaptığınız her şeyde sizi güçlendiren anlamı bulun.

3. Her neyi yapıyorsanız onu sizden önce yapıp çok başarılı olmuş insanlar var. Onları modelleyin ve yaptıklarını hayatınıza adapte edin.

(Konuyla ilgili daha fazla detay için “Duygusal durumunuzun sizi engellememesi için harika bir yol: 3F” yazıma bakabilirsiniz.)

Bunu yapabildiğiniz anda finansal olarak, duygusal olarak, ruhsal olarak hayatınızın en müthiş anlarını yaşayabilirsiniz. Yaşadığınız her an hayatınızın en iyi zamanı olabilir. Bunu bir kereliğine ve şimdi yapabileceğini düşünenler yanılıyor. Bunu hayatınızın bir parçası haline getirmeniz için yapmanız gereken şey üçüncü yapı taşımızla ilgili.

3. yapı taşı: Alışkanlıklar/Ritüeller

İşte insanı insan yapan en önemli yapı taşı! Hepimiz alışkanlıklarımıza göre yaşıyoruz: Sabah kaçta kalktığımızdan yiyip içtiklerimize, egzersizden televizyona, çalışma biçimimizden yatarken giydiklerimize kadar her şeyi belirleyen şey alışkanlıklarımız. Bir başka deyişle hayatımızın akışını belirleyen günlük ritüellerimiz var.

Onları değiştirdiğimizde olan bitene verdiğimiz tepkileri, yaşam biçimimizi ve elbette kim olduğumuzu değiştiriyoruz. Bu da kaçınılmaz olarak hayatımızı değiştiriyor. Sabah kalkar kalkmaz yaptığınız şey gazeteleri alıp kahvenizi içerken bir sigara yakmaksa güne çok başka başlıyorsunuz; neşeli bir müzikle egzersiz yapıyorsanız hadise değişiyor ya da her sabah meditasyon yapmak gibi bir ritüeliniz varsa bambaşka bir kimliğiniz oluyor.

İçinde bulunduğunuz hali daha da iyileştiren alışkanlıklarınız olduğu gibi, sizi daha kötü hissettiren alışkanlıklarınız da var. Eğer hayatınız istediğiniz gibi akmıyorsa alışkanlıklarınıza bakmanızda fayda var. Hayatınızı istediğiniz yöne dönüştürmek istiyorsanız işinize yaramayan ve size iyi hissettirmeyen alışkanlıklarınızı değiştirmeniz gerekiyor. Bunu yapmak için de kendinize yeni ritüeller geliştirebilmeniz önemli. Yeni ritüel ve alışkanlıklar geliştirmeye çalışanlarınız olmuştur aranızda. Bunu bazen yapabiliyoruz bazen ise kilitleniyoruz ve yapamıyoruz.

Anahtar: İçsel çelişkilerimizi gidermek

Hayattaki her alanda başarının % 80’i psikoloji (içinde bulunduğunuz duygusal ve ruhsal hal) ve % 20’si de işin mekaniği yani neyi nasıl yaptığınız. Bir şeyi nasıl yapacağınızı biliyorsunuz, onu yapmak için gereken tüm gereçler hayatınızda var ve buna rağmen yapmıyorsunuz. Bu durum için aşağıdaki örnekleri verebiliriz:

  • Kilo vermek için beslenme alışkanlığınızı değiştirmeniz gerektiğini biliyorsunuz ve ihtiyaç duyduğunuz tüm farklı besinleri seçebilirsiniz.
  • Daha verimli çalışmak için daha erken kalkmanız gerektiğini biliyorsunuz ve bunu yapabilmeniz için sizi dilediğiniz saatte uyandırabilen bir çalar saatiniz var.
  • Vücudunuzu forma sokmak için egzersiz yapmanız gerektiğini biliyorsunuz; spor salonları, evdeki küçük oda ve şınavdan mekiğe, ağırlık kaldırmaktan esnemeye bir sürü egzersiz sizi bekliyor.
  • Daha mutlu bir ilişki için eşinizle iletişiminizi değiştirmeniz gerektiğini biliyorsunuz ve kolaylıkla öğrenebileceğiniz birçok iletişim tekniği var.
  • Daha çok kazanmak için çalışma yönteminizi değiştirmeniz gerektiğini biliyorsunuz ve hem zamanı hem de ekibinizi daha verimli yönetebilmek için sayısız yöntem sizin onları uygulamanız için orada.

Ama yapamıyorsunuz!

Bu kilitlenmenin tek sebebi içsel çelişkilerimiz. Ve içsel çelişkilerinizi keşfedip onları çözmeniz önemli. Bunu yapmak için hayatınızı hayal ve hedefleriniz doğrultusunda hizalamalısınız. Hayatınızı bir kere hedefinizle tam bir uyum içinde hizaladığınız anda tek yapmak isteyeceğiniz harekete geçmek olacak. Ve hedefe uyumlu aksiyon söz konusu olduğunda etrafınızda gelişen hiçbir şey sizi engelleyemez. DURDURULAMAZ olursunuz!

Her şey kendinize doğruyu söylemekle başlar

  • Kalın kemikli falan değilsiniz, fazla kilonuz var!
  • Hep aynı insanları “çekmiyorsunuz”, bu sizin seçiminiz!
  • Çok yoğun değilsiniz, erteliyorsunuz!
  • Asabi değilsiniz, öfkenizi kontrol edemiyorsunuz!
  • O işler sizi aşmaz, gereken adımları atmak konusunda tembellik ediyorsunuz!

Kendinize doğruyu söylemek, çözülmesi gereken problemin ne olduğunun farkına varmaktır. Çözmeniz gereken problemi ve o problemi çözdüğünüzde hayatınızın nasıl değişeceğini bilmekle ilgili farkındalığı bir kez yaşadığınızda da sonuçtan emin olmasanız bile harekete geçersiniz. Yaptığınız şey işe yaramazsa başka bir şey denersiniz. Çünkü hedefe ulaştığınızda hissedeceğinizi bildiğiniz tatmin duygusu tutkunuzu, konuyla ilgili merakınızı, merakınız da alışkanlıklarınızı değiştireceğiniz adımları atma isteğini ve gücünü ateşler.

Adaya sahip olmak istiyorsanız gemileri yakın!

Gerçek liderler, içinde bulundukları durum ne kadar belirsiz olursa olsun, kendilerine karşı dürüsttürler ve böylece kendi kesinliklerini o durumun içine koyabilirler. Kesinlik yoksa belirsizlik sizi korkunun kucağına atar. Yanlış yapmaktan korkmak gelişimin önündeki en büyük engeldir ve bu engelden kurtulmak fedâkarlık gerektirir: Gemileri yakın!

Harekete geçmek için önce sizi alıkoyan içsel çelişkilerinizi bulmalısınız.

Çünkü ancak bunu yapabildiğinizde kendinizi konfor alanınızın dışında tutabilirsiniz. Yukarıdaki alt başlıkta okuduğunuz metafordan hareket ederek açıklayayım: Eğer gemileriniz, çıktığınız adanın sakin koyunda bekliyorsa, karşılaştığınız ilk büyük zorlukta o gemilere binip geldiğiniz yere dönebileceğinizi bilirsiniz. Geldiğiniz yer sizin “konfor alanınız”dır; yapılması gereken her şeyi bildiğiniz ve dolayısıyla asla gelişemeyeceğiniz yer.

Adım atmanız gerektiğini biliyor ve bir türlü harekete geçemiyorsanız; sizi adım atmaktan alıkoyan içsel çelişkinizi bulmalısınız. Bu konuda profesyonel bir koçla çalışmak; hem çelişkiyi fark edip bulmanızı ve onu değiştirmek konusunda gereçleri kullanmanızı sağlarken, hayatınızı dönüştürecek hedefe ulaşmanızı da hızlandırır.

Tatminkâr ve mutlu bir hayata sahip olmadığınızı düşünüyorsanız, kendinize dürüst olup cevaplamanız gereken iki soru var:

  • Kendinize en son ne zaman gerçek bir yatırım yaptınız?
  • Bunu yapmak için ne bekliyorsunuz?

Bana ulaşmak isterseniz adresim tolga@powercoaching.us

Hayatınızı tam da istediğiniz şekle dönüştürmek için tam bir kesinlik duygusu içinde 3 yapı taşınızı kullanarak muhteşem adımlar attığınız bir yaşamın başlangıcı olsun bu hafta!

Haftaya görüşmek üzere…

V. Tolga Hancı: Doğma büyüme İstanbul'lu Tolga, 20 yıllık reklamcılık kariyerini danışmanlığa, ve oradan da koçluk ve eğitmenliğe dönüştürmüş bir yüksek performans stratejisti. Çalıştığı kişi ve kurumların; hayatın her alanında sınırsız potansiyellerinin % 100'ünü kullanarak, daima yüksek performansta kalabilmeleri için stratejiler üretiyor. Power Coaching'in ve Anthony Robbins Türkiye oluşumlarının kurucu ortağı. Birlikte çalışacağı kişi ve kurumların hedef ve hayallerini merak ediyor ve şöyle söylüyor: "İstiyorsan yaparsın! Asıl soru şu: Harekete geçmek için ne kadar isteklisin?"

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale