X

Eviniz gerçekten temiz mi: “Ev Tozu Raporu” tozlu gerçekleri gözler önüne seriyor

Evinizi düzenli olarak temizliyor, dağınıklıktan uzak duruyor ya da düzenli olarak havalandırıp taze çiçeklerle mis gibi kokmasını sağlıyor olabilirsiniz. Peki, size yakın zamanda yapılan bir araştırma sonuçlarına göre, haftada ortalama 3 kez temizlenen evlerde bile %99,78 oranında hastalığa sebep olabilecek partiküllere rastlandığını söylesek?

Dyson ve İstanbul Üniversitesi İstatistik Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından birlikte yürütülen “Ev Tozu Araştırması” evlerimizde maruz kaldığımız kirleticiler ve sağlığımız üzerindeki olumsuz etkilerini ortaya çıkardı. Araştırmanın en çarpıcı sonuçlarından biri ise, düzenli temizlenen ve ‘temiz’ olduğuna inanılan evlerden alınan örneklerde bile birçok farklı bakteri, mantar ve hatta metal türüne rastlanmış olması.

Ev tozu nedir?

İnce toz, toz akarları, toz akarı dışkısı, küf, küçük böcekler ve parçacıklar gibi karmaşık bileşenlerden oluşan ev tozları; evimizin havasını en çok kirleten kirleticiler arasında. Zamanla yüzeyde biriken toz, evcil hayvan tüyleri, küflenme, hava akımı ya da dışarıda giyilen ayakkabı, kıyafet gibi parçalarla eve taşıdığımız polen ve tozlar, evimizin havasını kirleterek alerjiler başta olmak üzere pek çok rahatsızlığı tetikleyebiliyor.

Evimizde hangi alerjenlerle yaşıyoruz?

İstanbul’da yapılan Ev Tozu Araştırması kapsamında, evlerin salon ve yatak odalarından olmak üzere toplam 60 farklı noktadan Dyson V11™ kablosuz süpürgeler kullanılarak alınan toz örneklerine 108 farklı analiz yapılmış. Araştırmanın detaylandırılması için bu evlerde yaşayan bireylerle demografik yapıları, temizlik alışkanlıkları, sahip oldukları alerjik rahatsızlıklar ve solunum yolu problemleri hakkında anket çalışması yapılarak evlerde bulunan alerjenlerle hastalık ilişkilendirmesi üzerine analizler de gerçekleştirilmiş. Toz örneklerinin toplandığı evlerde yaşayan bireylerin %59’u kadın, %41’i erkek iken, yaş dağılımı ise şöyle: %15 oranında 17-29 yaş, %28 oranında 30-39 yaş, %26 oranında 40-49 yaş ve %31 oranında 50 ve üstü.

Çalışma kapsamında, elde edilen sonuçlar oldukça çarpıcı:

Metaller, bakteriler ve mantarlar, tüm yaşam alanlarımızda bizlerle: Yapılan klinik araştırmalarda hanelerin %93’ünde 14 farklı ağır metale, %43,3’ünde 7 farklı bakteriye ve %26,7’sinde tek tür mantara rastlandı.

Yatak odalarımızın %26,7’sinde Hyphae mantarı bulunuyor: Bireylerin uyuduğu yerdeki oksijen dengesinin bozulmasına, uyku kalitesinin düşmesine, burun tıkanıklığı, ağız ve boğaz gibi nefes yollarında kuruluk ve tahribata yol açan bu mantar; genellikle yatak odasında bulunuyor.

Evde bulunan metaller, doğurganlığı etkileyebilir: Araştırılan hanelerin %10’unda yüksek miktarda Molibden metaline rastlanırken; üretim makineleri, kumaş boyası, mıknatıs ve elektronik aletlerde ortaya çıkan Molibden’e aşırı maruz kalınması doğurganlığı negatif etkiliyor.        

%93,3’ümüz Coccus bakterisi ile beraber yaşıyoruz: Hanelerin neredeyse tamamında Coccus bakterisine rastlanırken, %6,7’sinde en az 2 bakteri tespit edildi. Ev hayvanları, sinekler ve temas yoluyla evin farklı alanlarına dağılabilen bu bakterilerle birlikte yaşamak, bağışıklık sistemi hastalıkları, beyin ve sinir sisteminde ciddi hasarlar, kalp problemleri, ürolojik problemler, ağız-yutak hastalıkları, alerji, astım ve solunum rahatsızlıklarına kadar varan sonuçlara yol açıyor.

Eviniz gerçekten temiz mi?

Yapılan klinik araştırmalar, evinde yoğun miktarda bakteri bulunan bireylerin %56,7’sinde alerjik hastalıkların; hem bakteri hem de metal yoğunluğu yüksek evlerde bireylerin %7,69’undaysa hem alerji hem de astım problemlerinin aynı anda olduğunu gösteriyor. Özellikle astım hastalığına sahip bireylerin %99,78’i hanelerini haftada yaklaşık 3 kez temizlemelerine rağmen, yaşadıkları ortamda hastalığa sebep olan partiküllere rastlanmış olması, evlerimizin ne kadar temiz olduğunu yeniden sorgulamamıza yol açabilir.

Evinizde araştırmada incelenen bu metal, bakteri ve mantarlarla beraber yaşamak, solunum bozuklukları, burun ve göz tahrişi, beyin işlevlerinde bozulma, kemik yapısında zayıflık, böbrek ve karaciğer sorunları, kırmızı kan hücrelerinde azalma ve kromozom bozuklukları gibi problemlerle karşı karşıya kalmanıza neden olabilir.

Son olarak; bireylerin %83,33’ünün hanelerin içerebileceği toz tipleri ile ilgili herhangi bir bilgisi bulunmuyor. Dyson ve İstanbul Üniversitesi’nin bu konudaki çıkarımı ise şöyle: Sağlıklı evler için bilgilenmeye ve daha güçlü bir temizliğe ihtiyaç var.

Evinizin tüm yüzeylerinde derinlemesine temizlik için: Dyson V11™ Kablosuz Süpürge

Ev tozu ve kirleticilerin sebep olduğu riskleri en aza indirerek sağlığımızı koruyabilmenin en önemli koşullarından biri, güçlü ve etkili bir temizlik. Bu alanda en büyük destekçiniz ise, Dyson mühendisleri tarafından daha sağlıklı bir yaşam alanı sunmak için geliştirilen  V11™ Kablosuz Süpürgeler.

Dyson’ın en akıllı ve en güçlü elektrikli süpürgesi V11™ kablosuz elektrikli süpürge, HEPA filtresi ile 0.3 mikrona kadar küçük partiküllerin bile %99.99’unu hapsediyor*. Dynamic Load Sensor™ sistemi, süpürme esnasında halılarla sert yüzeyler arasındaki motor hızını otomatik olarak değiştirerek her zemin türünde derinlemesine temizlik sağlıyor. Siyah antistatik karbon fiber lifler, ince tozu sert zeminden temizlerken, daha kalın naylon fırça başlığı, derinlemesine işlemiş kirleri halı ve kilimden temizlemenize yardımcı oluyor. Radial Root Cyclone™ teknolojisi sayesinde tozun filtreleri tıkamaması  için 79.000g güç kullanan Dyson patentli siklonlar, emiş gücünde kayıp olmasını da önlüyor.

Temizliği ve çalışma süresini akıllıca yöneten Dyson V11™ kablosuz elektrikli süpürgeler, LCD ekran anlık çalışma modunu, performans bildirimlerini ve kalan şarj süresini de gösteriyor. 

Evinizin hava kalitesini artırmak için: Dyson Hava Temizleyiciler

Evinizde huzurlu, keyifli ve tertemiz bir ortam yaratabilmek ve sağlıklı bir yaşam alanı oluşturabilmek için, ev tozları kadar önemli bir diğer konu, iç mekan hava kalitesi. Pencereleri açarak evi havalandırmak sık kullanılan bir yöntem olsa da, özellikle büyük şehirlerde hava kirliliği nedeniyle, bu yöntemin pek de işe yaradığı söylenemez. Camlardan, dışarıda giyilen kıyafet ve ayakkabılarla eve taşınan toz, polen gibi hava kirleticilerin yanı sıra evcil hayvan tozları, küf ve akarlar da evinizde soluduğunuz havanın kalitesini düşürüyor olabilir. Doğru bir filtrasyon sistemine sahip bir hava temizleyici fan, evinizdeki tozları henüz size ulaşmadan yakalayıp, iç mekanlardaki hava kalitesini gözle görülebilir ölçüde yükseltebilir.

Dyson Hava Temizleyici fanların 360 derece yalıtımlı filtrasyon sistemi, aktif karbon ve HEPA filtreleri, ultra ince partikülleri, alerjen ve polenleri yakalar; polenler dahil olmak üzere, havadaki partiküllerin %99,95’ini temizler*. Evinizde soluduğunuz havayı temizlemenin yanı sıra ısıtma, serinletme ve nemlendirme gibi farklı özelliklere sahip Dyson hava temizleyicilerden ihtiyacınıza en uygun olanını seçebilirsiniz.

Evinizin havasını yumuşatmak ve nemlendirmek için Humidify+Cool™: Temizler, nemlendirir, serinletir; hepsi bir arada. 360° kapalı filtrasyon sistemine sahip cihaz içerisinde aktif karbon ve cam HEPA filtre bulundurur. Aktif karbon filtre, gazları ve kokuları yakalarken; HEPA filtre ultra ince partikülleri yakalar. Dyson Humidify + Cool™ 5 litrelik bir su tankına sahiptir ve verimli su yönetimi sayesinde 36 saate varan nemlendirme sunar. Cihaz içerisinde biyostatik evaporatör bulunmaktadır, bu evaporatör sayesinde yakalanan ultra ince partiküller hapsedilirken, filtrelenmiş nemli hava dışarı verilir. Diğer hava temizleyici fanlar gibi, Dyson Link uygulamasına bağlanır; kullanıcılara anlık oda içi hava ve nem kalitesi hakkında raporlama yapar, kumanda işi görür, filtre ömrü hakkında bilgi verir.

Evinin havasını temizlerken ısıtmak da isteyenler için Dyson Pure Hot+Cool™: Tüm odayı aynı anda hem arındırmak hem de ısıtmak için Dyson Pure Hot + Cool™ havayı temizleyen ısıtıcılı fan, hava kirliliği seviyesini otomatik olarak algılar ve havayı kirleten çok çok küçük maddeleri yakalar. Air Multiplier™ teknolojisini kullanarak temizlenmiş ve ısıtılmış havayı odaya dağıtır.

Temizlenmiş ve tazelenmiş, serin bir ev için Dyson Pure Cool™: Dyson Pure Cool™ hava temizleyici fan, bir odanın havasını gerektiği şekilde temizlemek için standart test koşullarının ötesine geçerek, aynı zamanda partikülleri ve gazları otomatik olarak algılayarak, ultra ince partikülleri %99,95 oranında hapseder ve Air Multiplier™ teknolojisiyle temizlenmiş havayı dağıtır ve yayar. Tüm yıl boyunca havanızı temizler ve ihtiyacınız olduğunda sizi serinletir.

Kişisel hava temizleme fanıyla temiz havanın tadını çıkarmak isteyenler için Dyson Pure Cool Me™: Dyson Pure Cool Me™ Hava kalitenizi iyileştirmek için dizayn edilen kişiye özel hava temizleme fanı, ihtiyacınız olan her yerde, filtrelenmiş serin havayı kullanmanızı sağlar. Makinenin filtresi aktif karbon filtre ve cam HEPA filtresinden oluşur. Bu filtreler havada bulunan zararlı küçük partiküllerin %99.95’ini ve gazları hapseder. Odaklı hava akımı, parmaklarınızın ucunda, hava akımını istediğiniz gibi kontrol edebilirsiniz.

*2 pil, kutunun içinden çıkmaktadır. Tak-çıkar piller, makinenin içindeyken veya dışındayken şarj edilebilir. 
*Temizleme başlığında ATSM F558 testlerine tabi tutulmuştur.
*Bağımsız laboratuvar (IBR US) tarafından EN1822 test standartlarına göre 0.1 mikron boyutundaki partiküller üzerinde (DEHS) laboratuvar şartları altında test edilmiştir.

 

Bu içerik Dyson katkılarıyla hazırlanmıştır.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



İlgili Makale