X

Hayatımda karşıma çıkan sen; tesadüf değilsin

Öylece oluverir. Tam bir konuda ihtiyacımız olan kişi karşımızda beliriverir. Nasıl oldu diye düşünürüz ve hatta “tam olarak bu konuda konuşacak insan arıyordum, tam olarak aynı yerde tatile çıkmış birinin deneyimlerini ve yorumlarını dinlemek istiyordum, tam da bu konsere bilet bulmamın yolunun olmadığı için üzülüyordum veya tam da böyle bir adam gerçekten mümkün müdür” diye düşünüyordum… Örnekleri çoğaltabiliriz; ve hatta bazen “yok artık” diyeceğimiz bir noktaya uzanır, dünya üzerinde milyonlarca olasılıktan sadece “olasılık” hesabına göre çok çok “imkansız” olarak düşündüğümüz kişi işte tam olarak orada durmaktadır; tam olarak düşüncemizde olduğu üzere, tam olarak “mümkün müdür” diye sorguladığımız üzere veya tam olarak “artık nereden bulabilirim” diye düşündüğümüz üzere…

Bugün sizlerle birlikte bu olayları biraz daha yakından inceleyelim istiyorum. Bizler her günümüze “bir diğer gün” diye uyanıyoruz. Fakat aslında monoton akışta veya hayatımızın bu günlük gidişatında her günümüzün evet birçok fırsatla, keşifle ve farklılıkla dolu olabileceğini, aradığımızı bulabileceğimizi ve karşımıza çıkan her anın bizim için orada olduğunu unutuveriyoruz. Evden çıkmamız, işimize giden yolda karşılaştığımız insanlar ki belki hoş bir bayan belki sadece çocuğunu kucaklayan bir adam belki yaşlı bir teyze belki bir simitçi bunların hepsi bizim için bize “bir şey” hatırlatmak için oradalar.

Yani düşünelim ki hayatımız bir film seti, bizim için kurulmuş kocaman bir set. Ve o sette her ayrıntı aslında sadece ve sadece bizim rolümüz için tasarlanmış durumda. Bu mümkün olabilir mi diye soruyorsanız aslında bu “tam olarak” bu şekilde. İşte bu yüzden bu yazımı okuyan sizlerin bugün itibarıyla “karşılaştığınız” ve tanışma şansına eriştiğiniz herkese çok daha yakından bakmanızı diliyorum…

Peki nedir çok daha yakından ve detaylı düşünmek, neden bazı insanlar ile bazı noktalarda hayatımızın bazı anlarında karşılaşabiliyoruz? Örneğin çoğumuz sorgulamıştır “neden beş yıl önce seni tanımadım, neden otuz yaşımdayken karşıma çıkmadın” veya “neden ben bunca zaman seni ararken bu konu hakkında bana kimse cevap veremezken ve sen bu kadar çok şey bilirken neden şimdi ben bir karar verip de yürümeye çalıştığım zamanda karşıma çıktın” gibi cümleleri mutlaka kurduğumuz olmuştur.

Hemen bir örnekle açıklamak istiyorum. Biten evliliğimin ertesinde yaklaşık üç yıl hiçbir ilişkim olmamıştı ve gerçekten yaşadığım aldatılma durumu nedeniyle kadın erkek ilişkilerine inancım çokça azalmıştı. Ve daha sonra öyle bir sevgi hali ile karşılaştım ki, yukarıda yazdığım “mümkün mü, böyle bir insan var mı” diye ne sorduysam işte fiziksel olarak cevabı tam karşımdaydı. Sevdiğim adam ben ne istiyorsam ve evrene neyi soruyorsam onlarla gelmişti, ve bu kadar derin bir kırılmışlığın üzerine beni iyileştirmekte muhteşem bir “merhem” olan sonsuz bir sevgi sunmuştu bana, bir kadının ne kadar çok sevilebileceğini, ne kadar muhteşem bir şekilde değer görebileceğini ve bir kadın-erkek ilişkisinde ne kadar olağanüstü bir arkadaşlığın mümkün olduğunu da göstermişti…

Sonuçta öyle bir nokta oldu ki “neden daha önce karşıma çıkmadın” diye sorgulamıştım, ama bu ne benim ne de onun için muhteşem olan zamanlamaydı. Eğer gerçekten daha önce kendisi ile arkadaş olmamıza rağmen bu şekilde bir durum oluşsaydı belki birbirimiz için sevgi olmak mümkün olmayacaktı; belki uyumlu olmak mümkün olmayacaktı; belki o an “aradıklarımız” farklıydı ve frekansımız farklı farklı noktalara akmaktaydı… Ve biz işte “öyle muhteşem” bir şekilde yine öyle bir “kurgu” ile karşılaştık ki; ben buna hala “tesadüf” diyemiyorum…

Peki hiç sorguladığınız oluyor mu yani hayatınızda bugün tanıştığınız yeni bir kişinin “bugün” sizinle tanışması tamamen tesadüf müdür? Hayatınızın bu yaşında bu gününde bu noktasında karşınıza çıkması ona erişebilmiş olmanız ve onun size erişebilmiş olması tamamıyla “öylesine” gerçekleşen bir olgu mudur? Neden bugün sizinle tanıştı? Siz bugün neden hangi mesaj için hangi amaç için hangi oluş için onu tanıdınız? İşte bu soruları çoğu zaman sormaz ve hayatımızdaki bu “olağanüstü karşılaşmaları” tesadüf olarak görüp geçiveririz. İşte bugün bu yazımda bana eşlik eden sen bunlar “tesadüf” değildir; dönüp her insana her ayrıntıya tekrar tekrar bakmanı diliyorum; anlamak üzere sana ulaşmak isteyen mesajı almaya açık olarak…

Bakın sevgili Ray Gasse muhteşem eseri Uyandıran Rüya ile bu akışı nasıl yorumluyor:

“…Hayatımızda bu gibi tuhaf rastlantılar, ipuçlarını verdiği altta yatan bir tasarım nedeniyle bizi meraka düşürür ya da en azından eğlendirir. Peki, ya bütün ilişkilerimiz veya “rastlantısal” karşılaşmalarımız buna benzer az incelikle işlenmiş mukadderat içeriyorsa ve Zen yazar Paul Reps’in dediği gibi “karşılaştığımız herkes tıpki denize yolda belirli taşların üzerinden kayan belirli su damlacıkları misali tam da karşılaşmayı hak ettiğimiz kimseler” ise? Filozof Schopenhauer dünya tarihinin tüm içeriğinin farklı yaşam düşlerimizin her birimizin, ancak kendisine katkıda bulunacak şeyleri tecrübe ederken, başkalarına gerekenleri de ortaya koyduğu son derece sanatkarane dokunmuş, birbiriyle iç içe geçen muazzam bir kaderler ağı olabileceğini düşünür ve şu soruyla sürdürür:

Tüm insanlığın, yaşam yollarındaki karmaşık ilişkilerinde bir bestecinin senfonisindeki görünürde bağlantısız ve çalkantılı seslere getirebileceği düzeyde bir ahenk sergileyemeyeceğini ileri sürmek, dar görüşlü bir korkaklık olmaz mıydı?

Mistikler, her sıradan karşılıklı ilişkinin daha derinlerde anlamlı bir maksadı gizlediğini söyler… Yakından incelediğimizde karşılaşmalarımızın zamanlamasında veya tanıştığımız insanların kişiliklerinde, çoğu zaman belirli bir uygunluk fark ederiz.

…Eski zamanlarda, ilişkilere dair bu düşünce şekli, yoldan geçen bir yabancının rastlantı sonucu kulak misafiri olunan sözleri dahil, en gelişigüzel ve gelip geçici etkileşimlerin bile kişinin yaşamına dair önemli ipuçları taşıdığıdır.”

Hayatımız “tesadüf” olarak kabul edebileceğimiz bu muhteşem zamanlamalı ve muhteşem düzenlenmiş “karşılaşmaları” çok daha detaylı düşünmemiz gerektiğini çoğu kez bize kanıtlamaktadır. Bu bir soruya yanıt, bir aşk arayışımıza cevap veya sadece ihtiyacımız olan bir paraya giden yolda karşımıza çıkan işveren ile olabilir… Fakat işte önemli olan her anı fırsatlarıyla “sadece bir tesadüf” düşüncesine indirgemeden “çok daha büyük bir planın olağanüstü bir parçası” olarak görebilmemizdir…

Siz bugün “muhteşem tasarımınızın” hangi noktasındasınız?

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale