X

Gerçek tadını hissettirmek için: Aşk “yıllandırılmayı” sever

Yıllanmak kavramını aslında ilk olarak şarap için kullanırız veya başka içkiler için… Yıllandırılabilecek üzümler veya içkiler vardır. Onlara yıllarca dokunmazsınız. İçi ve tadı güzelleşir. Sabırla beklersiniz daha ve daha değerli hale gelirler. Sonra bir gün yıllar sonra tatmanın vakti gelir. O bir an için yıllarca beklemek gerekir ve yapıldıkları andan tadı tuzu olmaz. Değeri olmaz…

Onlara yıllarca dokunmazsınız. İçi ve tadı güzelleşir. Sabırla beklersiniz daha ve daha değerli hale gelirler.

Peki, sabrımız var mıdır o muhteşem an için? Yıllandırıp da tatlandırmak için? Bu değersiz zaten içilmiyor zaten tüketemiyorsam bir değeri de kalmıyor deyip de bir kenara atmamak için… Ya yıllanması belki elli yıl sürecek olursa? Bu bizi korkutur değil mi? “Ben elli yıl sonra yaşıyor olacak mıyım?” bunu bile tam olarak bilebilmek mümkün değil ama bir şarabın, bir içkinin elli yıl sonraki hali için gelin gün sayın deseler buna kaçımız cesaret edebilir?

Kaç kişi gerçekten “ben o değer kazanana, o en muhteşem anına dönüşünceye kadar bu büyüyü, bu büyümeyi, bu değişimi bu oluşu bekleyebilirim” deme cesaretini gösterebilir?

İşte ilişkilerimiz de böyledir. Ben bugün bu yazımda aşka farklı bir gözle bakalım istiyorum. “Biz nasıl olsa yıllardır beraberiz, ne oluyor ki bir yeni yıla daha birlikte girsek…”, “Ben çok sıkıldım, artık tükettik, her şey yaşandı aramızda, yaşanacak yeni olan hiçbir şey kalmadı, bu ilişkinin heyecanı kalmadı” demek yerine “ilişkilerimizi yıllandırmak” şansımız olsaydı…

Kaç kişi gerçekten “ben o değer kazanana, o en muhteşem anına dönüşünceye kadar bu büyüyü, bu büyümeyi, bu değişimi bu oluşu bekleyebilirim” deme cesaretini gösterebilir?

Ya şöyle bir öneride bulunsaydık örneğin, bugün aşık oluyoruz ve bu aşk yıllarca değişiyor, evriliyor belki evlilik oluyor, sonra çocuklar oluyor ve hatta sonra torunlar oluyor ama her yıl, her an yıllanmaya o muhteşem ‘an’ olmak üzere gelişmeye devam ediyor… Sizce böyle bir aşk mümkün mü?

Burada hemen bakış açımızı içeriğe katmak istiyorum… Aşkta yıllanmak mümkün müdür? Bu aslında ilişkilerimize bakış açımıza bağlıdır. Yukarıda bahsetmiş olduğumuz gibi eğer bizler henüz olmamış, olgunlaşmamış bir içkiyi açtığımızda ve içmeye çalıştığımızda farklı bir şeyle karşılaşırız. Bu tat bize ne şarabın doğru tadını verir ne de beklentimizi karşılar…

İlişkilerimizde de yaşadığımız aynısıdır. Zaman ve kişiler tam olarak olgunlaşmadığında, biz bir duruma bakar, bir hisse bakar ve karar veririz. Bu bizim için doğru kişi değildir, bu bizim için olmamız gereken ilişki değildir. Belki aldatmaya kadar götürür bizi bu his ve öyle bir an gelir ki işte biz o henüz maksimum muhteşemliğine ulaşamamış yıllanmaya bırakılmış içkimizi açıveririz…

Aşkta yıllanmak mümkün müdür?

Aldığımız her yudum, “ben nereden böyle bir seçim yaptım?” diye tekrar ve tekrar düşünmemize sebebiyet verir. Oysaki aşk çok daha fazlasını göstermek ve bizi çok daha ileriye taşımak için hayatımıza bahşedilmiş bir kavramdır.

Bizler, öyle aşkları öyle insanı ölçümlerle kaybederiz ki henüz X ay bile dolmadan saygımızı yitirmeye başlarız. Yıllanmaya bırakmayız kavramları, saygı da sevgiyle birlikte aşkla birlikte o muhteşem tadın bir parçasıdır. Hızlıca üste çıkmak isteriz, haklı olmak isteriz, hemen istediklerimizi alalım isteriz, aşk için aşkı yıllarca yıllandırabilmek için dönüştürüp evirtebilmek için ‘’emek’’ vermekten kaçınırız…

Sonra yıllanmasını “bekleyemeyeceğimiz” içkimizi açmış oluruz. Yıllandırmayı bilemediğimiz aşkları “tatsız” buluruz. Çok ama çok sonra “anlayabileceğimiz” bir an gelir, ya biz çok erken davranmışızdır o yıllanmayı bekleyen muhteşemliğe, ya da olması gereken olmuştur sadece. Yıllandıramadığımızda ne kadar da acı olabileceğini tatmış oluruz aşkın…

İşte aşk aslında, bizim gözlerimizin önünde, kalbimizde, ellerimizde, her akşam bin kere aynı masaya oturmuş olsak da aynı kişiyle yemek “yiyebilmek” şükrümüzde, o muhteşem aşk ile bir an her sabah gibi bir sabaha daha uyanıyor olsak da, bunun ne büyük bir ‘’lütuf’’ olduğunu bilebilmek halimizde, daha önce binlerce kez el ele yürümüş olsak da, bu “eli tutmanın” nasıl güzel bir dayanak olduğunu hiç unutmamakta ve en önemlisi bu güzel değeri her an kaybedebileceğimiz bilinciyle yıllanır…

Yıllandırmayı bilemediğimiz aşkları “tatsız” buluruz.

Yıllandıkça güzelleşir, biz izin verdikçe, onun her gün o bir gün muhteşem tatlarını bize sunacak haline dönüşmek yolunda olduğunu, bunu yaparken de bizim ilgimize, sevgimize ve değer bilmek niteliklerimize ihtiyacı olduğunu bilmekle evrilir… Evet, yıllar geçebilir, belki bir evlilik otuz yılı devirmiş olabilir, yaşanacak ne kaldı diye de sorgulatabilir, “Aşk nerede?” diye düşüncede de olabiliriz ama muhteşem ilişkiler yıllanmak üzere olanlardır…

Aşk işte bu yüzden yıllandırılmayı sever. Geçen onlarca yıla rağmen, her gün “ilk günkü gibi” olmayı, her gün o ilk günün heyecanıyla yıllanmak güzelliğine devam edebilmeyi, geçtiği zor yollara, bu yolculukta aldığı darbelere karşı, o muhteşem hali için değişmeye devam etmeyi ve en sonunda öyle bir gün gelerek tüm hediyelerini, tüm tatlarını ve tüm “varlığını sunmayı” sever… Bu yazı yıllanmış ve “yıllanmayı bilmiş” aşklar için yazılmıştır…

 

İlginizi çekebilir: Büyüme fırsatı sunan ciddi ilişkilere “Evet” demeye hazır mısın?Büyüme fırsatı sunan ciddi ilişkilere “

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale