X

Hayat, hep mi bir ‘Ayak İşleri’?

Gain TV’yi yıllar önce ‘Mücbir Yılbaşı’ programını izlemek için açmıştım, daha sonra da açıkçası hiç kullanmadım.

Geçen hafta hepimizin yüreklerini dağlayan o fragmanı izledikten sonra, bu programı kesinlikle izlemem gerekiyor dedim ve hemen Gain hesabıma giriş yaptım. Bahsettiğim programın ismi ‘Mevzular Açık Mikrofon 6284 Özel’. 4 saatlik bir program olduğu için bir oturuşta izleme şansım olmayacaktı elbet. Ben de bu sabah işe gitmek için hazırlanırken, işe giderken, işten dönerken ve itiraf ediyorum, ofiste oldukça yoğun bir gün geçirdiğim halde, yaklaşık yarım saatini de bilgisayarda işlerimi yaparken dinledim ve programı bitirdim. Tam da Cemile anne konuşurken ofisteydim, kulaklık kulağımda bir yandan işlerimi yaparken bir yandan da gözlerimden nasıl yaşlar boşaldığını ancak programı izleyecek olanlar veya izlemiş olanlar anlayabilirler.

Son zamanlarda yaşanan kadın ve çocuk cinayetlerinin birçoğunda nedense kullanılmayan 6284 sayılı kanun, 8 Mart 2012’de kabul edilip, şiddet gören ya da bu yönde bir tehdit altında bulunan kadın, çocuk ve aile bireylerinin korunmasını ve işlerin son raddeye gelmeden önlenmesini sağlayan bir kanun. Gerek 6284 ile, gerek mağdur kişilerin yapabilecekleri ile, gerek İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe girmesi ile ilgili konuların konuşulduğu, faydalı bilgilerin yanı sıra aynı zamanda inanmak istemeyeceğimiz gerçeklere de değinildiği ve herkesin izlemesi gerektiği bir program olmuş bana göre. Lütfen bu programı izleyin ve izlettirin…

Ayrıca 6284 Özel yayınını herkes izleyebilsin diye, Gain TV 21 Ekim’e kadar ücretsiz olarak kullanılabileceğini açıkladı. Ne güzel bir düşünce, gerçekten çok teşekkürler. Gönül ister ki, bu gibi programları televizyon kanalları da korkusuzca yayınlayabilse…

Son zamanlarda dünyada yaşanan cinayetler, ölümler, savaşlar, katliamlar herkes gibi benim de yüreğimi paramparça ediyor elbette… Öyle bir girdabın içinde hissediyorum ki kendimi, mutlu olmak istiyorum, mutluluğumdan utanıyorum, insanlar bunca acı yaşarken nasıl olayım diyorum. Beni mutlu eden yerlere gidiyorum, insanlar yaşam mücadelesi verirken sen nasıl gezebilirsin diyorum. Yaşadığım her sevinç kalbimin bir tarafında vicdan azabı çekmeme sebebiyet veriyor. Olmuyor huzur bulamıyorum, dayanamıyorum ve de yaşananlara inanamıyorum. Ve bu konuyu kapatmadan önce belirtmek isterim ki tek dileğim, insanların özgürce yaşayabileceği, başkalarına zarar vermediği sürece gönlünden geçenleri yapabileceği bir dünya…

Yazımın bundan sonrası aslında bambaşka bir konu ile ilgili…

Görsel: gain.tv

Gain TV’ye gelelim şimdi. Hazır ücretsiz bulmuşken, uzun süredir herkesin şiddetle tavsiye ettiği, ama bir türlü izleme fırsatı bulamadığım Ayak İşleri’ne bir bakayım dedim. O da nesi, bu nasıl güzel bir dizi!

Ben 3.5 yıldır bu diziyi neden izlememişim!? Caner Özyurtlu’nun yönetmenliğini yaptığı, Çağlar Çorumlu ve Güven Murat Akpınar’ın ise muhteşem oyunculuklarını sergiledikleri dizinin 2. günde 3. sezonunu neredeyse bitiriyorum bile. Doğrusunu söylemek gerekirse uzun süredir ne bir dizi/filme ne de bir espriye bu kadar güldüğümü hatırlamıyorum.

Dünyanın yaşadığı tüm saçmalıklardan uzaklaşmak için birebir demeyeceğim, çünkü her bölümde yaşanılan farklı olaylar ile aslında hayatımızda bir çoğumuzun yaptığı gibi, bizlere verilen işleri sorgusuz sualsiz yerine getirmemiz veya getirmeye çalışmamıza yapılan gönderme ne kadar saçma hayatlar yaşadığımızı bir kez daha sorgulamama neden oldu doğrusu…

Birbirinden bu kadar alakasız olan Evren ve Vedat abinin birçok konuda birbirlerini tamamlıyor olması, hayatımızdaki dostlarımız ve birlikte olduğumuz insanlarla, kısacası tüm ilişkilerimizde zıt kutupların da sevgi ve saygı çerçevesinde uygunluk gösterebileceğine dikkat çekiyor diye düşünüyorum.

Evren karakterinin bitmek tükenmek bilmeyen soruları ve her şeyi bu derece sorgulaması bir yandan bizleri güldürürken, bir yandan da hayatı hiç sorgulamadan yaşayanlarımıza ufak bir hatırlatma niteliğinde adeta…

Vedat abinin ani parlamaları ve hemen akabinde yaşadığı kimi zaman sevinçleri, kimi zaman sakin halleri, bazı zamanlarda da kurduğu duygusal bağlar belki de bugünkü kötülüklerle dolu toplumlarda bile, hala daha iyiliklerin olabileceğine bir gönderme gibi geliyor desem siz ne düşünürsünüz acaba?

Yapılan esprilerin kalitesi, karakterlerin hareketlerinin bir yandan bizleri sinir ederken, bir yandan da onlarla bir gönül bağı kurabilmemiz ise, sevdiğimiz insanların bazen tahammül edemediğimiz hareketlerine rağmen onları anlamamız gerektiği ve aslında bizlere zarar vermediği sürece sevdiklerimizi oldukları gibi kabul etmemiz gerektiğini hatırlattı bana…

Bilmiyorum Ayak İşleri’ni izlediniz mi, ama eğer izlemediyseniz lütfen bu diziye bir an önce başlayın. Bir yandan güldürürken bir yandan hayatı sorgulayabilmemizi sağlayan bu diziyi bizlerle buluşturdukları için tüm ekibe kendi adıma teşekkür ediyorum.

Son olarak da şunu dile getirmek istiyorum, hayatlarımıza uzaktan baktığımızda hepimizin hayatı biraz ayak işleri misali değil mi?

İlginizi çekebilir: Kadın olmanın zorlukları ve ‘magic cup’ mucizesiKadın olmanın zorlukları ve ‘

Gizem Okut: 1986 yılında İstanbul'da doğdum ve Kıbrıslı'yım. 2010 yılında DAÜ'de Turizm ve Otel İşletmeciliği bölümünü bitirdikten sonra Londra'da moda yazarlığı da dahil olmak üzere moda ile ilgili kurslara katıldım. Bir buçuk senelik bir Londra macerasının ardından tatil için gittiğim İstanbul'da ailemle kalmaya karar verdim ve İstanbul'da çeşitli firmalarda Stil Editörlüğü, Sosyal Medya Yönetimi, Müşteri İlişkileri gibi farklı pozisyonlarda çalıştım. 2016'da Kıbrıs'a geri dönmem ile birlikte üniversite yıllarımda staj yaptığım ve ülkenin en eski otellerinden olan Dome Hotel'de Misafir İlişkileri ve Sosyal Medya Yönetimi pozisyonlarında 2 yıl çalıştım. Daha sonra turizm sektörüne ait olmadığıma karar vererek ani bir kararla birbirinden tamamen farklı sektörlerde, birbirinden farklı işlerde çalıştım ve çalışmaya da devam ediyorum. Yazı yazmak, kitap okumak, müzik dinlemek, plajda vakit geçirmek gibi vazgeçemeyeceğim hobilerimin yanı sıra, seramik objeler yaratmak, bahçe ile uğraşmak, farklı tarifler denemek gibi hobilerim de mevcut. Şu hayattan istediğim üç şey; sağlık, barış, huzur.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale