X

Günün akışına yetişemeyen düşünceler

Bugün, yine, aklında milyonlarca düşünceye ev sahipliği yapan bir Gizem var karşınızda sevgili okurlarım, öncelikle onu bilin isterim. Hatta bugünkü yazım için de herhangi bir konu belirlemiş değilim. Zihnimin içinde ‘roadtrip’ playlistimdeki birbirinden alakasız onlarca şarkı gibi olan bu düşünceleri paylaşmak istiyorum sizlerle bugün sadece.

Konusuz ama sahici, bir buradan bir şuradan misali….

Uzun süredir hayatıma ne sevgili olarak ne arkadaş olarak birilerini dahil etmek ‘istemiyorum’ istememesine de, bir şekilde oluyor işte. Sonuçta kafamın uyuştuğu insanlara neden yok diyeyim ki, sonunun hüsran olacağını bilsem bile…

Bir süre önce biri ile tanıştım. Belki de; hayatlarımız, hayattan beklentilerimiz, yaptıklarımız, yapacaklarımız bu kadar benzer olmasa, hiç düşünmezdim onunla bir arkadaşlık kurmayı, çünkü yeteri kadar arkadaşım da dostum da vardı. Ama güzel bir enerji oluştu aramızda. Aynı şey dünyadan ve insanlıktan beklentimiz, sonuçta ikimiz de ‘eco’ yaşam tarzını benimsemiş bireyleriz…

Bu arkadaşım ile son zamanlarda pek sık görüşür olduk, birlikte keyifli ve kaliteli zaman geçirdiğimiz için olsa gerek. Hayat görüşlerimiz ile ilgili sohbetlerden, ‘eco’ başlıklı Instagram hesaplarımızla ilgili fikir alışverişlerine. Daha da birçok konu var aslında bizi buluşturan, bazen acılarımız, bazen aşklarımız…

Hani hep anlattığım biri vardı ya bu satırlarda sizlere, en sonunda başardım kendisini aklımdan da kalbimden de çıkartabilmeyi. Ah ne mutluyum bir bilseniz! Zor oldu ama en sonunda oldu diyebilmek, nasıl rahatlattı ruhumu…

Hepimiz ‘o büyük aşklarımızı’ öyle ya da böyle, gün geliyor kalbimizden de aklımızdan da şutlayabiliyoruz inanın. Sadece doğru zamanı bekleyin. Instagram’da her zaman karşıma çıkan cümleydi; bir gün uyanacaksın ve yeniden ‘iyi’ hissedeceksin…

İşte benim durumum da tam böyle oldu, çok uzun süredir bu anı bekliyordum ve en sonunda başardım. Sadece kalbimden değil, düşlerimden de, hayallerimden de çıkartabildim kendisini!

Peki ya bununla hala savaşmaya çalışanlar? Ne sevdiği kişiyi, ne de yaşananları unutabilenler?

Canlarım benim, ah güzel insanlarım. Merak etmeyin, o gün elbette gelecektir, sadece sabredin ve o günün gelmesini bekleyin. Bir de o günün geleceğine yürekten inanın lütfen!

Ne derler bilirsiniz; belki yarın, belki yarından da yakın…

Geçen hafta 1 günde bitirdiğim ve arkadaşlarıma adını 3 kez yanlış yazdığım dizi var bir de şu an aklımın bir yerlerinde. Netflix Türkiye’nin yeni yapımlarından ‘Geleceğe Mektuplar’ ya da gelecekten… Peki siz hangisini tercih ederdiniz? Geleceğe mektup yazmak mı, yoksa gelecekten gelen mektupları okumak mı?

Değişik bir konu aslında, yalnızca iki cevabı olsa da, birçok nedeni olabilir bu tercihlerimizin. Belki önümüzdeki haftalardaki bir konu olur bu da, ne dersiniz?

Peki aklıma gelmişken: Em dash’ın (—) son yıllarda bu denli yaygınlaşması, neredeyse tüm yazılarda, makalelerde, sosyal medya paylaşımlarında kullanılması, bir tek benim mi dikkatimi çekiyor, çok merak ediyorum doğrusu. Açıkçası, bu kullanımın ChatGPT gibi uygulamaların kaleminden (!) çıktığını düşünüyorum, hatta düşünmekle kalmayıp eminim diyebilirim. Çünkü gördüm, yaşadım.

Bu da artık yazılan çizilen her şeyin yapay zeka ile üretiliyor olduğunun ispatı değil mi sizce de? Üzüldüğüm şey; benim gibi kendi fikirlerini kullanarak halen daha üretmeye çalışan insanların sayısının her geçen gün azalıyor oluşu da olabilir, bizlerin o derece emek harcayıp, kimilerinin ise hiçbir efor sarf etmeden hazıra konuyor oluşu da.

Ben de son zamanlarda ChatGPT ile oldukça sıkı fıkıyım bu arada, bu konuda elbette yalan söylemeyeceğim. Ancak diğerlerinden farkımın; yazılarımı ve Ecomind paylaşımlarımı kendi emeğim, kendi düşüncelerim ve kendi dilim ile hazırlıyor oluşum olduğunu da sizlerle paylaşmak isterim.

Tamamen doğal, tamamen içten, tamamen Gizem…

Söylediğim gibi, kimi zaman ben de kendisine danışıyor olsam da, çoğunlukla o yardımlarla tatmin olmayıp, yeniden kendi cümlelerime döndüğümü de eklemek isterim…

Yapay zekanın hayatlarımızı akıl almaz derecede kolaylaştırdığını ama bir yerde de buna dur diyebilmek gerektiğini düşünüyorum ne yalan söyleyeyim. Hayatımızı ve aklımızı tamamen ona vermektense, onu bir araç olarak görmek daha doğru olmaz mıydı?

Instagram’da bir yazı görüp paylaşmıştım uzun bir süre önce: I want AI to do my laundry and dishes so that I can do art and writing, not for AI to do my art and writing so that I can do my laundry and dishes. Joanna Maciejewska

Yani diyor ki: Yapay zekanın çamaşırım ve bulaşığım ile ilgilenmesini istiyorum, böylece ben de sanatımı yapıp yazımı yazabileyim; ben çamaşır ve bulaşık ile ilgileneyim diye benim yerime sanat yapıp yazı yazmasını değil…

Ne kadar doğru bir söz. Halbuki hayatlarımız tam da cümlenin ikinci yarısı gibi olma yolunda ilerlemiyor mu dersiniz?

Aslında sizlerle paylaşmayı istediğim daha çok konu var bugün aklımda ama bugünlük bu kadar diyelim mi?

Düşüncelerinizin benliğinizi kontrol dışı bırakmadığı, akışı yakalayabileceğiniz, ama en önemlisi de gerek beden, gerekse akıl sağlığınızı yitirmeden geçireceğiniz tatlı günler dilerim…

İlginizi çekebilir: Onu olduğu gibi kabul etmek mi, kendini tüm çıplaklığıyla gösterebilmek mi?

Gizem Okut: 1986 yılında İstanbul'da doğdum ve Kıbrıslı'yım. 2010 yılında DAÜ'de Turizm ve Otel İşletmeciliği bölümünü bitirdikten sonra Londra'da moda yazarlığı da dahil olmak üzere moda ile ilgili kurslara katıldım. Bir buçuk senelik bir Londra macerasının ardından tatil için gittiğim İstanbul'da ailemle kalmaya karar verdim ve İstanbul'da çeşitli firmalarda Stil Editörlüğü, Sosyal Medya Yönetimi, Müşteri İlişkileri gibi farklı pozisyonlarda çalıştım. 2016'da Kıbrıs'a geri dönmem ile birlikte üniversite yıllarımda staj yaptığım ve ülkenin en eski otellerinden olan Dome Hotel'de Misafir İlişkileri ve Sosyal Medya Yönetimi pozisyonlarında 2 yıl çalıştım. Daha sonra turizm sektörüne ait olmadığıma karar vererek ani bir kararla birbirinden tamamen farklı sektörlerde, birbirinden farklı işlerde çalıştım ve çalışmaya da devam ediyorum. Yazı yazmak, kitap okumak, müzik dinlemek, plajda vakit geçirmek gibi vazgeçemeyeceğim hobilerimin yanı sıra, seramik objeler yaratmak, bahçe ile uğraşmak, farklı tarifler denemek gibi hobilerim de mevcut. Şu hayattan istediğim üç şey; sağlık, barış, huzur.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale