X

Food Fashionista Gurme Sandviç Po’ Boy’da

Po’Boy Gurme Sandviç

Mesleğini sevmek, sıkılmadan her gününü onunla geçirmek, ne büyük şanstır derim her zaman. Bu şans kimi zaman ayağınıza gelir, kimi zaman da siz arar bulur, onu yaratırsınız.

Günün sonunda gönlünüzde yatan aslana ulaşırsanız, ne olursa olsun gerisini getirecek kadar cesur ve kararlı olun yeter! Bunun için ne yaşınız, ne de bulunduğunuz konum fark etmez. Her işin bekleyen bir kısmeti, bir sahibi vardır dışarıda.

Bugün yine genç, hatta belki de gördüğüm en geç girişimcilerden biriyle tanıştım; Cemal Çizmecioğlu. Üniversiteden yeni mezun olmuş ama aklı en sevdiği hobisine takılı kalınca, aile işine başlaması ile bitirmesi bir olmuş. Hayalinin peşinden gitmek istemiş ve yemek sektörüne farkındalık katacak ‘gurme sandviç’ konsepti ile ilk mekanına imzasını atmış. Oldukça heyecanlı , biraz stresli ve biraz da şanslı olanlardan. Çünkü önünde örnek olarak çok kısa süre önce bu işe girmiş ve kısa zamanda başarılarıyla ilk ödülünü alan Karaköy Dem Cafe’nin ortaklarından abim dediği  ‘Ömer abisi’ var.

Gelin hem Cemal’i tanıyalım, hem de Po’Boy’un  gurme sandiviçlerini mercek altına alalım 🙂

Öncelikle biraz kendinden bahseder misin?

23 yaşındayım. Bilgi Üniversitesi Lojistik bölümünde okuduktan sonra kendi ilgi alanım olan yiyecek sektöründe iş hayatına başlamaya karar verdim. İlk tecrübem Po’Boy’la birlikte hem bir ihtiyacı gidermek hem de sandviç kültürümüze katkıda bulunmak için bu yola baş koydum.

Gurme Sandviç fikri nasıl gelişti?

Etin, dönerin gurmesi olur da sandviçin neden olmasın diye yola çıktık. Türkiye’de eksik olduğunu düşündüğümüz “gurme” sandviç konseptiyle Amerika, Avrupa, Ortadoğu’dan en beğenilen sandviç reçetelerine yer vermeye çalıştık. Londra’daki gurme sandviç dükkanlarından ilham aldığımızı söyleyebilirim.

‘Po’Boy’  ilginç bir isim, hikayesi vardır tahminim?:)

Po-Boy, Amerikan sandviç kültürünün en popüler sandviçlerinden birinin adıdır. 1920’lerde New Orleans’ta çıkan bir grev sırasında bir restoran eylemcilere az masraflı fakat doyurucu sandviçler dağıtmaya başlar. Sürekli bu sandviç için gelen eylemcilere mutfak ekibi; “poor boy” ismini takar.

Bu olay dünyadaki en lezzetli sandviçlerden birine ismini verir ve günümüzde daha nitelikli hale getirilerek Po’Boy ismini alır.

Ve en eğlenceli kısım; menüde neler var? Kaç çeşit sandviç, kaç çeşit ekmek?

  • Menü tasarımı Şef Demir Babalı’nın danışmanlığında Cater Art’a ait.15 farklı çeşit sandviç ve sade, domatesli, kepekli, zeytinli ve çavdarlı olmak üzere 5 farklı ekmek alternatifi var. Öne çıkanlar;
  • Salamura et, marine lahana, karamelize soğan ve Fontina peyniriyle hazırlanan The Reuben;
  • Bonfile, biberli gouda ve soğan ile lezzetlenen Philadelphia usulü Phillycheese Steak;
  • Çok katlı “Basri tipi” olarak bilinen Dagwood;
  • Jumbo tost ekmeğinin içerisinde emmental peynir, dana jambon, hindi rozbifin yumurtayla kaplanıp servis edildiği Monte Cristo ;
  • Mekana adını veren karidesli ve rozbifli seçenekleriyle Po’Boy; özel tahin soslu Falafel Pita, keçi peynirli, kabak tapenadeli Goat;
  • Kimsenin vazgeçemeyeceği mozzarella-domates, ev yapımı pesto soslu Romeo & Juliet

Benim yediklerimi sorarsanız;  Phillycheese Steak ve Reuben. İkisine de bayıldım; hangisi daha güzel derseniz birbirinden ayıramadım. Tek fark olarak Phillycheese daha doyurucu diyebilirim.

   

Bunun yanında; pırasalı patatesli ve kırmızı köz biberli çorbaları da mevcut. Her hafta biri çıkıyor, bana pırasalı denk geldi, soğukta sıcak sıcak pek güzel gitti. Kırmızı köz biberliye denk gelirseniz mutlaka deneyin! Ekmeklerden favorim ise zeytinli. Aklımda kalan ama yiyemediğim ise burgerleri. Onlar da bir sonraki sefere 🙂

Bu arada; tüm sandviçler aynı zamanda salata olarak da servis edilebiliyor. Tabi ki salatanın malzemeleri de gurme (!), bildiğiniz standart yeşilliklerden oluşmuyor.

Keşke eve söyleyebilsek’ derseniz o da mevcut. Şimdilik, Bağdat Caddesi ve etrafına, ama yakında pek çok yere.

Özetle, sandviç düşkünleri, sevgili Bağdat Caddesi müptelaları, ‘İki dilim ekmek, biraz hayal gücü, fazlasıyla lezzet ve doyuruculuk ‘ da olsun diyorsanız, o zaman soluğu Po’Boy’ Gurme Sandviç’te almanızı şiddetle tavsiye ediyorum.

Afiyet olsun!

 

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız. tıklayınız. 

Merve Hatipoğlu: Ekonomi okuyup bundan hiç de keyif almadığımı anladığım anda,rotayı sevdiğimi düşüneceğim ‘markalar’ dünyasına çevirip Ingiletere’de yüksek lisansımı tamamlayıp, bu dünyaya adım attım. Şans o ki, yemek yemeye bayılan, yeni lezzetler keşfetmekten hoşlanan ben; ilk işimde ve devamında hep gıda ürünlerinin gelişim ve pazarlama stratejisini yapma şansına sahip olup, hobimi işime çevirmiş oldum.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale