Gece ayakta kalanların depresyona girme ihtimali neden daha fazla?
Uyku ve ruh hali arasındaki bağlantı uzun süredir biliniyor. Uykusuzluk ruh hali üzerinde ciddi negatif etkilere sahip ancak kötü ruh halinin de uyku üzerinde olumsuz etkilerinin olduğu biliniyor. Uyku döngülerinin zamanlamasının ruh hali bozuklukları riski ile bağlantılı olduğu da araştırmalarda gösteriliyor. Araştırmalara göre geç saatlere kadar ayakta kalanların depresyon belirtileri erken saatlerde kalkanlara göre daha fazla.
Peki bu ne anlama geliyor? Bu ilişkide hangi değişkenler var? Yakın zamanda yayınlanan bir araştırma bu konuya daha derinden bakıyor.
Yeni araştırmaya göre 500’den fazla üniversite öğrencisine anketler uygulanmış. Anketlerde katılımcıların uyku düzenlerine, alkol kullanımlarına, dalgınlık eğilimlerine, mindfulness yeteneklerine, depresyon belirtilerine ve anksiyete düzeylerine bakılmış.
Bunun sonucunda geceleri uzun süre ayakta kalanların depresyon belirtilerinin erken uyananlara göre daha fazla olduğu görülmüş. Ayrıca gece kuşları denilen bu kişilerin genel olarak daha kötü bir uyku kalitesine sahip oldukları, daha fazla alkol tükettikleri ve günlük yaşamlarında daha az mindfulness yaşadıkları görülmüş.
Peki gece kuşlarının depresyon belirtilerinin daha fazla olmasının temel bileşenleri alkol kullanımı, daha kötü uyku kalitesi ve daha düşük mindfulness eğilimi olabilir mi?
Bu çalışmada sebep sonuç ilişkisi belirtilmiyor çünkü verilerde sadece bağlantılar gösteriliyor ancak bu bağlantılar bu konuda daha fazla araştırma yapılması gerektiğini gösteriyorlar. Alkol tüketimindeki artış ve mindfulnessteki azalma depresyon ile ilişkide çift yönlü bir etkileşime sebep olabilir.
Depresif bir ruh halinde olanların alkolü daha sık ve daha fazla tüketme eğilimleri olabilir ve bu daha fazla alkol tüketimi ise zamanla depresyon miktarında artışa da sebep olabilir. Benzer şekilde mindfulness uygulamaları depresyonu azaltabilir ancak depresyonlu bireyler mindfulness uygulama konusunda daha isteksiz olabilirler. Dolayısıyla bu ilişki döngüsel bir hale gelebilir.
Dolayısıyla sebep sonuç ilişkisi araştırmadaki deneysel manipülasyonun yokluğu nedeniyle kesin değil. Yine de bu değişkenlerin tanımlanması, depresif belirtilere eğilimli olup da geceleri de uzun süre ayakta kalanlara yapılması gereken müdahaleler konusunda fikir verebilir.
Son olarak, araştırmada sadece üniversite öğrencilerinin olduğunu da belirtmek gerekiyor. Çünkü üniversite öğrencilerinin uyku düzenleri ve alkol kullanım düzenleri normal nüfustan biraz daha karmaşık olabiliyor. Örneğin üniversite öğrencilerinin uyku düzenleri oda arkadaşlarının davranışları, yurtlardaki gürültüler ve erken saatlerdeki dersler gibi dış faktörlerden de etkilenebiliyor. Benzer şekilde üniversitelerdeki insanların alkol kullanım düzenleri yaşlı bireylerden genelde daha farklı ve bu da bu araştırmanın üniversitedekiler haricindeki kategorilerde genelleştirilmesini olanaksız kılıyor.
Bu soruların cevaplanmaları için başka hedefli araştırmalar gerekiyor. Ancak en azından anksiyete ve depresyon düzeyi yüksek olan genç yetişkinlerin, özellikle de kriz düzeyinde olanların, bu araştırmalardan bir fayda görmeleri mümkün.
Kaynak: psychologytoday
İlginizi çekebilir: En sık karşılaşılan uyku problemleri ve çözüm önerileri