X

“Eyvah! Yine yanlış kişiyi seçtim!”: İlişkizedelik kader midir?

Aşkta sürekli darbe mi yiyorsunuz? Yine mi yanlış kişiyi seçtiniz? Ah, hep sizi mi buluyor tuhaf adamlar, kadınlar?

Bazılarımız aşkta sürekli yanlış seçimler yaptığına, bir türlü doğru partneri bulamadığına, dönüp dolaşıp hep aynı türde kişilere çattığına kızıyor, hayıflanıyor. Biri evli çıkıyor, diğeri alkolik, bir diğeri beklentisi çok yüksek bir kendini beğenmiş veya aşk dolu sözler söyleyip ikinci buluşmadan sonra ortadan kaybolan bir ıssız adam? Her zaman bu öyküler kadar sert olmasa da, bazen ilişkide tekrarlayan kötü şansları karşısında “ilişkizede” olarak adlandırabileceğimiz kişiler için bu yazımız.

Duruma biraz daha yakından bakarsak ilişkizedelerin bu olumsuz ilişkileri hayatlarına davet etmek için adeta kaderin ağlar örmesi gibi kendi ağlarını ördüğünü, hatta iyi huylu adayları sahne dışında bırakmak için de ellerinden geleni yaptıklarını görebiliyoruz. Yine de ilişkizedeler için üzülüp “Vah vah!” diyebiliriz ama bunun nedeni talihsiz olmaları değil, kendi kaderlerini kendi aleyhlerine kurmaları olabilir…

Haydi, kendimize birkaç soru soralım: Aşktan beklediklerimiz neler? Sevgi ilişkisinde ne istiyoruz? Veya bir ilişkide bizi en çok neler mutlu eder? Çoğumuzun dilinin ucuna geliveren otomatik yanıtlar ilgi, saygı, şefkat ve sadakat gibi sözler olsa gerek… Buna itirazı olacak kimse olmadığına inansak bile bu noktada teorinin ve pratiğin getirdikleri farklı olabiliyor. Kimileri için, yani ilişkizedeler için bu kabul görmüş olumlu tutumların endişe ve hatta rahatsızlık getirmesi de söz konusu oluyor.

Sevgilimiz bizim için yemekler pişirse, tatlı şakalar, sürprizler yapsa, bizi çok özlediğini söylese, bize özlem duyup birkaç gözyaşı dökse bunların bizi mutlu edeceğini düşünürüz. Bu çoğunlukla doğru olsa da ancak bir şartla mümkün görünüyor; eğer kendi değerimizden şüphe etmiyorsak… Peki ya şüphe ediyorsak ve hatta derinlerde bir yerde değersiz olduğumuzdan eminsek? İşte o zaman hak etmediğimize inandığımız bir planın parçası olarak bütün bu jestler, sevgi ifadeleri, hediyeler karşısında tetiklenen şey kaygı ve rahatsızlık oluyor.

İç ses şunları söylüyor: Ben kendime tahammül edemezken nasıl oluyor da partnerim bana karşı bu kadar anlayışlı ve şefkatli? Ben kendimi aşağılarken nasıl oluyor da sevgilim bana bu kadar çok saygı duyuyor? Ben öyle hissetmediğim halde bana neden zeki, güzel ve düşünceli diyor? Ve o zaman dış ses de; “Bu işte bir sahtelik var, bir bit yeniği var!” diyerek buna itiraz ediyor, kaçmaya, küçümsemeye ve hatta tiksinmeye başlıyor.

Hatta bazen ilişkizede bu iyi titreşimleri daha ilişki başlamadan alıp koşarak o ihtimalden uzaklaşıyor ve bir kaçış olarak kendini o “zalim”in kollarına atabiliyor. Onunla mutlu olmayan, daima kusurlar bulan, ilişkinin yarını olduğu mesajını vermeyen, başkalarıyla da flörtleşen biriyle birlikte olmak veya olmaya çalışmak “hak edilmemiş bir nezaketin parçası” olmaktan çok daha kolay gelebiliyor. Kulağa sert gelse de ilişkizede acı ama kendi iç değerlendirmesi ile tutarlı bir formül bulmuş oluyor.

İlişkizede bu formülü veya bu süreci gerçek bir farkındalıkla gördüğü, görebildiği zaman, elinin tersiyle “ezik” diye ittiği (farkında olmadan itmiş olabileceği) adaylarını yeniden gözden geçirme şansına sahip olabilir. Her zaman bize iyi davranmaya hazır bir partner olabileceği ihtimalini saklı tutar en azından. Kimlere “sıkıcı”, “itici” veya “zavallı” etiketi koyduğuna dikkatle bakmak gerekebilir. Sakın bu kişiler,ilişkizede’nin kendini değersiz gördüğü kadar onu değersiz görmekten uzak kişiler olmasınlar? Veya acı çekmek istedikleri kadar acı çektirmeyen?

Ta içerilerde yatan cezalandırılma isteğini görebilmek kolay olmayabilir. Tüm bu teoriler -adı üzerinde- bir teoriden ibaret de olabilir. Ama sürekli olarak benzer hikayelerin tekrarında mutlaka kendimize, iç dünyamıza bakmamızı gerektiren bir yan vardır. Korktuğumuz, kaçtığımız, kaygı duyduğumuz şeyleri gözden geçirdiğimizde hikâyeyi baştan kurgulamak için de bir şans geçebilir elimize. Kendimizin normal sayılacak kusurlarından kaçarken başkasının büyük hatalarına teslim olmak gibi büyük bir yanlışı görmemize olanak verebilir. İlişkizedelik makus bir kader olmayabilir ve kaderin elimizde olan ve olmayan yanını ayırt edebilme becerisi ancak konuya doğru açıdan bakabildiğimizde mümkün olur. Karşımıza çıkacak insanları seçemesek de kimi hayatımıza ne kadar dahil edeceğimizi belirleyebiliriz.

İlginizi çekebilir: “Eyvah! İlişkimizde tutku kalmadı!”: Eros’un okları ilişkiden çekildiğinde

Ela Uysal: Hacettepe Üniversitesi, Mütercim Tercümanlık Bölümü’nden mezun olduktan sonra global firmalarda çeşitli görevler aldı. Kurumsal kariyerine devam ederken bir yandan kişisel gelişimle ilgili çalışmalara başladı. 2000’li yılların başında, Türkiye’de eğitimler veren İngiliz Psikolog Stephen Bray’in eğitim tercümanlığını ve 2005 yılında Amerikan The Coaching Institute’un Türkiye’deki eğitimlerinin çevirilerini yaparken ilişkilerin insan mutluluğundaki temel fonksiyonunu derinden sorgulamaya başladı. 2007 yılında bilişsel-davranışçı ekol ve felsefi danışmanlık gibi etkili sonuçlarını gördüğü metotlarla tanıştı. Felsefenin Pratiği, Davranış ve Duygu Değiştirme Teknikleri, Alışkanlık Değiştirme, Davranış Teorileri, 16 PF Kişilik Envanteri, Stresle Başa Çıkma, Aşılama Teknikleri, İlişkilerde Davranışçılık gibi teorik ve uygulamalı dersler aldı. Bireysel terapi seanslarına co-terapist olarak katıldı. Stonebridge College – Advanced Life Skills Coaching / İleri Yaşam Becerileri Koçluğu ve Psikoterapi diplomalarını aldı, Princeton University "Modern Psikoloji ve Budizm" ve "Uygulamalı Etik" (online) sertifikasyonlarını tamamladı. Gelişim ve bilgelik yolunda çok değerli bulduğu nefes ve mindfulness öğretilerini derinleştirmek için Türkiye'de ve dünyadaki ünlü nefes okullarından (Buteyko, Breatheology, Nefes Okulu) nefes eğitimleri aldı, Mindfulness Academy uluslararası akredite mindfulness eğitmeni oldu. Eğitim, seminer ve atölyelerlerle pek çok kurumsal ve bireysel ortamda ilişkiler, mindfulness, duygu ve davranış değişimi hakkında bilgi ve deneyimini aktardı. 2016 yılında "Mutluluk Atlası" 2020'de "Bulut Olmak" kitapları ile okurlarıyla buluşturdu. Kurucusu olduğu Ela Uysal Pozitif İlişkiler Akademisi’nde (PİA) daha iyi ilişkiler için çalışıyor ve ilkeli, itibarlı ve yetkin ilişki koçlarını dünyaya kazandırmak için eğitim programlarını sürdürüyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale