X

Güvenli bölgede iyi miyiz, yoksa aynı döngüden çok mu sıkıldık?

Peki ne yapalım? Nasıl yapalım?

Fark ettim de bu ara sürekli “hayatımın şöyle / böyle bir dönemindeyim” diye giriş yapıyorum yazılarıma. Amma açılım olmuş bende çok farklı alanlarda. Hoşuma gitti şimdi… Çalışmalarımın, yaptıklarımın meyvelerini çok net görebildiğim harika bir dönem bu.

Hayatımda açılım olan bir diğer konu ise bu sıralar şu: güven alanımda çok sıkışıp, sıkılıp o alandan çıkma içgüdüsü. 

Güven alanı derken şunu kastediyorum: günlük rutin hep bildiğin şeyleri yapmak, hep bildiğin yollardan yürümek, korktuğun şeylerden korkmaya devam etmek, ne olduğunu bilmediğin şeylere pek yaklaşmamak, seni hep rahat hissettiren şeyleri yapmak, hep güvende olduğunu bildiğin alanda soluk almaya çalışmak. 

Bu konuda minik minik açılmalarım vardı son yıllarda evet. Ama çoook minik. Riske girmekten pek hoşlanan bir yapım yok. Korkularımın üstüne gideyim gibi bir hırsım da olmadı hiç. İyiyimdir genelde bildiğim yollardan yürüme konusunda hepimiz gibi. Pek sevmem dışına çıkmayı. Sevmezdim mi demeliyim, şu an bilmiyorum gerçi. Enteresan bir geçiş dönemindeyim. Hep gittiği restoranda, aynı yemeği sipariş eden tipler olur ya hani; heh işte tam da onlardandım!

Şimdi enteresan bir şey var üzerimde. Sanırım bıkmışım. Aynı şeyleri yapmaktan, aynı yemekleri yemekten, aynı yerleri gezmekten. Çok anlamsız hissettirmeye başladı bana içinde bulunduğum hayat. E hep aynı şeyler dönüp duracaksa yaşamanın eğlencesi nerede?

İlk önce pek fazla alakam olmayan bir davete katılmakla başladım. Kimseyi tanımıyorum, yeri bilmiyorum. Davet sahibi bile sadece selamlaştığım yakınlıkta. Normalde gitmek aklıma bile gelmez böyle bir şeye. Bir anda “gelirim tabii” dedim. Neyle karşılaşacağım konusunda hiç bir fikrim de yoktu. En kötü çıkarım yarım saatte ne olacak ki dedim kendime. Giyindim ettim ve gittim. Bence onlar da şaşırmıştır benim gitmeme. Derken çok tatlı bir sohbetin içinde buldum kendimi. Tanımadığım ama yazılarımı takip ettiğini ve çok beğendiğini yüzüme dillendiren çok tatlı bir kadınla tanıştım. Birinden çok acayip bir hayat hikayesi dinledim, bir başkasından hiç bilmediğim bir konuda bilgi sahibi oldum. Bir saat durduysam eğer, dolu dolu bir saat geçirdim orada. Öyle mutlu ayrıldım ki; “tamam Gamze budur!” dedim. Önüne çıkan fırsatları değerlendirme vakti, neyin nereden karşına çıkacağı, seni nerede neyin beklediğini hiç bilemezsin. Sadece git ve dene. Katıl hayata. Ne kaybedersin? En kötü ne olabilir? Denediğin şeyi hiç sevmedin mi? E sevmediğini kendin biliyor olursun artık önyargıların, korkuların seni yönlendirmeden. Ya da kendine hiç ummadığın yerden harika şeyler katarak çıkarsın. Kapı kapıyı açar.

Ondan iki hafta sonra gündelik hayatımda çok da görmediğim bir arkadaşımla yaptığım sohbet sırasında bana gittiği takı kursunu anlatması ve anlatırken gözlerinin parlaklığı benim ruhumda bir heyecan dalgası yarattı. “Aa ne güzel bende denemek isterdim” dedim. Meğer günlük çalışmalar varmış. Usta eşliğinde basit bir atölyede birkaç saatte kendi yüzüğünü yaratıyormuşsun. Hemen atladım gelirim diye! Yüzük yapmak falan; asla bir fikrim yok. Ama denemek istiyorum. Duyduğumda beni heyecanlandıran her şeyi ama her şeyi denemek istiyorum şu sıra galiba gerçekten…

Gittim de. Kumkapı’da ilkel diyebileceğimiz minik bir atölye. Olayı o ama zaten. Çok gerçek! Teknolojinin t’si yok. Oh! Ustanın adı Serop Benli. 50 senedir bu işi yapıyormuş. Şakaları, hikayeleri, bilgisi, anlatışı.. Enerjisine bayıldım. Orada benimle beraber kursta bulunan insanlarla tanışmak, hayata bakış açılarını izlemek. O atölyenin havasını solumak. Bir yüzük nasıl sıfırdan yapılır izlemek, deneyimlemek. Oradaki emeği, sanatı görmek. Çok çok keyifliydi! İyi ki dediğim bir aktivite oldu benim için. İlgisini çekenler için bu workshopun adı “Kendi Yüzüğünü Kendin Tasarla”. Özden Bulut’a ulaşabilirsiniz eğer böyle bir gün geçirmek isterseniz. Instagram’da adresi de lodosdesign; buradan ulaşıp detaylı bilgi alabilirsiniz. Velhasıl kelam, evde ya da yine hep aynı çevrede dönüp duracağıma hiç daha evvel aslında alakam olmayan bir konudan fırsat doğduğunda isteğim doğrultusunda katılmış olmam ve dolu dolu yaşadığım bir gün ardından başımı yastığa mutlu koymam. Paha biçilemez!

Lodos Design

Şimdi ise bir inzivaya geldim Kapadokya’ya. Gülmeyin ama programda uyku tulumu ve çadırlarla mağarada kalmak var gece. Gülmeyin diyorum çünkü tüm tanıdığım samimi arkadaşlarım ki ben dahil; baya güldük bu duruma. Gülme kısmı tamamen benim karakterimle alakalı olduğundan dolayı tabii. Ben kim, mağarada kalmak kim Allah aşkına normalde? Uyku tulumunu kendi gözlerimle görmüşlüğüm yok. Normalde kendi banyosu olan temiz otelimde kalırım ve titizimdir de bu konuda. Ama bu defa başka. Duydum programı ve “tamam ben geliyorum” dedim hiçbir şey düşünmeden, planlamadan. Balıklama atlama olayı vardır ya; hah tam da ondan işte. Nasıl bir zincirlerimi kırma olayına girdiysem, ne çıkarsa bahtıma durumu yaşıyorum bu ara.

Hocam Ezgi de duyduğunda başka bir inzivaya katılmaktan bahsettiğimi sanmış. Beni bu hayatta en iyi tanıyan insanlardan biri olarak ihtimal vermemiş düşünün. Hiç inanamamış. Ve gözlerindeki şaşkınlığı görmek bile haz verdi bana desem yeridir. Herkesten önce bu ara kendimi şaşırtmaya ihtiyacım var, yepyeni deneyimlere atlayıp her şeyin tadına kendimin bakası var. Bunu da tavsiye ederim, çok eğlenceliymiş biraz da sonunu düşünmeden yaşamak. Korkularını önemsemeden olaya atlamak. Özgürlük, rahatlık, ferahlık, heyecan! 

Çadır deneyimim nasıl geçti derseniz de… Şaşırtıcı derecede rahat ve harikaydı! Vadinin içinde kalmak, uyanmak, durmak, toprakta uyumak. Hatta derme çatma bir tuvalete gitmek için bile patika yoldan yürümek. Benim için enteresan bir ilkti. Zorlandım mı? Hayır! İki gündü zaten. Ama evet o iki gün duşa yaklaşmadım; o kadar değil benim için henüz. Programda bir akşam dolunayda atlarla yürüyüş vardı vadide. Heyecanlandım yine. Ama korku da bastı aynı derecede. Daha evvel sadece 5 dakikalık bir deneyimim olmuştu o kadar. At oldukça yüksek bir hayvan ve üzerinde onunla uyumlu olmak olay. Son dakikaya kadar katılıp katılmayacağıma emin olmadığımı söyledim. Kendimi dinlemem gerekiyordu her konuda olduğu gibi. Yeni bir şey denemek evet harika ama eğer yüksek dozda korku varsa da o keyfi çileye çevirmenin bir manası yok. Ama baştan reddetmedim en azından.

Gittim çiftliğe ben de grubun geri kalan üyeleriyle. İzledim bir süre. Sonra bir atın üstünde olma hissine bakmak istediğimi söyledim. Bindim ve “beni hemen indirin” dedim. Mümkün değildi o an benim için anladım. Korku her bir yanımı sardı. Üstüne de gidebilirdim evet, ama bazen de sınırları zorlayıp korkunç bir deneyim geçirmeye gerek yok. O an benim için doğru zaman değildi biliyordum. Burada bilmek çok önemli. Nasıl mı biliriz? Kendimizi, içimizi, hislerimizi dinleyerek; onlara kulak kabartarak. Bu konuda da her gün daha iyiye gitmekteyim günlük meditasyon pratiklerimle. Gurur duyduğumu söyleyebilirim kendimle. İnsanın kendisini bilmesi kadar hayatı yaşarken onu rahat ettiren bir şey yok. İçimde de kalmadı, aklım da kalmadı, pişman da olmadım diğerlerinin ay ışığında vadide gözden kaybolmalarını izlerken. Harika görünüyorlardı fakat ben de bir o kadar emindim kendimden. Bittiğinde ise: “Atlar o kadar güven veriyordu ki harika bir deneyimdi ama iyi ki gelmedin, gerçekten zorlayıcı olabilirdi o korkuya senin için” dediler. Biliyordum ben bunu zaten o atın üstüne çıktığım an. 

Vadiye, kampımıza geri dönüş yolunda ise 15 dakikalık dar, yokuşlu ama zorlu olmayan bir yoldan yürümek gerekiyordu. Öyle yorgundum ki benim için imkansızdı o yoldan yürümek. Hatta şehirde kalmak konusunda teklifler aldım o halde olduğum için. “Yok” dedim, “tamamlayacağım ben bu inzivayı”. Başladığım döngüyü tamamlama konusuna önem verenlerdenim. Yarım bırakmak pek hoşuma giden bir durum değil. Neyse döndük ki kaldığımız yere bakan ve bize orada yemek, çay, her konuda yardımcı olan güzel ruh Emin hala kamp alanında bizi bekliyordu. İstememiş bırakmak orayı tüm eşyalarımız orada diye sağ olsun. Mini bir motosikleti var. Allah biliyor ya inşallah gitmemiştir diye dua ettim. Ki gitmemişti… Emin geldi motoruyla ulaştırdı beni mağaraların olduğu yere. Yürümek durumunda kalmadım ve üstüne üstlük vadinin içinden gece daracık patikadan motorla gitmek gibi müthiş bir deneyim yaşamış oldum. Uykudan ve yorgunluktan ölen Gamze ayıldı o beş dakikada. Bir daha gittiğimde bütün vadiyi bu şekilde tatmak istediğime karar verdim. Ah çok büyük keyif aldım. Hiç beklemediğinizde yaratıyor hayat size en güzellerinden ortaya karışık bir şeyler. Bu da onlardandı. Nicelerine!

Anlatmak istediğim şu aslında: kendinizi rahatça hayatın kollarına bıraktığınız an ve kendinizi dinleyip bildiğiniz an, yaşam harika bir kombinasyona dönüşüyor. Hem yeniliklere açık olmak ama aynı zamanda kendinize de net olmak. Hem hiç denemediğiniz şeylere atlamak, hem de onun size ne kadar iyi gelip gelmeyeceğini tartabilmek. 

Önünüze gelen bir fırsata bakın derim. Duyduğunuzdaki “ilk an”a. O an, asıl gerçek cevabın olduğu yer. Duyduğunuzda size heyecan veriyorsa, kalbinizde bir şey zıplatıyorsa sebebini henüz sizin bile bilmediğiniz; o deneyimin peşinden gidin. Hiç düşünmeden! Zihni sokmayın işin içine, çünkü hemen bir dakika sonrasında başlıyor “zaten nasıl olacak, yapamam” gibi konuşmalara. Herkesin yaptığı bir şeyse rahatlıkla, ilginizi çekiyor ama içinizde bir şeyler sizi o kadar da huzurlu hissettirmiyorsa eğer; bırakın onu orada. Vardır bir sebebi. O an uygun değildir sizin için. Bu sonra uygun olmayacağı anlamına gelmez tabii ki ama o anki siz önemli olan.

Ben böyle bir döneme girdim işte. Eğlenceli, değişik, zevkli. Ne varsa önüme çıkıp kalbimi çarpıtan; hoop dal Gamze! Bakalım sana neler getirecek, arkana yaslan ve izle sonrasında da. Tavsiye ederim. Hepimize.

Çok çok bol bol sevgi ve cesaretle…

İlginizi çekebilir: Zihnin hapishanen de olabilir, özgürlüğünde; seçim seninİlginizi çekebilir: Zihnin hapishanen de olabilir, özgürlüğünde;

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:



  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.





Cildimiz bizden ne ister: Almond Shower Oil ile cildin tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir bakım

Yaşamın akışına ayak uydurabilmek için çoğu zaman oradan oraya koşuşturmak, yapılacaklar listesinin maddeleri arasında aceleyle hareket etmek ve hatta tadını uzun uzun çıkarabileceğimiz aktivitelerimizi bile hızlandırmak zorunda kalıyoruz. Ne yazık ki hızlandırmak zorunda kaldığımız bu keyifli aktivitelerden biri de genellikle duş keyfimiz oluyor. Duş almak, hem bedenimizi temizlemek hem de zihnimizi ve ruhumuzu rahatlatmak için önemli bir fırsat sunarken, aceleye getirdiğimizde bu değerli anların kalitesinden ödün vermiş oluyoruz… Oysa ki duş, sadece temizlik ve rahatlık hissinden ibaret değil; aynı zamanda yenilenme, canlanma hissini verebilmek için de önemli bir araç; özellikle de cildimiz için. Duş almanın sağlayacağı tüm olumlu etkilerden faydalanabilmek için, gün boyu pek çok çevresel etkiye maruz kalan cildimizin beklentilerine kulak vermek oldukça önemli. Peki, cildimiz bizden ne ister?



Vücut bakım ritüelinizde ilk sırada, temizlik!

“Cildimiz bizden ne ister?” sorusuna pek çoğumuz gibi cildimizin ilk vereceği cevap temizlik. Gün boyu maruz kaldığımız kir, toz ve alerjenlerden cildi arındırmak şart. Aksi halde gözeneklerin tıkanması sonucu cildin nefes almasını engellemiş oluruz. Bu da farklı cilt problemlerinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Vücut bakımında da aynı yüzümüzde olduğu gibi temizlik, cildimizin ihtiyaç listesinde ilk sırada.

L’Occitane Almond Shower Oil’L’Occitane Almond Shower Oil’L’Occitane Almond Shower Oil’in altın renkli yağ dokusu, duş sırasında su ile birleştiğinde süt kıvamına dönüşerek hafifçe köpüren yapısı ile cildimizi nazikçe temizler ve arındırır. Bademin mis kokusu ile tenimizi kokulandırarak, bize de arınmanın verdiği hafifliği ve rahatlığı hissettirir.

Yoğun nem

Cildimizin istediği ve hak ettiği o özenli bakımın en önemli bir diğer bileşeni ise tabii ki yoğun nem, çünkü cildimiz kuruluktan hoşlanmaz. Cildimizin canlı kalmak, gençliğini ve ışıltısını korumak için neme ihtiyacı var. Almond Shower Oil, içeriğindeki zengin yağ, mineral ve vitaminler ile cildi dışarıdan içeriye doğru besliyor, ilk kullanımda hissedilen nemlendirici etkisiyle cildi yumuşacık yapıyor. E vitamini, omega 6 ve 9 yağ asitleri ve badem yağı açısından da zengin olan vegan formüllü Badem Duş Yağı, cildimizin gün boyu nemli kalması ve doğru kaynaklarla beslenmesi için ihtiyacı olan tek şey.



Yukarıda da söylediğimiz gibi, cildimiz kuruluğu hiç sevmez; dolayısıyla onu nemlendirip beslerken, kurumasına neden olabilecek uygulamalardan da kaçınmak önemli. Çok sıcak su ile yıkanmak, koruyucu önlemler almadan soğuk ve rüzgarlı havalara maruz bırakmak ya da az su tüketmek, ona hiç iyi gelmeyenler listesinde. Ona ihtiyaç duyduğu nem desteğini sunmak ise, cildimizin kurumasını önlerken yumuşacık dokunuşlarla buluşmak da ruhumuzu besliyor.

Güzel kokmak

Cildimiz, tüm gün bizimle; yaptığımız tüm aktivitelere, girdiğimiz her ortama, tüm anlarımıza ve deneyimlerimize eşlik ediyor. Tüm bu deneyimlerde hem bize hem de cildimize muhteşem hissettirecek bir şey daha var: Hoş kokularla sarmalanmak. L’Occitane Almond Shower Oil, cilt tarafından anında emilen yapısı ve mis kokulu badem aroması sayesinde gün boyunca cildimizi sarıyor ve sadece cildimizi değil, zihnimizi, ruhumuzu da mutlu ediyor. Cildimiz o büyüleyici badem aroması ile misler gibi olurken, harika kokmak da kendimizi çok daha iyi, keyifli ve özgüvenli hissetmemizi sağlıyor.



Narin dokunuşlar

Temizlenmiş, nemlenmiş, beslenmiş ve harika kokan cildimizin bir başka ihtiyacı da narin dokunuşlarla buluşmak. Çünkü, hassas cildimiz onu tahriş edebilecek uygulamaları da hiç sevmez. Örneğin, çok sık kese veya peeling yapmak ya da cilde zarar verebilecek bakım ürünlerini kullanmak, cildimizin asla istemeyeceği şeyler. Güzel haber; Almond Shower Oil, yumuşak dokusu ve temiz içeriği ile en hassas ciltlerin bile favorisi. Narin dokunuşlar, cildimize hak ettiği değeri sunarken bize de Almond Shower Oil’in duyuları harekete geçiren dokusu ile rahatlatıcı duş anlarının keyfini sürmek kalıyor.

Duyusal bir deneyim

Cildimiz biraz da şımartılmayı hak etmiyor mu? Elbette. L’Occitane Almond Shower Oil duyusal bir banyo keyfi sunuyor; ipeksi dokusu, mis kokusu, rahatlatıcı ve lüks dokunuşlarıyla cildimizi nemlendirmek ve beslemekle kalmıyor, şımartan bir bakım da sağlıyor. Duş keyfi bu sayede aceleye getirilen bir rutin olmaktan çıkıyor; canlandırıcı, yenileyici ve aromatik bir deneyime dönüşüyor. 

Doğal içerikli yapısı, ilk kullanımda anında nem verme özelliği, cildi yumuşacık yapan etkisi ve büyüleyici kokusu ile cildimizin tüm beklentilerinin karşılığı; Almond Shower Oil. Cildin tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir bakım için siz de hemen tıklayın ve L’Occitane Almond Shower Oil ile tanışın.

*Bu yazı L’Occitane katkılarıyla hazırlanmıştır.





Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Dijital dünya, sınırlarını sürekli olarak genişletmeye devam ediyor ve sanal dünyalar, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Üstelik yalnızca sanal dünyalar da değil, o dünyanın baş kahramanları olan virtual influencer’lar da. Yani biz 🙂 Sosyal medya platformlarında kendi takipçi kitlelerini oluşturan ve çokça sevgiyle ve ilgiyle karşılanan sanal influencer’lar, sadece teknolojik gelişmelerin başarılı bir somut örneği olmakla kalmıyor; aynı zamanda modern pazarlama pratiklerini de yeniden şekillendiriyor.



Yani, artık gerçek insan influencer’lar gibi biz virtual influencer’lar da markaları temsil edebiliyor, iş birliği çalışmaları yapabiliyoruz; dahası biz de hayatımızın akışını ya da bir günümüzün nasıl geçtiğini paylaşabiliyoruz, üstelik dünyanın pek çok yerinde. Peki, biz kimiz? İşte bu dijital dünyayı çok daha yakından tanımak ve bir parçası olmak için mutlaka takip etmeniz gereken virtual influencer’lar:

Virtual Alin


Gelin, önce benimle başlayalım ve size kendimi tanıtayım: Ben Alin! Ford Türkiye’nin marka elçisiyim. En büyük ilgi alanım elbette ki teknoloji ve otomobiller. Aynı zamanda seyahat etmeye de bayılıyorum! Türkiye’nin otomotiv alanındaki ilk ve tek sanal influencer’ıyım. Yani beni ben yapan, hobilerimi şekillendiren, yaşam tarzımı belirleyen her şey aslında markanın stratejisinden doğdu. Günümün büyük bir kısmını yepyeni keşifler yapmaya ayırıyorum ve hiçbir sosyal medya akımından da geri kalmıyorum…

Zencefil shot’ımla güne başlıyor, çıktığım yeni yollarda bol bol kahve molaları vermeyi ve maceralarımı sizinle paylaşmayı seviyorum. Başka çok sevdiğim bir şey varsa o da Mustang Mach-E ile geçirdiğim tüm anlar; çünkü onunla olan her yolculuğum sıra dışı diyor ve beni hemen takip etmeniz için Instagram hesabımı buraya bırakıyorum.

Rozy

Rozy, dünya genelinde en popüler virtual influencer’lardan biri ve Güney Koreli. Hatta Kore’nin ilk sanal influencer’ı. Gezmeyi, iyi giyinmeyi, yemek yapmayı çok seviyor. Dünyayı dolaşıyor, birbirinden şık tasarımlar kullanıyor, modellik yapıyor ve dünyaca ünlü markalarla çalışıyor. Her geçen gün yaptığı sponsorluk anlaşmalarının sayısı hızla artarken, sosyal medya takipçileri tarafından da hayranlıkla takip edilmeye devam ediyor. Rozy de tıpkı benim gibi sanatın ve estetiğin gücüne inanıyor ve her günü dolu dolu yaşamak için ilham veriyor.

Shudu



Shudu, moda fotoğrafçısı Cameron-James Wilson tarafından yaratılan dünyanın ilk dijital süper modeli olan bir sanal influencer. Güney Afrika Kökenli Shudu, iyi giyinmeyi çok seviyor. Dünyaca ünlü lüks moda markalarıyla iş birlikleri yapan Shudu, aynı zamanda sanal insan ırkının savunucusu olma görevini de üstleniyor. Shudu’nun yaratılmasındaki en önemli amaçlardan biri de dijital dünyanın temsilindeki etnik çeşitlilik eksikliğine dikkat çekmekti ve bence bu, hayranlık uyandırıcı.

Ion Göttlich

Ion Göttlich, bisiklet tutkunu bir sanal influencer. Teknoloji ve video oyunlarına olan ilgisi ile tanınan Ion, aynı zamanda da spor yapmaya çok düşkün. Yeni keşifler yapmayı, aktif bir yaşam sürmeyi ve sağlıklı alışkanlıklarını sürdürmeyi çok seviyor ve takipçileriyle bisikletini yanından ayırmadığı keyifli anları sıkça paylaşıyor. Dışarıdan bakıldığında Ion ile tarzımız pek uyuşmuyor gibi görünse de, çok önemli bir ortak yönümüz var: O da tıpkı benim gibi yollarda zaman geçirmeyi çok seviyor ve yeni keşiflere asla hayır demiyor.

Imma

Japonya’nın ilk virtual influencer’ı ve modeli, pembe saçlarıyla çok sevilen Imma. Bugüne kadar dünya çapında modadan iş dünyasına, lüks tüketim markalarından televizyon kanallarına kadar pek çok sektörde manşetlerde yer alan Imma, Instagram hesabından yaptığı paylaşımlarla ilgiyi üzerinde tutmaya devam ediyor. O da ben de yeni trendleri takip etmekten büyük keyif duyuyoruz; ayrıca dans ve müzik de ortak tutkumuz olabilir.

Lil Miquela

Instagram’da 2 milyondan fazla takipçisi olan ve dünya genelinde sevilen virtual influencer’lardan biri olan Lil Miquela, renkli yaşamından eğlenceli kareler paylaşarak takipçilerinin ilgisini çekmeyi başarıyor. Dünya devi moda markalarıyla iş birlikleri olan ve tarzından, kişisel bakımından ödün vermeyen Miquela, yeni yerler keşfetmeye de bayılıyor; tıpkı benim gibi… Unutmadan, ikimize de çillerin çok yakıştığını söylemiş miydim 🙂



Bermuda

Lil Miquela’dan sonra kız kardeşi Bermuda’yı da tanıyalım. Bermuda, kendini ‘robot queen’ yani robot kraliçe olarak anlatıyor ve adeta moda ikonu gibi tarzıyla ön plana çıkan bir sanal influencer. Özellikle lüks yaşam tarzı ve moda dünyasına olan tutkusuyla bilinse de pek çok farklı markayla da iş birlikleri yapıyor ve sık sık Miquela ile fotoğraf paylaşıyor. Bermuda da tıpkı benim gibi kişisel bakımına çok düşkün, ayrıca aktif bir yaşam sürmek, ikimizin de öncelikleri arasında. Miquela ile samimi ilişkilerine hayran olduğumu da belirtmeliyim…

Nobody Sausage

En komik virtual influencer’lardan biri olan Nobody Sausage, dünya çapında çok seviliyor ve 8 milyona yakın takipçisi var. Genelde günlük rutinlerini ve yaptığı işleri paylaşsa da modern dünyanın pek çok ortak sorununu da mizahi bir yaklaşımla ele alarak milyonları güldürmeyi başarıyor. Ayıca, müzik ve dansa olan ilgi ve tutkusu da coşku dolu bir enerji yayıyor. Benim de en çok güldüğüm, izlerken en çok keyif aldığım sanal influencer’lardan biri.

Lu do Magalu

Brezilya’nın en büyük perakende şirketlerinden birinin yüzü olan Lu do Magalu’nun ünü, yalnızca Brezilya ile sınırlı kalmıyor, çünkü sosyal medya hesaplarında dünyaca ünlü pek çok markanın ürünü ile ilgili içerikler üretiyor. İlk kez YouTube’da karşımıza çıkmış olsa da, bugün Instagram’da ve Facebook’ta da oldukça popüler. Ayrıca kendisini ‘Virtual 3D Influencer’ olarak tanıtıyor. O da teknoloji ve yenilikleri takip etme konusunda oldukça tutkulu ve bu tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı seviyor, tıpkı benim de yaptığım gibi.

CodeMiko

Teknik olarak ‘VTuber’ olarak bilinen CodeMiko, Twitch yayıncısı bir sanal influencer. VTuber teknolojisinin sınırlarını zorlamakla ün salan CodeMiko, canlı yayınlarında yaptığı röportajlarla da çokça ilgi görüyor. Sanal dünyanın ve teknolojinin son gelişmelerini aktarırken, tarzından ve günlük keşiflerinden de ödün vermiyor. İkimizin de dijital dünyanın sınırlarını zorlamayı sevdiğimizi söylemeden geçemeyeceğim 🙂

Thalasya

Endonezya’nın ilk virtual influencer’ı Thalasya, dünyayı keşfetmeyi, yeni tatlar denemeyi ve moda tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı çok seviyor. Üstelik çok çeşitli sektörlerdeki markalarla iş birliği yaparak, günlük rutinlerinde neler yaptığını da sık sık Instagram hesabına ekliyor. Thalasya da benim gibi yeni deneyimlere çok açık. Ayrıca, yemeklere ve özellikle de sokak lezzetlerine olan ilgisini de gizlemiyor. Sanırım ona yakın hissetmemi sağlayan ortak özelliklerimizden biri de bu.

Elbette ki listenin tamamı bu kadarla sınırlı değil. Sanal influencer’lar olarak sayımız günden güne artıyor. Teknolojinin, sanatın, gerçekliğin ve kurgunun sınırlarını zorlayan var oluşlarımızla, günden güne dijital dünyada yeni gelişmelere imza atmaya devam edeceğiz; tabii kendi hayatlarımızdaki maceraların dozunu artırmaya da. Siz de bu dünyadan haberdar olmak ve yeni maceralarımda benimle yer almak için takipte kalın! Geleceği, bugünden yaşayın.





İlgili Makale