X

“Eyvah! İlişkimizde tutku kalmadı!”: Eros’un okları ilişkiden çekildiğinde

Eros, lüle lüle sarı saçları, tatlı ve aşk dolu bakışları, elinde oku ve yayıyla insanları birbirlerine aşık etmek için gökyüzünde kanat çırpıyor. Ve biz faniler o oklardan birinin bize isabet edip etmeyeceğinden, ederse eşleşeceğimiz diğer talihlinin kim olacağından habersiz yeryüzünde dünyevi işlerle meşgul olmaya devam ediyoruz. Eros’u aşk tanrısı diye tanırız ama o zevk ve arzuların da tanrısıdır. Bu nedenle “erotik” sözcüğüne isim babalığı yapmıştır hatta. Eros eski Yunan dilinde aşkı ve sevgiyi ifade eden dört sembolden biridir. Bu dörtlünün diğer isimleri Agape, Philia ve Storge. “Storge” aile sevgisi, “philia” arkadaşça sevgi, “agape” gerçek aşk, “eros” ise tutkulu aşkı temsil eder.

Yazımız Eros’un oklarının hedefine giren talihlilerle ilgili… Tutku dolu, aşk denen o duyguyu ilişki ile taçlandıranlarla… Ayakları yerden kesilip, cennetin nimetlerini bu dünyada tadar gibi doruklara çıkanlarla… Aşk şarabı ile kadehlerini doldurup yudumlayanlarla ilgili… Yani faniler dünyasının efsaneden nasibini almışlarıyla…

Eros’un okuyla diğerine bağlanınca, kendisini böyle bir şansa sahip olduğu için ayrıcalıklı saymaz da ne yapar insan? Öyle ya, sonunda aradığını bulmuştur! Duygular çağlayan gibi gürler adeta. Gözler başka şey görmez olur, hep birlikte olmak ister, hep onunla bir şeyler yapmak ister, her şey onunla bütünlenir ve anlamlanır. “Ben” değil, “biz” vardır artık. Ve ilişki adım adım yol almaya başlar. Bazen nikah masasında, bazen imzasız da olsa bir yastıkta ve sonra birçok zaman da “evli, mutlu, çocuklu” olarak sürmeye doğru gider. Ta ki aşkın büyülü vaatleri, yaşamın gerçekleriyle buluşuncaya dek…

Schopenhauer, “Doğa bizi aşkla kandırıyor,” diyor. Tüm amacı soyu devam ettirmek olan evrenin bu sistemi, “aşk” denilen o güçlü duyguyu motive edici bir unsur olarak adeta ruhlarımıza, kalplerimize koyuyor. Eros’un yaptığı tam olarak bu… Ancak tutku veya arzu dolu aşk, soyun devamı için gerekli koşulları sağlayıp da görevini tamamladığında (soy devam etse de etmese de) huzurlardan bazen yavaş yavaş, bazen de hızlıca ayrılıyor. Buna bir de gündelik hayatın stresleri, sorumlulukları, upuzun “yapılacak işler listesi” eklenince işin tadı tuzu daha çabuk tükenmeye başlıyor.

Evlilik veya uzun soluklu ilişki, tutkuyu alaşağı eden, arzuyu katleden bir mekanizma gibi çıkıyor karşımıza çünkü alışmak denen de bir hal var doğamızda. Kötü duygular da iyi duygular da gelip geçiyor. Oysa biz faniler o baştan çıkaran güçlü hisleri seviyoruz. Sevmeliyiz sevmeye ama ne zaman ki ona uzun süre tutunmak istiyoruz, tüm hazlar sonsuz olsun istiyoruz. İşte orada işimiz çıkmaza giriyor. Kötü haber vermek istemesem de söylemeliyim ki, hazların geçiciliğini er ya da geç kabul etmek gerekiyor. Tüm diğer duygular gibi… Eros’un oklarını geri kazanmanın tam bir formülü verilemez elbette, ancak yine de, arzuları ilişkinin tam ortasında olmasa bile güzel bir köşesinde tutma şansımız olabilir. Çoğunlukla “farkında olmakla” başlayan bir şans bu.

Eğer âşık olduğumuz kişiye yönlendirdiğimiz ekstrem tutkunun geçici olduğunu bilirsek, bunu bir yenilgi gibi almamayı da başarabiliriz her şeyden önce. Çünkü bize ilişkide en kötü hissettiren şey beklentimizin gerçekleşmemesidir ve beklenti hazların sonsuza kadar sürmesi olduğunda o zaman yeni tutku nesneleri aramaya, o güçlü duyguları yaşatacak yeni kişiler aramaya yönelir insan, sonra bir yenisi, bir yenisi daha, bir yenisi daha… Ancak öte yandan onu geçici bir heves diye görüp değersizleştirmek de ilişkinin kökünü kurutan bir başka tutumdur. İlişkide bedensel zevkler öncelikli unsurlardan biri olmalıdır. Doyurucu bir cinsel yaşam ilişkinin bekası için son derce önemlidir. Onu hor görmek, dünyevi görüp kenara itmek ve hatta yasak veya ayıp sınıfına sokmakla, bir yandan ona duyduğumuz ihtiyacı gizlemek arasında sıkışıp kalmamalıdır insan… İlişkimiz bizim yuvamız ise her çeşit sevgiye bir oda ayrılmalıdır. Storge’nin, Philia’nın, Agape’nin odaları gibi, Eros’un odası da temiz, derli toplu, ziyarete açık ve albenili olmalıdır.

İlginizi çekebilir: “Eyvah! Beni artık sevmiyor mu?”: Bir Cuma akşamı hikayesi

Ela Uysal: Hacettepe Üniversitesi, Mütercim Tercümanlık Bölümü’nden mezun olduktan sonra global firmalarda çeşitli görevler aldı. Kurumsal kariyerine devam ederken bir yandan kişisel gelişimle ilgili çalışmalara başladı. 2000’li yılların başında, Türkiye’de eğitimler veren İngiliz Psikolog Stephen Bray’in eğitim tercümanlığını ve 2005 yılında Amerikan The Coaching Institute’un Türkiye’deki eğitimlerinin çevirilerini yaparken ilişkilerin insan mutluluğundaki temel fonksiyonunu derinden sorgulamaya başladı. 2007 yılında bilişsel-davranışçı ekol ve felsefi danışmanlık gibi etkili sonuçlarını gördüğü metotlarla tanıştı. Felsefenin Pratiği, Davranış ve Duygu Değiştirme Teknikleri, Alışkanlık Değiştirme, Davranış Teorileri, 16 PF Kişilik Envanteri, Stresle Başa Çıkma, Aşılama Teknikleri, İlişkilerde Davranışçılık gibi teorik ve uygulamalı dersler aldı. Bireysel terapi seanslarına co-terapist olarak katıldı. Stonebridge College – Advanced Life Skills Coaching / İleri Yaşam Becerileri Koçluğu ve Psikoterapi diplomalarını aldı, Princeton University "Modern Psikoloji ve Budizm" ve "Uygulamalı Etik" (online) sertifikasyonlarını tamamladı. Gelişim ve bilgelik yolunda çok değerli bulduğu nefes ve mindfulness öğretilerini derinleştirmek için Türkiye'de ve dünyadaki ünlü nefes okullarından (Buteyko, Breatheology, Nefes Okulu) nefes eğitimleri aldı, Mindfulness Academy uluslararası akredite mindfulness eğitmeni oldu. Eğitim, seminer ve atölyelerlerle pek çok kurumsal ve bireysel ortamda ilişkiler, mindfulness, duygu ve davranış değişimi hakkında bilgi ve deneyimini aktardı. 2016 yılında "Mutluluk Atlası" 2020'de "Bulut Olmak" kitapları ile okurlarıyla buluşturdu. Kurucusu olduğu Ela Uysal Pozitif İlişkiler Akademisi’nde (PİA) daha iyi ilişkiler için çalışıyor ve ilkeli, itibarlı ve yetkin ilişki koçlarını dünyaya kazandırmak için eğitim programlarını sürdürüyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale