Gelişmek ve iyileşmenin farkı: Gelişmek bizi her zaman iyileştirir mi?

Çağımızın en çok öne çıkan kavramlarından biri kendini geliştirmek… Bireysel olarak gelişmek, yeni hobiler edinmek, öğrenmeyi ve verimliliği artırmak pek çok insan için önemli hale geldi. Kişisel gelişim kitaplarını en çok satanlar listesinde mutlaka görüyoruz artık. İnsanların çoğu hayatını ve kendini daha çok merak ediyor, sınırlarını aşmak için daha çok arzu duyuyor. Bu durum aslında pek çok yanıyla iyi, gelişiyoruz en nihayetinde. Geliştikçe üretiyoruz, geliştikçe kendimizde pek çok şey fark ediyoruz. Peki, aynı zamanda iyileşiyor muyuz? Bu sorunun cevabı hem evet hem hayır.

Gelişmek üretmeye ve verimliliğe dayalı, dolayısıyla sonuç odaklı bir süreç. Aktif olmayı, hedef koymayı içinde barındıran gelişim, “kendimizin en iyi versiyonu” olmamıza zemin hazırlıyor. Fonksiyonellik, aynı anda pek çok şeyi yapabilme becerisine vurgu yapıyor. Peki, insan olmanın doğası sürekli gelişmekle uyumlu mu? Aslında değil, tıpkı doğa gibi insanlar da her mevsim meyve veremez, çiçek açamaz. Gelişimin iyileştirmeyen tarafı burada kendini gösterir. İyileşmenin yapısı gelişmekten farklıdır. İyileşmek süreç odaklıdır, çoğu zaman daha pasif bir süreçtir, durmayı, dinlenmeyi gerektirir. İçerisinde daha fazla şefkat barındırır. Bir hedef içermez, en iyi iyileşmek diye bir şey yoktur. Dinginlik, huzur daha fazla eşlik eder.

Kendini geliştirmeye adamış kişilerde bir süre sonra bir isyan bayrağı yükseliyor bazen. O kadar çok şey yapıyorum, bir türlü istediğim gibi olmuyor, iyi hissedemiyorum diye bir sitem yükseliyor. Bu durum içe kapanmaya ve umutsuzluğa neden olabiliyor. İyi haber şu ki umutsuz olmaya gerek yok: Gelişmekten beklentileri yeniden gözden geçirmekte fayda var. Kendimizi geliştirirken zihnimiz hızlanır, eksiklerimizi tespit etmeye, yeni bilgileri doğru yerlere oturtmaya çalışırız. Gelişmenin hedefi iyi hissetmek ya da iyileşmekse her zaman istediğimiz sonucu vermez çünkü iyileşmenin doğası ve yapı taşları gelişimden farklıdır. Bu farkı bilmek ihtiyaçlarımızı daha iyi yönetmemizi sağlar.

İnsan için değişim kaçınılmaz, gelişerek bu değişimi daha kolay kucaklarız. Tüm bu süreçte bir yandan kendimizi iyileştirerek dengeyi sağlamak mümkün. Bazen hızlanıp bazen durduğumuz bu tempoda dengeyi kaçırabiliriz bazen, ancak bunu fark edip yeniden dengeleyerek gitmek daha sağlıklı olmamızı sağlayacaktır.

İlginizi çekebilir: Korkulara cesaretle bakabilmek: Korkmaktan çekinmediğimizde ne olur?

Nurhayat Tütüncü Klinik Psikolog
Çok severek okuduğum İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümünü bitirdikten sonra klinik psikoloji yüksek lisansına başlayarak uzmanlığımı aldım. Eğitim süresince yaptığım akademik asistanlıklar ile bir çok ... Devam