Fazla önemseme sorunu: Umursamazlık ve aşırı duyarlılık arasında dengeyi bulmanın yolları

Duyguları olan, düşünen, hisseden varlıklar olarak etrafımızdaki insanların bizi nasıl algıladıklarını merak ediyor ve onların iyi biri olduğumuzu bilmelerini istiyoruz. Kendimizi, duygularımızı, isteklerimizi, hedeflerimizi, yaşadığımız çevreyi, sevdiğimiz insanları önemsiyoruz. Kendimiz için doğru kararlar almaya, sevdiklerimize değer verdiğimizi onlara hissettirmeye çalışıyoruz. Sorunlarla yüzleşiyoruz, bazen bir konu üzerine uzun süre düşünüyoruz, ilişkilerimizi gözden geçiriyoruz, doğruları, yanlışları, eksiklikleri bulmaya, düzeltmeye çabalıyoruz.

Zaman zaman herkesi, olup biten her şeyi o kadar fazla önemsiyoruz ki bu durumun aslında bize nasıl zarar verdiğini, yıprattığını fark edemiyoruz. Hayattan zevk almak, keyifli, huzurlu, sakin ve dengeli bir yaşam sürmek varken iç içe geçmiş, adeta bir kördüğüm olmuş düşüncelerle kendimizi meşgul ediyoruz. Duyarlı ve ilgili olalım isterken tükenmiş hissedebiliyoruz. “Önemsemek” tek başına kullanıldığında gerekli ve olumlu bir kişilik özelliğiymiş gibi algılansa da aşırıya kaçtığında tehlikeli bir olguya dönüşebiliyor. Peki, “Çözüm hiçbir şeyi umursamamakta mı?” derseniz, elbette ki hayır; aşırıya kaçmadan önemsemekte.

Gereğinden fazla önemsediğimizi nasıl anlarız?

Hepimiz birbirimizden farklı karakteristik özelliklere sahibiz. Kimimiz daha duygusal, kimimiz daha soğukkanlı, kimimiz çok hassas, kimimiz umursamaz… Durumlara yaklaşımımız ve insan ilişkilerini yönetme becerilerimiz, mizacımız, bizi diğerlerinden farklı kılıyor. Arkadaşınızla yaşadığınız bir problemi konu kapanmış olmasına rağmen siz günlerce düşünmeye devam ederken, o da düşünüyor mudur? Ya da birisi size bir sıkıntısını anlattığında ondan daha çok dertleniyor olabilir misiniz? Eğer öyleyse, gerçekten gereksiz yere bir şeyleri çok fazla önemsiyor olabilirsiniz. Bunu anlamak için birkaç ipucu size yardımcı olabilir: Hayır demekten korkuyorsanız, sınırlarınızı korumakta zorlanıyorsanız, sürekli başkalarının onayını bekliyorsanız, içinizden geleni dinleyemiyorsanız, insanları devamlı memnun etmeye çalışıyorsanız ve toksik ilişkilerinizi bitiremiyorsanız, bir şeylere gereğinden fazla önem veriyor olabilirsiniz. Bu durumları hayatınızda sık sık deneyimliyorsanız fazla önemsemenizin altında yatan sebeplere yoğunlaşabilir ve onların üstesinden gelerek çok daha iyi hissedebilirsiniz.

Aşırı önemsemenin altında yatan olası sebepler

Sevdiğimiz insanları ne kadar önemsersek o kadar sevilebileceğimizi düşünüyoruz ya da onların bizi daha “iyi” insan olarak değerlendireceğine inanıyoruz. Aşırı önemsemeyi kötü değil, aksine iyi bir davranış; arkadaşlığın, sevgililiğin ya da iyi insan olmanın gerekliliği gibi görüyoruz. Oysa ki, her şeyin olduğu gibi önemsemenin de fazlası zarar. Herkesin kendinden sorumlu, düşünebilen, kendi kararlarını verebilen bireyler olduğunu unutup onların atacağı adımları, alacağı kararları biz düşünüyoruz ve bu da zihnimizi yormamıza neden oluyor. “Acaba öyle yaparsa mutlu olur mu?”, “Bu kararı alırsa ne olur?” gibi soruları kendi kendimize soruyoruz. Her ne kadar yardımcı olma isteği ile bu düşüncelere gömülsek de bir başkasının hayatını, yaşantısını, kararlarını ya da geleceğini düşünmek omuzlarımıza gereksiz ağırlıklar yükleyebiliyor.

Benzer bir şekilde, kendi hayatımızdaki küçük bir sorunu çok fazla önemseyerek hayatımızdaki dengeyi kaybedebiliyoruz. Kontrol edemeyeceğimiz şeyler olduğunu kabul etmek yerine onları daha da önemseyerek sanki bir şeyleri değiştirebilirmişiz inancına kapılıyoruz. Hayatta kontrol edemeyeceğimiz şeylerin de olduğunu kabul etmek, yaşayacağımız fazladan stres ve endişeyi hayatımızdan çekip alabilir. Bir şeyleri gereğinden fazla önemseyerek kendimizi yıpratmamak için bakış açımızı değiştirmeye çalışabiliriz.

Aşırı önemsemenin önüne nasıl geçeriz?

Dozunda olduğunda kendimizle ilgili planlarımızı gerçekleştirmemize ve insanlarla olan ilişkilerimizi güçlendirmeye yardımcı olan önemsemek, aşırıya kaçtığında stres, endişe, depresyon gibi psikolojik olarak olumsuz sonuçlar doğurabiliyor. Bunun önüne geçmek için durumları gereğinden fazla önemseyerek kendimizi psikolojik açıdan yıpratmaya başladığımızı hissettiğimizde neler yapabileceğimize odaklanabiliriz.

1. Özdeğerinizi kendinize hatırlatın

Başkalarının ne düşündüğünü önemsemeyi bırakın. Onlar ne der, ne hisseder diye uzun uzun düşünmek yerine kendinizin nasıl hissettiğine odaklanın. Varlığınızın ne kadar değerli olduğunu kendinize hatırlatın. Bir durumu çok fazla önemsemenizin nedeni, ortaya çıkacak sonuçtan özdeğerinizin etkileneceğini düşünüyor olmanız olabilir. Oysa ki özdeğer, çevresel faktörlerden etkilenmez. Onu yalnızca siz belirleyebilirsiniz. Bu yüzden kendinize inanmaya, güvenmeye, şefkat göstermeye her zaman özen gösterin.

İlginizi çekebilir: Kendine değer vermeyen kimseye değer vermez: Özdeğer nedir? 

2. Her şeyi kontrol edemeyeceğinizi kabul edin

Hayat, kontrol edemeyeceğimiz birçok olay ile dolu. Hava şartları, başkalarının bizim hakkımızda ne düşündüğü, yarın ne olacağı, gelecekte hangi sürprizlerin bizi beklediği, karşılaşacağımız insanlar… Hiçbirini belirlemek bizim elimizde değil. Fakat, biz bunu kabul etmek yerine her şeyi kontrol etmeyi istiyoruz; böyle olursa çok daha mutlu olacağımıza, kendimiz için en iyi şartları belirleyebileceğimize inanıyoruz. Halbuki, bir şeyleri sürekli kontrol altında tutabilmek için gereğinden fazla önemsemek, sürekli ilgilenmek, mental açıdan kendimizi çok yormamıza sebep olabilir. Bunun yerine, her şeyi kontrol edemeyeceğimizi kabullenmek ve kendimizi biraz rahatlatmak, yaşamın daha keyifli yanlarını görebilmemize olanak sağlayabilir.

İlginizi çekebilir: Her şeyi kontrol etme isteğinden kurtulmak için öneriler

3. Ara verin

Zaman zaman herkesten ve her şeyden uzaklaşmak, ihtiyaç duyduğunuz kişisel alanı bulmanıza yardımcı olabilir. Sürekli bir şeyleri önemseyen tavrınızı tatile çıkarın. Kendi zihinsel sağlığınıza bakım yapmak için bir şeyleri veya birilerini önemsemeye ara verin. Omuzlarınıza binen yükü bir kenara koyun ve dinlenin. İnsanların sizin hakkınızda ne düşündüğünü, geçen gün tartıştığınız arkadaşınızla aranızın nasıl olduğunu, iş yerindeki projelerin yolunda gidip gitmediğini unutun. Bırakın biraz da başkaları düşünsün.

4. Anı yaşayın

Geçmişe takılıp kalmak veya geleceği düşünmek, sürekli endişeli bir şekilde bir şeyleri çok fazla önemsememizin sebebi olabilir. Şimdiki ana odaklanmayı öğrenmek, bu endişeleri yatıştırarak aşırı önemseme durumunun önüne geçebilir. Her günü dolu dolu yaşamak, geçmişin üzüntülerine, pişmanlıklarına odaklanmadan bugünü kutlamak ve geleceği tahmin etmek için çok fazla zaman harcamadan anın tadını çıkarmak, zihinsel sağlığımızı da korumak için önemli bir adımdır. Gelecek, bilinmeyen bir gizemdir, geçmiş ise bitmiştir. Onları çok fazla önemsemek, hiçbir şeyi değiştirmeyecektir.

İlginizi çekebilir: Mindfulness ile zihnini dinginleştir: Ana odaklanmak için bir nefes egzersizi

5. Vazgeçmeyi bilin

Takıntılı düşünceler, sonlandıramadığımız kötü giden ilişkiler veya düşünmeyi bırakamadığımız geçmiş olaylar, yaşamı bizim için daha zorlu bir yolculuğa çevirebilir. Omzumuza taşıyamayacağımız yükler koymanın ve kendi kendimizi yıpratıcı süreçlere sokmanın hiç gereği yok. Üzerine tekrar tekrar düşünmenin, gereksiz yere önemsemenin bize faydası değil, zararı var. O yüzden bir şeylerden vazgeçmeyi bilmek, bir başarısızlık değil, aksine kendi mutluluğumuz için attığımız büyük bir adımdır. Sizi yoran, üzerinde durmanıza bile gerek yokken sürekli umursamanızı sağlayarak huzurunuzdan çalan ne varsa, bırakın gitsin.

6. Hayır demeyi öğrenin

Çağımızın en büyük sorunlarından biri: Hayır diyememek. Başkaları üzülür, yalnız kalırız, kötü insan oluruz, yanlış anlaşılırız diye içimizden gelmeyen, yapmak istemediğimiz, belki de bize zarar verecek olan şeylere evet diyebiliyoruz. Hayır diyemediğimizde de gerektiğinden daha fazla bir şeyleri umursayarak kendimizi istemediğimiz durumların içine sokuyoruz. Hayır demeyi öğrenerek üzerine düşünmeniz gereken konuları azaltabilir, bir şeyleri aşırı önemsemenin önüne geçebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Hayır demek: Nasıl daha kolay ve kırıcı olmadan hayır diyebilirsiniz?

7. Sosyal medya alışkanlıklarınızı değiştirin

Sosyal medya, yanılgılarla dolu sanal bir ortam. Herkesin çok mutlu, çok bakımlı, keyfi yerinde hallerinin her zaman yüzde yüz doğru olma ihtimali olabilir mi sizce? Ya da bir yanda neşeli, parlak, mutluluk saçan görüntülerle karşılaşıp birkaç saniye sonra iç karartıcı haberlerin ekranınızda belirmesi nasıl bir döngü? Aşırı duyarlı insanların ve hiçbir şeyi umursamayanların paylaşımlarına sürekli olarak maruz kaldığınızda yeterli olmadığınızı hissedebiliyor ya da dünyada olup biten kötü olayları yeterince önemsemediğinizi düşünebiliyorsunuz. O yüzden zamanınızı nasıl harcadığınızı, sosyal medyada geçirdiğiniz zamanın size kendinizi nasıl hissettirdiğini fark edin.

8. Beklentilerinizi makul tutun

Hayal gücümüzün sınırının olmaması her ne kadar hayallerimizi, hedeflerimizi geliştiriyor, güçlendiriyor olsa da bazen gerçekleşmesi pek de mümkün olmayan beklentilere de girmemize neden olabiliyor. Kendimizden veya bir başkasından makul olmayan bir şeyler beklemek, gerçekleşmesini umduğumuz şeyleri gereğinden çok daha fazla önemsememize neden olabilir. Beklentilerinizi makul seviyede tutmanız, daha rahat hissetmeniz için önemli bir adım olacaktır.

9. Kimsenin mükemmel olmadığını hatırlayın

Evet, hiçbirimiz mükemmel değiliz. Hepimiz zaman zaman doğru olmayan kararlar alabiliriz. Sevdiklerimizin onlar için iyi olmayacağını düşündüğümüz yollara girdiklerini görebiliriz. Hayatta attığımız her adım, doğru veya yanlış olmasından bağımsız, çok değerli. Hepsi bizi değiştiren, geliştiren ve yaşamımızı yeniden düzenlememize neden olan birer araç. Hem kendimizin hem de sevdiğimiz insanların hata yapabileceğini hatırlamak, aşırı önemseme tutumunu bırakmamıza yardımcı olabilir.

Hayatımızın merkezine kendimizi koymak, bizi bencil yapmaz. Başkalarını önemserken ya da bir şeylere gereğinden fazla zaman ve enerji harcarken kendimizden ödün vermememiz gerektiğini hatırlamamız gerekir. Yaşam, başkalarının doğrularını önemseyerek kendi yolumuzu kaybetmek ve sonra yeniden aramak için çok kısa. O yüzden, herkesten, her şeyden bağımsız olarak tüm benliğimizle önce kendi yaşantımızı önemsemeli; sonra, bize zarar vermediği noktaya kadar başkalarını veya başka şeyleri umursamalıyız.

Kaynak: Minimalism Made Simple, Well and good

İlginizi çekebilir: Yüzleşmekten kaçtığın şey seni iyileştirir: Mutlu ve iyi olmak için yüzleş ve kabul et

Uplifers
Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!